17 Ekim 2012 Çarşamba

Electroworld Müşteri Memnuniyeti (Acer Aspire 5560 MS2319 arızası)

Geçtiğimiz Ağustos ayında (30.08.2012) kampanyasını görünce Ankara'da 365 alışveriş merkezinden Electroworld mağazasından bir Acer Aspire 5560 Serisi MS2319 modeli dizüstü bilgisayar aldım.

Aynı mağazadan daha önce işyeri için de 4-5 dizüstü almıştım pek bir sorun yaşamadık. Hatta bu satırları yazdığım Samsung RV511 modeli dizüstünü de oradan almıştım.

Acer işin doğrusu 1000 TL fiyatla alınabilecek 4 çekirdekli DDR3 ramli fişek gibi bir aletti. Özellikle de fazla ısınmıyor olması alış nedenlerinin önünde geliyordu. 45 gün geçmeden bilgisayar bir anda açılmaz hale geldi. Boot etmemek değil, elektrik geliyor ancak ana kartın çalıştığına dair hiç bir belirti yok.

Topladım mağazaya götürdüm cihazı. Müşteri hizmetlerindeki hanım beni teknik servise yönlendirdi. Teknik servisteki arkadaş inceledi, çalıştırmaya uğraştı, dikkatle vidaları açılmış mı diye kontrol etti. Kasada deformasyon var mı diye baktı. Neyse ki elimi bile sürmemiştim ;) Sonuçta "servise göndereceğiz" dedi. Beni tekrar Müşteri Hizmetlerindeki hanıma yönlendirdi.

Hanımefendi cihazı ince ince gözden geçirdi. İki vuruk tespit etti üzerinde. Bir de kullanımdan dolayı kılcal çizikler. Ben zar zor gördüm bir şeyler ama artık kalıp hatası mıdır, yoksa gerçekten vuruk mudur, emin olamadım. Tavırları pek hoş olmasa da, hanım kız (!) bayağı bir debelenip formu hazırladı imzamı ve diz üstü bilgisayarı teslim aldı.

Sonuç itibarıyla şu anda evde adam gibi bir bilgisayar yok. Bakalım servis ne yapacak? Umarım tamamen değiştirirler de bir daha aynı alet gelip, gelip gitmez servise.

Haa aklımdayken bir daha 365'deki Electroworld mağazasından çöp almamaya karar verdim. "Neden?" derseniz, müşteriye nasıl davranacaklarını bilmiyorlar. Ben onların bu dünyada insan formunda bulundukları süreden daha uzun  zamandır elektronik ve bilgisayarla uğraşıyorum, neyi bozduysam üzerime aldım ama ben bir şey yapmadan bozulan cihaz yüzünden de suçlu muamalesi görmek hoş değil, daha kibar olabilirlerdi ki o hallerine bile ağzımı açıp bir şey demedim.

Kendileri bilirler.

15 Ekim 2012 Pazartesi

Ivr Teknolojisi Hiç Bu Kadar Hararetli Kullanılmamıştı

Son günlerin en gözde Facebook uygulamalarından bir tanesi de Lipton Ice Tea Hararetmatik. Lipton Ice Tea Türkiye sayfası üzerinden ulaşabildiğiniz Hararetmatik uygulaması, IVR teknolojisiyle gerçekleştiriliyor. Türkiye’de ilk defa, yapılan şakayı kayıt etme özelliğine sahip bu teknolojiyle oturduğunuz yerden istediğiniz arkadaşınızı şakalayabiliyorsunuz. Bunun için tek yapmanız gereken, Facebook listenizdeki arkadaşlardan dilediğinizi seçip telefonunuzu ve hararetini yükseltmek istediğiniz arkadaşın telefonunu yazmak. Bu basit işlemden sonra Türkiye’nin son dönemdeki gözde komedyenlerinden İsmail Baki tarafından canlandırılan 5 ayrı telefon şakasından birini seçebiliyorsunuz. Günde 3 şaka hakkınız var ve unutmayın her arkadaşınıza sadece bir defa telefon şakası yapabilirsiniz.

Olay sadece şakayla da bitmiyor tabi. Eğer arkadaşınız şakayı sonuna kadar dinleme sabrı gösterirse hem siz hem de o SMS ile birer çekiliş numarası almaya hak kazanıyor. Her hafta sonunda da en fazla çekiliş hakkı elde eden kişi ise içi dolu, özel bir Lipton Ice Tea dolabı kazanıyor.

