Ana içeriğe atla

Eşyalara Bağımlılık

Hepimiz elimizdeki akıllı telefonlarla simbiyotik yaşam sürüyoruz. Hangimizin parazit olduğunu başka bir yazıya bırakıyorum. Ancak akıllı telefonlara karşı olan güçlü bağlılığımız kaynağını büyük oranda ilkel beynimizden alıyor olabilir. Artık genellikle  beğenilme ve takdir edilme ihtiyacımızı bu icat sayesinde karşılıyoruz. Cihazlarımızdaki fotoğraf makinesiyle, bir şey çekiyoruz; mesela, bir çay bardağı, deniz kenarına uzanmışken üst üste atılmış ayaklarımız ve biraz da manzara. Bir sosyal medya sitesine yolluyoruz. Çoğu arkadaşımız otomatik olarak (zira karşılığı olacak) beğeniyor. Hooop günlük beğenilme ihtiyacı giderildi. Ne güzel. İnsanlık tarihi boyunca hiç bir zaman olmadığı kadar kolay. Bu nedenle bu küçük ekranlar ile garip bir birlikte yaşam sürüyoruz. Şimdi lütfen düşünün. Kaç kere evde unuttuğunuzda akıllı telefonunuz için eve döndünüz? Ya da evde unuttuğunuzda iş yerinizde eksikliğini derin bir şekilde duymadınız? Bunları bırakın bir arkadaşınızla sohbete gittiğinizde uyarı gelmese bile kaç dakika telefonunuzu kontrol etmeden durabiliyorsunuz? Bu gerçekten de ciddi bir bağımlılık. Sigaradan bile beter, çünkü sigara içemeyecek kadar küçükler ve sigara içmeyenler de bu bağımlılığın pençesinde. Bu bir tür madde bağımlılığı. Aynen uyuşturucu maddeler gibi eksikliği halinde aslında vücut için bir faydası olmasa da ilkel beynimiz onu arıyor ve bulmak için de kıvranıyor.

Kısaca akıllı telefon bağımlılığımız ile girsem de yazının konusu genel olarak eşyalara olan bağımlılığımız. Dünyada belli bir süre ile kullanmadığımız eşyalara aslında hiç ihtiyacımız olmadığına dair bir görüş var. Mesela 15 gün kullanmadığımız günlük ihtiyaç malzemeleri, 6-7 ay giymediğimiz giysiler sadece hayatınızda yer işgal ediyor diye düşünüyor böyle insanlar.

Eşya bağımlığının pek çok örneği var. Evinizde adım atacak yer kalmamış olsa bile işlevsiz ve çirkin bir şeyi atmak eziyet gibi gelebilir. 30 yıl öncesinin gazete kupürlerinden tutun da kulpu kırık kahve fincanına, kopmuş taneleri eksik tespih boncuklarına, bozuk ütülere, TV'lere kadar uzanır bu örnekler.

Bir adamın çöpü diğerinin hazinesidir diye bir söz vardır. Gerçekten kimi zaman sokaklarda dolaşıp çöplerden hazine toplayan insanlar görüyorum. Çöpleri karıştırıp, içlerinden öteberi toplayıp, bunları evde tutmak biraz garip mi geliyor kulağa? Oysa o kadar yaygın ki. Alışveriş merkezlerine gidip işinize yaramayacak pek çok eşyayı almak ve eve götürmek de bundan hiç farklı değil.

"Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez" demiştir Balzac. Eşyalar ile olan bağınız ile alışkanlık kavramı arasında da kuvvetli bir ilinti bulunur.

Yaşlı insanlar bir tür alışkanlık ile eşyalar ile sıkı bağlar kurabilir. Sizin için eğri büğrü, işe yaramaz bir eşyanın bir parçasını görüp, "bunu niye saklıyorsun?" diye sorsanız size uzunca bir hikayesini anlatabilirler. O eşyanın bağlantılı olduğu anıların, nerelere uzandığını görüp şaşarsınız. Dahası o eşyaya duyulan alışkanlığın bitmesinin karşınızdaki kişiye acı vereceğini anlarsınız. Geçmişe olan özlem, bir veya pek çok eşya ile bağ kurmaya ve sonra da onları saklamaya neden oluyor. Çünkü, zaman sizden anılarınızı, sevdiklerinizi ve hayatınızı alıyor. Ancak siz küçücük bir eşya parçası ile sanki size her şeyi geri getirebilecekmiş gibi bağ kuruyorsunuz. O eşyaya ve diğerlerine alışıyorsunuz. Böyle bir madde bağlılığı. Oysa gerçekte olan etrafınızın çöp ile dolmasından başka bir şey değil. Alışkanlıkların çoğu gibi o eşyalara da ihtiyacınız yok.

