27 Ağustos 2012 Pazartesi

Datça Nerede?

Bu sene de Datça tatil için kaçış mekanımız oldu. Kalacak bir yerimiz olması büyük avantaj. Dolayısıyla otel, butik otel derdine düşmeden Türkiye'nin en güneybatı ucunda yıllardır yazların en güzel zamanlarını yaşıyoruz.
Ancak Datça'nın baharının da bir o kadar şaşırtıcı ve güzel olduğunu satır arasında da olsa belirtmek lazım.

Yukarıdaki tabela 2 yönden ilginç. Ben 15-20 yıl önce ilk geldiğimde sayı 4000 civarındaydı. Yeni rakam, alınan göçü göstermesi yönü ile ilginç.

Diğer taraftan arkada sol altta kalmış levha ne alakaysa bilemedim? Ama ne yalan söyleyeyim işe yaramış Datça'da hiç hurdacı görmedim.

Datça'ya nereden, nasıl gidilir?
Uçak zor bir seçenektir. Dalaman hava alanından 1,5 saat Marmaris, ardından da 1,5 saat ikinci bir vasıta ile gitmeniz gerekir. Bodrum hava alanından gelirseniz feribot saatine kadar bekleyip (17.00 gibi) iki saatlik bir yolculuk sonunda ulaşabilirsiniz.

Karayolundan otobüs ile gelirseniz bir uyuyup, uyandığınızda kendinizi Datça'da bulursunuz (Ankara-Datça 12 saat İstanbul-Ankara'da benzer bir süre tutuyor ama onlar Marmara denizinde feribot ile bir nebze kısaltabiliyorlar yollarını). Otobüsler gece gittiklerinden gün kaybınız olmuyor, kendi otomobilinize göre daha avantajlı.

Otomobil ile yol genellikle güzel geçiyor. %80 çift yol var güzergahta. 10 - 12 saat direksiyon sallamak zor olsa da değiyor.

Sanırım Datça'nın bu kadar güzel kalmasının nedenlerinden biri bu erişim engeli.

Datça'ya özgü bir palmiye türü olan Datça Hurması


Neden Datça'da Tatil Yapmalı?
Tatil, sizin için kalabalıktan ve gürültüden kaçmak ise Datça bu konuda mükemmel bir seçenektir. Ana caddesinde en kalabalık zamanda yolun ortasında durup, yolcu indirip bindirseniz bile hiç korna sesi duymayacağınız sakin bir ilçedir. Koyları birbirinden güzel olmakla kalmayıp genelikle el değmemiş yerlerdir. Burada "5 yıldız her şey ultra dahil" sanayi tipi otel bulamazsınız. Belki kaldığınız moteller de dünyanın en iyi odalarına sahip değildir ama doğa da başka türlü bu kadar güzel kalmazdı sanırım. Gençseniz, burası tatil için tam bir eziyet mekanı, adam gibi bar, disko vs. yok!

Neler yapılır?
Ana caddesi üzerinde ev yemekleri yapan makul fiyatlı yerler bulabileceğiniz gibi deniz kenarında (sahiden kenarı. Geceleri masalar kumsala atılıyor) birbirinden lezzetli yemekler yiyebilirsiniz (adam başı 60-100 TL ödediniz mi, patlayana kadar yer, içersiniz).

Denize girmek için en akıllıca yöntemlerden biri gezi tekneleri'dir. Kısa yemekli tur için adam başı 20-25 TL verirsiniz üstelik balık, makarna, salata da dahil. Uzun tur biraz yorucu da olsa Kız Kumu, Selimiye sadece Marmarislilerin tekelinde değil ya? Uzun tur da dönemine göre 30-40 TL'ye mal olur. Ancak hangi plaja gidip öğle yemeği ve bir iki içeceği katsanız bu kadar ödeyeceğinizi de düşünün.

Karaincir Plajı

İki şezlong kiralayıp keyfinize bakabilir, daha ucuza deniz sefası da yapabilirsiniz.

Otel Mare'ini önündeki emektar iskele ve arka planda Yunan adası Simi.

