22 Şubat 2013 Cuma

Aşkın Sorumlusu Beyindir


İnsanlık tarihi boyunca organlar ve olaylar ile ilişkileri söz konusu olduğunda en şanssızı şüphesiz kalptir. İşin kötü yanı bu işlere hala kalp bakıyor sanılıyor.

imaj http://farm3.staticflickr.com/2319/2497978686_675f4a600a.jpg adresinden alınmıştır.

Bu iş nasıl başladı, neden insanlar kalp'i aşk'dan ve ulvi duygulardan sorumlu tuttular? Bir kere yaftalandın mı, gel de bundan kurtul.

Yüzyıllardır kalbin bir pompa olduğu ve vücut için gereken kan dolaşımının en önemli unsuru olduğunu biliyoruz. Daha ilkokulda bile organlarımızı ve fonksiyonlarını öğreniyoruz. Aşk da dahil tüm düşünsel etkinliklerimizin sorumlusu beyin! Ancak iş amatörce bir resimle aşkımızı ifade etmeye gelince hemen bir kalp çizip baş harfleri de içine oturttuk mu oldu size duygularımızın dışa vurumu.

Beni şaşırtan asıl konu; çok daha iyi namzet organlar varken aşktan sorumlu olarak kalbi görmek :)) Popüler kültür işi nerelere getirmiş gerçekten ilginç.

Resim http://www.uncp.edu/home/rwb/lecture_ancient_civ.htm adresinden alınmıştır.

Eski Mısır Tanrılarından Anubis'in elindeki terazinin bir kefesinde ölümün ötesine geçen bir kişinin kalbini diğerinde ise bir kuş tüyünü tartıp, bu kişinin günahlarının ağırlığını saptamaya çalıştığı papirüs görselini hatırlarsınız sanırım. Böylece sadece güncel olanlarda değil, eski inanç sistemlerinde de her şeyden kalbin sorumlu tutulduğunu görebilirsiniz.

Sadece insanların değil, tanrıların yanlış bilmesi garip değil mi kendi yarattıkları organların fonksiyonlarını?

Hayatın anlamını ve nedenini sorgularken, insanlık tarihi için kalbin sorumlu tutulduğu kavramları talihsiz bir çuvallama olarak görüyorum.

20 Şubat 2013 Çarşamba

İnternet Kullanımı Ülkemizde Tarihin En Üst Seviyelerinde


İnternet güzel gelsenize!

Yıllarca İnternet kullanımı artsın, herkes erişebilsin diye benzer lafları çok ettik. Şimdilerde TÜİK'e göre neredeyse iki evden birinde İnternet erişimi var. Büyük şehirlerde ise nüfusun %90'ı düzenli İnternet kullanıyor.

İstatistik ile istediğinizi söyleyebilirsiniz, arkanızda rakamlar olduğundan yemin etseniz başınız ağrımaz. TÜİK rakamlarına bakılırsa acayip İnternet Penetrasyonu (!) var ülkede.

Peki, İnternet ile ne yapıyoruz? Facebook ("Face" diyolla) üzerinde birbirimize kedi resimleri yolluyor, beğeniyoruz. Twitter'da bizi takip edeni, takip edip, özlü sözler (aforizma) paylaşıyoruz. Söyleyenleri çoktan toprağa karışmış olsa da, adamlar yeniden yaşıyorlar bu sayede. Böylece her gün ölüleri görüyoruz, dinliyoruz anlayacağınız. Zombili dizilerin kolay kabul görmesi bundan olmasın? Yılmaz Özdil ve diğer popüler yazarların köşe yazılarını paylaşıp, hayıflanıyoruz memleketin haline. Sanki olanlarda hiç payımız yokmuş gibi.

Özetle, ağzına kadar dolu muhteşem bir bilgi kaynağının içine atlıyoruz ama saçımız bile ıslanmadan çıkıyoruz dışarıya.

Bilgiyi kullanıp yeni bir şeyler üretiyor muyuz?

Süslü özlü lafları hayatımızda kullanıyor muyuz?

