anlık mesajlaşma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anlık mesajlaşma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Google Hangout Görünenler Listesi Nasıl Belirlenir?


Hangout güzel bir anlık mesajlaşma uygulaması. Mesajlaşma listelerini sizin Google+ listelerinizden alıyor. Ben Google Plus üzerinden istek gönderen herkesi kabul ediyorum. Bunun için Herkes isimli bir listem var. 3500 kişi civarında bu listemde kullanıcı bulunuyor. Doğal olarak hepsini tanımıyorum. Eğer Hangout listenizde bir ayarlama yapmazsanız bunların hepsi bu listede görünebiliyor.

Tanımadığınız insanların devamlı olarak kısa mesaj listenizde belirip durmaları pek bir işe yaramıyor doğrusu. Eğer siz de sadece tanıdığınız bir veya daha fazla listenizden kişileri Hangout listenizde görmek istiyorsanız yapmanız gerekenleri aşağıda görebilirsiniz.

https://www.google.com/settings/plus adresine girin.

Sizinle kimler Hangout yapabilir? kısmını bulun.

Özelleştir düğmesine tıklayın.
Şuna benzer bir kısım belirecek.
Görünebilecek kişilerin listeleri "Sizinle Hagout yapma" olarak kalsın, görünmesini istemediklerinizi de "İstek gönderme" olarak belirleyin. Daha sonra kaydet tuşuna basın.

Artık Hangout ya da Hangouts anlık mesajlaşma listenizde sadece istediğiniz çevrelerinizde yer alan arkadaşlarınız görünür.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Twitter Nedir?




Merhaba,

Mikro Blog Sitesi Twitter'ı mercek altına alıyorum bu defa.

Yeni medya öncüllerinden Bloglar İnternet'in ilk döneminde herkesin kişisel web sayfası olması miti yıkılırken,  belki de bir alternatif olarak ortaya çıktı. Blog, kısaca bildiğiniz günlük tutma alışkanlığının İnternet'e uyarlanmış haliydi. Başlarda çok tuttu, pek çok kolay kullanılabilen blog servisi doğdu. Rüyanın bitmesi kısa sürdü. Herkes yazamıyordu. Yazsa bile okuyamıyordu. Böylece bir heves ile açılan bloglar giderek kan kaybetmeye başladılar. Dolayısıyla herkes değil, belli bir kesim devam edebildi blog yazmaya. Geriye kalan geniş kitleye hitap edecek bir alternatif için fazla beklemek gerekmedi.

Bu süreçte Twitter 2006 yılında ilginç bir yapı olarak ortaya çıktı. Sadece 140 karakter yazılıp gönderilebiliyordu. Aynen telefonlardaki SMS göndermek kadar basitti. Hatta SMS ile bile Twitter'a gönderim yapılabiliyordu. O an aklınıza gelen  bir ya da iki cümleyi paylaşıveriyordunuz. Bu kadar sınırlı bir yapının tutması ilginç oldu. Kısa yazılar yazmak, düşüncelerini kısacık bir cümlede anlatabilmek, kolay değildi. Ancak bu yolla paylaşılanlar kolayca okunabiliyordu. Belki de bu durumun çekiciliği "mikro blogging" mantığını yaşayabilir kıldı.

Twitt, kuş şakıması anlamına gelmektedir.

Sadece SMS gibi sınırlı yazı yazma imkanı ve pek çok eksiği olan bir sistem nasıl oldu da, Sosyal Medya devi Facebook'un karşısına dev bir rakip olarak dikilebildi?

Twitter'da aksi ayarlanmadıkça yollananlar tüm kullanıcılar tarafından görülebilir. Web sitesi yolu ile kolayca gönderi yapılabilir ya da yardımcı uygulamalar kullanılarak gönderi yapılabilir. Örneğin Akıllı telefonlar için resmi uygulama yanında pek çok başka uygulama ile gönderi yapılabilir.

Pek çok web sitesi üzerinde dikkatinizi çekmiş olabilir, Twitter'ın mavi küçük kuşunu gördüğünüzde üzerine tıklarsanız okumakta olduğunuz içeriği Twitter ile paylaşabilirsiniz.

Twitter kısa sürede ilginç bir etki yarattı. Belki de buna neden olan sosyal medya alanında ağ ve ilişkiler mantığını doğru olarak konumlandırmış olmasıydı. İçeriğin paylaşımında Facebook gibi kabule, fiziki tanışma esasına dayalı bir eski moda anlayış yerine, "takipçi" mantığı ile çalışması bunun bir nedeni olabilir.

