search etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
search etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2013 Pazartesi

Blogger için SEO Önerileri



Arama makineleri için yazılarınızın daha görülebilir ve bulunabilir olması son derece önemlidir. Bunu sağlamak için SEO yani Arama Makinesi Optimizasyonundan az da olsa anlamak gerekir. Arama makinesi optimizasyonunun önemi ve bloggerların bunu iyi kullanabilmesi için neler yapılabilir?
Merhaba,
Bloglar diğer deyişle günceler bir dönem ülkemizde çok yaygın olarak kullanılıyordu. Herkes biraz da moda yüzünden blog yazmaya başlamıştı. Sonra sosyal medya siteleri ve özellikle de mikro blog sitesi Twitter yüzünden ilgi azalıp geriye çok az blog kaldı.

Yine aynı dönemde Google arama ağırlığını azalttı blog sitelerinde. Bir kaç yıl geçti geçmedi Google yeniden blog sitelerine ağırlık vermeye başladı. Hatta sadece resim yayınlayan blog sitelerini bile bu değerlendirme sıralaması (PR - Page Rank) içerisine katmayı ihmal etmedi.

PR önemli olmakla birlikte milyonlarca siteyi 10 üzerinden değerlendirdiğinizde sağlıklı dağılım sağlamak için çok ça çalışmak gerekir tahmin edeceğiniz gibi. Yine doğal olarak bir sıralama grubunda çokça yığılma olması da kaçınılmazdır.

Örneğin PR 2 olan siteniz pekala günlük 200 ziyaret alırken içeriğinizi düzeltmeniz halinde ziyaretçi sayınız artacaktır.

Google arama algoritması beni aşar. Bir her yönü ile anlamam için yeterli veri yok. İki yeterli veri olsa bile algoritma son derece karışık olmalı o nedenle onu anlamaya çalışmak yerine falcılık yapmak daha anlamlı olacaktır ;)

Lafı daha da uzatmadan kendimce ne yapmalı, ne yapmamalı listemi vereyim.

Blog'da SEO için Ne yapmalı?
1- Aranan içerik oluşturmalı. İçeriğiniz birilerinin işine yaramalı (Nasıl yapılır?, ne giyilir?, ne yenir?, nereye-nasıl gidilir?, vb.).
2- İçeriğiniz özgün olmalı (Bir yerden alıntı yapıyorsanız bile bunu belirtin ve üzerine kendi görüşlerinizi  ekleyin).
3- Yazınızda görsel kullanın (mümkünse kendiniz oluşturun).

4- Sitenize adsense reklamları almak fena fikir değil (Google reklamlara tıklatmak için sitenize trafik yollayabilir. Bu tamamen benim görüşüm.)
5- Yazınızla ilgili etiketleri kullanın (doğru sözcüklerle etiketleme yazının bulunurluğunu artırır).
6- Sosyal Medya'dan faydalanın (Yazılarınızı orada arkadaşlarınıza duyurabilirsiniz. Okuyan sayınızı artırabileceğiniz gibi internette fazladan bir link arama makineleri için fena bir referans olmayabilir).
7- Sevdiğiniz başka bloglara link verin. (Hem belki onlar da aynısını sizin için yaparlar. Birbirine destek olmanın kimseye zararı olmaz).

8- Sık yazın. (Blogunuzun güncel olması ve içerdiği yazı sayısının artması daha fazla sözcük içermesi demektir. Bu da arama makinelerinde bulunurluğunu artırır.)
9- Tüm yumurtaları aynı sepete koymayın (Tematik ayrı bloglar oluşturabileceğiniz gibi sırf Instagram fotoğraflarınızdan oluşan bir Tumblr blogu da beklediğinizden çok ilgi çekebilir. İnanmazsanız http://burcakcubukcu.tumblr.com adresindeki bloğuma bakın PR'i 2 olmuş ben görünce inanamadım).
10- Mobil cihazlar için sitenizin bir sürümü olsun (Blogger kullanıyorsanız zaten otomatik var ama başka bir servis ya da yazılım kullanıyorsanız yapsanız iyi olur artık insanlar akıllı telefonlar ve tabletleri çok kullanıyor.)


