Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2025 Çarşamba

Kargaşadan Gelen


Yazma merakım biraz tekliyor bu aralar. Biraz Amatör Telsiz, biraz da Yapay Zeka ile yakınlaşma sonucu Youtube üzerinden yayınladığım videolar daha çok zamanımı alıyor. Hakikat üzerine yazmaya başladığım ve ünlü düşünürlerin görüşlerini de içeren yazı bitmeden iki aydan fazla açık kaldı ama nafile bir türlü son dokunuşlarını yapıp yayına veremedim.

Ama son bir iki hafta içerisinde sözlerini yazdığım şarkı için birden fazla versiyon yapıp videolarını bile hazırladım ve yayınladım. Gerçi izlenmediler denilebilecek kadar düşük ilgi çektiler ama olsun ben yaparken çok keyif aldım. 

Kaos ya da kargaşa üzerine yazmakla başladı her şey.

28 Mayıs 2025 tarihinde ilk taslağını yazdım şarkı sözlerinin. Ancak son haline baktığımda anlam ve uyum açısından bu ilk hali hakikaten sadece bir başlangıç. Başlığı bile farklıydı. Son halini aşağıda yazayım o halde.


Kargaşadan Gelen

Hoy hoy hoy oy oyyyy.... (oy oy oy)

Yürüdüğün yol zihninde başlar, sonu belirsiz,

Kimse ulaşmaz, yol ve hareketin kendi hedeftir. (hedef, heee-def)

Hayat bir sır, ne başı ne sonu bilinir,

Sıradan yaşarsan, geride kalan hep boşa gider.

hım hıııım hımmmmm ooooo hey


Hayat bilinmez bir yolculuk, ne önü ne dibi bilinen,

Sıradan faniler gibi geçer, boşa gider geride kalan. (kaaalan)


Eğer anlam katmazsan, hayata bir iz bırakmazsan,

Çabalamazsan, her şey saçma, düzen anlaşılmaz.

Sele kapılmış tahta misali, bata çıka yüzer, (yüüüzer)

Kargaşadan doğar, kargaşada biter.

hey hey hey


Hayat bilinmez bir yolculuk, ne önü ne dibi bilinen,

Sıradan faniler gibi geçer, boşa gider geride kalan. (kaaalan)


Hoy hoy hoy oy oyyyy

Sen geliştikçe çevren yükselir, ışık saçar,

Zihnin doldukça, pırıltılar etrafa taşar.

Enerji artar, karanlıkları aydınlatır,

Entropiye inat, bilginin gücünü kanıtlar.


Hayat bilinmez bir yolculuk, ne önü ne dibi bilinen,

Sıradan faniler gibi geçer, boşa gider geride kalan. (kaaalan)


Geçerken bırak, kalıcı bir eser yarat,

Ağaç kabuğuna isim kazımakla yetinme sakın. (sakın sakın)

Kurumuş gövdeden yont, güzelliği ortaya çıkar, 

İyilikle anıl, hatırlanmaktan çok daha hakikat.


Hayat bilinmez bir yolculuk, ne önü ne dibi bilinen,

Sıradan faniler gibi geçer, boşa gider geride kalan.  (kaaalan, kalan)


Hoy hoy hoy oy oyyyy

Anlam katmazsan, çabalamazsan bu yolda,

Saçma gelir her şey, düzen kaybolur onda.

Sele kapılmış tahta gibi, bata çıka yüzer,

Kargaşadan doğar, kargaşada biter. (biter, biteeeer)


Hoy hoy hoy oy oyyyy

Biter, kargaşadan doğar kargaşaya...

Biter, biter, biter

Dinlemek ve izlemek isterseniz aşağıdaki video linkine tıklayabilirsiniz. 


Sözleri ile oldukça fazla uğraştım ama istediğime yakın bir şeyler karalamayı başardım sanırım.

Hayatın uzun bir yol olduğunu ilk söyleyen ben değilim ama benim söyleyişim de böyle.

Neden Reggae yaptın diyenler olabilir. Heavy Metal de yaptım ama ben bu türü biraz daha çok seviyorum. Türkçe sözlü olanı da böyle olsun istedim.