Çekinmeyin, beldenin hemen içindeki tüm plajlar ve deniz tertemiz. Liman eskisi gibi pırıl pırıl bir suya sahip değil ama orada bile hala denize girebilirsiniz.

Hemen beldenin biraz dışında Kargı koyu var (şehir içinden de geçen minibüsler mekik seferler yapar). İster kendi imkanlarınızla gidin, denize girin, ister oradaki işletmelerden yararlanın keyifli bir mekandır. Yeşim Bar'a giderseniz (adına bakmayın güzel bir plaj ve işletmedir) meşhur yemekleri "Çökertme"yi deneyin. Hem etli, hem tavuklusunu yapıyorlar.

Mesudiye, Datça'nın biraz dışına (20 km kadar) kaçarsanız görülesi bir yerdir. Ancak oldukça küçük ve kapalı sahili biraz da gezi teknelerinin uğrak yeri olduğundan denizi bulanıkçadır.

Az daha ileride Palamutbükü vardır. Hem kalınabilecek küçük moteller hem de gün boyu ağaç altında gölgede oturup yeyip içebileceğiniz, upuzun bir sahil şeridine sahiptir. Bana sorarsanız Badem Motel'in bademli tavuk'unu deneyin. Akşam gelirseniz, tabi ki balık daha iyi bir tercih olacaktır. Burada da akşamları masalar denizin 1, 2 metre dibine atılıyor.

Bunlar benim favori mekanlarım daha pek çok yer var.

"Lüks olsun, kalamam ben öyle!" diyorsanız.
Yıldan yıla pıtrak gibi otel, butik otel açılıyor. Bu sene sevgi yolu (sahilden gidilen yürüme yolu) üzerinde 2 otel daha hizmete girmişti mesela, biri yel değirmenlerinden esinlenilmiş. Diğeri yılların deniz kenarı bahçesinde  4 seneden beri inşaatı süren ve sonunda biten. Karaincir plajında yılardır atıl duran (Ali'in yerinin yanı) yapıyı bile elden geçirmişler önündeki metruk havuzu da yenileyince olmuş size bir butik otel daha :)


Datça'ya gelen ünlülerin mekanı Otel Mare'dir. Güzel bir havuzu (deniz suyu) ve denizin dibinde olan otel yürüme mesafesinde şehre ulaşılabildiği için tercih edilir. Yanınızda ünlü bir sanatçı güneşleniyorsa şaşırmayın derim. Genellikle gösteri için gelen sanatçılar da kalmak için burayı kullanırlar.

Datça genelli sit alanı olduğundan (laf aramızda her yerde tarihi yerleşim yerlerinin kalıntıları var, ancak  kazılar tamamlanmadığından turistik açıdan atıl durumda) kolay kolay sanayi tipi oteller buraları işgal edemeyecek gibi görünüyor. Yıkarıdaki fotoğrafın en sağındaki otel yıllardır kapalı. Nedeni ise sit alanında kaçak yapılmış olması diye düşünüyorum.
Harabelerin arasından denize inen merdiven ve Datça'ın içinde harika bir koy (yukarıdaki fotoğrafın solunda görülen yolun devamında)

Datça kiralık yazlık?
Datça'da kalmak için tek yol otel, motel, pansiyon da değil. Pek çok ev, sezon boyunca atıl kalacağına kiralanıyor. Zamanınız varsa neden olmasın? Bir yaz Datça'da kalmak hayatınızda fazladan en az 2 ay ekleyecektir.

Son söz: Gidin, görün, kendiniz keşfedin.

9 Ağustos 2012 Perşembe

LÖSEV Gönüllüsü Olmak Bir Ayrıcalıktır...


Büyük LÖSEV Ailesi, lösemili&kanserli çocuk ve ailelerin bu zorlu mücadelede yalnız olmadıklarını göstermek için sevgi ve azimle çalışan bir vakıftır. LÖSEV kurulduğu 1998 yılından bugüne dek faaliyetlerini duyarlı kişi ve kuruluşların destekleri ve binlerce GÖNÜLLÜSÜ’nün katkılarıyla gerçekleştirmiş; Türk halkının konu hakkında daha bilinçli ve duyarlı olmasıyla beraber tedavide %91'lere çıkardığı başarısını %100’e çıkartmayı hedeflemiştir.