Nedir takipçi sistemi? İstediğiniz, görüşlerini dikkate değer bulduğunuz birinin kitabını okuyabilirsiniz, programını izleyebilirsiniz, müziğini dinleyebilirsiniz. Twitter'da bunu sıradan insanlar için yapmanız mümkündür. Kullanıcılar arası "takip" viral olarak yayılır. Bunun nedeni takip ettiklerinizin beğenip paylaştıkları içerikten başkalarını takip edebilmenizdir. Dolayısıyla bir virüsün yayılması gibi, takip edilenler kişiden kişiye geçerek ekranınıza ulaşıverir.

İlginizi çeken konuları Twitter'da aradığınızda da karşınıza kullanıcılar tarafından paylaşılmış içerik ve yazılar gelecektir. Yine, izlediğiniz hesapların beğenip, yeniden paylaştıkları, başkalarının ürettiği içeriği de izlersiniz. Dolayısıyla, sadece bağlantı içerisinde olduklarınız değil, neredeyse tüm kullanıcıların oluşturduğu içeriğe erişebilirsiniz. Böylece "Twitter da, aynen Facebook gibi İnternet'in neural yapısını taklitten yola çıkmıştır" dersek yanlış olmaz.

Çeşitli araçlar ile Twitter daha verimli kullanılabilir. Twitter öncelikle bünye dışında, hatta çoğu zaman başka girişimcilere bırakarak eksikliklerini tamamladı. Örneğin gönderilenlere resim eklemek için ağırlıklı olarak önceleri twitpic gibi bünye dışından servisler kullanılırken bunlar yakın zamanda bünye içine alındı. Ancak resimler için yapılan içselleştirme sanırım biraz da depolama alanı darboğazı nedeniyle videolar için yapılamadı. Kim bilir belki de bu sadece bir zaman ve kaynak meselesidir.

Bu bölümün sonunda, Twitter'ın logosu olan mavi kuşun isminin Larry olduğunu belirteyim.

Bir sonraki bölümde Twitter'ın Reklam dünyasında ve İnternet üzerinde yaptığı etkilere değineceğim.

Yeni bölümde görüşmek dileğiyle iyi günler dilerim.

3 Mayıs 2013 Cuma

Sosyal Medya Nedir?



Kendini ifade etmek ve başkaları ile haberleşip deneyimlerini paylaşmak, tarih boyunca önemli bir ihtiyaç olmuştur.

Fikirlerinizi paylaştığınızda, sizi dünyadaki herkesin duyabileceğini düşünün. Sosyal medya işte tam da buna benzeyen bir kavramdır.

Sizin söyleyecek bir şeyiniz varsa, buna ihtiyaç duyduklarında ulaşabilecek milyonlarca potansiyel kullanıcı vardır. 

İçerik kullanıcılar tarafından üretilir, paylaşılır ve kullanılır. Kullanım, okumak, görmek, dinlemek, izlemek, paylaşmak, kendi fikrini belirtmek şeklinde olabilir. Bunlar için kolayca gözden çıkarılabilen bir harcama yeterlidir.

Zaman ve yer sınırlaması olmadan üretilen veya paylaşılan içerik, tekrar, tekrar ulaşılarak birileri tarafından değerlendirilebilir. Bilgisayar, akıllı telefon, tablet hatta uygun fotoğraf makineleri en yaygın olarak içerik üretmek ve ona ulaşmak için kullanılabilir.