Sözleri müzik ile buluşturan Suno yapay zekası ama emin olun en güzelini yapmak için çok çabalamak ayarları ile oynamak gerekiyor. Görüntülerin bir kısmı Klingai.com sitesi sayesinde oluşturuldu. Bir kısmı ise stok video (CapCut ile yaptım) Tüm bu platformların bedellerini ödeyerek kullanıyorum. Dolayısıyla içeriklerin telif hakları da bana ait.

Heavy Metal olan versiyon için de bir video yaptım. Onu da dinlemek ve izlemek isterseniz aşağıdaki Youtube linkinden ulaşabilirsiniz.

Bu ikinci şarkının adı ise From Chaos Born onun da sözlerini yazayım:


From Chaos Born

The path you tread begins within your mind, its end foretold,

A fate unique to you, none else its end shall ever hold.

Hey! Path you known hey yeah...


Life’s a journey, its start and end remain unknown,

Live plainly, and a hollow life fades, lost and overthrown.

ooo yeah the journey or rolling of boring life 


If you don’t weave meaning into this long quest,

Or seek its truth with heart in every breath’s behest,

All seems absurd, a tangled order, never clear,

Like driftwood tossed in floods, you sink and rise in fear.

From chaos born, in chaos each breath finds its end, severe.


Life’s a journey, its start and end remain unknown,

Live plainly, and a hollow life fades, lost and overthrown.

ooo yeah the journey or rolling of boring life 


As you grow, your world ascends, it gleams with light,

Your mind, enriched with wisdom, sparks that shine so bright.

Your energy expands, it breaks the dark in fleeting time,

Defying entropy, knowledge glows with strength sublime.


Life’s a journey, its start and end remain unknown,

Live plainly, and a hollow life fades, lost and overthrown.

ooo yeah the journey or rolling of boring life 


As you pass through this world, leave a lasting trace,

Not a name carved on bark, but good that time won’t erase.

From withered wood, carve beauty hidden deep within,

Be known for kindness, more than memory’s fleeting grin.


Life’s a journey, its start and end remain unknown,

Live plainly, and a hollow life fades, lost and overthrown.

ooo yeah the journey or rolling of boring life 


If you don’t weave meaning into this long quest,

Or seek its truth with heart in every breath’s behest,

All seems absurd, a tangled order, never clear,

Like driftwood tossed in floods, you sink and rise in fear.

From chaos born, in chaos each breath finds its end, severe.


Life’s a journey, its start and end remain unknown,

Live plainly, and a hollow life fades, lost and overthrown.

ooo yeah the journey or rolling of boring life 

life, life, life

İşte böyle. Düşünüyorum da şu teknoloji 70'li 80'li yıllarda elimde olsaymış ne Boney M ne de Milli Vanilli kalırmış geçmediğim (Neden böyle dediğimi anlayan anlar anlamayanlar geçen sene vefat eden Alman müzik yapımcısı ve söz yazarı Frank Farian'ın hayatını araştırabilir ya da aşağıdaki dipnota göz atabilir(*). Bu arada o dönemde ilk müzik sentezleyiciler müthiş verimlilik sağlamıştı. Özellikle 80'ler hem pop hem de rock müzik piyasasının en hareketli dönemleriydi. Şimdi az da olsa eğitilmiş dinleyici kulağımla o dönemlerde elektronik müziğin ne müthiş bir etki sağladığını daha iyi anlıyorum.

Yaşadığımız ise çok acayip bir dönem. Şarkı yapmak için biraz bilgisayar biraz da İnternet okur yazarlığı yetiyor. Ben en azından kendi yazdığım sözler ile biraz daha farklı bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Zorla eşe dosta dinlettim mi de benden iyisi yok :)))

(*) Frank Farian, müzik dünyasında şaibelerin merkezinde yer almasının temel nedeni, özellikle Milli Vanilli grubuyla ilgili ortaya çıkan lip-sync skandalıdır. Farian, bu grupta yer alan Rob Pilatus ve Fabrice Morvan'ı sadece yüz olarak kullanarak, gerçek vokalleri stüdyoda başka müzisyenlerin seslendirdiğini itiraf etmiştir. 1990'da bu durum kamuoyuna açıklanınca, Milli Vanilli'nin 1989'da kazandığı "En İyi Yeni Sanatçı" Grammy Ödülü geri alınmış ve ABD'de çok sayıda tüketici dolandırıcılığı davası açılmıştır. Bu olay, sanatçıların sahte performanslarla başarı elde ettiği algısını yaratarak güven sorunlarına yol açmıştı.