LÖSEV'e gönlünü veren gönüllüler LÖSEV’in her etkinliğinde aktif rol almakta, vakıf çalışmalarına aktif katılım göstererek çocukları hayata bağlamaktadırlar.

Yüreğinde paylaşım ve sevgiye yer olan herkesi Lösev gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.

Lösev gönüllüsü olabilmek için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli: http://bit.ly/losevgonullusu
Lösev’i Facebook’ta takip etmek için: www.facebook.com/losev0660
Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

7 Ağustos 2012 Salı

Android Telefondaki Kişiler Listesinden Google+ Çevrelerini Temizlemek


Android işletim sistemimdeki kişilerin yavaşladığını farketmemle başladı her şey. Çift çekirdekli telefonumda birini arama çalıştığımda bir yavaşlık vardı ki sormayın.

Yahu işletim sistemi 4.1.1 (Jelly Bean), telefon deli hızlı ama eşim aradığında bile resminin çıkması için 3. çalışı bekliyorum.

Sorumluyu biliyorum aslında. Google+ uygulamasına girmeye çalıştığımda "kişileri ekleyeyim mi?" diye sormuştu bir kez. Yanlışlıkla eklemiştim ben de.

Her yere baktım ama Google+ Çevreleri (Circles) kişilerini telefon listemden nasıl temizleyeceğimi bulamadım bir türlü.


Sonunda 4.0 sonrası işletim sistemlerindeki güzel bir özellik geldi aklıma. Google+ programının Ayarlar  > Uygulamalar > Google+ bölümüne ulaşıyoruz. Önce "Durmaya Zorla" tuşuna basıyoruz. Ardından "Verileri temizle" kısmına ve "Önbelleği temizle" kısmına tıklıyoruz ve telefon rehberimiz eski haline dönüp tertemiz oluyor. (Bende silmeden önce 230 MB veri vardı bu arada. Sanırım yavaşlamanın nedeni belli oldu)

Daha sonra Gmail hesabınıza gidip tüm kişilerinizin bir yedeğini alın. Ne olur ne olmaz ;).


Telefonunuzda Ayarlar  ˃ Uygulamalar ˃ Kişi Deposu uygulamasını (Tüm uygulamaları görecek şekilde arama yaparak) bulun. Verileri temizleye basın.

Telefonunuz senkronizasyon yaparak Google'daki bilgileri tekrar alacaktır. 

Tabi Google+ programınızın verilerini silmiş olduğumuzdan ondaki çevreleriniz gelmeyecek bu defaki senkronizasyonda. Ta ki siz bir yanlışlık yapıp programa çevreleri dahil et diyene kadar. Ama yapsanız bile artık nasıl kurtulacağınızı biliyorsunuz.

Google bence ciddi bir düşüncesizlik örneği yapıp bize deveyi hendekten atlattığı için bu garipliği düzeltir umarım.

Kolay gelsin.

5 Ağustos 2012 Pazar

Bir Yaşıma Daha Girdim


Sabah eşim öpüp kutlayana kadar unutmuştum yeni yaşımı.

Ardından gelen telefonlar arkadaşların Facebook'dan yazdıkları da eklenince iyice farkına vardım ki bir yaşıma daha girmişim. :)

Az kalmış 50 yılı tamamlamaya...



Geçmiş doğum günlerimi hatırlamaya çalıştım ama pek bir şey kalmamış aklımda. Her nedense Akçay SSK Dinlenme tesislerinde arka taraftaki çardakta kutladığım kim bilir kaçıncı doğum günüm geldi aklıma. Kakaolu bir pasta ve yüzlerini hatırlayamadığım tatilci arkadaşlarım. Kakaolu pastaları sevmem. Ama zaten artık öyle pasta da yapılmıyor üzerindeki kaplama katıya yakın olan.

