7 Haziran 2011 Salı

ASUS Eee Pad Transformer Tutulur mu?

Yeni klavyeli tablet ile Asus ilginç bir modelle Eee Pc'lerdeki başarısını yakalayacak mı?
Hep birlikte göreceğiz.
Benim çok hoşuma giden bu ürün ülkemizde iyi satabilir gibi geliyor.
Tabletin satış fiyatı 549$ + KDV, klavye ünitesi ile birlikte 649$ + KDV olarak raflardaki yerini 10 Haziran itibariyle almış olacak.
Keşke fiyatı bu kadar yüksek olmasaymış.


Android 3.0 işletim sistemli gelen cihaz pek güzel görünüyor.




Özellikleri
Ekran
IPS (1280 x 800) 10 parmak çoklu dokunma desteğiyle arkadan aydınlatmalı 10.1" LED ekran
İşletim Sistemi
Android 3.0 Honeycomb
İşlemci
NVIDIA® Tegra™ 2
Bellek
LP DDR2 1 GB
Depolama
16GB /32GB (1) EMMC + Sınırsız ASUS Web Depolama (2)
Wireless
802.11 b/g/n, Bluetooth 2.1 + EDR
Kamera
1.2MP (ön), 5MP Auto focus (arka)
Arayüz
2’si 1 arada Audio Jack (Kulaklık / Mikrofonlu); 1x mini HDMI 1.3a port
1x Mikro SD Kart Okuyucu; 1x Dahili Mikrofon; 1x Stereo Hoparlör
Mobil Yuvada Arayüz
2x USB 2.0(5); 1x SD Card Okuyucu(5)
3G Modülü
Opsiyonel
Flash desteği
Evet(3)
Çoklu Görevlendirme
Evet
Pil
9.5 saat; 24.4Wh Li-polymer Pil(4) 16 saat
Ebatlar/ Ağırlık
271*177*12.98mm / 680g (pil ile)

2 Haziran 2011 Perşembe

Chromebook kullanıyorum haberim yok


İşyerinde kullandığım PC'yi değiştirip yerine 700 TL'ye T6100 işlemcili bir cihaz almıştım geçenlerde. Şuradaki cihazları görünce gerçeğin farkına vardım. Aldığım makine ile sadece web ve mail trafiğinden faydalanıyorum. Bir de arada yazı ve tablo programı kullanımı var tabi. Fazlasıyla memnunum. Bir de içinde Linux kurulu olsaydı kimbilir ne kadar hızlı çalışırdı. Üşenmediğim bir ara kurayım bari.

Bundan iyi Chromebook mu olur?

30 Mayıs 2011 Pazartesi

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Foursquare'den neden vazgeçtim?


Foursquare basit anlamda arkadaşlarınızla konum bilginizi paylaştığınız bir sistem.

Akıllı telefonlar GPS (küresel yer belirleme sistemi) desteği vermeye başladı başlayalı pek çok uygulama  konumunuzu istediğiniz kişilerin görmesine imkan sağlıyordu. Bunlar içinde Google Maps ile entegre çalışan Latitute ve şimdilerde Facebook'un "Places"i de var.

Aslında sistem amatör telsizcilerin zamanında geliştirmiş oldukları APRS'nin benzeri hatta aşırı esinlenilmişi! Dolayısıyla öyle ani bir "düşünsel sıçrama"yla falan bulunmuş bir şey değil.

Peki Foursquare'in en önemli özelliği ne? Sosyal medya ile bağlantılı olarak kullanabildiğiniz için Twitter ve Facebook takipcileriniz nerede olduğunuzu siz paylaştıkça görebiliyorlar. İsterseniz gittiğiniz yerin bir fotoğrafını ve yorumunuzu da girebiliyorsunuz tabi. "Peki ne oluyor?" derseniz kullanıcı açısından kazanılan "mayor"luklar (çok gittiğiniz yerin altın anahtarı sanal olarak sizin oluyor) ve "sanal gazoz kapağından madalyalar" (badge) dışında koca bir sıfır. Ben bir faydasını göremedim (zaten yaşıtım kimse de kullanmıyor :))).