Ayrıca, Farian'ın Boney M. gibi gruplarda da benzer bir yaklaşım sergilediği, örneğin Bobby Farrell'in canlı performanslarda beceriksizce dudak oynattığı ancak şarkıları kendisinin seslendirmediği durumlar da tartışma yaratmıştır. Bu yöntemler, müzik endüstrisinde etik tartışmaları ve yapay başarıların nasıl pazarlandığı konusundaki şüpheleri artırmıştır. Farian'ın ticari başarı odaklı bu stratejileri, onun dehası kadar tartışmalı bir figür olmasına neden olmuştur.


20 Aralık 2024 Cuma

Simurg


Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel insanlık birikimidir. Bu kuşların zaman zaman yanarak kül oldukları ve küllerinden yeniden doğdukları da bilinen anlatılar arasındadır. Ölümsüzlük ya da yeniden doğuşa ilişkin söylenceler olsa da insanın kendini geliştirmesine ve yaşamını iyi değerlendirmesi gerektiğine ilişkin alegorik öyküler olarak da ele alınabilir. Sonuç itibariyle insanlığın ortak değerlerinden sayılabilir. Ben şarkı haline getirebilmek için efsanevi kuş Simurg'dan haber alamayan kuşların onu aramak için çıktıkları ve sonunda kendilerini buldukları kısmını şiirleştirdim. Şiir ya da şarkı sözleri şöyle.

11 Aralık 2024 Çarşamba

Dalıp Giderim

Bir süredir yapay zeka sitesi Suno ile şarkı sözlerini şarkıya çeviriyorum. Özgün olmaları için en azından bu şarkı sözlerini kendim yazıyorum. En son lisede yazmıştım şiir sanırım. İyi olmadığım bir başka alan da şiir yazmaktır. :) Neyse yapay zekaya yazdırmaktan ya da başkalarının şiirlerini yürütmekten daha iyidir. 

24 Kasım 2024 Pazar

Yolculuk

Yapay zeka ile müzik yapan uygulama Suno ile bir şarkı daha yaptım. Sözlerini ben yazdım. Videosunu da Suno oluşturuyor ancak ben üzerine bazı ekler yaptım. Sözlerin altında insan silüetleri konu ile ilgili olarak yer alıyorlar. Çözünürlüğünü yükselttim. Sesi de biraz artırdım. Aynı sözler ile İngilizce olanını da yaptım. O biraz daha çok izlendi doğrusunu isterseniz. Olsun, hepsi benim çocuklarım gibiler :))))

12 Aralık 2017 Salı

Bağlantı Kurmak


Bağlantı kurmak hayatın ta kendisidir. Dünyamız mikro organizmalardan en karmaşık canlı türlerine kadar bağlantılarla örülüdür. Mikro organizmaların iç yapılarındaki organellerden tutun, DNA'yı oluşturan nükleotitlere kadar her şey birbirlerine bağlıdır. Basit moleküller bağlantılar kurarak karmaşık yapıları, karmaşık yapılar bağlantılar kurarak organizmaları oluştururlar.

Beynimiz de nöronlar veglial hücrelerden oluşan bir yapıdır. Birbirine bağlı nöronlar her nasılsa tüm zihinsel etkinliğimizi ve hafızamızı, dolayısıyla kişiliğimizi ortaya çıkarır. Birbirine bağlantılarla ilişkilendirilmiş bir hücreler ağı evrenin gizemini ortaya koyabilecek kadar gelişmiştir. Hatta, yeteri kadar bilgi ve deneyimle donatıldığında evrendeki önemsiz yerini anlayacak kadar gerçeklerle yüzleşebilir de.