Dedim ya 50'ye az kalmış doğum günlerinin de pek bir heyecanı yok artık ama hayat güzel.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Galaxy Nexus GPS Sorunu


Galaxy Nexus Jelly Bean (4.1.1) güncelleştirmesini yaptıktan sonra GPS'in uydulara kilitleneme sorunu yaşandığı rapor edilmiş.

Ben de aynı sorunu yaşadım. Hatta bir ara "güneş rüzgarları mı neden oluyor?", "uydular bozuldu galiba" diye düşünmüştüm. Açık alanda bile normalde en az 8 uydu görmesi gerekirken uyduları bulamıyordu cihaz.

Meğer bir program hatası soruna neden oluyormuş. Sanırım yakında çözerler.

Ancak hemen halletmek isterseniz şuradaki makaleye göre çözüm basit.


ÇÖZÜM:
İngilizce
Settings - Location services, “Google’s location service,” tikini kaldırın ve yeniden koyun. Hepsi bu kadar!

Türkçe
Ayarlar - Konum Hizmetleri, "Google'ın konum hizmeti" tikini kaldırın ve yeniden koyun. Hepsi bu kadar!

18 Temmuz 2012 Çarşamba

İşten Ayırma Süreci İçin Barışçı Çözümler Nasıl Uygulanır?


Pozitif kurum kimliğine kavuşmuş, profesyonelce yönetilen işletmelerde işten ayırma sürecini acısız ve taraflara zarar vermeden, barışçı yöntemle gerçekleştirmek neden iyidir?

  • İnsana verilen değer açısından içeridekiler ve dışarıdan bakanlar üzerinde olumlu etkisi vardır.
  • İşten ayrılan personelin yaşadığı sarsıntıyı (travma) azaltır.
  • Diğer çalışanların işten ayrılma kabusu ile stresli ve verimsiz çalışmalarının önüne geçer.
  • Uzun hukuki süreçler için yapılan masrafları azaltır.
  • İş barışını ve aidiyet duygusunu artırır.
  • Gelecek korkusu ile stresli çalışanları rahatlatır.
Peki işten ayırma ile ilgili ne tür uygulamalar gerçekleştirilebilir?


  • Öncelikle çalışanlar yetkinlikleri, yaptıkları iş ve konumlarına ve kıdemlerine göre değerlenmelidir (bir tür iş değerlendirmesi). 
  • Her çalışan için Bireysel Emeklilik çözümleri en baştan sağlanmalıdır (İşveren belirli oranda bir prim ödemesini yapar).
  • Kanuni gerekler yerine getirilmeli (kıdem ve ihbar tazminatı, kullandırılmamış izin karşılıkları vb.)
  • Kıdem göz önünde bulundurularak ek ödeme imkanı sağlanmalıdır (bunun için bir fon oluşturulup yönetilebilir).
  • Belirlenen konumlarda olan çalışanlara ek imkanlar sağlanabilir (Şef, Müdür, Genel M. Yrd., Genel Md. gibi)
Şüphesiz bu tür uygulamalar maliyet olarak bütçeye yansıdığı için firmaya yük getirecektir. Ancak bunun çalışan kalitesi ve mutluluğu açısından faydaları vardır. Örneğin bu uygulamalar sayesinde firma daha çok tercih edileceği için çalışan kalitesini artırmak kolaydır. Böylece en iyi personelle daha başarılı çalışan bir firmanın daha çok kazanacağı ve bu ek maliyetleri daha kolay karşılayacağı mantıksal olarak doğrudur.

Neler yapılabilir?

Örneğin şefinizi işten ayırıyorsunuz. Önceden belirlenmiş ek ödemelerle birlikte en azından 2 yıl kadar hayat standardını bozmadan geçinebileceği ödeme yanında, kullandığı telefon, bilgisayar güzel hediyeler olabilir.

Müdür için daha geniş bir paket içerisinde ek olarak kullanmakta olduğu otomobili hediye etmek düşünülebilir.