Blog'da SEO için ne yapmamalı? 
1- Taklit ve kopya içerikten kaçının! (Arama makineleri kolayca aynı içeriğin aslını bulabilir. Sitenize sandbox cezası aldırtmayın)
2- SEO için iyi bile olsa otomatik sayfa yenileme yapmayın! (Sayfa izlenme sayınızı artırsa da okurlarınıza saygısızlıktır.)
3- SEO için iyi bile olsa bir yazıyı birden fazla parçaya bölmeyin! (Sayfa sayfa olunca okurunuz yazının devamı için diğer sayfaları tıklar ama ben böyle sayfalara girince saydırıyorum haberiniz olsun örnek: chip direkt tıklanma oranlarınız artabilir ama okur gözünde değeriniz soru işareti!)
4- SEO için bütün gücünüzü harcamayın! (Bunun yerine içeriğe emek verin karşılığını alırsınız)
5- SEO için "CİNLİK" peşinde koşmayın! (Çekirge bir zıplar iki zıplar sonunda Google bir güncellemesinde algoritmada gerekli düzeltmeyi yapar ve yeni cinlik bulmanız gerekir. İyisi mi, uzak durun.)

Not: yazıdaki bazı görseller +Sizin Siteniz adresinden alınmıştır. Teşekkürler +Mert Heper

31 Temmuz 2009 Cuma

Microsoft ve Yahoo Sırtsırta

Microsoft ve Yahoo 10 yıl için güçlerini birleştirdiler. Bing arama hizmetini kısa bir süre önce kullanıma açan Microsoft'un 2. sırada tercih edilmekte olan arama motorunun sahibi yılların devi Yahoo ile bu birlikteliklerinin ardında ne var. Aslında bu bir ilk değil. Daha önceleri MSN ve Yahoo Messenger kullanıcıların birbirlerine ulaşabilmeleri sağlanmıştı. Bir ara Yahoo satıldı satılacak Microsoft alıyor söylentileri ile çalkalandı ortalık. Satış olmayınca bu defa karşımıza 10 yıllık bir anlaşma ile geldiler. Google dev olma yolunda güzel güzel yürüyor. Arama konusunda ezici lider, kullanıcı için vazgeçilmez hizmetlerinin hepsi birbirinden kıymetli. Gmail, en işe yarar Google hizmeti. Microsoft'un yıllardır satıp güzel kazandığı pek çok ürünü uzun zamandır tehlikede. Gmail'den çıkmadan yardımcı uygulamalarla her türlü doküman online okunup yazılabiliyor. Pdf'ler, sunum dosyaları da bu listede yer alıyor. Takvim uygulaması da eklendiğinde, paralı bir ofis paketi almak anlamsızlaşıyor. Bir de ilk olarak akıllı cep teledonlarında işletim sistemi olarak Google tarafından geliştirilen Android var ki Microsoft'un iPhone karşısında çok sönük kalan mobil işletim sistemine, ciddi bir rakip olacak gibi duruyor. Arkasından masaüstü ve taşınabilir sistemlere işletim sistemi gelirse seyreyleyin curcunayı. Microsoft içinden birilerinin "bu gidişe dur demeli" diye düşünmesi beklenen bir gelişmedir sanırım. Microsoft ve Yahoo'nun anlaşmaları biraz da korkudan mı ne?

31 Mayıs 2008 Cumartesi

Arayınca Bulmak, Aranınca Bulunmak; SEO Nedir?