Milli Kütüphane var bizim Bahçelievlerin son durağında. Yıllarca yanından geçip yapıya, pencerelerine, kapılarına bakıp içine girip toplantı salonunda bir seminer, gösteri izlemiş olmamız, ondan hakkıyla yararlandığımızı gösterir mi? Alooo, içerisi tıka basa kitap dolu arkadaşım!

Dün bir tanıdıkla konuşuyordum. Bir kitabın özetinin ne kadar uzun olduğundan söz ettik. 40 sayfa okumak bile uzun geliyor bize artık anlayacağınız.

140 harf uzunluğunda yaşamaya başlarsak olacağı budur işte.

İnternet sayesinde çok şey yapabiliriz. Ne "ararsak" bulabiliriz. Kendimizi yeniden yaratabilir, yenilikler üretebiliriz.

Peki biz ne arıyoruz? Gerçeği mi? Kedidir, kedi ;)



19 Şubat 2013 Salı

Linkedin Kuru Kuruya Kutlamamış


Linkedin 200 milyon üyeye ulaştı diye mail ile herkesin iyi yönünü hedefleyen (örneğin: "siz ülkenizdeki ilk 50 bin üyeden birisiniz" gibi) çeşit çeşit şıklık yapmıştı.

Kendi çalışanlarına da birer mini iPad vermişti.

Bunu inceden tiye alan Sunipeyk sitesinde konuyu dile getirmişti.

Adamlar duymuş gibi :))

Neyse bana geldi sizlere de gelmiştir sanırım. Kabul edip bir ay en kral üye statüsünün keyfini sürebilirsiniz.

GÜNCELLEME:
Bedava hediyeyi almak isteyince kredi kartı numarası istiyor uyanıklar! ;) Para almayacaklar ama yolunu yapıyorlar anlayacağınız.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Blogger Yazılarını Yedekleme


Google oldukça büyük ve tüm hizmetlerini bilmek zor. Pek çok hizmetinin içerisinde oluşturmuş olduğunuz verileri yedeklemeniz mümkün.

Eğer siz de Google'da oluşturduğunuz videoları, blog girdilerinden yedek alayım bir yerde dursun diyorsanız Google Takeout servisini kullanmak isteyebilirsiniz.

Ben blogger içeriğimi deneme olsun niyetine yedekledim. Atom uzantılı dosyalar oluşturdu. Belki size de lazım olur.

Blogger'ın yedeğini almak için diğer bir alternatif ise Google Blogger'ın içinde ayarlar kısmına girin. Diğer'i (en altta) seçin. Blogu dışa aktar seçeneğine tıkladığınızda bu defa .xml uzantılı olarak bir yedeğiniz oluyor. Bir newsreader ile yada RSSOWL programıyla okuyabilirsiniz.

13 Şubat 2013 Çarşamba

LED Ampul ve Avantajları


Nesne ve kavramların deklare ettikleri ile gerçekleştirebildikleri çoğu zaman farklı olur.

Mesela, Enkandesant (flamanlı) ampuller ışık ürettiklerini deklare ederler ama aslında tükettikleri enerjinin  yaklaşık %80'ini ısıya çevirirler.

Bu yüksek enerji tüketimi aydınlatmanın gereksiz enerji tüketimi anlamına gelmesi ile sonuçlanmıştır.

Enkandesant ampuller yerine gelen Floresan (tasarruflu) ampuller nispeten daha verimlidirler. 100 Watt'lık bir enkandesant ampul yerine 20-23 Watt'lık bir floresan ampul aynı miktarda ışığı verebilemektedir.

Floresan ampullerin de ciddi bir sorunu vardır. Kırıldıklarında içlerindeki civa açığa çıktığı için eğer ortamdan uzaklaştırılamazsa yaşayanları zehirler. Bozuk olanlar çop alanlarına sağlam olarak ulaşamadıkları için çevreye ciddi miktarda civa yayılmış olur. Floresan ampullerin ışık miktarları kolay kolay azaltılıp çoğaltılamaz.

Bu aralar giderek daha makul bir ışık kaynağı haline gelen Led'ler oldukça tasarruflular. 5 Watt'lık bir led ışık kaynağı 100 Wattlık enkandesant ampulün verdiği ışığı verebilir.

