İK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2014 Perşembe

Sosyal Medya'da Kariyerinizi Berbat Etmemek İçin 12 İpucu


Dünyaya bir kez geliyorsunuz. Dolayısıyla, yaşayacağınız bir tek hayatınız var. Onu iyi değerlendirmek ve mahvetmemek de sizin elinizde. Sosyal medyada hayatınızın ve kişiliğinizin sanal aleme yansıması söz konusu. Kendinizi olduğunuz gibi başkalarına anlattığınız gibi sosyal medyada da düzgün bir görünüm sunmanız geleceğinizi ve kariyerinizi olumlu yönde etkileyebilir. Sizi takip edenler arasında gelecekte birlikte çalışma ihtimaliniz olan potansiyel ortaklar veya işverenler bulunduğu gerçeğini hiç aklınızdan çıkarmayın.

Merhaba,

Artık LinkedIn gibi sosyal ağlar giderek daha yaygın olarak işe alanlar tarafından takip ediliyor. Ayrıca işe alacakları adayların Facebook, Twitter hatta Foursquare profillerine bakmayı ihmal etmeyen İnsan Kaynakları çalışanlarının sayısı yadsınamayacak kadar fazla.

Unutmayın ki, özellikle kurumsallaşmış büyük bir şirkette işe başlamayı düşünüyorsanız, sosyal medya sizin şirket kültürüne uyup uymadığınız konusunda önemli ipuçları verir. Dolayısıyla almaya çalıştığınız iş konusunda sosyal medya profiliniz doğru kullanıldığında harika bir destekçi olabilir. Doğru kullanılmaması durumunda ise sosyal medya profiliniz gerçek anlamda her şeyi berbat edebilir!

Eğer çok ama çok istediğiniz bir işi kapmayı planlıyorsanız, sosyal medya profiliniz hakkında da durup düşünmeniz ve gerekenleri uygulamanız akıllıca olabilir.

Bakalım sosyal medyada kariyerinizi destekleyici neler yapabilirsiniz?

1- Kendinize çeki düzen verin!
Sabah ekmek almaya çıkarken bile saçınızı tararsınız, öyle değil mi? Tanıdık olsun, olmasın karşılaştığınız insanların gözünde ne kadar düzgün bir görüntü oluşturursanız o kadar iyidir. Yolda kiminle karşılaşacağınız belli olmaz. Aynı şekilde sosyal medya hesaplarınızda da olabildiğinde iyi görünmeniz yanında, paylaştığınız içeriklerin de düzgün olması önemlidir.


2- Görünüme Dikkat edin
Herkes CV'sini tam ve dolu olarak hazırlamanın faydasını görmüştür. Online özgeçmişlerinizi gözden geçirin eksik alanları dikkatle tamamlayın. Kısa ve anlaşılır bir anlatım kullanın. Laf salatası yapmayın. Olanları en güzel şekilde ortaya koyun. Olmayanları söylemeyin. Özgeçmişte boş kalmış alanlar işinizi de benzer şekilde eksik yapacağınız düşüncesini tetikleyebileceği için tehlikelidir.

Sosyal medya hesaplarındaki profilinizi temiz, anlaşılabilir bir dille, yazım kurallarına dikkat ederek doldurun. Ana yetkinlikler ve yetenekler kısımlarını kesinlikle boş vermeyin. Güçlü yanlarınızı öne çıkartın. Son zamanlarda başvurduğunuz işlerle ilgili yeteneklerinize dikkat çeken küçük dokunuşlar yarışta öne çıkmanızı sağlayabilir. Verdiğiniz tüm bilgilerin doğru, güncel ve diğer sosyal medya uygulamalarında yazdıklarınızla tutarlı olmasına dikkat edin. Düzgün ve güzel göründüğünüz bir fotoğrafınızı kullanın. Abartısız ama içten gülümsediğiniz bir fotoğraf dikkati üzerinize toplar. Kesinlikle selfie, yani kendinizi çektiğiniz telefon fotoğrafı kullanmayın. Üzerinizdeki giysiler ve fotoğrafı çektiğiniz ortam Facebook arkadaşlarınız tarafından beğenilse bile, kalkıp ayna karşısında ördek dudak yaptığınız fotoğrafınızı iş bulma sitelerindeki özgeçmiş veya LinkedIn için kullanmayın!

3- Övünmek İyidir
Hepimiz kendimizle övünmeyi severiz. Ancak abarttığınızda inandırıcılığı da kaybedersiniz. 