Söz bağlantılardan açılmışken gelin yakın geçmişimizde eğlence dünyasında ilginç olayların birbirleri ile nasıl bağlantılar kurduğunu görelim.

18 yaşında lise terk bir Amerikalı olan John Landis, Kelly's Heroes isimli filmde yapımcı yardımcısı olarak görev almak üzere Yugoslavya'ya gider. Avrupa'da pek çok İspanyol/İtalyan yapımı Spagetti Western filmde aktör, dublör olarak rol alır. 21 yaşında Amerika'ya dönüşünde artık yazar ve yönetmen olarak Schlock isimli komedi-korku türünde bir film yapar. Bu film gelecekte çok şeyi değiştirecek bağlantıların başlangıcı olsa da fazla ses getirmez.

1978'de yönettiği Animal House ve ardından,


1980 yılında gelen Blues Brothers,



1983'de yönettiği Trading Places,


1985'de yönettiği Spies Like Us,

1986'da yönettiği Three Amigos!, gibi komik yönleri ile birbirlerine bağlı filmler, unutulmaz komedi yapımlarıdır. Ancak Landis hiç bir zaman ilk dönemlerindeki korku-komedi film türünü unutmaz. 1981 yılında yaptığı Amerikan Kurt Adam Londra'da (An American Werewolf in London) isimli film Bir Oskar ve 60 milyon dolar hasılat getirir. Filmde o dönem için oldukça iyi sayılacak makyaj ve insan - kurt adam dönüşümü sahneleri vardır. Film ilk denemenin aksine korku-komedi türünü film dünyasına kabul ettirmeyi başarır. Filmde, kurt adam tarafından öldürülen insanlar hortlayıp, hayalet zombi makyajları ile kara mizah olarak nitelenebilecek bir oyunculuk sergilerler.

Dilerseniz filmdeki kurt adama dönüşme sahnesini izleyelim.


Michael Jackson 70'li yılların sonlarında yıldızı günden güne parlayan son derece yetenekli ancak biraz ezik ve kompleksli bir müzisyendir. Aile üyeleri ile neredeyse doğduğundan beri sahne tozu yutmakta ve giderek ünlenmektedir. Rock'un bir kralı vardır. Kendisi de rock söylemeye meraklı olsa da yaptığı müzik ve ince tonlu sesi bu tür müziğe yatkın değildir. Gözü ise çok daha yukarıdadır. POP Müziğin kralı olmak istemektedir. Thriller Albümü için Dönemin en büyük ve yetenekli yapımcısı olan Quincy Jones ile çalışır. Albüm tam anlamıyla hit olabilecek parçalarla doludur. R&B, Disko, Rock türlerinde ancak kendi sesine sahip adeta bomba gibi bir albümdür. Billie Jean isimli parça için harika bir Video Klip çekilir. Steve Barron yönetmen olarak harika iş çıkarmıştır. Öykü, dans, küçük metamorfozlar, güzel sesi ve dansı ile Michael. Unutulmaz bir kliptir. Ancak her şeyi sarsıp zihinlere kazınacak bir şey lazımdır. Aksi taktirde Popun Kralı olma amacına ulaşmak pek mümkün görünmemektedir. Thriller alışılmadık uzunlukta içinde korku teması taşıyan üstelik 60'lı yıllardan beri korku filmlerinin tanınmış siması olan Vincent Price tarafından seslendirilmiş etkileyici bir şiire de sahip, dinlemeye başlayınca insanın kapılıp gittiği müthiş bir parçadır.

Vincent Price'ın seslendirdiği şiir kısmını dinleyelim isterseniz.


Bunu tamamlayacak bir video klip etkin darbe olarak müzik piyasasını altüst etmelidir. Klip yapılır. Hatta klibin yapımın anlatan bir belgesel de yapılır. Klip, adeta kısa bir sinema filmi gibidir. Biraz da bu, harika müzik klibinin etkisi ile Michael Jackson 1983 yılında 11 dalda aday gösterilir ve 7 Grammy ödülünü alır. Artık Pop'un kralıdır.