Led ışık kaynakları ilk olarak dolmuşların, taksilerin orasında, burasında aksesuar olarak kullanılarak hayatımıza girmiş olsa da kullanımları ile önemli miktarda enerji tasarrufu yapılabilir.

Led ışık kaynakları yaygın olarak evlerde kullanılan televizyonlarda kendilerini gösteriyorlar. Bu bile önemli enerji tasarrufu demektir.

Şimdilik fiyatları yüksek de olsa yakın zamanda makul fiyatlara düşeceklerini söylemek falcılık olmaz. Renk konusunda da sınırsız imkan bulunması LED ışık kaynaklarını cazip kılar. Aynı zamanda verdikleri ışık miktarı da ayarlanabildiğinden oldukça kullanışlı sayılırlar.

Led ampuller ısınma ile ilgili sorunları olmaz ise uzun süre hizmet verebilirler. Eğer istenirse takılıp unutulacak LED modülleri üretilebilir ama endüstri için bu tercih edilir bir yöntem olacak mıdır zaman gösterecek.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Soruya Sorudan Cevap Olmaz


Soruya Sorudan Cevap Olmaz

Sorulan soruya, soru ile
Cevap vermek olmaz.

Dibi delik kaba
Ne koyarsan koy, dolmaz!

Kendini yükseklerde görmek
İyidir amma!

Eşitler arasında
Seviye farkı,
Kafanın içinden
Başka yerde hoş durmaz.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Detay Şeytan'da Gizlidir

Sözün aslı bu değil ama çok başarılı bulduğum yukarıdaki reklam filminde Şeytan'da gizlenen detaylar beni benden aldı. 10 numara reklam olmuş :))





3 Şubat 2013 Pazar

Aydınlanma ve Biz


Dostum Berk Yüksel güzel bir yazı yayınlamış blogunda "Aydınlanma Nedir?" Okuyunca yazma isteği uyandırdı, ben de yazdım.

İnsan kendinin farkına vardığı andan itibaren uygarlık oluşturmaya başlamıştır. Geçmişteki imkansızlıklar bu süreci uzatmış, kimi zaman da yeniden başlamak gerekmiştir. İstilalar, bazen de doğa, uygarlığın ilerlemesini durdurmuştur. Aydınlanma da bu duraklama ve yeniden başlamalar yüzünden yamalı bohça gibi olmuştur.

31 Ocak 2013 Perşembe

İyi Bir İnsan Kaynakları Sitesi Nasıl Olmalı?


İş ve işçi aramak işin doğası gereğidir. Bunu en iyi şekilde yapmak veya aracı olmak için yola çıkmış pek çok kuruluş var. Özel iş bulma (istihdam) büroları, İnsan Kaynağı Siteleri, Yönetici düzeyinde kafa avcıları bu işten ekmek yerler.

Bir işi yaparken en iyisi olmak için çabalamak esastır. İhtiyaca cevap veremeyen kuruluşlar ve girişimler kaybolup gider.

Pek çok örneği olan İnsan Kaynağı Siteleri daha iyi nasıl hizmet verebilirler?

İş ve İşgücü ile ilgili ellerindeki büyük kaynağı en iyi şekilde kullanmak için başka neler yapılabilir?

İş arayanlar İçin:
Kimse muhteşem biçimde bir CV hazırlamayı tam anlamıyla beceremez. Bu işi basitleştirmek lazım.
- Başka sitelerden aktarım (import) yapılabilmeli.
- Hazır bir CV yüklendiğinde içeriği akıllı bir işlemden geçirilip sitede kişinin özellikleri otomatik oluşturulabilmeli.

Adaylara kişilik testlerini de içeren profil oluşturulmalı. Adayın eğilimler periyodik olarak sorularak, test edilerek güncellenmeli.

Site üyelerinin yetkinlik haritalarını çıkartıp bunu eğilimler ve iş tecrübesi ile eşleştirip uygun olup ama üyelerin aklına gelmemiş iş olanakları konusunda hatırlatmalar yapmalı.

Popüler sosyal medya, sosyal İK siteleri aracılıyla sisteme giriş sağlanmalı.

Sosyal Medya sitelerinden faydalanarak iş arayana profiline ekleyebileceği özellikler önerilmeli.