İsmail Baki’nin birbirinden renkli taklitleri IVR teknolojisi iyi kullanıldığında ortaya gerçekten yaratıcı işler çıkacağını göstermiş. Teknolojik gelişmelerin gündelik hayatımıza böylesine keyif kattığı işleri çok seviyorum. Hatta şu satırları yazdıktan sonra listemden birkaç kişiyi şakama alet etmeyi düşünüyorum.

Uygulamanın linki burada.

https://www.facebook.com/liptonhararetmatik/app_395429340516909

Seslendirmenin yapıldığı stüdyodan kamera arkası görüntüler ise çok eğlenceli:

http://youtu.be/bmkAfVBRBT4



Bir bumads advertorial içeriğidir.

11 Ekim 2012 Perşembe

Radyo Yayınlarından Etkilenmeden Arabada Fm Vericiden Müzik Dinlemek


Halen bazı araç radyolarına usb hafıza kullanılamadığından alternatif olarak FM verici alanlar büyük şehirlerde bir türlü boş kanal bulup müzik dinleyememekteler.

Kalabalık FM vericilerin yayın yaptığı büyük şehirlerde daha rahat müzik dinlemek için yapacağınız oldukça basit.  Aracınızın radyo anteni sökülebilenlerdense, sökün. FM vericinizi radyodan öyle dinlemeyi deneyin.

Sonucun daha iyi olduğunu göreceksiniz. Olmadı mevcut radyo istasyonlarını dinlemeye devam :))

9 Ekim 2012 Salı

Şeytan Neye Benzer?


İyilik ve kötülük kavramlarının aslında birbirinden uzak değil, aynı bütünün parçaları olduğu konusuna daha önce değinmiştim.

Peki bu kötü siz olsanız, olduğunuz gibi görünerek, yani kötü olarak ortaya çıkar mısınız?

Düşünsenize, bize benimsetilmiş olan imajıyla Şeytan karşımıza çıkıp "hadi" dese, kaçınız onu izlersiniz? Hemen belirteyim, Şeytan'ın o görüntüsü Vatikan tarafından eski deniz tanrısı Poseidon'un değiştirilerek (böylece kitleler bilinçaltında eski tanrılardan da uzaklaştırılmış oldu) yeniden öne sürülmesinden ibarettir (her ikisinin ellerindeki çatalları hayal edin).

Söylencelere göre, Şeytan kibirlidir. Ama kendisine hak vermemek mümkün değil. Saf enerjiden ibaret bir varlıkken maddeden bir varlığa secde etmesi emredilince ister istemez bir iç muhasebesi yapmış bu melek. "Yahu ben saf enerjiyim, istediğime dönüşebilirim, ister madde, ister enerji, buysa sadece maddeden mamul insan!" Oysa enerji maddeye dönüşebilirse madde de enerjiye dönüşebilir ama o dönemde bu bilgi ya bilinmiyordu ya da Şeytan'ın gözünden kaçtı. Zaten biz de Einstein anlayıp anlatana kadar kadar bu bilgiden haberdar değildik. Sonuçta yıldız tozlarından mamul insan da bir gün yine saf enerjiye dönüşebilir (e=m*c2).

Dönelim Şeytan'ın aramıza gelse kim gibi görünmek isteyeceğine. Ben olsam, en sevimli varlık tercihim olurdu ama paytak bir ördek yavrusunu kim takip edip, dediklerini yapar ki? Bu nedenledir ki Şeytan en çok karizmatik liderlerin şekline bürünmeyi sever. Karizmatik liderler kimi zaman çılgınca kötü işler yapsalar da kitleler hipnotize olmuşçasına onu izlerler. Adolf Hitler buna iyi bir örnektir. Ressam olup unutulup gidecekken, lider olup kapkara bir döneme imzasını atmıştır. Milyonlarca insan da onun sapkın sisteminde tıkır tıkır çalışan çarklar haline gelmiştir.

Şeytan hep aramızdadır. Kimi zaman en yakınımızdaki dostlarımız, kimi zaman ise toplumun geleceğine yön verecek karizmatik bir lider! Ancak unutmamalı ki Şeytan o korkunç yüzü ve şekli ile bize görünmez Göründüğü şekil, hep tanıdık, sevilen ve popüler biridir ki ondan şüphe etmeyelim.

Akıllıca öyle değil mi?