Peki bunun yayımcısına ne faydası var? Milyonlarca kişi bu sistemi kullanıp, gittikleri yerleri işaretledikçe firmanın elinde, dünyanın her şehri hakkında dükkan-dükkan, bina-bina, POI (işe yarar yerler) listesi oluşuyor. Üstelik yerinizden bile kalkmadan. Oysa aynı işi sadece Türkiye için yapmaya çalışan Başarsoft'un ne kadar insan gücü kullandığı ve yatırım yaptığını düşünürseniz, tüm dünyada bu işi kullanıcılara bedavaya yaptırmanın ne kadar akıllıca olduğu ortaya çıkar.

İşin doğrusu, tüm bunların bilincinde olarak kullandığım sistemin aslında bana hiç bir faydasının olmadığı ve Turkcell'den 14 TL ödeyip aldığım 250 Mb kotalı aylık internet kullanım hakkını 20 günde tükettiği için soğudum. Telefonumdaki uygulamasını sildim gitti.

Üzgün müyüm? Hayır. Ankara'da TBMM ve Çankaya Köşkü'nün "Mayor"u olmak ve bunları elde tutmak için çabalamanın bana bir faydası oldu mu? Hayır.

Zaten sanal olarak sosyal olduğum Sosyal Medya'da diğer hizmetleri kullanmaya devam edeceğim ama Foursquare (tarayıcıda 4sq.com yazınca çıktığından adını da bir türlü yazamadığım) hizmetinden kurtuldum :)

İşte hikayem bu kadar.

3 Mayıs 2011 Salı

Yaesu VX-8GR

Artık telefonlar piyasanın ana ilgi çekici ürünleri olduğundan amatör telsiz cihazları çabukça yenilenmiyor. Zaten fazla amatör telsizci arzı da yok ya neyse artık :). O nedenle yeni bir amatör telsiz cihazı kolay kolay raflarda yerini alamıyor.

Bu yavaşlayan arz nedeniyle arada sırada duyurulan cihazlar bile heyecan yaratıyor. Tamam çok heyecanlandırmıyor ama güzel bir cihazın amatör telsizcilerin ilgisini çekmemesi de pek mümkün değil tabi.

Yeni VX-8GR gelişmiş GPS ve APRS özellikleri ile öne çıkıyor. Yani hiç konuşmasanız bile gittiğiniz yerleri APRS ile diğer amatör arkadaşlarınızla paylaşabiliyorsunuz. Bu bana pek çekici gelmese de meraklısı çok. Normal insanların dünyasında da pek çok lokasyon paylaşan program var. Bu durumu bir tür teşhircilik olarak düşünüyorum. Akıllı telefonlar sayesinde Google Latitude, Foursquare gibi uygulamalar yerinizi arkadaşlarınıza duyuruyorlar. APRS'de tam olarak değilse bile bu tür uygulamalara ilham kaynağı olmuş bir amatör telsizcilik uygulaması. Unutmadan Android işletim sistemli telefonlar için yazılmış APRS uygulamaları da var.

Biraz bu yeni dual-band cihazın özelliklerine bakalım.

• FM 144/430 MHz'de tam 5 watt çıkış gücü.
• Alış frekans aralığı 108-999.90 MHz.
• GPS telsize dahil.
• Suya dayanıklı. Suya batsa bile içine su girmiyor.
• 7.4 V 1100 mAh Lithium Ion bataryası var. 1800 mAh LI batarya ve 3 x AA pil kutusu isteğe bağlı olarak satın alınabilir.
• Aynı anda iki sinyali dinleyebilme aynı bandda olabiliyor, dolayısıyla iki ayrı bağımsız alıcı içeriyor.
• Hava durumu yayınlanan ülkelerde bunu alabiliyor ve uyarı verebiliyor.
• 16 karaktere kadar hafıza kanalı etiketliyor. 50 kanala kadar gösterebilen bir spektrum analizörü var, sinyallerin içerisinde konuşma olup olmadığını anlayıp gösterebilen bir sisteme de sahip.
• DCS ve CTCSS ton alma gönderme yapabiliyor.