Mobil akıllı telefon ve diğer cihazlar için uygulamalar geliştirilmeli.

İş arayanlara ve çalışanlara profiline uygun bir pozisyon çıktığında anında ulaşılarak (mail, push sms, mobil uygulama gibi) dilerse açık işe başvurması sağlanmalı.

Özetle İK sitesi SÜPER KAFA AVCISI gibi olmalı ve devamlı olarak kayıtlı kullanıcılarını işlerle eşleştirmeli.

İşverenler İçin:
İşverenler genellikle bu işin profesyoneli olamadıklarından bildik hatalara çok düşerler. Dolayısıyla işçi mi arıyorlar, yoksa Süperman mi, arada kantarın topuzu kaçabilir. Böyle mantık ötesi hatalara düşmeleri aradıkları özellikte çalışan bulmalarında engel olabilir.

İşverenin kapasite, potansiyel, imkanlar gibi konularda çapının belirlenmesi için olabildiğince basit bir profil oluşturma ve güncelleme sistemi şarttır (Yani sektörün önemli - öncü firması diye başlayan tanıtımın için objektif verilerle doldurulmalı).

İşlerin ve onları yapmak için gerekli niteliklerin şablonları otomatik oluşturulmalı ve değişen şartlara göre otomatik güncellenmelidir.

İş ile ilgili ilan oluşturulurken bunun elle girilmesi yerine, işin gerekleri nedeniyle aranan yetkinlikler bir iki basit sorgulama sonucunda belirlenmeli ve ilan otomatik ve işverenin isteklerine uygun olarak oluşturulmalıdır.

İlan yayınlanır yayınlanmaz sistemden potansiyel adaylar seçilerek tarafların irtibatına imkan sağlanmalıdır.

İşveren veya temsilcisi öyle binlerce başvuru ve havuzdaki adayları incelemek, içinden çıkılmak filtre ayarları yapmak yerine sistem en uygun 5-7 adayı bulup iş için önermelidir.

Başarı oranlarında flört edecek birilerini eşleştiren sitelerden bile geri kalmak biraz ayıp olmuyor mu?

Ne var olmayacak şeyler mi bunlar? Teknolojik gelişmişliğimiz bunu gerçekleştirmek için her türlü imkanı veriyor. Neden olmasın? (Siyah beyaz TV yıllarında 6 Milyon Dolarlık Adam dizisi vardı hatırladınız mı?)

Hülasa ve hamiş (İşin özü ve not):
Hantallaşmış, iş bulma konusunda neredeyse pek işe yaramayan İK siteleri oturup işlerine iyice odaklanmalı ve şu andakinden çok, daha iyi işler nasıl çıkartılır düşünmeliler. Atın artık gözünüzün önünü kapatan "işletme körlüğü" perdesini kardeşim!

29 Ocak 2013 Salı

Chrome OS


İşletim sistemleri bilgisayarların, akıllı cihazların, televizyonların bizler için bir şeyler yapmasını sağlayan önemli yazılımlar.

Bu konuda Microsoft'un yılardır süren bir hakimiyeti var. Bilgisayarlarımız hala Windows boyunduruğu altında çalışıyor. Akıllı telefonlar ise ios ve Android ile çoktan kurtuldular Microsoft hakimiyetinden.

Piyasada başka oyuncular da var. Mesela Apple yıllardır kendi kulvarında sağlam ama piyasanın hakimi olamadan ilerliyor. Linux ise sadece belli bir kitlenin kullandığı sağlam da olsa ticari olmadığı için piyasada yer edinemeyen bir işletim sistemi (ancak bu durum biraz olsun değişebilir). Chrome Os, kalbi Linux ile atan bir işletim sistemi.

Şimdi bu girişten sonra şunu düşünmenizi istiyorum. Bilgisayar ile ne yapıyorsunuz? Genellikle işlerinizi İnternet üzerinden hallediyorsanız giderek her türlü programın bu ağ üzerinden çalışabilir hale geldiği dikkatinizden kaçmıyordur sanırım.