Ancak sosyal medyada, kişisel ve profesyonel hayattaki başarılarınızı öne çıkartmak iyidir. Habire başarılarınız ve yaptıklarınızdan bahseden iletiler göndermek değil burada kastedilen. Biraz yaptıklarınız ve kendinizle gurur duymak iyidir. Çevrenizin ve çalışma arkadaşlarınızın samimiyetle beğenip sizi tebrik ettiği başarılarınızın profilinizde görünür olması, hayalinizdeki iş fırsatını elde etmenize yardım edebilir. 

Başarı elde ettiğiniz görevleriniz hakkında küçük duyurular yapın.  Şirket politikalarının dışına çıkmadan belirli aralıklarla işinizle ilgili duyurular yapıp, elde ettiğiniz ilerlemeler hakkında sosyal medyada paylaşımda bulunabilirsiniz. Konu ile ilgili referanslar ve linkler ile iletileri destekleyin.

Yine bu tür gönderilerde verilen bilgilerin gerçek ve doğru olması sizin yararınıza olacaktır. Bilgi çağında hakkınızda kolayca doğrulanacak bilgilere erişimin fazla da zor olmadığını aklınızda bulundurun!

4- Hep Ben, Hep Ben de Olmaz
Kendini beğenmiş insanlar ile kimse arkadaşlık etmek istemez. Dolayısıyla "övüneyim" derken, ölçüyü kaçırmayın. İş ile ilgili ilginç gelişmeler, haberler içeren paylaşımlar birlikte çalıştığınız insanların ilgisini çeker. İşiniz ile ilgili görüş alış-verişi yapılan sosyal ağlara katılın, görüşlerinizi dile getirin. Başkalarının görüşleri hakkında ölçülü ve dikkatli yorumlarınızı paylaşın.

İş ile ilgili konularda öne çıkmanız, kabul edilebilir görüşlerinizi dile getirip bir konunun tarafların bilgilenerek ve sorunun çözülerek değerlendirilmesine katkıda bulunmanız, işinize tutku ile bağlandığınızı ve olumlu çabalarınızı gösterir. Bunlar gelecekteki işvereninizin dikkatini çekebilir.

5- Güzel Bir Şey Söylemeyecekseniz Susun!
Hayatta karşılaştığınız durumlar karşısında sık sık serinkanlılığınızı kaybediyorsanız, bu huyunuzu düzeltmek için elinizden geleni yapın. Bu arada, sosyal medyada kendinizi tutmayıp bir durum veya birileri hakkında kötü sözler paylaşıyorsanız, bu sinirli, birlikte çalışması zor biri olduğunuzu düşünmelerine yol açacaktır. Hele terbiye sınırlarını aşan ifadeleriniz görülürse pek bir şansınızın kalmayacağını unutmayın. Hemen kendinizi sizi işe alacak kişinin yerine koyun. ağzı bozuk, nerede parlayacağı belli olmayan, kontrolsüz bir iş arkadaşıyla çalışmayı ister misiniz?

Tartışmalara girmek yerine mümkünse muhatabınız ile birebir görüşüp sorunu anlayıp çözme yoluna gidin.
Tartışmalardaki rolünüz önemlidir. Ortamı geren değil, sorunu çözen ve meseleyi halleden bir kişi görünümü vermeniz halinde, bunu gelecekteki işvereniniz olumlu olarak değerlendirecektir. Ortalığı karıştıran değil, iş bitiren biri olmanız kesinlikle tercih sebebidir. Uzlaşmacı olun!

6- Tehlikeli Sulardan Uzak Durun
Sosyal medyada kendinizi ifade etmek istiyor olabilirsiniz. Ancak unutmamanız gereken, Sosyal Medya sitelerinin hele hele iş bağlantılı sosyal ağların, içinizi döküp rahatlayacağınız yerler olmadığıdır. Özelikle siyaset, inanç ve futbol gibi aynı anda geniş kitlelerin hemfikir olamayacağı konuları işle ilgili sosyal ağlara taşımayın! İşvereniniz tuttuğu takıma hoş olmayan sözler söylediğiniz paylaşımlardan dolayı objektifliğini ve serin kanlılığını kaybedebilir.

7- Her Söylenene İnanmayın!
İnsanlara güvenmeyin demiyorum. Ancak her söylenene inanmak sizi içinden çıkılmaz bazı sorunlara götürebilir. Sadece söylenenleri dikkatlice düşünce süzgecinizden geçirip, doğruluklarını ve güvelinirliklerini değerlendirmeniz sizin için iyi olacaktır. Bir söze güvenip, verdiğiniz gizli bir bilgi yüzünden başınıza olmadık işler gelebilir. 