4 Ekim 2012 Perşembe

Turkcell Cüzdan


Turkcell cüzdan tanıtımı http://medya.turkcell.com.tr/ adresinden yayınlandığı için başından sonuna kadar izleme fırsatım oldu.

Öncelikle iyi bir şey. Başta sadece NFC özelliği olan telefonlar için olduğunu düşünsem de aslında tüm Turkcell müşterilerinin yararlanabileceği bir ürün olduğunu görünce hoşuma gitti.

Turkcell tanıtımı biraz aceleye getirmiş hissine kapıldım çünkü uygulamaya destek veren banka sayısı şimdilik Garanti ve Akbank ile sınırlı gibi geldi bana. Bir de Mastercard ile uygulama destekleniyordu tanıtımda. Bakalım Visa da trene binecek mi?

Ülkemiz açısından bir ilk olan uygulama söyledikleri kadarıyla Dünya'da da bir ilk olma özelliği taşıyor.

Özetle cep telefonunuz cüzdan (nakit kredi kartı) gibi kullanabileceksiniz. Cüzdanınıza para yükleyip nakit cüzdan gibi kullanabileceğiniz gibi kredi kartınızı bağlayıp kullanmanız da mümkün. Böylece NFC'li cihazınız varsa yaklaştır öde noktalarını da kullanabileceksiniz.

CUZDAN yazıp 7777 numaraya sms atmanız başlangıç için yeterli. Telefonunuzun kapasitesine ve akıllılık düzeyine göre size gelecek linkten uygulama yükleme imkanınız bulunuyor. Ben yaptım http://www.turkcell.com.tr/turkcellcuzdan adresine gidip bakın diye bir SMS aldım. Baktım tabi ama anladığım kadarıyla çok yeni olması nedeniyle kolayca erişilemiyor uygulamaya. :) Oysa T-Market dışında Google Play'de de uygulama hazır ve kullanılabilir olmalıydı. Sanırım bir kaç gün içerisinde hallolur.

Turkcell diğer operatörlerin konu üzerine eğilmeleri üzerine alel acele bir lansman yapmış gibi oldu. Vodafone'un "cep nakit" kartı da benzer hizmetler getirecek olabilir ve onun da tanıtımı aynı zamana rastladı.

Bakalım tüketicinin tepkisi ne olacak? Bana sorarsanız kullanımın yaygınlaşması için en az bir sene uğraşmak lazım. Umarım araya ekonomik kriz, savaş vb. faktörler girmez.



3 Ekim 2012 Çarşamba

Pratik Tavuklu Mantarlı Meksika Fasulyesi Yemeği


Yemek yapmak ancak ona kendimden bir şeyler kattığımda hoşuma gidiyor (uyduruyorum kafamdan bir şeyler anlayacağınız).

Aşağıda tarifini verdiğim yemeği yapması son derece kısa sürüyor. 15-20 dakika içinde yenmeye hazır hale geliyor.

Lezzeti derseniz hiç fena sayılmaz. Deneyin, beğeneceksiniz.

Malzemeler (4 Kişi):

- Büyük Meksika (kırmızı) Konservesi
- 300 gr tavuk döneri
- Küçük rendelenmiş veya küp doğranmış domates konservesi
- Küçük, dilimlenmiş mantar
- İki orta boy soğan
- 4 diş sarımsak
- 1 adet kırmızı acısız taze biber
- 1 kesme şeker
- 1,5 çay kaşığı tuz
- 2 yemek kaşığı sıvı yağ
- 1 çay kaşığı köri
- 1 yemek kaşığı soya sosu



Soğanları küp doğrayın, sarımsakları ayıklayıp birlikte yağda pembeleştirin. Küçük dilimlenmiş biberi ekleyip içine tuz, şeker, soya sosu ve köriyi atın.

Domatesleri ekleyin 1,5 su bardağı soğuk su ekleyin. Kaynayana kadar bekleyin. İnce doğradığınız tavuk dönerini içine ekleyin. 2 dakika kadar pişirin.

Son olarak Meksika fasulyesini üzerine ekleyin ve 5 dakika kadar pişirin.

Öneri: Makarna ve yoğurtlu patlıcan salatası ile birlikte servis edin.

Afiyet olsun.

28 Eylül 2012 Cuma

Samsung Galaxy S III Ekran Görüntüsü Alma


Samsung Galaxy S 3 Android telefonda ekran görüntüsü almak için

HOME ve AÇMA düğmelerine aynı anda 1 saniye kadar basılı tutmanız yeterlidir.