Sanırım Chrome Os bu gidişat sürecek olursa akıllı bir yönde ilerliyor. Gelecekte bilgisayarlarımız Chrome Os ile çok daha hızlı bir şekilde çalışıp, her şeyi bulut üzerinde hallediverecek. Örneğin ofis uygulamaları, mühendislik, muhasebe tasarım programları, oyunlar hep bu şekilde cihazdan bağımsız kullanılabilecek (kısmen günümüzde oldu bile çoğu aslında).

Bütün bunlar olursa günün birinde Chrome Os piyasanın hakimi olacaktır.

Bakalım 2015 gibi masaüstü bilgisayarların işletim sistemleri de dönüşüp Google hakimiyetine girecek mi? Bana sorarsanız öyle olacak gibi ;)

22 Ocak 2013 Salı

Köpük Baloncuk Nasıl Yapılır?


Köpük baloncuk yaparken deterjan ve su kullanıyorsanız muhtemelen baloncuklarınız hemen patlıyordur.

Dayanıklı baloncuklar için çözeltinizin içine şeker ekleyin.

Böyle olmaz! İlla tarif ver diyorsanız:


1/2 ölçü sıvı bulaşık deterjanı
2 ölçü su
2 çay kaşığı şeker (yetmezse daha çok koyun!)

Bulabilirseniz şeker yerine gliserin de kullanabilirsiniz. Kolonya ve bir miktar aseton da katabilirsiniz çözeltinize.

21 Ocak 2013 Pazartesi

Codegen Qbix M71B1 Tablet Pc İncelemesi

Bu fırsattan istifade Onyo Powerpad 7" ile Karşılaştırma

Bimeks'den Onyo Powerpad 7" almıştık kızıma. 15 günü doldurmadan ekranda boydan boya siyah bir çizgi çıkınca servise yolladık. Ürün iadesi çıktı. Aynı ürünü değil de başka bir şey almayı düşündüm.

Bimeks sitesinden 1GB ana hafızalı 8 GB depo hafızalı bir ürün arayınca Codegen Qbix M71B1 çıktı karşıma. İki değer de ONYO tabletin iki katıydı.

Sonuç itibariyle gidip aldık.

Tablet Onyo'ya göre biraz daha kalın ancak ekran camı çok daha kaliteli hissi veriyor.

İşlemcisi ONYO'ya göre 200Mhz daha hızlı. Ekran geçişleri daha seri. İşletim sistemi Android 4.04 (ICS).

Üzerinde HDMI çıkışı var. Buradan televizyona bağlamak mümkün. Mevcut USB kablosu üzerinden kablosuz mouse ve klavyeye de bağlarsanız dev ekranda bilgisayarınız oldu demektir.

Film seyredilebiliyor. İnternet hızınız yeterse HD Youtube videoları da sorunsuz, takılmadan oynuyor. Klavye ve mouse'u sorunsuz tanıyor. Fare hareket ettiğinde ekranda bir ok beliriyor. Dokunursanız kayboluyor.

Wi-Fi derseniz, biraz zayıf alıyor ancak bu önemli bir sorun teşkil etmiyor.

Sesli Google araması yapma özelliği çalışıyor. Onyo'da bu özellik yüklü değildi ve yüklemeye çalışınca Google Play'de bulamıyordunuz. Belki sistem güncellenirse düzelir.

Codegen Qbix M71B1'de Google Talk'da görüntülü görüşme yapmak için kameraya tıkladığınızda program kapanıyor.

Kendi hoparlörü küçük de olsa gayet güzel ses veriyor. Dolayısıyla piyasadaki bazı ürünlerden bu yönü ile de ayrılıyor.

Mikro usb bağlantısından kutudan çıkan usb ara kablo ile hafıza kartı ve usb ile çalışan diğer aygıtları bağlayabiliyorsunuz.

Bunlar dışında Codegen Qbix M71B1, Onyo'dan 100 TL daha pahalı. Bana sorarsanız bunun için pek değmez. Ama elimdeki hediye çekine dönüşmüş Onyo'yu değerlendirmek için başka şansım yoktu.

Mümkün olsa bir 50 lira daha verip çift çekirdekli bir tablet alırdım. Ancak kızım bu yeni tabletten gayet memnun görünüyordu.

