bulut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bulut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ağustos 2016 Çarşamba

Google Fotoğraflarda Arama Yapmanın İncelikleri

Google Fotoğraflar hakkında daha önce yazmıştım. Telefonunuzla çektiğiniz fotoğraf ve videoları anında Google sunucularında bedavaya nasıl yedekleyebileceğinizi anlatmıştım. Peki, yedeklenen binlerce fotoğrafın arasından, istediğiniz fotoğrafları nasıl bulacaksınız?

Google Fotoğraflarınızı Nasıl Bulur?

Bulmak için önce fotoğrafınızı özelliklerine göre ayırmak gerekir. Bunun için Google fotoğrafın nerede çekildiğine bakar. İçinde neler olduğuna bakar, Siz de eğer fotoğraflarınızı bir albüme kaydedip, adlandırırken çekildikleri yeri yazdıysanız kolayca bulunurlar. Eğer fotoğraflarınızda gps ile sağlanan yer bilgisi bulunuyorsa Google Fotoğraflarda kabaca yer bilgisini arayarak istediğiniz fotoğrafları bulabilirsiniz.


Fotoğraflar içerisindeki kişileri etiketlediğiniz zaman (yani isimlerini altlarına yazınca) o kişileri de ararken tüm fotoğraflarını kolayca bulabilirsiniz. https://photos.google.com/people adresinden fotoğraflarınızdaki kişilerin adlarını yazarak gelecekte aradıklarınızı çok daha kolay bulabilirsiniz.

Sadece sizin yardımınızla bulmuyor Google!

Resimlerinizde bulunan nesneleri de tanıyor Google. Mesela Masa, Sandalye, Tekne ve benzerleri gibi aramalar yaptığınızda şaşırtıcı doğrulukta fotoğraflar gelecek karşınıza. Aslında Google aramalarında yer alan resimler kısmının küçük bir örneği burada da çalışıyor.


Başıma bir şey gelmesin!

Çoğu insan "bu kadar özel fotoğrafımı İnternete yüklemek beklenmedik sorunlara yol açar mı? Google bu bilgileri toplayıp gizli servislerle paylaşır mı?" benzeri düşüncelere kapılıyor. Olabilir tabi ama kendinize sorun: Bu dünyada başıma bir şey gelebilecek kadar önemli biri miyim, bir suç işledim mi? Uzaylılar beni kaçırır mı? (Kaçırırlarsa, ispat için dönerken bir şeyler yürütün gittiğiniz yerden).

Umarım işinize yarar. Sağlıcakla kalın.


27 Eylül 2013 Cuma

Spotify Nedir?


Yeni Medya, müzik dünyasını da ister istemez içerisine alıyor. Artık müzik ile ilgili pek çok alışkanlığımız değişti. Evde, işte, sokakta kendi sevdiğimiz müziği dinliyor, kendi müzik listelerimizi oluşturuyoruz. Bakalım, Yeni Medya uygulamaları yapan siteler bu alışkanlıklarımıza ne gibi değişiklikler getirecek?
Bu blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz.
Merhaba,

Başlamadan önce belirtmekte yarar var. Radyolar ile aynı kulvar değil burada sözkonusu olan. Çünkü radyolar ister İnternet'de, ister havada, kendi müzik türlerini ve programlarını yapıyorlar. Kullanıcılar bu birliktelik için radyo dinliyor. Dolayısıyla İnternet'te bir siteye girip, istediğini seçip, dinlemek daha çok eskiden yaptığımız, pikaptan, teypten ya da cdden müzik dinlemek gibi düşünülürse daha doğru olur.    

Çok yakın bir zamanda Spotify isimli Sosyal Müzik sitesi Türkiye kullanıcılarına açıldı. "O nasıl oluyor?" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Açıklamaya çalışayım.