8- Halinizin Tercümanı Olmayan İçeriğe Dikkat Edin!
Ailenizin, dostlarınızın, iş arkadaşlarınızın görmesini istemediğiniz fotoğraflarınızı, filmleri sosyal medyada paylaşmayın. Sadece kendi paylaşımlarınızı da değil, arkadaşlarınızın sizin hakkında yaptığı paylaşımları dikkatle izlemeniz gerektiğini unutmayın. Bir eğlence sırasında içinde bulunduğunuz halin herkese görünür olmasının sonuçları pek de istenmeyen birtakım olayları başlatabilir. 

9- Şakalara dikkat edin.
Dostlarınız arasına çok hoş bulup, gülüp, eğlendiğiniz bir konu, sizi tanımayan kişileri ciddi bir biçimde rahatsız edebilir. Buna müşterileriniz, iş ortaklarınız ve işverenleriniz de dahil! Bu bağlamda, aslında paylaşmaya değmeyecek bir şaka, görsel, film gibi içeriklerde paylaş düğmesine basmadan önce bir kez daha düşünmenizde fayda var. Kalabalık bir insan topluluğunun ortasında kalkıp, "bu şakayı herkesin bana baktığı bir anda yapar mıyım acaba?" diye düşünebilirsiniz. Eğer buna samimi cevabınız evet ise o şaka herkesin rahatça gülüp, keyif alabileceği bir şeydir. Aksi halde paylaş düğmesinden uzak durun. 

10- Kaytarmayın!
İşte olmanız gerektiği saatte ilgisiz şeyler yapmayın. İnternet bu şekilde kaytarıp yakalanmış kişilerin hikayeleri ile dolu. Böyle şeyleri gizlemek zordur. Hele sosyal medya paylaşımlarında kendinizi ele verme ihtimaliniz varsa daha da zor. Sosyal medyada konum bildirimleriniz başınıza iş açabilir. İş saatinde sinemada, kafede, alışveriş merkezinde görünmeniz gibi.

Kimse görmez diye düşünmeyin. Böyle bir durum yüzünden sosyal medya üzerinden patronunuzdan fırça yemek, içinizdeki gerzeğin geniş kitleler tarafından fark edilmesine neden olabilir. Burada gelecek işvereninizin de yaşayacağı hayal kırıklığını yeniden dile getirmeye gerek yok sanırım.

11- Sevgi İyidir
Sıcak, hoş duygular yaşatan güzel bir anın paylaşıldığı fotoğrafları herkes sever. İş arkadaşlarınızla, müşterilerinizle, arkadaşlarınızla, işvereninizle böyle güzel fotoğrafları, filmleri paylaşmanızda hiç sakınca yok. Aksine, olumlu duygular oluşturduğu için hakkınızda çok iyi olabilir.

12- Başkalarının Paylaşımlarına İlgi Gösterin
Sosyal medya kazan-kazan taktiğinin en iyi işlediği yerlerdendir. Dostlarınızın, arkadaşlarınızın, takip ettiğiniz diğer kişilerin paylaşımlarına yorum yapar, beğenir ve yeniden paylaşırsanız onlar da size aynı şekilde yaklaşırlar. Dolayısıyla beğenmekten ve yeniden paylaşmaktan çekinmeyin. Zaten Sosyal Medyanın yuvarlanan kartopu etkisi böyle oluşur. 

Sevin, sevilin bu dünya kimseye kalmaz.

Sağlıklı ve mutlu kalın.

Bu satırları yazarken şu linkteki yazıdan oldukça fazla yararlandım ama kendimden de kattım. Bilginiz olsun.

20 Eylül 2013 Cuma

Yeni Medya ve İnsan Kaynakları

Yeni Medya içerisinde, İnsan Kaynakları konusuna eğilen bir kaç site var. İşi İnsan Kaynakları olan sitelerin ise sosyalleşme konusunda beceriksiz ve gönülsüz olduklarını söylemek yanlış olmaz. Bana sorarsanız, sosyal ağ siteleri böyle devam ederlerse, insan kaynakları alanını da Facebook'a kaptıracak gibi görünüyorlar.

Merhaba,

İnsan Kaynakları daha ilk zamanlarından beri sosyal ağları verimlik düşürücü ve işverenin ödediği bedelin karşılığını vermeyen, kendini bilmez personelin boş vakit geçirdiği, İnternet siteleri olarak görmüştü. 