Kolay gelsin.

26 Eylül 2012 Çarşamba

80'li Yılların Müzikleri


80'li yıllar müzik açısından gerçekten çok büyük gelişmelerin yaşandığı bir dönem. Amerikan ve İngiliz belki biraz da Alman ve başka ülkeler ağırlıklı parçalar günümüzde hala dinlenebilir ve keyifliler.

Aslında 70'lı yıllarda parlak bir döneme girileceği belliymiş. Ardından güzel ritimler, güzel sözler gelmiş.

Bu dönemde yaşayanlar bilir. Devlet ve Polis radyoları dışında radyo yok ve televizyon desen yabancı müzik İtalyan şovları (Rafeella Carra) ve Mireille Mathieu'dan ibaret. Radyo'da Sezen Cumhur Ünal ve Aykut Sporel hakim. Kendilerince o dönemde müzik endüstrisindeki havayı yansıtıyorlar. Ama şimdilerde anlıyoruz ki her şeyi tam aksettirememişler. Ama bu onların suçu değil tabi.

Neyse ki şimdilerde Youtube var da zamanda geri gidip 80'lerin video kliplerini seyredebiliyoruz. Bundan yararlanıp kendimce zamanın müziklerinin bir koleksiyonunu Pinterest'te paylaştım.
http://pinterest.com/burcakcubukcu/music-that-i-like/ adresinden ulaşabilirsiniz.


O dönemin özellikle stüdyo'da çekilen ve devşirme seyircilerin sahne çevresinde toplanmış halde o nefis müziklere gayet sakin bir şekilde eşlik edişleri beni benden alır :) Buyrun izleyin nasıl ruhsuz bir seyircinin olduğunu. Sanatçıların morali iyi bozulmamış.



Keyifle dinlediğim 80'li yıların müziklerindeki ince sesli erkeklerin ağırlığı ise şimdilerde fark ettiğim bir husus. Sanırım o dönemde yaratıcılıkları ve yetenekleri öne çıkan ve efemine sanatçılar çokça başarılı olmuşlar. Seslerine sağlık.

Tabi, Sezen Cumhur Ünal'ın Müthiş tercümeleri ve arada yaptığı efsane dil sürcmeleri de unutulur gibi değil. "Pink Floyd ve Arkadaşları", "Belinda Karlisle" (aynen Türkçe okuyun) gibi beni benden alan bombaları. "Çikolata Renkli Şarkıcı" nitelemesi. Ne günlermiş. :))

İyi yıllarmış 80'li yıllar. Değerini bilemedik o ayrı :(

14 Eylül 2012 Cuma

Apple Nerede Hata Yapıyor iPhone 5, 6, ... 30?


Steve Jobs yaşasaydı, sanırım bu aralar yeni bir ürün için çabalıyor olurdu. Boyu uzamış ve bir iki makyaj yapılmış yeni iPhone, beklentisi yüksek iPhone kullanıcılarını tatmin edecek mi? Yakında göreceğiz.

Sorun sadece davalarla yavaşlatılmaya çalışılan Samsung'un yeni telefonunun (Galaxy S III) birkaç ayda dünyada 20 milyon satış yapması ve Android'in piyasaya yavaş yavaş hakim olmasında değil. Hatta en büyük rakibi olan Samsung'dan donanım için hafıza entegresi falan alıyor olmasında da değil.

Apple günümüzdeki haline tüketiciyi beyninden vuran ürünlerle geldi. Akıllı bir tasarım ve yazılım bileşkesi ile çıkarttığı yeni ürünlerle kasasını doldurdu.

Şimdi ise yeni bir ürün yok ortada. Böyle nereye kadar gidebilir ki? Süpernovaya dönüşüp çevresindekileri de yakıp yok ettikten sonra kara delik mi olur, bilemiyorum.

Ancak Apple bu güne kadar hep yenilikleri ve endüstriye ilham kaynağı olan ürünleri ile para kazandı. Endüstri hep onu takip etti. Ne zaman ki geçildi ve gerilere düştü, yeniden küllerinden doğana kadar rölantide kaldı.

Geçtiğimiz seferde Steve Jobs maceralarından sonra geri dönmüş ve Apple'ı kurtarmıştı. Bakalım bu defa gittiği yerden geri gelebilecek mi?

Kim bilir belki de bir sonraki "büyük şey" Jobs'un geri dönüşü olur.

Olur mu, ne dersiniz?