Spotify en basit anlamıyla genişçe bir müzik arşivi. Dinlemek isterseniz, sisteme kaydolup, ardından giriş yapmanızla mümkün oluyor. Facebook hesabınızı kullanarak ya da yeni bir Spotify hesabı açarak sisteme girebiliyorsunuz. Facebook hesabı ile sisteme giren diğer arkadaşlarınızı kolayca bulup burada da arkadaşlarınız arasına eklemeniz mümkün. Müzik dinleyip, beğendiklerinize yıldız verebiliyorsunuz. Şarkılar dinlenme istatistiklerine göre kendi aralarında sıralanıyorlar. Böylece, en popüler şarkılar da bir şekilde bu sistemde de ortaya çıkmış oluyor. Modern bir müzik listesi diyelim buna.

İstediğiniz sanatçıyı sistemde arayıp, bulduktan sonra, dilediğiniz parçasını dinlemeye başlayabilirsiniz. Kendi çalma listenizi oluşturmak da mümkün. İstediğiniz sanatçılardan oluşan kendi radyonuzu oluşturup dinlemeniz de mümkün. 

"Sosyallik nerede kaldı?" diye merak ediyor olabilirsiniz. Hemen belirteyim. Dilerseniz aynı türden müzik seven arkadaşlarınızla sohbet edip, aynı müziği birlikte dinlemeniz Spotify sitesi veya uygulaması ile mümkün. Arkadaşlarınız neler dinliyor, ne tür listeleri oluşturuyor, haberdar olup, onları da dinlemeniz mümkün. Uygulama demişken, bilgisayarınıza, akıllı telefonunuza ya da tabletinize, evinizdeki İnternete bağlı müzik sisteminize uygulama yükleyip kullanma imkanı da var. Böylece bir tür bulut müzik hizmetini her an yanınızda taşımış oluyorsunuz. 

Beğendiğiniz müzikleri Facebook, Twitter ve Tumblr üzerinden arkadaşlarınızla paylaşmak mümkün. 

Spotify, ülkemizde İnternet üzerinden müzik dinleten siteler arasında ciddi bir değişikliğe neden olacak gibi görülüyor. Kullanımı kolay ve ücretli kısmı da pahalı sayılmaz. Arşivi ise gerçekten geniş. Ülkemize gelirken pek çok Türk sanatçıyı da sisteme dahil etmiş.

Gelelim ücretlendirmesine. 3 kategorisi var. Bedava, Ücretli ve Premium. Bedava olanda araya reklamlar giriyor. Bazı albümlerde tüm parçaları dinleyemiyorsunuz. Aylık 5 lira verirseniz, reklamlar kalkıyor ve tüm arşivdeki parçaları dinleyebiliyorsunuz. Ayda 10 lira verip premium üye olursanız parçaları indirip İnternet'e bağlı olmadan da dinleyebiliyorsunuz.

Sadece müzik üzerine kurulu sosyal bir ağın, sosyal kısmının biraz zayıf kaldığını belirmek istiyorum. Ancak, belki zamanla o konuda da gelişmeler olabilir, kim bilir?

Neşeli notalardan oluşmuş, keyifli bir senfoni gibi bir hayatınızın olmasını dilerim. İyi günler.

9 Eylül 2013 Pazartesi

Bulut Veri Depolama Teknolojisi Cebinizi Koruyor

 

Teknoloji gelişip, günden güne daha kolay ulaşılabilir oldukça, hayatımız giderek kolaylaşıyor. Bulut depolama çözümleri sayesinde verilerimizi güvenli bir şekilde saklamak geçmişte bir hayalken, artık giderek alıştığımız bir gerçek haline dönüşüyor. Üstelik, veri depolamak için katlandığımız maliyet de giderek azalıyor.
Merhaba,

Hiç bir şey durup dururken icat edilmiyor. Yenilikler, genellikle adım adım eskilerini yapmak için gereken bilginin üzerine eklenerek ortaya çıkartılıyor. Tıpkı tuğlalardan bir duvar örmek gibi. Tuğlalar birer birer üst üste konulup, aralarına onları bir arada tutan harç eklenip, duvar oluşturuluyor.

Bilgi birikimi de bu şekilde büyüyor. Binlerce yıldır ürettiğimiz bilgi, birbirinin üzerine eklenerek hayatımızı kolaylaştırıyor. Bilişim teknolojisi de bu yaklaşım için bir istisna değil.
Görsel http://itlaw.wikia.com/wiki/Punched_card adresinden alınmıştır.