Bunun karşılığında, işyerlerinde istenmeyen ve engellenen yerler listesine, tüm sosyal ağlar kolayca girdiler. Hatta daha ileri giden İnsan Kaynakları yöneticileri, işe alım süreçlerinde, değerlendirme aşamasında personelin Facebook ve benzeri sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlarına bakıp, kişinin eğilimlerini kendince değerlendirme, profilini çıkartma gibi son derece subjektif uygulamalar bile yaptılar. Hala da aralarında eski kötü alışkanlıklarını sürdürenler olabilir. Tabi, sosyal mecralarda şirket politikaları oluşturulmaya başlayıp, olumlu geri bildirimler alınınca, bazı yaklaşımlar ister istemez rafa kalkmaya başladı. Şirketler, sosyal mecraların hayatın bir parçası ve satın alma kararlarını, şirket imajlarını doğrudan etkileyen yerler olduğunun farkına vardılar. Biraz geç olsa da en azından ortamı doğru değerlendirmek açısından atılan adımların olumlu olduğunu söylemek mümkün.

Sosyal Medya yönetimi ve ölçümü konusunda biraz ciddiyet, şirketlerin itibar yönetimleri ve reklam giderlerinde azalma sağladı. Ölçülebilirlik ve sonuçları kolayca görüp, değerlendirme konusunda ortaya çıkan kolaylıklar da eklendiğinde personele aktarılan bir Sosyal Medya yönetim planı sonrasında, engellenen sosyal paylaşım sitelerine erişim yeniden şirketlerin personeline sağladığı bir imkan olarak geri döndü. 

Zaman zaman, sosyal medya sitelerinde şirketlerinin ürettiği ürünler hakkında paylaşımda bulunan kullanıcıları da görür olduk. Daha da hoş bir durum da şu: Şirket personeli, hesaplarından yolladıkları e-posta mesajlarının altına, Türkçe ve İngilizce olarak yazılmış sıkıcı hukuki metinler eklenirdi. Artık bu metinlerin yerine, küçük ikonlarla şirketin sosyal mecralardaki linkleri ekleniyor.

Özetle, artık pek çok işyerinde sosyal ağlar lanetli ve engelli değil. Artık çoğu şirketin sosyal ağlar ile ilgili personele yönelik bir politikası var ve bu kurallar çevresinde sosyal mecraların kullanımı engellenmediği gibi aksine destekleniyor. Sosyal mecralar için, işe alım sürecinde hafiyelik ve işyerinde engellenen bir durumdan çıkıp, desteklenen bir hale gelmek için geçen süre 5 yıldan fazla değil. Bana kalırsa bu sosyal medya açısından bir rekor.

Sosyal medya politikası, şirketin itibar yönetimini destekleyen bir çalışan katkısını ortaya çıkartıyor. Bunun yanında, şirket hakkında yapılan sosyal medya paylaşımlarına açık bir kanal yaratarak önemli bir bilgi akışını da sağlıyor. Doğru değerlendirme süreçlerinden geçirilmesi durumunda, ürün geliştirme, pazarlama, satış konularında destek sağlaması mümkün. Reklam ve halkla ilişkiler konusunda da düzgün yönetilen sosyal medya politikaları şirkete artı puan kazandırabilir. Bilinirlik düzeylerinde önemli artışlar yaratabilir.

Sosyal medyada şirketlerin kullandıkları kurnaz ve ilgi çekici taktiklere değinmekte de yarar var. Reklam gibi olmayan ama bir şekilde ürüne ya da hizmete dikkat çeken ve başarılı yapılması durumunda düşük bütçelerle güzel tanıtım fırsatı getiren kampanyalar, artık oldukça tanıdık. 

Örneğin "viral" denilen uygulamalar bunlardan. Yeterince ilginç ve izleyenleri derinden etkileyip paylaşmalarına yol açan bir video çekip içerisine de, ürün veya hizmeti gizleyip, yayılması için sosyal mecralarda paylaşmak bir yöntem.

Viral, adından da anlaşılabileceği gibi paylaşımın, kullanıcıdan kullanıcıya aktarılması ile yayılımının aynen virüslerin kurbanlarına bulaşarak, bir anda dev bir salgın haline gelmesi anlamında kullanılıyor. Pek çok örneği var. Gelecekte de olacak. Viral salgınının başlatılması için pekala şirket personelinin sosyal ağlardaki hesaplarındaki paylaşımları güzel bir ortam sağlayabilir.