Video klip Michael'ın sevgilisiyle sinemada bir kurt adam filmi izlemesiyle başlar. Daha sonra kız korkar ve filmden birlikte çıkarlar. Yolda yürürlerken Michael'in söylediği şarkı hikayeyi anlatır. Birden, ne alakaysa her yerden zombiler çıkar ve birlikte şarkılar söyleyip dans ederler. Müzik dünyası altüst olmuştur. Artık hiç bir şarkı için yapılacak video klip eskisi gibi olmayacaktır. Klip defalarca taklit edilir. Dans hareketleri ezberlenir. Filmlerde dansı canlandırılır.


Thriller, sadece bir müzik videosu değil, 80 kuşağında gençliğini yaşayan geniş bir insan topluluğunun kültür birikimine eklemlenmiş bir eserdir.

İşte, bağlantı kısmından burada söz etmek lazım. Video klip, Yönetmen John Landis tarafından çekilmiştir. Michael'in Kurt adama dönüşümü, "Amerikan Kurt Adam Londra'da" filmindeki teknikle gerçekleştirilir. Fimdeki hortlak zombiler de, video klipteki dansçılar oluverir.

O döneme kadar, müzik videoları stüdyolarda şarkıcı ve müzikle pek de ilgili olmayan seyirci ile çekilir, şarkıda söylenenler ve hikaye dinleyicinin hayal gücüne bırakılırdı. Yavaş, yavaş konuyu da içeren video klipler yapılsa da daha önce Thriller gibisi yapılmamıştı. 80'li yıllarda genç olanlar şüphesiz bu satırları daha kolay anlayacaklardır. İyi bir yönetmenin bir ihtiraslı bir pop müzik şarkıcısıyla bağlantıları, harika bir sonuca ulaşmalarını sağlamıştır.

Sadece doğa değil, eğlence dünyası da böyle, örnekteki gibi bağlantılarla doludur. Nasıl olmasın? Hayat bağlantıların eseridir.

Ben size sevdiğim bir video klibin hikayesini aktararak, buna bir örnek vermeye çalıştım. Beğendiğinizi umuyorum.

Sağlıcakla kalın.


27 Eylül 2013 Cuma

Spotify Nedir?


Yeni Medya, müzik dünyasını da ister istemez içerisine alıyor. Artık müzik ile ilgili pek çok alışkanlığımız değişti. Evde, işte, sokakta kendi sevdiğimiz müziği dinliyor, kendi müzik listelerimizi oluşturuyoruz. Bakalım, Yeni Medya uygulamaları yapan siteler bu alışkanlıklarımıza ne gibi değişiklikler getirecek?
Bu blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz.
Merhaba,

Başlamadan önce belirtmekte yarar var. Radyolar ile aynı kulvar değil burada sözkonusu olan. Çünkü radyolar ister İnternet'de, ister havada, kendi müzik türlerini ve programlarını yapıyorlar. Kullanıcılar bu birliktelik için radyo dinliyor. Dolayısıyla İnternet'te bir siteye girip, istediğini seçip, dinlemek daha çok eskiden yaptığımız, pikaptan, teypten ya da cdden müzik dinlemek gibi düşünülürse daha doğru olur.    

Çok yakın bir zamanda Spotify isimli Sosyal Müzik sitesi Türkiye kullanıcılarına açıldı. "O nasıl oluyor?" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Açıklamaya çalışayım.

Spotify en basit anlamıyla genişçe bir müzik arşivi. Dinlemek isterseniz, sisteme kaydolup, ardından giriş yapmanızla mümkün oluyor. Facebook hesabınızı kullanarak ya da yeni bir Spotify hesabı açarak sisteme girebiliyorsunuz. Facebook hesabı ile sisteme giren diğer arkadaşlarınızı kolayca bulup burada da arkadaşlarınız arasına eklemeniz mümkün. Müzik dinleyip, beğendiklerinize yıldız verebiliyorsunuz. Şarkılar dinlenme istatistiklerine göre kendi aralarında sıralanıyorlar. Böylece, en popüler şarkılar da bir şekilde bu sistemde de ortaya çıkmış oluyor. Modern bir müzik listesi diyelim buna.