VX-8GR'nin APRS® özellikleri:
• APRS® 1200/9600 bps data haberleşmesi yapabiliyor.
• Akıllı sinyal gönderme teknolojisine sahip. Hızınıza göre otomatik olarak konum bildiren sinyalini ayarlayıp yolluyor böylece haritada eşit aralıklarla konumlar görünebiliyor.
• İstasyon listesi hafızası 50 adede yükseltilmiş.
• APRS mesaj hafızası 30 adede yükseltilmiş.
• APRS® Packet data bilgisi Digipeater yönlendirme bilgisini de içeriyor.
• GPS özelliği sayesinde ekranda devamlı olarak yönü gösterebilen bir pusulası da var.
• Alınan mesajları belirten led yanıp sönme hızı değiştirilebiliyor.
• DIGI-PATH rota sayısı 7'ye yükseltilmiş.

Ve son söz. Amatör telsizcilik iyi güzel bir uğraş da bu cihaz ile yapılabilecekler pekala akıllı telefonlar ile de yapılabiliyor!

455 Dolar civarında bu linkten ulaşabileceğiniz sitede satılıyor! Oldukça pahalı ama kıymetini bilen için bunun çok da önemli olmadığı da bir gerçek.

22 Nisan 2011 Cuma

Son Zamanlarda Blogger'a Baktınız mı?



Zırt pırt sansürlemeden önce yukarıdaki küçük filmi izleyin.

Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.

16 Nisan 2011 Cumartesi

İnternet sansüründe bir adım ileri!

Gün geçmiyor, yurdumuzda uygulanan sansür İnternet kullanıcılarının boğazını biraz daha sıkıyor.

Öncelikle ben benim yerime kimsenin benim neyi görüp, neyi göremeyeceğime karar vermesini istemiyorum. Çocuklarımın da erişeceği içeriğe ben karar verebilir ve onları kendilerine zarar verebilecek içerikten koruyabilirim. Bunu benim adıma yapmak isteyecek hiç bir yönetime de vesayet vermem!

Sonra buna cuk diye oturan bir reklam var onu seyredelim dilerseniz.



Reklamda, gencimizin karşısına çıkıp "ooorda durun beyfendi" diyen güvenlik görevlisi var ya, sanırım yakında gerçek olacak. Fiili olarak böyle biri değil ama sanal bir uygulama sizi içeriğine ulaşmak istediğiniz bir siteye girmek isterken durduracak. Öyle kolay kolay da alt edilemeyecek gibi.

22 Şubatta Bilgi Teknolojileri İletişim Kurulu aldığı kararla “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul  ve Esaslar Taslağı”nı yürürlüğe aldı.

22 Ağustos 2011 tarihinden sonra yurdumuzdaki tüm İnternet kullanıcıları BTK tarafından belirlenecek süzgeçlerden birini seçip İnternet'e girecekler. Süzgeçleri umursamayıp bir yolunu bulup aşanlar ise takip edilebilecek.

Şimdiki uygulamaya göre neredeyse tüm pornografik içeriği sahip siteler ne hikmetse engelli. Bunlar ne yaptılar da  bu süzgece girdiler bilinmez.

Ancak süzgece yanlışlıkla giren blogger kullanıcılarına ne demeli? Siteler bir gün gelip de açılsa bu nedenle biri çıkıp pardon der mi? Sanmıyorum.

BTK dilediği gibi belirleyeceği bu süzgeçin kimleri süzdüğünü açıklamayacak. Yani kara listeye giren sitelerin hangileri olduğunu bilemeyeceğiz. Bizim yerimize başkaları hangi sitenin bizim için uygun olup olmadığına karar verecek.