İnsan Kaynakları konusuna geri dönelim. İnternet'te iş ve eleman arama üzerine uzmanlaşmış pek çok kuruluş sosyal paylaşım sitelerini uzun süre İnsan Kaynakları yöneticilerinin mesafeli yaklaşımıyla, göz ardı ettiler. Bu arada önemli bir fırsatı da göremediler. Sosyal Mecralar, başlı başına iş ve eleman aranan yerler olarak bir potansiyele sahipti. Gözardı edilen ya da görülemeyen bu fırsat başka yatırımcıların İnsan Kaynakları ve sosyal mecraları birleştiren siteler kurmaları ile sonuçlandı. Bu tür sitelerden de bahsetmek istiyorum ancak başka bir zaman.

İyi günler dilerim.

31 Ocak 2013 Perşembe

İyi Bir İnsan Kaynakları Sitesi Nasıl Olmalı?


İş ve işçi aramak işin doğası gereğidir. Bunu en iyi şekilde yapmak veya aracı olmak için yola çıkmış pek çok kuruluş var. Özel iş bulma (istihdam) büroları, İnsan Kaynağı Siteleri, Yönetici düzeyinde kafa avcıları bu işten ekmek yerler.

Bir işi yaparken en iyisi olmak için çabalamak esastır. İhtiyaca cevap veremeyen kuruluşlar ve girişimler kaybolup gider.

Pek çok örneği olan İnsan Kaynağı Siteleri daha iyi nasıl hizmet verebilirler?

İş ve İşgücü ile ilgili ellerindeki büyük kaynağı en iyi şekilde kullanmak için başka neler yapılabilir?

İş arayanlar İçin:
Kimse muhteşem biçimde bir CV hazırlamayı tam anlamıyla beceremez. Bu işi basitleştirmek lazım.
- Başka sitelerden aktarım (import) yapılabilmeli.
- Hazır bir CV yüklendiğinde içeriği akıllı bir işlemden geçirilip sitede kişinin özellikleri otomatik oluşturulabilmeli.

Adaylara kişilik testlerini de içeren profil oluşturulmalı. Adayın eğilimler periyodik olarak sorularak, test edilerek güncellenmeli.

Site üyelerinin yetkinlik haritalarını çıkartıp bunu eğilimler ve iş tecrübesi ile eşleştirip uygun olup ama üyelerin aklına gelmemiş iş olanakları konusunda hatırlatmalar yapmalı.

Popüler sosyal medya, sosyal İK siteleri aracılıyla sisteme giriş sağlanmalı.

Sosyal Medya sitelerinden faydalanarak iş arayana profiline ekleyebileceği özellikler önerilmeli.

Mobil akıllı telefon ve diğer cihazlar için uygulamalar geliştirilmeli.

İş arayanlara ve çalışanlara profiline uygun bir pozisyon çıktığında anında ulaşılarak (mail, push sms, mobil uygulama gibi) dilerse açık işe başvurması sağlanmalı.

Özetle İK sitesi SÜPER KAFA AVCISI gibi olmalı ve devamlı olarak kayıtlı kullanıcılarını işlerle eşleştirmeli.

İşverenler İçin:
İşverenler genellikle bu işin profesyoneli olamadıklarından bildik hatalara çok düşerler. Dolayısıyla işçi mi arıyorlar, yoksa Süperman mi, arada kantarın topuzu kaçabilir. Böyle mantık ötesi hatalara düşmeleri aradıkları özellikte çalışan bulmalarında engel olabilir.

İşverenin kapasite, potansiyel, imkanlar gibi konularda çapının belirlenmesi için olabildiğince basit bir profil oluşturma ve güncelleme sistemi şarttır (Yani sektörün önemli - öncü firması diye başlayan tanıtımın için objektif verilerle doldurulmalı).

İşlerin ve onları yapmak için gerekli niteliklerin şablonları otomatik oluşturulmalı ve değişen şartlara göre otomatik güncellenmelidir.

İş ile ilgili ilan oluşturulurken bunun elle girilmesi yerine, işin gerekleri nedeniyle aranan yetkinlikler bir iki basit sorgulama sonucunda belirlenmeli ve ilan otomatik ve işverenin isteklerine uygun olarak oluşturulmalıdır.

İlan yayınlanır yayınlanmaz sistemden potansiyel adaylar seçilerek tarafların irtibatına imkan sağlanmalıdır.