Profesyonel yönetimin aklının bir köşesinde tutması ve üst yönetime kabul ettirebilmek için baskılaması gereken ana düşünce: Kimsenin (üst yönetimdekiler de dahil) sonsuza kadar bulunduğu konumda çalışamayacağı ve bir gün işten ayrılma zorunda kalabileceğidir.

Biliyorum kulağa zor gibi geliyor, ancak belki de çok başarılı ve bir kurum için kaçınılmaz çözümlerden biri insan kaynağını devamlı yüksek motivasyonlu ve gelecek endişesinden uzak tutmaktır.

5 Temmuz 2012 Perşembe

MHL Nedir?


Daha Önce MHL (Mobile High Definition Link) denilen küçük görüntü adaptörleri hakkında bir yazıyı şu adreste yazmıştım. Bu defa basitçe MHL Adaptörün kutusunda yazan açıklamaları aktarmak istiyorum.


MHL standardını destekleyen akıllı telefonları HDTV'lere veya monitörlere HDMI arabirimi ile bağlamaya yarıyor. Tek kablo ile telefonun mikro usb çıkışını MHL adaptörüne bağladığınızda aynı anda telefonun pilini doldurabildiğiniz gibi görüntü ve sesi de ekrana aktarabiliyorsunuz. Görüntü 1080p boyutuna kadar desteklenilirken 8 kanal ses aktarımı yapılabiliyor (7+1 kanal).


Öyle çok para vermenize gerek yok bu adaptöre. Piyasada 80TL'ye kadar satanlar var ama Dealextreme, Sunsky, Focalprice gibi Çin sitelerinden 7 dolara getirtebilirsiniz ki ben öyle yaptım. Aldığım ürün de şu.

Çalıştırmak için telefonun adaptörünü MHL'nin girişine takmak gerekiyor. MHL'nin üzerindeki erkek mikro usb'yi telefona takıyoruz ardından HDMI kablo ile televizyona bağlanınca çalışıyor.

Destekleyen televizyonlarda uzaktan kumanda da çalışıyor ve durdur izle gibi fonksiyonlar kumanda ile yapılabiliyor.

İşte aşağıda Samsung'un hizmeti olan ve şimdilerde halen bedava erişilebilen film izleme hizmetinden bir film oynuyor.

1 Temmuz 2012 Pazar

Network Pazarlama Nedir?


Bütün pazarlama faaliyetleri bir ağa ihtiyaç duyar. Ölçeği büyütmenin ve pazarı yaymanın yolu pazarlama ağını genişletmektir. Ağı büyütmek maliyeti artırır, karı ise azaltır. İşte Network Marketing denen sistem bu olumsuzluğu aşmak isteyen uyanık girişimcilerin kafasından çıkmıştır.

Network Marketing (ağ pazarlama) iş modeli olarak tanıtımı ve kendi pazarlama ağını sıfıra yakın maliyetle yapmaya imkan sağlar. Böylece adı, sanı duyulmamış ürünleri satmayı becerirsiniz.

Tanınmayan, bilinmeyen bir ürünü matah bir şeymiş gibi pazarlamanın iyi bir yolu onu insanların yakın çevresine pazarlatmaktır. Bir tanıdığınızın size gelip, "şöyle müthiş, böyle iyi", "emmimin bıbısı da aldı çok memnun kaldı" şeklinde tanıtımıyla, aslında kendinizi hiç almayı düşünmeyeceğiniz ve işinize yaramayacak bir ürünü almış buluverirsiniz. Bu, şampuan, elektrik süpürgesi, deodorant olabileceği gibi ederinden çok daha fazla ödeyeceğiniz herhangi bir ıvır, zıvır olabilir.

Ben en çok böyle bir sisteme girişteki tanıtım saçmalıklarına takılırım. Kimi zaman sizi büyük bir otelde seminere alırlar, kimi zaman da bir tanıdığınız yüz yüze sizinle bu müthiş (!) sistemi tanıştırır.

Tanıtımlarda genellikle, Amerikalı ve sistemin tepesindeki aşırı mutlu ve çooook! iyi görünümlü insanların fotoğrafları gösterilir ne kadar zengin oldukları ve oturdukları yerden ne kadar çok kazandıkları, sizin de onlar gibi olabileceğiniz gibi konularda beyniniz yıkanır.