Dijital ve Teknoloji Dünyasının Kalbi Webit 2012'de Atacak


Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinin gelişmekte olan dijital, teknoloji ve girişimcilik ekosisteminin küresel çapta tek etkinliği Webit Kongresi, dünyanın dört bir yanından 150’den fazla konuşmacıyı 10-11 Ekim tarihlerinde İstanbul’da ağırlayacak. Kongre’nin 60 ülkeden altı bin delegeyi bir araya getirmesi bekleniyor.

Gelişmekte olan EMEA pazarlarına odaklanan dünyanın tek uluslararası dijital, teknoloji ve girişimcilik ekosistemi etkinliği Webit Kongresi (www.WebitExpo.com), 10-11 Ekim 2012 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek.



Dijital, telekomünikasyon ve inovasyon dünyasının öncüleri, yatırımcılar, girişimciler, hükümet temsilcileri ile Google, eBay, Unilever, BBC, Coca-Cola, Microsoft, Facebook, Yahoo! gibi birçok markanın üst düzey yöneticilerini bir araya getiren etkinlik,  2012 yılında İstanbul’a taşınıyor.

Kongre, sadece iki gün içinde 60’ın üzerinde ülkeden altı bini aşkın ziyaretçiye, dünyanın dört bir yanından 150 konuşmacıya, yedi paralel konferansa, Webit Ödül Töreni’ne ve 50’nin üzerinde uluslararası ve yerel katılımcının yer alacağı ticaret fuarına yapacağı ev sahipliği ile eşsiz bir şölene hazırlanıyor. Webit, EMEA bölgesinden ve dünya genelinden katılacak misafirler için çok büyük bir network imkanı da sunuyor.

TEKNOLOJİ DEVLERİ İSTANBUL’DA BULUŞUYOR

İstanbul’da Ekim ayında düzenlenecek kongre, Google, Facebook, Adobe, Intel, Mozilla, Yandex, PayPal, IBM, Opera, Qualcomm, Digital Ecosystems gibi dünyanın en yenilikçi şirketleri ile Forrester, Boston Consulting Group, Arthur D Little gibi araştırma ve danışmanlık şirketlerinden tanınmış konuşmacı ve üst düzey yöneticileri katılımcılar ile buluşturacak.

Edelman, OMD, G2, DDB Tribal, LBi, Huge gibi iletişim dünyasının lider firmalarının direktörleri ile Ferrero, Nokia, Renault’nun üst düzey marka temsilcilerinin ve TechCrunch, The Next Web, Wall Street Journal’dan dijital medya temsilcilerinin yanı sıra Webit 2012, Etihad Etisalat (Mobily), Mobinil (Africa), Deutsche Telekom AG, Orange, Azerfone Telekom firmalarının CEO’ları da dahil olmak üzere birçok ünlü isme ev sahipliği yapacak. Bakanlar ve üst düzey hükümet temsilcileri ise e-Yönetişim’in geleceğini masaya yatıracak.

Webit’e Türkiye’den konuşmacı olarak katılacak yöneticiler arasında ise Yandex Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, PayPal Türkiye Ülke Direktörü Kıvanç Onan, Google Bölgesel MEA Pazarlama Müdürü Mustafa İçil, Mikro Ödeme Sistemleri Kurucusu ve CEO’su Alper Akcan, Mobilera Kurucu Ortağı ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Arda Kertmelioğlu, Peak Games Kurucu Ortağı ve ve CSO’su Rina Onur, euro.message CEO’su ve Kurucu Ortağı Altuğ İnci ve Qualcomm Türkiye Genel Müdürü Barış Ruacan ile Garanti Bankası İnteraktif İletişim ve Tasarım Müdürü Evrim Ersoy yer alıyor. Ayrıca, Doğuş Medya Grubu Televizyon ve Video konulu özel bir panele ev sahipliği yaparken, IAB Türkiye ise Türkye’nin Dijital Manzarası başlıklı bir sunum yapacak.