Beyindeki nöronlar bağlantılar ile çalışıyor. Tüm anılarınız, yetenekleriniz beyninizdeki nöronların bağlantıları ile saklanıyor. Bir anınızı yavaş yavaş hatırlama nedeni de belki de böyle bağlantılar düğümler aracılıyla saklanıyor olmaları. Öldüğünüzde de, bu bağlantılar bir daha birleşmemek üzere birer birer kopuyor.

Dönelim eşya bağımlılıklarına. Ne kadar sade yaşarsanız, o kadar rahat edersiniz. Zaman acımasız olsa da, bu dünyada sizden geriye fikirlerinizden ve eserlerinizden başka bir şey kalmaz. O da çok tanınır ve geriye akılda kalacak şeyler bırakırsanız. Tek sahip çıkmanız gereken şey aklınız olmalı. Kolaysa ve bedensel bir nedeni yoksa aklınızı kaybetmemeye çalışın.

Unutmayın ki, bağımlılıklar özgürlüğünüzü elinizden alır.


Sağlıcakla kalın.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Köpük Baloncuk Nasıl Yapılır?

Köpük baloncuk yaparken deterjan ve su kullanıyorsanız muhtemelen baloncuklarınız hemen patlıyordur. Dayanıklı baloncuklar için çözeltinizin içine şeker ekleyin. Böyle olmaz! İlla tarif ver diyorsanız: 1/2 ölçü sıvı bulaşık deterjanı 2 ölçü su 2 çay kaşığı şeker (yetmezse daha çok koyun!) Bulabilirseniz şeker yerine gliserin de kullanabilirsiniz. Kolonya ve bir miktar aseton da katabilirsiniz çözeltinize.

Evde En Basit Şekilde Şarap Nasıl Yapılır? (Resimli)

Merhaba. Gurme bir arkadaşım var. Yaklaşık 4-5 senedir kendi tüketimi için şarap yapıyor. İlk yaptığı şarap, pek kolay içilemez olsa da, son yıllarda gerçekten lezzetli şaraplar üretiyor. Kendisine bu işi nasıl becerdiğini sordum ve ben de evde kendi şarabımı yapmayı geçtiğimiz yıl becerdim. Doğrusunu isterseniz ilk deneme için oldukça başarılıydı. Gurme arkadaşım, "yemeğe bile koymam senin yaptığın şarabı ama ilk deneme için güzel olmuş" dedi. Ben de bu sene de şansımı yeniden denemeye karar verdim. Hemen belirteyim, çeşitli kaynaklarda evde nasıl şarap yapabileceğinizi anlatan yazılar bulabilirsiniz ama doğrusunu isterseniz o kadar çok ince detaya ve tekniğe giriyorlar ki, anlaması ve yapması zorlaşıyor. Biraz örnek vereyim. 1- Özel ölçüm cihazları, 2- Oluşan karbondioksiti atmak için özel düzenekler, 3- Özel depolama çözümleri, 4- Fermantasyon başlatıcılar, 5- Fermantasyon durdurucular, 6- Alkol seviyesi ölçerler, 7- Kükürt ekleme ile koruma yöntemleri, 8- Öz

İnternet Sitelerindeki Hesaplarımı Nasıl Silerim?

Yeni medya, alışveriş, müzik siteleri genellikle sizi tanımak isterler. Sitelerden yararlanmak, kimi zaman alışveriş yapabilmek için, pek çok kişisel bilginizi içeren veriyi girip, üye olmak iyi de, ya bir gün gelir de bu tür üyeliklerinizi silmek isterseniz ne ile karşılaşacağınızı biliyor musunuz? Blog girdisini  bu linkten  dinleyebilirsiniz . Merhaba, İnternet kullanıcıları neredeyse artık her türlü siteye üye olarak girmek zorunda. Verilen hizmet paralı ya da bedava olsun, siteler sizi üye olup, içeriklerinden öyle yararlanmaya zorluyorlar. Gazete siteleri bile sizi üye olmaya teşvik ediyorlar. Üye sayısı ve üyelerin neler yaptığını izlemek, bir hizmeti geliştirebilmek için işini bilenlere önemli veriler sağlar. Örneğin bir alışveriş sitesi, incelediğiniz ya da satın aldığınız ürünlere benzer ürünleri size önerebilir. Bunun için sizin siteye üye olmanız en kolay yollardan biridir. Kullanıcının yaptıklarını izlemek böylece kolaylaşır. Sosyal ağ siteleri de üye olmadan bi