İstediğiniz sanatçıyı sistemde arayıp, bulduktan sonra, dilediğiniz parçasını dinlemeye başlayabilirsiniz. Kendi çalma listenizi oluşturmak da mümkün. İstediğiniz sanatçılardan oluşan kendi radyonuzu oluşturup dinlemeniz de mümkün. 

"Sosyallik nerede kaldı?" diye merak ediyor olabilirsiniz. Hemen belirteyim. Dilerseniz aynı türden müzik seven arkadaşlarınızla sohbet edip, aynı müziği birlikte dinlemeniz Spotify sitesi veya uygulaması ile mümkün. Arkadaşlarınız neler dinliyor, ne tür listeleri oluşturuyor, haberdar olup, onları da dinlemeniz mümkün. Uygulama demişken, bilgisayarınıza, akıllı telefonunuza ya da tabletinize, evinizdeki İnternete bağlı müzik sisteminize uygulama yükleyip kullanma imkanı da var. Böylece bir tür bulut müzik hizmetini her an yanınızda taşımış oluyorsunuz. 

Beğendiğiniz müzikleri Facebook, Twitter ve Tumblr üzerinden arkadaşlarınızla paylaşmak mümkün. 

Spotify, ülkemizde İnternet üzerinden müzik dinleten siteler arasında ciddi bir değişikliğe neden olacak gibi görülüyor. Kullanımı kolay ve ücretli kısmı da pahalı sayılmaz. Arşivi ise gerçekten geniş. Ülkemize gelirken pek çok Türk sanatçıyı da sisteme dahil etmiş.

Gelelim ücretlendirmesine. 3 kategorisi var. Bedava, Ücretli ve Premium. Bedava olanda araya reklamlar giriyor. Bazı albümlerde tüm parçaları dinleyemiyorsunuz. Aylık 5 lira verirseniz, reklamlar kalkıyor ve tüm arşivdeki parçaları dinleyebiliyorsunuz. Ayda 10 lira verip premium üye olursanız parçaları indirip İnternet'e bağlı olmadan da dinleyebiliyorsunuz.

Sadece müzik üzerine kurulu sosyal bir ağın, sosyal kısmının biraz zayıf kaldığını belirmek istiyorum. Ancak, belki zamanla o konuda da gelişmeler olabilir, kim bilir?

Neşeli notalardan oluşmuş, keyifli bir senfoni gibi bir hayatınızın olmasını dilerim. İyi günler.

9 Eylül 2013 Pazartesi

soundcloud.com Nedir?

Hem yeni medya sitesi olup hem de bununla birlikte ses kayıtları için bulut depolama hizmetini sunan ilginç bir yapı ortaya koymasıyla soundcloud.com endüstriye örnek olacak bir sistemi başarıyla sürdürüyor. Ses ve müzik kayıtlarınızı saklamak, paylaşmak, kullanıcılardan yorumlar almak için güzel bir sosyal ortam.

Merhaba,

Soundcloud ses kayıtlarını depolayıp, kullanıcıların dinlemesi için sunan bir Yeni Medya sitesi. Bir tür İnternet kayıt ortamı. Elinizdeki kayıdı yüklemek için tek yapmanız gereken sisteme kaydolup upload butonuna basmak. Soundcloud sizi yönlendirerek gerisini hallediyor. Ancak Türkçe dil desteği yok.

Müzik yanında, ses kayıtları da bu sitede bulundurulabiliyor. Dolayısıyla, bu site sayesinde bir tür Yeni Medya Radyosu yayını yapmanız mümkün. Farkı, dinleyicilerin ya da sosyal medya tabiriyle "takipçilerinizin" istedikleri zaman, istedikleri yayınınıza ulaşabiliyor olmalarında. Bu bağlamda bir tür podcast yayını yapmanızı ya da dinlemenizi mümkün kılıyor.