İşveren veya temsilcisi öyle binlerce başvuru ve havuzdaki adayları incelemek, içinden çıkılmak filtre ayarları yapmak yerine sistem en uygun 5-7 adayı bulup iş için önermelidir.

Başarı oranlarında flört edecek birilerini eşleştiren sitelerden bile geri kalmak biraz ayıp olmuyor mu?

Ne var olmayacak şeyler mi bunlar? Teknolojik gelişmişliğimiz bunu gerçekleştirmek için her türlü imkanı veriyor. Neden olmasın? (Siyah beyaz TV yıllarında 6 Milyon Dolarlık Adam dizisi vardı hatırladınız mı?)

Hülasa ve hamiş (İşin özü ve not):
Hantallaşmış, iş bulma konusunda neredeyse pek işe yaramayan İK siteleri oturup işlerine iyice odaklanmalı ve şu andakinden çok, daha iyi işler nasıl çıkartılır düşünmeliler. Atın artık gözünüzün önünü kapatan "işletme körlüğü" perdesini kardeşim!

18 Temmuz 2012 Çarşamba

İşten Ayırma Süreci İçin Barışçı Çözümler Nasıl Uygulanır?


Pozitif kurum kimliğine kavuşmuş, profesyonelce yönetilen işletmelerde işten ayırma sürecini acısız ve taraflara zarar vermeden, barışçı yöntemle gerçekleştirmek neden iyidir?

  • İnsana verilen değer açısından içeridekiler ve dışarıdan bakanlar üzerinde olumlu etkisi vardır.
  • İşten ayrılan personelin yaşadığı sarsıntıyı (travma) azaltır.
  • Diğer çalışanların işten ayrılma kabusu ile stresli ve verimsiz çalışmalarının önüne geçer.
  • Uzun hukuki süreçler için yapılan masrafları azaltır.
  • İş barışını ve aidiyet duygusunu artırır.
  • Gelecek korkusu ile stresli çalışanları rahatlatır.
Peki işten ayırma ile ilgili ne tür uygulamalar gerçekleştirilebilir?


  • Öncelikle çalışanlar yetkinlikleri, yaptıkları iş ve konumlarına ve kıdemlerine göre değerlenmelidir (bir tür iş değerlendirmesi). 
  • Her çalışan için Bireysel Emeklilik çözümleri en baştan sağlanmalıdır (İşveren belirli oranda bir prim ödemesini yapar).
  • Kanuni gerekler yerine getirilmeli (kıdem ve ihbar tazminatı, kullandırılmamış izin karşılıkları vb.)
  • Kıdem göz önünde bulundurularak ek ödeme imkanı sağlanmalıdır (bunun için bir fon oluşturulup yönetilebilir).
  • Belirlenen konumlarda olan çalışanlara ek imkanlar sağlanabilir (Şef, Müdür, Genel M. Yrd., Genel Md. gibi)
Şüphesiz bu tür uygulamalar maliyet olarak bütçeye yansıdığı için firmaya yük getirecektir. Ancak bunun çalışan kalitesi ve mutluluğu açısından faydaları vardır. Örneğin bu uygulamalar sayesinde firma daha çok tercih edileceği için çalışan kalitesini artırmak kolaydır. Böylece en iyi personelle daha başarılı çalışan bir firmanın daha çok kazanacağı ve bu ek maliyetleri daha kolay karşılayacağı mantıksal olarak doğrudur.

Neler yapılabilir?

Örneğin şefinizi işten ayırıyorsunuz. Önceden belirlenmiş ek ödemelerle birlikte en azından 2 yıl kadar hayat standardını bozmadan geçinebileceği ödeme yanında, kullandığı telefon, bilgisayar güzel hediyeler olabilir.

Müdür için daha geniş bir paket içerisinde ek olarak kullanmakta olduğu otomobili hediye etmek düşünülebilir.

Profesyonel yönetimin aklının bir köşesinde tutması ve üst yönetime kabul ettirebilmek için baskılaması gereken ana düşünce: Kimsenin (üst yönetimdekiler de dahil) sonsuza kadar bulunduğu konumda çalışamayacağı ve bir gün işten ayrılma zorunda kalabileceğidir.

Biliyorum kulağa zor gibi geliyor, ancak belki de çok başarılı ve bir kurum için kaçınılmaz çözümlerden biri insan kaynağını devamlı yüksek motivasyonlu ve gelecek endişesinden uzak tutmaktır.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...