Depolama, bilişim teknolojisinde önemli bir konudur. Bilgiyi işlemek için hafızaya ihtiyacınız vardır. Ancak o anda işinize yaramayan ama daha sonra lazım olacak bilgileri saklamak için de bir veri deponuz olması gerekir. Kısmen bizlerin kısa dönemli ve uzun dönemli hafıza yapımıza benzer bu durum.

Veri depolamak için çok çeşitli yöntemler yıllar boyunca denendi ve gelişti. İlk depolama ortamlarından biri punch card (delikli kart) denilen bir kartondu. Veri depolamak için kartonun üzerine belli delikler bir makine aracılıyla açılır, daha sonra bu delikler okutulduğunda veri yeniden kullanılabilirdi. Her bir kart 960 bit bilgi depolayabiliyordu. Dolayısıyla bir çalışmanızı bu kartlara deldiğinizde en basit program bile bir tomar kart kaplıyordu. Şaka olsun diye arkadaşınızın elinizdeki kartlara vurup yere düşürmesi, günlerce çalışıp yazdığınız bir programın ve hesaplamaların sonsuza kadar kaybolması anlamına gelebiliyordu. Çünkü kartları aynı sıraya sokamadınız mı, bir daha o verilere ulaşmanız mümkün değildi.


Delikli kartla çoğumuz ilk defa pazar filelerini taşırken el kesmesin diye kullandığımız taşıma askılarının tutacak yerine sarılmış sarı kartonu açtığımızda karşılaştık. Bu da sanırım teknolojik atıkların yeniden kullanımına ilginç bir örnek olarak anılarımızda kaldı.


Delikli Kart aslında bilgisayarlardan önce dokuma tezgahlarında kullanıldı. Aynı deseni yeniden gerçekleştirmek ve hatasız dokumalar oluşturmak ancak her deseni hatırlayacak delikli karton şeritler ile mümkün olmuştu. Son derece karmaşık mekanik bilgisayarlar 18. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın sonlarına kadar (1725-1975) desenleri delikli karton şeritler üzerinde kayıtlı tuttu. 1970-80'li yıllarda teleks mesajlarımızı da benzer delikli şeritlerde sakladık. Manyetik ortamlar görevi devralıncaya kadar böyle sürdü gitti.

Manyetik ortamlar bir yandan küçülüp, diğer yandan kapasitelerini artırdılar. Günümüze kadar bu durum sürdü. Manyetik şerit bantlar, compact kaset teypler, Floppy diskler, sabit diskler verileri depolayan medya oldu. Halen de bu durum kısmen devam ediyor. Arada ortaya çıkan optik depolama çözümleri de hem müzik ve film dünyasını hem de bilgisayar teknolojisini yeniden şekillendirdi. Günümüzde silikon esaslı devreler depo alanı olarak yükselen yeni değer gibi görünüyor. Hepimizin cebindeki akıllı telefonların depo hafızaları, usb hafızalar, ssd denilen bilgisayar depolama aygıtları bu yeni ortama örnek verilebilir.

Akıllı taşınabilir cihazların çoğalması ve İnternet erişim hızlarının artıp, bağlantı maliyetlerinin azalması yeni bir yaklaşımı kuvvetlendirdi. Verilerimizi kendi fiziksel ortamlarımıza depolamak yerine bulut bilişim çözümlerine yönelmek. Kendine göre bazı olumsuz yanları var bu sistemlerin. Örneğin verilerinizin başkalarının eline geçmesi halinde oluşabilecek istenmeyen durumlar gibi. Verilerinizi elinizin altında değil de yeri kim bilir nerede olan bir veri merkezinde depolanması gibi. Ancak işlevsellik kimi zaman böyle olumsuzlukların önüne geçebiliyor.

