İşsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İşsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2014 Pazartesi

Çok Çalışmak Neden Kötüdür!


 

Öncelikle belirteyim yazı tamamıyla benim ürünüm değil. Şu sitede orijinali var ama başlık içeriklerini bu yazı için ben doldurdum. Bir tür aşırı esinlenme diyelim;)
Bu gün sizlere çok çalışmaktan söz etmek istiyorum.

Çok çalışmak her zaman en doğrusu olarak görünüyor olabilir. Ancak belki de değildir.

Öncelikle sizlere çalışmayın demiyorum. Çalışmadan olmaz. Ancak aklınızı kullanarak hem daha verimli çalışabilirsiniz, hem de gereğinden fazla zaman ve emek harcamamış olursunuz.

Neden çok çalışmak kötüdür?
1- Çok Çalışmak sağlığınızı bozar.
Sağlık olmaz ise diğer konuların bu arada işinizin de hiç bir önemi kalmaz. Oysa sağlığınızı bozacak kadar çok çalışıyorsanız bedelini çok kötü ödeyebilirsiniz. İşiniz sağlığınızı bozacak kadar çok çalışmanızı gerektiriyorsa ondan bir şekilde uzaklaşacağınız açıktır. İsteyerek ve ya istemeyerek.

2- Çok çalışmak yaratıcılığı öldürür.
Çok çalışıyorsanız ister istemez çalıştığınız konu üzerinde daha az düşünürsünüz. Daha çok çalışabilmek adına robotlaşıp, üretime değil de, veririmliliğe ağırlık verirseniz sizin yerinize birilerinin düşünmesi ihtiyacı doğar. Çok çalışmak yerine işinizle ilgili yaratıcı çözümler geliştirmek işyerindeki değerinizi artırır.

3- Çok çalışmanız, akıllı çalışmadığınızı gösterir.
Düşünmeden çılgın bir tempo ile çalışmak problem çözmede pek de başarılı olmadığınızı gösteriyor olabilir. Bir işi daha kolay ve az çalışarak yapmak için çözüm üretmek "Gelişmek" olarak adlandırılır. "Değişim" için şarttır. Akıllı çalışırsanız daha az çalışıp daha iyi sonuç alabilirsiniz.

4- Çok çalışmanız, birlikte çalışmadığınızı gösterir.
Patronlar çok çalışanları severler ama aynı küfeye tüm yumurtaları istiflemeyi sevmezler. Dolayısıyla çok çalıştığınızda işleri paylaşmadığınız intibasını uyandırırsınız ki bu genellikle doğrudur. Yerim doldurulamaz diye düşünüyorsanız bunun doğru olmadığını anladığınızda işsizlik maaşı alıyor olabilirsiniz.

5- Çok çalışmanız, işleri önceliklendirmediğinizi gösterir.
Hiç bir şeye yetişemiyorsanız, bunun için de çaresizce çok çalışıyorsanız, dışarı verdiğiniz görüntülerden biri de önceliklerine göre işleri ayırt edemediğiniz yönünde olabilir. Acil bitmesi gereken önemli bir iş varken, rutin işlere boğulmuş halde çalışmanız kimin ne işine yarar? Sizin işinize yaramayacağı da aşikar!

6- Çok çalışmanız, işle başedemeyip ona boğulduğunuzu gösterir.
İş yapayım derken, her seferinde yel değirmenlerine saldırmak abesle iştigaldir. Yapamıyorsanız, yardım almak yoluna gitmiyorsunuzdur. Yüzmeyi öğrenene kadar atılan kulaçlar bir işe yaramaz. Boğulmadan yüzmenin yolu, ihtiyacınız olan desteği yeteri kadar ve zamanında almayı bilmenizden geçer.

Hayatınızı kazanmak için yaptığınız işler bitmeyen süreçlerdir. Bir işi bitirdiğinizde bir diğeri gelir. Siz olsanız da olmasanız da işlerin bir şekilde yürümesi ve yapılması gerekir. Doğaldır ki işleri yapacak ve bittiğinde yenileri ile yüzleşeceksiniz. Unutmamanız gereken iş bitirmeye çalışırken kendinizi bitirmemek olmalı. Basmakalıp bir söz vardır. Herkesin yeri doldurulabilir diye. Acımasız olsa da doğrudur. Siz olsanız da olmasanız da yapılıp bitirilmesi gereken bir işe başlamadan önce ilk adım, akıllıca düşünüp işi nasıl kolayca yapabileceğinizi planlamak olmalı.