İşin aslı, feci şekilde kafaya alınıyor olmanız ve sistemin aslında yapısal olarak en tepeye ulaşmanıza imkan tanımasının mümkün olmadığıdır. En tepeyi geçin, size tanıtımı yapan tanıdığınızı aşmanız bile genellikle fiili olarak mümkün değildir. Sonuç itibari ile giriş bedelini ödeyip bir sürü işe yaramaz, atsan atılmaz satsan satılmaz (sizin gibi bir iki kişi bulursanız satılır aslında) ürüne sahip olursunuz. Tek kurtuluşunuz bunları çevrenize pazarlamaktır. Bunu beceremezseniz malları kendiniz kullanırsınız. Fotoğraflarını görmüş olduğunuz kişiler de oturdukları yerden kazanmaya sayenizde devam etmiş olurlar.

Bazı ürünler veya ürün grupları bu pazarlama sayesinde tüm dünyada tanınmış olabilirler. En iyi örnek teknolojinin zaferi gibi parlak cümlelerle tanıtılıp satılan elektrikli süpürgelerdir. Bu aletler göz kamaştırıcı olabilmek adına, bir sürü ek özellikle satılırlar. Örneğin havayı temizleyip parfüm yaymak gibi. Kimse odanın ortasında gür gür çalışıp güya havada uçuşan partikülleri içine çekip, güzel kokulu temiz hava yayan bir elektirikli süpürgenin ne kadar saçma görüneceğini, ne kadar gürültü çıkaracağını ve ortamı ne kadar gereksiz yere ısıtacağını düşünmez bile. Yapılan gösterinin illüzyonuna kapılıp suyun rengini bulanıklaştıran partiküllerden başka bir şey değildir akıllarda kalan. Hey uyanın! Her yıl Büyük Sahradan havalanıp başınıza yağan tonlarca tozdan bu şekilde kurtulamazsınız! Ha tabi size tanıtıma gelen tanıdığınızın buluşları durumu daha da renklendirebilir. "Evinize ölü toprağı atılmışsa bu makineden başka şey temizleyemez gibi". İşin gerçeği bunun hiç kullanmayacağınız bir sürü ucubik eklentiye sahip bir elektrik süpürgesi olması ve sizin ona edeceği bedelin 5 ila 10 katı fazlasını ödemeniz gerekmesidir.


Eskiden her şey daha mı masumdu bilemiyorum. En azından köyden şehre yeni gelmiş hayran hayran Galata Kulesine bakan birine hiç tanımadığı bir pazarlamacı tarafından kule satılır ve iş biterdi. Şimdi ise tanıdık bir sima evinizin, hayatınızın içine girip aynısını yaptığında buna Network Pazarlama deniyor.

28 Haziran 2012 Perşembe

Android 4.1 Ne Zaman Galaxy Nexus'a Gelecek?


Jelly Bean kod adı ile duyurulan Android işletim sisteminin 4.1 sürümü Temmuz ayı ortalarında halihazırda 4.0x kullanan Galaxy Nexus'lara gelecekmiş (Tam olarak öncelikle güncellenecek cihazlar Galaxy Nexus, Motorola Xoom ve Nexus S.).

Aslında yılın başında "Yıl ortasında Android 5 çıkacak", diye duyurulmuştu ancak anlaşılan o ki bundan vazgeçildi ve 4.1 sürüm numarası ile yetinildi.

Yeni sürüm ile cihazların daha hızlı çalışacağı söyleniyor. Bakalım göreceğiz.

Akıllı Güncellemeler denilen bir teknoloji ile güncellemesi gelen uygulamanın tamamı değil sadece gerekli kısmı yüklenecek ve böylece hızlı bir güncelleme sağlanacak. Apple'ın "delta updates" mantığı ile benzer bir yaklaşım.