Öncelikle, akıllı cihazların artması ile tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar çok fotoğraf ve film birikimi ortaya çıkmaya başladı. Bunların bulut bilişim depolarında depolanması nispeten hassas verilerle göre daha kabul edilebilir bir durum. Üstelik paylaşılmaları durumunda gelen ziyaretçiler nedeniyle bir sosyal medya unsuru olarak da karşımıza çıkıyorlar. İçeriğin takip edilmesi ve izlenmesi ise reklam verenler için de güzel bir ortam olması anlamına geliyor. İşte bu nedenle İnternet devleri resim ve film içeriği oluşturan ve yükleyen kullanıcıları çok seviyorlar. Onlar için çeşit çeşit imkanlar sunuyorlar. Örneğin Google ve Yahoo fotoğraflar için sınırsız depo alanı sunuyor. Sadece bu kadarla da kalmayıp, pek çok çevrim içi aracı da sağlıyorlar. Fotoğrafları düzenlemek, değiştirmek, kırpmak gibi pek çok temel fonksiyonun yanında gelişmiş fotoğraf işleme imkanları da mevcut. Bir yandan kullanıcılara neredeyse sınırsız depolama alanı sağlanırken yaratılan trafikten de reklam gösterimleri sayesinde gelir elde ediliyor. Böylece çalışanların ücretleri, donanım masrafları, veri merkezlerinin yeri için yapılan masraflar ve kar beklentisi karşılanıyor. Bu şirketler küresel ekonominin en büyük reklam şirketleri haline geldilerse, bu işin yapılan yatırımın karşılığını verdiğini söylemek mümkün sanırım.

İnternet erişim hızları ve mobil akıllı cihazlarımızın erişim maliyetleri düştükçe giderek daha fazla verilerimizi bulut veri depolarında tutacağız. Bu nedenle yüksek veri depolama ihtiyacı olmayan akıllı cihazlarımız da daha düşük maliyetlerle üretilebilecekler. Durum bir tür kazan - kazan (win - win) yaklaşımı olarak değerlendirilebilir.

Veri güvenliğine yönelik çözümler de geliştikçe, bulut depolamanın daha çok tercih edilebilir, depolama medyalarının bu işi profesyonelce yapanların veri tarlalarında olmasından dolayı depolama kapasitelerinin harcanmayıp, optimum kullanılabileceği, dolayısıyla daha çevreci olacağı düşünülebilir. Tabi yine de hassas veriler için elimizde bir miktar depolama medyası bulundurmak akıllıca olabilir.

İyi günler dilerim.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Bulutta Evrak Depolayın


Hiç bir şeyi atamayanlardan mısınız? Peki, bütün sakladığınız dokümanlarınızı sayısallaştırıp bulut üzerinde saklamaya ne dersiniz? Laf aramızda, atın kurtulun hepsinden. Kağıtların esiri olmayın!
Merhaba,

Depolama için en başlarda disketler vardı. Daha sonra disketlerin yerini CD'ler aldı. Her ikisi de uzun süre işimizi gördü. Taşınabilir diskler çıktığında, durum biraz değişti çünkü depolama alanı inanılmaz miktara artmıştı. Ancak bir süre sonra taşınabilir disklerin aslında çok zor taşındıkları görüldü. Teknoloji yine imdada yetişti ve usb bellekler yeni depolarımız oldu. Tam alışmışken usb belleklere, bulut depolama diye bir kavram, yanımıza hiç bir şey almadan her yerden belgelerimize erişme imkanını sağladı.

Evrak, arapça varak (kağıt yaprak) çoğuludur. Gerekli evrakı saklamak işinize yarayabilir. Ancak ev ortamında giderek size gerekli gelen tonlarca kağıdın arasında toz, kir içerisinde kalmışsanız durum hem siz hem de sizinle birlikte yaşayanlar için zor olabilir. Eğer söz konusu olan birkaç klasör ise tabi ki sorun yok, ancak evrak saklamak için, bir ya da bir kaç odanızı feda ediyorsanız sorunun boyutu çok ciddi olabilir. Böyle bir durumda atmaya kıyabilirseniz o size göre değerli kağıtlarınızı hepsini sayılaştırıp İnternet'te saklamanız mümkün. Üstelik kategorilere ayırabileceğiniz için bu sakladıklarınızdan lazım olanlara her istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz.