Soundcloud'da yayınlanan sesler ya da müzik parçaları görsellik açısından ilginç bir yaklaşımla sunuluyor. Ses kaydı bir ses izi şeridi olarak görünüyor. Ses çalınırken izin üzerinde renk değişimi ile o anda çalınan bölge belli ediliyor. Dinleyiciler bu ses izinin istedikleri yerine tıklayarak yorumlarını bırakabiliyorlar. Yayınlarınız ile ilgili detaylı istatistikleri görmeniz de mümkün.

Soundcloud'da ağırlık müzik üzerine. Amatör, profesyonel müzisyenler kayıtlarını buraya yükleyebiliyorlar. Aynı zamanda bilinen müzik parçalarının da farklı "mix"leri, "mashup"ları, hatta kimi zaman ünlü müzisyenlerin kendi yükledikleri albümleri bile dinlenebiliyor.



Sesleri dinlerken beğenmek, paylaşmak kendi beğenilerinize uygun şekilde bir kategoriye eklemek mümkün. Eğer dilerseniz sesleri bir başka sosyal medya sitesinde yeniden paylaşmak, blogunuza gömmek de mümkün.

Ses kaydı illa müzik olacak diye bir ısrar da yok. İster, oturup bir hikayenizi okuyun, ister bir röportajı yayınlayın. Limitiniz hayal edebildiğiniz kadar.

Eğer sesi yükleyen kişi izin vermişse bu sesi ya da müzik parçasını siteden indirip, uygun bir mp3 player veya benzeri ile daha sonra dinlemek de mümkün. Aynı şekilde, eğer yüklediğiniz müzik parçalarının indirilebilir olmasını isterseniz o da mümkün.

Dilerseniz, diğer kullanıcıları takip edebiliyorsunuz. Soundcloud içerisinde gruplar da var. Böylece ilginizi çeken konularda benzer kullanıcılar ile aynı gruplara dahil olarak oradaki paylaşımları izleyebiliyorsunuz.

Bir yeni medya sitesi için alışılmış ve artık standartlaşmış özellikler sunuluyor. Bunlara ek olarak; dilerseniz kayıtlarınızı bulut depo üzerinde saklama hizmeti olarak da kullanabiliyorsunuz.

1 saate kadar ya da 100 kayıta kadar yüklediğiniz sesler için bir ödeme yapmanız gerekmiyor. Eğer daha fazla yere ihtiyaç duyarsanız 4 saatlik alan için ayda 3 euro veya yıllık 29 euro ödemeniz gerekiyor. Sınırsız alan için ise aylık 9 euro veya yıllık 99 euro ödemeniz lazım.

Gelir modeline gelene kadar gayet güzel olan yapısı var. Yıllarca burada bulunduracağınız içeriğin amatörler için ciddi bir maliyet oluşturması söz konusu. Ancak benzerlerine göre oldukça kaliteli ve üstün özellikler sunan bir sistemin reklam desteksiz böyle bir hizmeti sürdürmesi başka türlü pek mümkün görünmüyor.

Yakında, İnternet devlerinden biri tarafından astronomik bir bedelle satın alınırsa hiç şaşırmam. Böyle bir durumda belki gelir modeli değişebilir.

Sırf başka hiç bir yerde bulamayacağınız müzik parçaları veya ses kayıtlarını dinlemek için bile kullanabileceğiniz, güzel de bir arama makinesi bulunan, bu bulut sosyal medya hizmetini tavsiye ederim. En azından bir deneyin.

Müzikle dolu, güzel günler dilerim.

26 Eylül 2012 Çarşamba

80'li Yılların Müzikleri


80'li yıllar müzik açısından gerçekten çok büyük gelişmelerin yaşandığı bir dönem. Amerikan ve İngiliz belki biraz da Alman ve başka ülkeler ağırlıklı parçalar günümüzde hala dinlenebilir ve keyifliler.

Aslında 70'lı yıllarda parlak bir döneme girileceği belliymiş. Ardından güzel ritimler, güzel sözler gelmiş.