Aranınca bulunmak bir sitenin sahibinin en çok istediği durumdur. Ancak bunu sağlamak için dürüst ve bilinçli şekilde hareket edilmemesi halinde İnternetin karanlık dehlizlerini boylamak işten bile değildir... İnternet, ilk zamanlarda şimdiki kadar yaygın ve bol siteli falan değildi. 1990'lı yılllarda birkaç firmanın web sitesi vardı. Bir kaç müze ve kütüphane İnternette bulunmayı önemli sayardı. Üniversiteleri de buna katarsanız, işte size 10 yıl öncenin interneti. "Arama makineleri" deseniz tek tük, bir iki deneme yapılıyordu, ama aradığınızı bulduğunuz pek olmazdı. Bazen aradığınız İnternet'te olmadığından, bazen de arama makineleri elin eşeğini ıslık çalarak arayan yabancılar gibi olduklarından. O dönemlerden kalma kişisel sayfası sahibi olma eğilimi günümüzde yerini blog yazmaya bıraktıysa da halen pek çok kişisel sayfa varlığını koruyor. Ancak gelecekte, kullanım kolaylığı nedeniyle sosyal ağlar blog sitelerinde yazanları bünyesine katabilir. Yeni İnternet kullanıcılarının hatırlamakta güçlük çekebilecekleri, belki de hiç duymadıkları bir arama makinesi, o 90'lı yıllarda tek seçenek sayılırdı. Altavista'dan bahsediyorum. İnternetin ilk zamanlarında bir konuyu arayıp bulmak gerçekten beceri gerektiriyordu. Bir yeni site yaptığınızda ise onlarca arama motoruna bu siteleri kaydettirmek için uğraşmanız, hiç anlamıyorsanız birkaç on doları bu işi sizin adınıza yapacak webmaster'lara ödemeniz gerekirdi. Arama makineleri, neyi nerede aradığını bilemeyen acemi internet kullanıcılarına hitap ederdi. O dönemlerde kullanıcılar bookmarklarını paylaşır, hatta bunun için siteler bile yapılırdı (şimdiki dizin hizmetinin atası sayılırlar). Deneyimliler ise direkt olarak adresi akıllarından web tarayıcılarına giriverirlerdi. Ancak internet büyüyüp de Ciğerci Naci bile İnternette yer almanın doğru olduğunu görünce, işler biraz karıştı doğrusu. Artık birşey arayıp bulmak için ciddi, iyi düşünülmüş teknolojilere ve yerelleşmeye ihtiyaç vardı. Google, günümüzde bunu kısmen de olsa başarmış görünüyor. Hatta gelecek bu arama motorları teknolojisinin sonunu o kadar parlak göstermiş olacak ki Microsoft kalkıp Yahoo'ya reddemeyeceğini düşündüğü bir 44.6 milyar Dolarlık bir teklif bile götürdü. Yahoo bu teklifi zor da olsa geri çevirdi. Böylece günümüzün lideri Google'a gün doğmuş oldu. Tek başına tüm internetin indeksini 3 yedekli tutan dev birkaç sunucu havuzu ve reklam geliri destekli trafiği yönetmesi ile internetin bir köşesinde durup gelen geçenden para kazanmaya ve kazandırmaya daha da bir rahat devam etmeye başladı (%62 lik paya sahip Google'ın takipcisi olan Yahoo %40 larda, Microsoft ise %10 larda arama pazar payını ellerinde tutuyorar.) Bu durumda sitelere yönelen trafik büyük ölçüde arama motorlarından gelmeye başladı. Doğal olarak bu konu üzerine de eğilmek gerekti. Sitenizin arama motorlarından daha iyi trafik alabilmesi için arama motorlarına en iyi imkanları sağlamak için bir işkolu ortaya çoktı. Bu kavram şimdilerde genellikle seo (Arama Motoru Optimizasyonu) olarak literatüre yerleşti. Seo konusunda detaylı bilgi için bu linkteki foruma göz atabilirsiniz. Aranıp da bulunmak istiyorsanız ve bu size para kazandıracak bir durum ise muhakkak bu işlerden anlayan bir uzmandan destek almanız ya da oturup arama motoru optimizasyonu konularını incelemeniz iyi olacaktır. SEO ile ilgili bir iki öneri işinize yarayabilir. 1- Sitenizin trafiğinin ne kadarının arama motorları üzerinden geldiğini inceleyin. 2- Sitenizi görünür kılın. Örneğin tamamen salt flash ile yapılmış bir sitede arama motorları içerik bulamayacaklarından indeksleyip trafik göndermeleri söz konusu olamayacaktır. 3- Sitenizdeki sayfaların daha fazla okuyucuya ulaşmasını istiyorsanız çok gerekmedikçe, üyelik, şifre gibi şeyleri bırakın. Örneğin, günlük gazete iseniz üyelere satış yapıp içeriğinizi kapatacağınıza açık hali ile alacağınız trafikten elde edebileceğiniz reklam gelirini kıyaslayın. 4- Siteye trafik çekmek için cinlikler peşinde koşmayın. Oradan buradan kesip yapıştırarak alacağınız içerik başınıza iş açabilir. Bu işi deneyip yapan pek çok site olduğundan arama motorları da bu konuda karışık algoritmalar ve bazen de bir operatör denetimi ile sitenizi bulunamaz hale getirebilirler. 5- Sitenize verilen dış linkler son derece önemlidir. Abartmadan, belli sayıda sitenizle ilgili düzgün başka sitelerden ve bloglardan sitenize verilecek linkler ile arama sonuçlarında üst sıralara çıkabilmeniz mümkündür. Aman link sitelerinden uzak durun! Kaş yapayım derken göz çıkartmayın. 6- Bir içerik özgün olarak ilk yayınlandığı sitede indekslendiğinde, arama motorlarında adeta o siteye patentlenmiş olur. Bu içeriğin kopyalanması ve başka yerlerde kullanılması halinde arama motorları bu durunun farkına varabilecek teknolojiye sahip hale geldiklerinden bu cinlik sitenize pahalıya mal olabilir. Arama motorlarını yanıltmak herşeye rağmen mümkün olabilir. Ancak arama motorlarını da devamlı olarak bu gibi durumlar için iyileştirdikleri aklınızın bir köşesinde bulunsun. 7- Sitenizin iç haritasını oluşturup arama makinelerinin anlayabilecekleri formatta site içine yerleştirmeniz bulunurluğunuzu artıracaktır. Arama teknolojileri her ne kadar hayat kurtarıyor olsalar da ticari bir kaygıları bulunması nedeniyle bu işi ancak gerektiği kadar yapıyorlar. Halen daha hızlı olmasını dilediğimiz arama teknolojisi gelişiminden çok uzaklardayız. Ancak Microsoft'un bu konuya günden güne daha çok eğilmesi bu teknolojinin daha da hızlı gelişmesi için itici güç olabilir. 2009 ve sonrasında göz kamaştıran arama teknolojileri ortaya çıkar diye beklemek yanlış olabilir, ancak günden güne daha kolay kullanılabilien ve daha doğru sonuçlar getiren arama makineleri görebileceğimizi düşünüyorum... Sağlıcakla Kalın,