Böylesi bir düzenlemenin yürürlüğe girmesi halinde mevcut uygulamaların daha da kolaylaşacağı ve 10 binden fazla sitenin engellendiği ülkemizde çok daha katı bir uygulamanın rahatça yapılabileceği bir gerçek.

Zaten herhangi bir adli karar olmadan, an itibariyle pek çok siteye erişim yolları kapatılabiliyor. Eğer bu karar uygulamaya geçecek olursa hiç bir denetime tabi olmadan sitelere Türkiye'den erişim son derece basit bir şekilde durdurulabilecek.

Gerçekte kötü içeriğe mi, yoksa bilgiye mi erişimin kapatılmış olduğunu belki de hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.

Konu ile ilgili olarak Danıştay'a yapılan itirazların ne şekilde sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz. Bianet yaptığı başvuru ile bu salvoyu savuşturabilir belki ancak bunun konuyu kararlılıkla takip eden uygulayıcıları durdurabileceğini sanmıyorum.

7 Nisanda İnternet'in 42. yaş gününü idrak ettik. Arpanet denilen İnternetin ilk ilkel halinden  bu yana 42 yıl geçmiş. Biz ülke olarak, İnternetten faydalanma konusunda o kadar gerilere gidemesek de, ben İnternetin bağımsız ve sansürsüz olduğu günleri hatırlıyorum. Şu var İnternet'in oluşumuna hiç bir destek vermeyen bir takım güçler onun denetlenmesi ve kontrolü uğruna yıllardır dünyanın her yerinde çaba harcıyorlar. Gerçek nedenin "küçükleri korumak, büyükleri saymak" olduğunu kimse bana dayatmasın ne olur, her gün yakındaki ilköğretim okulundan sesi geliyor.

Umarım, gelecekte bu olanları hatırlarken güler, geçeriz.

8 Nisan 2011 Cuma

Nikon D5100

Nikon D5100 sayısal SLR kamerasını duyuruldu. Nikon D5000'in ardılı bir cihaz. Full HD film çekebilmesi nedeniyle ilginç bir fotoğraf makinesi. Aslında pek çok televizyon dizisinin bile artık böyle fotoğraf makineleri ile çekilmekte olduğunu düşünürsek bu cihaza fotoğraf makinesi demek biraz haksızlık olsa gerek.



16.2 megapiksel CMOS sensörü var. 3-inch (yaklaşık 8 cm diagonal) her bir yöne dönebilen bir ekranı var.



En önemli özelliği film çekebilmesi. Aslında sanırım yakında televizyon kameramanları da bu tür cihazları kullanabilirler diye düşündüğümden kameraman bir arkadaşıma durumu danışınca, bana teknik olarak bir sorunu olmasa da kameramanların karizmatik görünümünü ortadan kaldıracağı için henüz bu cihazların tercih edilmediğini söyledi.

ISO 100 - 6400 aralığında çekim yapabilen bu makine sanırım güzel ve az gürültülü gece fotoğrafları çekebilecek. İki kare ard arda çekip birleştirerek daha güzel görünümlü gece görüntüleri de alabilen bir donanım özelliği de var.



Film kaydederken kullanılabilecek dışarıdan takılabilen stereo mikrofon isteğe bağlı olarak alınabiliyor.



Konum bilgisi için yine isteğe bağlı olarak dışarıdan bir GPS modülü takılabiliyor. Bu tür eklentilerin cihazın görünümünü bozduğu bir gerçek. Sanırım bir sonraki üründe GPS'i içeri alırlar (öyle yapsalar çok iyi olur).

Görüntü kalitesinin aşırı iyi olduğu söyleniyor, ancak sanırım bunu denemeden anlamak zor. O nedenle almayı aklınıza koyduysanız muhakkak deneyip görmenizi öneriyorum. Ya da en azından fikir vermesi için http://www.dpreview.com/previews/nikond5100/ adresinden örnek fotoğraflara bakabilirsiniz.

Giriş seviyesi DSLR bir fotoğraf makinesi için Nikon kalite seviyesini bir hayli yükseltmiş gibi görünüyor.