Öncelikle eğer odalar dolusu sakladığınız öte beri varsa, bunun bir fotoğrafını çekin. Bir süre sonra fotoğrafı inceleyin. Pek çok gereksiz, işe yaramaz öte beri görüyorsanız, onları toplayıp çöpe yollamanın zamanı gelmiş olabilir.

Eğer akıllı bir telefonunuz ya da tabletiniz varsa, belki farkında değilsiniz ama aynı zamanda bir doküman tarayıcınız da var. Google'ın Drive özelliği sayesinde 15 GB kadar bir alan emrinizde. Buraya dünyalar sığar. Android ya da iPad tabletinize, telefonunuza Google'ın Drive uygulamasını indirin.

Bu uygulama fotoğraf kamerasını kullanarak dokümanları tarar ve onları pdf yani neredeyse endüstri standardı haline gelmiş bir formatta saklar. Ayrıca bunu İnternet'te Google'ın size ayırdığı alana yükler. Böylece, depoladığınız o kağıda artık ihtiyacınız kalmamıştır. Yeniden değerlendirmek için kağıt toplayan bir yere bırakabilirsiniz. Belki tüm bu tür kağıtları tarayıp depo alana göndermek ve onları türlerine göre ayırmak zor gelebilir ama sadece bir kez yapılacak iş.

Google+ fotoğraflar kısmında 2048*2048 piksele yani yaklaşık 4 megapiksele kadar fotoğraflar limitsiz olarak yüklenebiliyor.

Box.com eğer Drive kullanmak istemezseniz güzel bir alternatif olabilir. Box'un da uygulamasıyla akıllı cihazınıza evrakı fotoğraf olarak yüklemek ve adını istediğiniz gibi belirlemek mümkün. Böylece aradığınızda kolayca bulmanız da olası. 5 GB alanı gözünü kırpmadan sistemlerine kayıt olanlara bedavaya veriyorlar. Bu da iyi bir alternatif. Aynı zamanda ses, görüntü de aynı şekilde anında uygulama üzerinden kaydedilip bulut depo alanına yüklenebiliyor. Fazladan özellik göz çıkartmaz sanırım.

cx.com da bulut depolama hizmeti veriyor. Hiç de azımsanmayacak bir 10 GB bedava alanı kaydolduğunuzda emrinize veriyor. Uygulaması, isterseniz çektiğiniz fotoğrafları doğrudan bulut alanınıza yükleyebildiği için uygulamayı çalıştırıp belgelerinizin fotoğraflarını çekmeniz onların otomatik olarak depolanmaları için yeterli oluyor.

Daha pek çok depolama çözümü mevcut. Mesela, 1 TB bedava fotoğraf depolamanıza imkan sağlayan Flickr.com ya da bu işleri ilk başlatanlardan dropbox.com da alternatifler arasında. Ülkemizden bir servis isterseniz TTNET kullanıcıları için 20 GB alanı bedava sağlıyor.

Bir keresinde bir yerde okumuştum. Eğer 6 ay herhangi bir eşyaya elinizi sürmüyorsanız onu atabilirsiniz diyordu. Hadi, bir yıl yapalım bu süreyi. Gereksiz öte beriden kurtulmak yaşam kalitenizi artıracaktır. En azından, tozundan kirinden kurtulmak bile, bir adımdır.

Gelin, özenle sakladığınız o kağıt yığınlarını sayısallaştırıp, kurtulun onlardan. Yaşam alanınızda değil, bulut sürücülerde yer işgal etsinler.

Bütün bu sayısallaştırdığınız içeriği her ihtimale karşı bir usb bellek ya da taşınabilir sabit diskte, en azından bilgisayarınızda da bir yerde tutmanızda veya birden fazla bulut depoya aynı dosyaları yedeklemenizde büyük fayda var.

Limitsiz depo alanını sağlayan justcloud.com ise diğerlerinden biraz olsun ayrılıyor. iPhone, iPad, Android, Blackberry için uygulamaları mevcut. Sanırım tam kirli çıkınlara yarayacak bir hizmet sundukları, ne dersiniz?

Bu programda pek çok site adresi verdim. Bu programa ve dolayısıyla verilen linklere burcakcubukcu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Dizimiz devam edecek,

İyi günler dilerim.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...