Sektör liderleri ile temasa geçin

Konferanslar, atölye çalışmaları ve panellerin yanı sıra kongre aynı zamanda, sektör liderleri ve profesyonellerinin bir araya gelerek işletmeleri için yeni ticari ipuçları edinebilecekleri, işbirlikleri ve bağlantılar sağlayabilecekleri, bu sayede işlerini bir üst düzeye çıkarmak üzere network oluşturabilecekleri bir ortama da zemin oluşturuyor.

e-Academy Yönetim Kurulu Başkanı ve Webit Kongresi’nin Kurucusu Plamen Russev (www.Russev.com) “Webit Kongresi, Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve dünya genelindeki diğer pazar oyuncuları için öncü rolü oynuyor, dijital ve teknoloji dünyasının sınırlarını zorluyor, trendleri belirliyor ve yeni iş fırsatları yaratıyor. Webit Kongresi, sektör adına söz söyleyen önemli konuşmacıların ve dünyanın önde gelen yöneticilerinin bölgesel pazar oyuncuları ile bir araya geldiği ve iş fırsatlarını keşfettiği tek etkinlik. Geçen yıl Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da düzenlenen Webit’te beş bini aşkın ziyaretçiyi ağırladık. Bu yıl da İstanbul’da, 60 ülkeden altı bini aşkın ziyaretçinin dijital dünyanın geleceğinin belirleneceği etkinlikte aramızda yer almasını bekliyoruz” diye devam etti.

Webit’12’ye kaydolmak, etkinlik, konuşmacılar, gündem ve bundan önceki Webit etkinlikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için http://www.webitexpo.com/ adresini ziyaret ediniz.

Webit Kongresi destekçileri:
Digital Ecosystems, Yandex, PayPal, Softlayer, Garanti Bankası, Gemius, IHS, ThinkDigital, Crimtan, ikoo, Qualcomm. Platinum medya ortakları: Doğuş Medya Grubu, Kinetic, Nokta.

Webit Kongresi, dünyada aralarında IAB Europe, Çevrimiçi Yayıncılar Derneği (OPA), Avrupa İletişim Ajansları Derneği (EACA), EGTA, Arap ICT Örgütü (AICTO) gibi tüm önde gelen uluslararası sektörel ve ticari derneklerin stratejik sektörel desteği ve çok sayıda yerel ve bölgesel dernek, devlet, sektör ve ticaret kuruluşlarının desteği ile düzenlenen tek etkinlik olarak öne çıkıyor.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

9 Eylül 2012 Pazar

Yaşamdaki İşletme Körlüğümüz


İşletme körlüğü: Devamlı olarak aynı ortamda bulunmaktan dışarıdan birinin kolayca dikkatini çekecek aksaklıkları görmemek olarak tanımlanabilir.

İşte aynı körlük nedeniyle yaşamımızdaki gariplikler, dışarıdan bir göze garip gelecek aksaklıkları fark etmeyiz.

Dünya'ya bir bakın. Zenginliklerin büyük bölümü kısıtlı bir grubun elindeyken insanlar başka bir yerde açlıktan ölebiliyor. Bizler evlerimize "bu yıl hangi dev ekranı alsak?" diye düşünürken dünyanın başka bir bölümünde elektriği bile olmayan insanlar sağlıklı yaşamaya çalışıyorlar. Acayip değil mi?

Alışkanlıklarımız ve onların kaynaklarına bakın. Gelenek ve görenekler. Aslında çoktan ölmüş insanların takıntıları değil mi?

Gerçekleri anlamaya çalışmak yerine, geleceğe hükmetmek istemiyor muyuz? Oysa gelecek ancak bu günü anlayarak şekillendirilebilir. Geleceği anlayabilmek için gidilen falcılar ise aslında hayal pazarlayan dolandırıcılar değiller mi? Geleceği gerçekten gören hangi falcı loto oynamak yerine neden bir sürü insanın ağız kokusunu çeksin? Ya karakterimizi şekillendiren şeyin 12 burç olduğuna inanmak da nesi?

Peki ya dilencilerin kerametine inanmak nedir? Yaratana sizden daha yakın olsalar, o halde olurlar mı?

Kendini geliştirmeyen insan her şeye inanabilir. Uçan atlara, orman perilerine, hiç bir kanıt görmese de gri uzaylılara ya da dünyanın tepsi gibi düz olduğuna.

Oysa dikkat ederseniz, belki de gözünüzün önünde duran gerçeği fark edebilirsiniz. Kendinize sorun: "Her söyleneni peşinen kabul mü ediyorum? Yoksa verileri akıl süzgecimden mi geçiriyorum?".

Akıl süzgecinin de okuyarak öğrenerek mükemmelleştiğini unutmayalım.

Ey Eurovision Sen Kimsin?

Yapay zeka, hayatımızın birçok alanına girmeye devam ediyor. Ben de bir süredir blog yazılarımı YouTube'a aktarıyorum. Neyse ki, 10 yıl ...