D5100'ün sadece gövdesi 800 USD civarına satılacak. D5100 + 18-55mm VR objektif için 900 USD civarında bir bedel ödenmesi gerekiyor.

Diğer üreticilerin bu hamleye ne gibi bir cevap vereceklerini yakında göreceğiz sanıyorum.

Blogger’da Engellenen Siteler İçin Geçici Çözüm

Malumunuz Blogger’daki kendi alanadı ile yayın yapan siteler Digiturk’ün girişimi ile ortaya çıkan hukuk faciası yüzünden artık erişilemez hale geldiler.
Binlerce küçük işletmeyi bir yana koyalım. Onlar bu yüzden para ve ziyaretçi kaybediyorlar.
Benim gibi kişisel günlük sahipleri de belki parasal bir kayba uğramıyor ama bu yapılan haksızlık umarım bir şekilde tazmin edilir.
Çözüme gelelim.
Öncelikle Tumblr.com adresine gidilir ve yeni bir blog adresi alınır.
Sonralıkla http://terrymhung.com/jtran/tumblr/import-blogger-to-tumblr.php adresine girilip, aşağıda görüldüğü üzere mevcut blogger yazıları güzelce tumblr’a aktarılır.

Daha sonra http://www.burcakcubukcu.com/2010/12/bloggerda-bulunan-alan-adl-siteme.html adresinde yayınlanan şekli ile alan adı kaydınızı tutan yere gidilir ve ip adresi olarak http://www.tumblr.com/docs/en/custom_domains adresinde anlatıldığı gibi 72.32.231.8 ip numarası girilir ve kaydedilir.

Böylece hukuki hata düzelene kadar yeni blog hosting adresinizde yazmaya devam edilebilir.
Tumblr benim tercihim ancak bu konuda aynı hizmeti veren pek çok alternatifiniz var. Tumblr Türkçe desteği vermiyor. O nedenle sıkıntı çekmemek için başka yerlere de bakabilirsiniz.

Güncelleme:
Blogger üzerinden servis almada kullanılabilcek olan 74.125.43.121 ip'si ortaya çıkınca tekrar blogger altyapısına döndüm. Gerçi Tumblr iyiydi ama alışkanlık işte.

16 Mart 2011 Çarşamba

Fil ve Kör Adamlar

Çıplak gerçek, orada öylece tüm açıklığı ile de dursa, siz gerekli donanıma sahip değilseniz olanı değil, kendi gerçekliğinizi algılarsınız.
Aynen eski Hint söylencelerinde olduğu gibi. Kör adamlar, nereden akıllarına geldiyse, bir filin çeşitli vücut parçalarına dokunarak onun neye benzediğini tanımlamaya çalışırlar.

Kimine göre fil yılan gibi bir canlıdır. Kimine göre her yeri kemik gibi sert, kusursuz ağacımsı bir şey.

Uzatmak istemiyorum. Gerçekleri görebilmek için öncelikle resmin hepsini şöyle biraz uzaklaşıp görmeye çalışmalıdır. Tabi gözleriniz açık, uyanık ve dikkatli de olmalısınız.


Belki de gerçekler bildiğiniz gibi değildir!

Üstelik, belki de karşınızda tüm yalınlığı ve çıplaklığı ile durmaktadır. Gerçeği arıyorsanız, uzun bir yolda yürüyor olabilirsiniz. Hiç bir zaman yolun sonuna ulaşamasanız da, yola çıkmış olmanız bile sizi farklı kılar.


En azından, sizi kör eden unsurlardan kurtulmaya çalışın.

Eğer bir konu ile ilgileniyorsanız, o konu hakkında araştırma yapın. Bildiğinizi sandığınız noktadan yola çıkıp bilmediklerinizi öğrendikçe, başlangıç noktanızın çok geride kaldığını görebilirsiniz. Aradığınız gerçek, belki de başlangıçta sandığınızdan çok daha farklıdır.

Aramazsanız, gerçeği bulamazsınız. Dokunma mesafesinde olsa bile, farkına varamayabilirsiniz.