Güncellemelerin Galacy Nexus'da mevcut olan düşük kulaklık ve hoparlör sesi ile Wi-Fi ile Şebeke sinyal şiddeti düşüklüklerini giderip gidermeyeceği konusunu anlamak için beklememiz gerekecek.






22 Haziran 2012 Cuma

Akıllı Telefonlar HDMI ile Televizyona Nasıl Bağlanır?


Yeni nesil akıllı telefonlar 1080p yani Full Hd çözünürlüğü destekliyorlar. Dolayısıyla evde akıllı telefonu televizyona bağlayıp oyun oynamak, film, dizi seyretmek, fotoğraflara bakmak mümkün.

Tek sorun akıllı telefonların üzerlerinde HDMI çıkış bulunmaması. Bu bağlantıyı yapabilmek için MHL (Mobile High-Definition Link) adaptör almak gerekiyor. MHL linkine tılarsanız ne tür cihazların bu işlemi gerçekleştirebileceğini görebileceğiniz bir listeye ulaşabilirsiniz.

MHL cihazları temin etmek konusunda yurt içinde satıcılar bulabilirsiniz. Ancak görebileceğiniz gibi bu cihazlar yurt içinde biraz tuzlu. Alternatif olarak bu linke bir göz atın. $10'a pekala bir adaptör satın almanız mümkün. Site güvenilir ben test ettim, PayPal ile aldığım ürünler geliyor.

Cihazı çalıştırmak genellikle kolay. Dolu pili olan bir akıllı telefona bağlıyorsunuz. Cihaz üzerindeki mikro usb girişine adaptörünüzü takıyorsunuz. HDMI kablosunu da çıkışına bağlayıp televizyona HDMI portundan bağladınız mı işlem tamam.

Çok işe yarar mı bilmem ama bu konulara meraklıysanız alın bir tane bulunsun.

21 Haziran 2012 Perşembe

Microsoft Surface Tablet Tanıtım Faciası


Microsoft, tartışmasız bir dünya devi.

Dev olunca bir ürünü geliştiren binlerce kişiden bahsediyoruz demektir. Böyle bir durumda geliştirme ve son hale getirmede yeteri özeni göstermek gerçekten güç olsa gerek. Zaten güncellemeler bu nedenle var.

Geçtiğimiz günlerde "Surface" isimli ürünün tanıtımı sırasında yaşanan durum oldukça komikti.

Buyurun izleyin.



Tanıtımı yapan arkadaşın durumu iyi idare ettiği ve failsafe (her ihtimale karşı önlem) düşünüp hazırda yedek bir tablet tuttuğu için gönülden tebrik ediyorum :))

Microsoft tableti yıllar önce çıkartmış ancak tutturamadığı için rafa kaldırmıştı. Ardından gelişen teknolojiyi iyi kullanan Apple firması Microsoft'un bıraktığı yerden alıp teknolojiyi akıllı telefonlara ve tablet PC'lere uyguladı. Başarı ardından piyasada 3. nesil iPad ve 4. nesil iPhone yanında Google firmasının duruma ayılıp zamanında geliştirdiği Android işletim sistemi yüzünden binlerce akıllı telefon ve tablet satışa sunuldu.

Eğilimi doğru yakalayamayan Nokia'nın Sybian işletim sistemi ile RIM'in Blackberry'si oldukça zor durumda kaldılar. RIM başını dik tutmaya çalışıp yoluna bildiği gibi devam ederken Nokia Microsoft ile ortaklık yapıp sonunda çokça personelini (10.000) işten çıkartmaya kadar geldi.

Microsoft'un ilk tanıtım faciası değil bu. Yıllar önce Windows'un yeni cihazları ne kadar başarılı tanıdığını göstermek için bir tarayıcıyı takınca izleyenlerin gözü önünde mavi ekran ile karşılaşmaları unutulmazdır.


Microsoft kurşun döktürse işe yarar belki ne dersiniz?

Zamanın Sonu: Ölüm ve Varoluş

Genellikle ölüm korkusu ya da endişesi ile yaşarız. Büyük olasılıkla bu, yaşadığımız sürece, bir gün geldiğinde öleceğimizi bilmemizden kayn...