Bu dönemde yaşayanlar bilir. Devlet ve Polis radyoları dışında radyo yok ve televizyon desen yabancı müzik İtalyan şovları (Rafeella Carra) ve Mireille Mathieu'dan ibaret. Radyo'da Sezen Cumhur Ünal ve Aykut Sporel hakim. Kendilerince o dönemde müzik endüstrisindeki havayı yansıtıyorlar. Ama şimdilerde anlıyoruz ki her şeyi tam aksettirememişler. Ama bu onların suçu değil tabi.

Neyse ki şimdilerde Youtube var da zamanda geri gidip 80'lerin video kliplerini seyredebiliyoruz. Bundan yararlanıp kendimce zamanın müziklerinin bir koleksiyonunu Pinterest'te paylaştım.
http://pinterest.com/burcakcubukcu/music-that-i-like/ adresinden ulaşabilirsiniz.


O dönemin özellikle stüdyo'da çekilen ve devşirme seyircilerin sahne çevresinde toplanmış halde o nefis müziklere gayet sakin bir şekilde eşlik edişleri beni benden alır :) Buyrun izleyin nasıl ruhsuz bir seyircinin olduğunu. Sanatçıların morali iyi bozulmamış.



Keyifle dinlediğim 80'li yıların müziklerindeki ince sesli erkeklerin ağırlığı ise şimdilerde fark ettiğim bir husus. Sanırım o dönemde yaratıcılıkları ve yetenekleri öne çıkan ve efemine sanatçılar çokça başarılı olmuşlar. Seslerine sağlık.

Tabi, Sezen Cumhur Ünal'ın Müthiş tercümeleri ve arada yaptığı efsane dil sürcmeleri de unutulur gibi değil. "Pink Floyd ve Arkadaşları", "Belinda Karlisle" (aynen Türkçe okuyun) gibi beni benden alan bombaları. "Çikolata Renkli Şarkıcı" nitelemesi. Ne günlermiş. :))

İyi yıllarmış 80'li yıllar. Değerini bilemedik o ayrı :(

12 Haziran 2009 Cuma

Boş Odalar

80'li yıllarda Rock müziğine ilgi duymama neden olan adamla tanışın. Gary Moore. Gitarı çalmayıp onunla sohbet eden biri. Genellikle hüzünlü, zaman zaman da protest çıkışlarla müzik yapmıştır. Zaten ileri dönemlerde Blues çalmaya başlaması sanırım biraz da bundan. Aşağıdaki görüntüleri, kabarık saçını ve komik pantolonunu bir yana bırakıp izleyin. Bence müzik tarihinin (1970-2009) en iyi balladıdır. Ayrıca eğer İngilizce anlıyorsanız, lütfen sözlerini de dinleyin! Görüntülerde küçük çocukların tamamlamaya çalıştıkları, ancak bitmeyen yap-bozdaki kadın, şarkının yapılmasına neden olan ve Gary Moore'u terk eden kişidir. Her güzelliğin altından, aşk acısı çıkması nasıl bir çelişkidir? Şarkının sözleri aşağıda: (Gary Moore/Neil Carter) Loneliness is your only friend. A broken heart that just won't mend is the price you pay. It's hard to take when love grows old. The days are long and the nights turn cold when it fades away. You hope that she will change her mind, but the days drift on and on. You'll never know the reason why she's gone. You see her face in every crowd. You hear her voice, but you're still proud, so you turn away. You tell yourself that you'll be strong. But your heart tells you, this time you're wrong. You hope that she will change her mind, but the days drift on and on. You'll never know the reason why she's gone. Empty rooms, where we learn to live without love. Empty rooms, where we learn to live without love. Empty rooms, where we learn to live without love. Empty rooms, where we learn to live without love. Empty rooms, where we learn to live without love. Empty rooms, where we learn to live without love. Empty rooms, where we learn to live without love. All alone in an empty room. Lonliness is your only friend, hooh. Oh, she's gone and you're at the end.

Kargaşadan Gelen

Yazma merakım biraz tekliyor bu aralar. Biraz Amatör Telsiz, biraz da Yapay Zeka ile yakınlaşma sonucu Youtube üzerinden yayınladığım videol...