Bunu özellikle çok bildiğinizi sandığınız konularda ateşli nutuklar atarken aklınıza getirin. O söyledikleriniz belki de sadece sizin algılama kapasitenizle varabildiğiniz kendi gerçeğinizdir.

Aramaktan vazgeçmeyin!
- o -

Orasını burasını mıncıklayan kör adamlara karşın, uslu durup, kimseye zarar vermeyen ve bu düşüncelerin kafamdan İnternete akmasına neden olan fil'e teşekkürlerimle.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Çakal Yöneticinin Mobbing Rehberi 3

Kötülerin de iyiler gibi zaman zaman desteğe ihtiyacı olur. İşte bu dizide, yakın çevremizde çok görülen kötülerden "Çakal Yönetici"lere yardımcı olacak konuları yazmaya çalışacağım.


Burada verdiğim örneklerin, daha önceki iş hayatımda birlikte çalıştığım yöneticiler ve onların yönetim şekilleri ile bir alakası yoktur! Yaşanmış olaylar ile benzerlikleri tamamen rastlantısaldır.

Mobbing işyerinde dikkati işten başka gereksiz konulara çektiği için verimliliği düşürür, iş tatminini azaltır, hayatta mutsuz, bunalımlı bir topluma giden yolda yürümemize neden olur. Mobbing yapmayın yapanları aranızda tutmayın!


Varan 3
"Hepimiz Profesyonel İnsanlarız"

Çakal yönetici mobbing yaparken "karda yürüyüp, iz bırakmamalıdır". İşte buna uygun bir örnek.

Kendinize devamlı dilinize dolayabileceğini bir söylem bulun!


Mesela: "Arkadaşlar, biz profesyonel insanlarız. Tabi ki daha iyi şartlarla bir başka iş bulursak değerlendirmeliyiz! Ben bile daha iyi bir imkan bulsam, bir dakika bile düşünmez giderim." gibi.

Bu genellikle belli bir kariyer basamağını aşamayan ancak bir yandan da kendisinden daha iyi seviyede olanları ya da kariyer basamağında daha üsttekilerin durumlarına imrenen bazı yöneticilerin yaklaşımlarına pek güzel uyar. Bu duygularını çalışma arkadaşlarına yansıtmak için mobingden daha iyi bir yöntem bulunabilir mi?

Bu söylediklerinize kendiniz bile inanıyor gibi görünmelisiniz. Ne kadar çok dilinize dolarsanız o kadar etkili olacaktır.

Elemanlarınız size bir kere inanırlarsa yavaş yavaş çeşitli nedenlerle başka bir iş arayışına girdiklerinde bunu gereğince gizli tutma hassasiyetini göstermeyeceklerdir. Ne de olsa "profesyoneliz" ya!

Böyle girişimleri olan birini duyduğunuzda derhal genişletilmiş personel toplantınızı yapıp herkesin önünde kendisini sadakatsizlik, firma kültürüne ters düşme, ahlaksızlık hatta ikiyüzlülükle itham edebilirsiniz.


Bu şekilde yeni bir mobbing kurbanınız olacaktır. Merak etmeyin, sizin kafanızda ve çevrenizdeki çalışanlarınız da kişisel bezdirme etkinlikleri ile üstlerine düşeni yapacaklardır.


Bu taktiğin tek kötülüğü unutulana kadar bir daha kimsenin profesyonellik zırvalarınıza inanmayacağıdır. Ancak siz bir süre sonra aynı masalları çalışanlarınıza anlatmaya devam edebilirsiniz. Bir şeyi 40 defa söylediniz mi inanırlar.

Not: Aslında amacım, kötülere destek olmak değil, Mobbing yöntemlerini göz önüne serip çalışanları bilgilendirmektir!

Zamanın Sonu: Ölüm ve Varoluş

Genellikle ölüm korkusu ya da endişesi ile yaşarız. Büyük olasılıkla bu, yaşadığımız sürece, bir gün geldiğinde öleceğimizi bilmemizden kayn...