22 Nisan 2008 Salı

Ya Biri İnternet'in Fişini Çekerse?

İnternet 15 seneden bu yana ülkemizde. Yapısı gereği ele avuca sığmayan bu haşarı yaşam şekli bir gün sona erebilir mi? Doğrusu, yanlışı ile dev bir bilgi birikimi olan İnternet'in hala bir sahibi yok. Göreli olarak denetimsiz olması ise bazen bazı devletlerin asabını bozabiliyor. Ülkemizdeki site erişimi engellemelerini kastetmiyorum. Pek çok ülke daha katı birtakım engellemeleri yapıyor. Bunlar da kötü şeyler tabi ama ben bunları da kastetmiyorum. Google mesela, birden bire kötü bir teşebbüse dönüşse sonuçları nasıl olur sizce? Site sahibi olanlar ve zaman zaman erişim istatistiklerine bakanlar bilirler. Arama makineleri özellikle de Google web sitelerine ciddi trafik gönderir. Kullanıcılar da neredeyse akıllarına gelen her şeyi arama motorlarına sormayı alışkanlık haline getirdiklerinden neredeyse alan adlarının (Domain Name) bir anlamı kalmadı. Örneğin ilköğrenim öğrencisi kızım 23 Nisan şiiri ararken belli bir siteyi gözetmezsizin Google'a aratıp istediğini buluyor. Hangi siteye gittiğini düşünmüyor bile. Adeta dipsiz bir kuyuya olta atıp akıllı olta iğnesi ile istediği kuark parçasını çıkartmak gibi bir şey. Peki günün birinde tüm arama makineleri ortadan kalkıverse, deyim yerindeyse biri fişlerini çekiverse. Ya da daha iyisi alan adı sunucuları kilidi vuruverseler. İnternet'in hali nice olur? Güç eğer bilgiye sahip olmak ise, bunu yapmak isteyecek birilerinin olması ihtimali her zaman vardır. İş dünyasının İnternetsiz kalması bile ciddi sıkıntılara neden olabilir. Denemesi bedava. İnternet erişiminizi sağlayan modeminizin açma kapatma düğmesini kapatın ve bir gün boyunca böyle kalsın. Bu arada siz de bağlanmanın sizin için olan önemini kavrama şansını elde etmiş olursunuz. Bu durum devam ederken web tarayıcınızı açın ve arama kutucuğuna birşeyler yazıp “enter” tuşuna basıp koca bir sonuçsuzlukla başbaşa kalın. Sanırım durumu anladınız değil mi? Bilinçli olarak bir devletin ya da bir şirketin tüm bu bilgiyi ele geçirmesi ya da istediği gibi yönlendirmesi hayal gibi görünüyor olabilir. Ancak olmayacak bir durum değil. Peki şartlar olgunlaşır da bir şekilde İskenderiye Kütüphanesinin başına gelenler İnternet'in başına gelirse. Dev ağ bir şekilde erişilemez hale gelirse ne olur? İşin aslı şimdilik pek bir şey olmaz. Bölük pörçük de olsa bilgi bir şekilde basılı olarak elimizde mevcut. Şüphesiz bu birikim üzerine hiç taş konulmasa bile birkaç yüzyıl daha dünyanın dönmesine yeter. Ama unutmamak lazım, şu anda Eski Muhteşem Mısır uygarlığının yerinde yeller esiyor. Bu bir kere olduysa gene olabilir. İnternetsiz kalmamanız dileğiyle.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...