İçerik, ağ üzerinde, web sitesi linki (im), ansiklopedi veya sözlük girdisi, blog denilen günlükler, mikro bloglar, fotoğraflar, ürünler, gidilen yerin konumu ve bilgileri, beğenilen bir müzik klibi şeklinde ama bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla olabilir.
Andreas Kaplan ve Michael Haenlein’in 2010’daki tespitine göre Sosyal Medya; “Web 2.0 üzerinde ideolojik ve teknolojik içeriklerin, yapılanmaların kullanıcı merkezli bir şekilde üretilmesine ve geliştirilmesine izin veren İnternet tabanlı uygulamaların bütününe” denilir. (Kaplan, Andreas M.; Michael Haenlein (2010) "Users of the world, unite! The challenges and opportunities of Social Media". Business Horizons 53(1): 59–68.)
Neden Sosyal Medya?
2004 öncesi dönemde; içerik, ağırlıklı olarak tek yönlü ve yüksek masraflarla üretilip, tüketicinin fazla ve anında bir etkileşimi olmadan kitlelere ulaşıyordu. WEB 2.0 teknolojisi, etkileşimi çok kolay hale getirince, İnternet kısa sürede geniş kitlelerin içerik üretip kullandığı bir mecra haline geldi. Bu durum zamanla tüm iletişim ve medya araçlarının dönüşmesine ve uyum sağlamaları da dahil, pek çok değişikliğe neden oldu. Sosyal Medya milyarlarca İnternet kullanıcısının erişebildiği dev boyutlara geldi. Örneğin 1 milyar 600 milyon kişi Gangnam Style video klibini izledi. 2000 öncesi Kore dilinde, dünyada tanınmayan bir şarkıcının müzik klibinin bir kaç ayda bu kadar kişiye ulaşması sadece hayal edilebilirdi. İşte bu nedenle Sosyal Medya
son derece etkili bir mecradır.

Başlıca Sosyal Medya Uygulamaları ve Siteleri Nelerdir?
İnternet üzerinde tanıdıklarınız ile ilk paylaşım yapabildiğiniz ortam elektronik postalardır. Mail grupları ile sadece tanıdıklarınıza değil, daha geniş kitlelere erişiminiz mümkün hale geldi. Forum siteleri ile bunu kendi gerçek kimliğinizi ortaya koymadan yapmak da mümkün oldu.

Kişisel web siteleri ile ilk paylaşımlar başladı. İnternet'in erken dönemlerinde beğendiğiniz sitelerin adresleri biriktirilip, paylaşıldı, daha sonra anlık mesajlaşma yazılımları piyasayı ele geçirdi, yazışmadan, sesli, görüntülü görüşme yapmaya kadar ulaşıldı.

Sözlük ve Ansiklopedi siteleri, içeriğin daha da geniş kitlelere ulaşmasına ve çok daha uzun süre kullanılabilmesine imkan sağladı.

Bloglar, yani günlükler ile isteyen herkes kendi köşe yazılarını yayınladığı bir alana sahip olma imkanını buldu. Blog içeriklerine, arama makinelerinin çok önem vermesi nedeniyle sadece kişiler değil, pek çok tüzel kişiliğin de blogları ortaya çıkıverdi. Ancak oturup uzun yazılar yazmak ve bunu sürdürebilmek kolay değildi.

Geniş kitleler tam bloglardan sıkıldıkları anda, ortaya son derece kolayca kullanılabilen mikro blogging siteleri çıktı. Böylece Twitter ile fazla bir teknik bilgi ve donanıma sahip olmayan sıradan İnternet kullanıcıları için 140 karakter içerisinde kalarak, düşüncelerini sanal dünyaya duyurmak mümkün oldu. "Bu minimal yaklaşım daha da öteye gider mi?" diye düşünülürken, akıllı telefonların yayılmasıyla tek fotoğraf çekip paylaşılan uygulamalardan Instagram kısa sürede 100 milyon kullanıcıya ulaştı. Yine akıllı telefonlar sayesinde bulunduğunuz yeri ve orada ne yaptığınızı paylaşabildiğiniz uygulamalar geniş kitleler tarafından kullanılmaktadır.

Eski fikirleri yeni teknolojilerle yeniden ele alan ve temelde link paylaşımını sanal fiyat etiketleri ile birleştiren Pinterest gibi niş uygulamalar da belli İnternet kullanıcılarına hitap etmeyi başardı.

Facebook, Twitterin eksiklerini tamamlayacak şekilde geliştirilen ve başarıyı yakalayan Friendfeed gibi siteleri ve teknolojilerini satın alarak tüm bu sosyal medya uygulamalarını içinde bulunduran bir ortama dönüşüp, evrim geçirdi. Buna cevap olarak dev arama sitesi, kendi benzer uygulaması Google Plus'ı pekçok başarısız denemenin ardından yaygınlaştırmayı başardı. Hatta bundan böyle kendini medya devi olarak sanal dünyada yeniden konumlandırdı.

Ortaya çıkan Yeni Medya, artık her türlü iletişimi, herkesin gerçekleştirebildiği yeni bir İnternet deneyiminin günümüzdeki haline dönüşmüş ve gelişmeye devam etmektedir.

Bu dizinin devamında, ülkemizde 10 İnternet kullanıcısından 9'unun bir hesabı bulunan Facebook'dan söz etmeye çalışacağım.



Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...