İşin nasıl yapılacağını kurgulamadan, başlamak zorunda kalmamanız dileğiyle, sağlıcakla kalın.

12 Ocak 2011 Çarşamba

İşsizlik Son Mu? Başlangıç Mı?


Özellikle ekonominin yapısal sarsıntılarının, krizlerinin bol olduğu dönemlerde, çalışan kesimin işsizlik problemiyle karşılaşması kuvvetle mümkündür. Piyango sizi de vurabilir. Kendinizi kötü hissetseniz de işsizlik her şeyin sonu değil. Aslında bir son değil! Bir başlangıç. Hatta, belki de yeniden doğuş için bir fırsat!

Kimi şirketler gerçekten krizden etkilenip sarsıldıkları için, kimi de "fırsat bu fırsattır" yaklaşımıyla işçi çıkartabilirler. Bazen de, görünmeyip yazılı olmasa da, şirketlerin "krizde ilk sepetlenecekler" listeleri vardır.

Kriz olmasa da, pek çok farklı nedenle firmalar işçi çıkartabilirler. Kurumsallaşmış, kariyer planlaması ve yaklaşımı olan işletmeler, işçi döngüsünü (işe giren çıkan oranı) düşük tutmaya çalışırlar. Bunun nedeni genel çalışma psikolojisinin olumsuz etkilenmesini önleyip, verimi yüksek tutmaktır. Ancak böyle bir firmada çalışmak gibi bir şansınız olmayabilir.

İşsiz kalmak, bireysel bazda pek de istenen bir durum olmasa gerek. Ancak durum değerlendirmesi yapmak ve geçmiş yanlış ve doğrularınızı değerlendirip deneyim haline getirmek için iyi bir şans olduğu da bir gerçek. Düzenli gelirin ve alışılmış hayat döngüsünün kırılıp sona ermesi sarsıcı bir durumdur. Daha önce pek de gözden geçirmemiş olduğunuz yol ayrımlarının farkına varmak ve birini seçmek için karşınızda bir fırsat durmaktadır.

Çalışırken cesaret edip denemediğiniz ve belki de tecrübe etseniz başarabileceğiniz, pek çok yeni imkan, eğer onları görmek isterseniz önünüzde durmaktadır.

Başarı ile aranızda duran tek engelin kendiniz olduğunu unutmayın. Görünmez duvarlarımızı kendimiz yaratırız. Eğer bir hedefiniz varsa ve başarmak istiyorsanız, kendinize engel olmayın! Öncelikle, kendinizle olan savaştan galip çıkın. Daha önce başardınız, bu defa da yapabilirsiniz.

Bir de şunu düşünün: Yeni bir iş, yeniden doğuş, yeni bir hayat anlamına gelebilir. Kendinizi gerçekleştirmek ve daha önce olmadığı kadar başarılı olmak için yepyeni bir fırsat. İşsiz kalmak, çok kötü hissetmenize, hayattan soğumanıza yol açmış olabilir. Ancak unutmayın hala soluk alıp verebiliyorsanız, daha önce gerçekleştirdiğinizden daha iyisini yapmak için pek çok fırsatınız olabilir. Düştüğünüz yerden kalkın ve yolunuza devam edin.

Yeniden doğuşunuzda ve yeni hayatınızda hiç ummadığınız kişilerden destek bulabilirsiniz. Bu nedenle çevrenizdeki insanları tanımak ve tartmak için de çok iyi bir fırsatınız olduğunu ve yeni yaşamınızda kimlerle yola devam etmeniz gerektiğini anlayabileceğinizi de aklınızın bir köşesinde bulundurun.


İşinizden ayrıldığınızda bir kapıdan çıkıp karanlığa düştüyseniz, çevrenizdeki ışık saçan diğer kapıları deneyin. Karanlık sizden korksun, siz karanlıktan değil.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...