Çok kısa süre içerisinde 2 hatta 4 çekirdekli tabletler saracak piyasayı. Dolayısıyla fiyatlarda bir düşme olmasını bekliyorum.

Ucuz tabletlerin en önemli sorunu yeni Android sürümlerini almak için çok debelenmeniz gerekmesi. En temizi adam gibi gidip Nexus 7 almak tabi ama onun da fiyatı 500 TL üzerindeydi. Aradaki farka değer miydi? Değerdi... :(

20 Ocak 2013 Pazar

Siyah Süpermen (Muhammed Ali)

Muhammed Ali maçları Türkiye saati ile sabaha karşı yayınlanırdı. Babamla kalkıp, battaniyeye sarılıp seyrederdik. O zamanlardan aklımda kalan bu şarkı var.

15 Ocak 2013 Salı

Evde Kolay Cappuccino Nasıl Yapılır


Eskiden kahve denince kavanozdan alıp sıcak suya karıştırdığımız kahve gelirdi akla. Kehve satan dükkanlar ile birlikte çoğunun adını bile doğru dürüst söyleyemediğimiz bir sürü çeşit kahve çıktı ortaya.

"Evde, iş yerinde basit bir şekilde cappuccino nasıl yapılır?" diyorsanız işte yolu.

Kahvenizi kupanıza koyun, isterseniz şekerini de ilave edip üzerinde süt için pay bırakıp sıcak suyu içine boca edin.

Yarısı kullanılmış 1 litrelik tetrapack içinde uzun ömürlü sütü ağzı kapalı olarak bolca çalkalanıp köpürtün. Bir bardağa dökerek değil, sadece kutuyu sıkarak köpük kısmını alın. Mikro dalga fırına koyup taşmadan ısıtın.

Önce bardağın içindeki sütü kupaya yavaşça dökün. Sonra ısınmış köpükleri bir kaşık yardımıyla kahvenizin üzerine alıp, biraz da üzerine kakao eklediniz mi, sizden keyiflisi yok!


Alternatif hazırlama önerisi (Aralık 2016).

Bir kavanozun içine biraz süt koyun, ağzı açıkken mikro dalga fırında kaynatın. Çıkartıp kavanozun kapağını sıkıca (yoksa dökülür etraf batar) kapatın ve hızlıca çalkalayın (kavanozu). Sonra oluşan köpüğü kahveniz için kullanın.


14 Ocak 2013 Pazartesi

Blogger için SEO Önerileri



Arama makineleri için yazılarınızın daha görülebilir ve bulunabilir olması son derece önemlidir. Bunu sağlamak için SEO yani Arama Makinesi Optimizasyonundan az da olsa anlamak gerekir. Arama makinesi optimizasyonunun önemi ve bloggerların bunu iyi kullanabilmesi için neler yapılabilir?
Merhaba,
Bloglar diğer deyişle günceler bir dönem ülkemizde çok yaygın olarak kullanılıyordu. Herkes biraz da moda yüzünden blog yazmaya başlamıştı. Sonra sosyal medya siteleri ve özellikle de mikro blog sitesi Twitter yüzünden ilgi azalıp geriye çok az blog kaldı.

Yine aynı dönemde Google arama ağırlığını azalttı blog sitelerinde. Bir kaç yıl geçti geçmedi Google yeniden blog sitelerine ağırlık vermeye başladı. Hatta sadece resim yayınlayan blog sitelerini bile bu değerlendirme sıralaması (PR - Page Rank) içerisine katmayı ihmal etmedi.

PR önemli olmakla birlikte milyonlarca siteyi 10 üzerinden değerlendirdiğinizde sağlıklı dağılım sağlamak için çok ça çalışmak gerekir tahmin edeceğiniz gibi. Yine doğal olarak bir sıralama grubunda çokça yığılma olması da kaçınılmazdır.

Örneğin PR 2 olan siteniz pekala günlük 200 ziyaret alırken içeriğinizi düzeltmeniz halinde ziyaretçi sayınız artacaktır.

Google arama algoritması beni aşar. Bir her yönü ile anlamam için yeterli veri yok. İki yeterli veri olsa bile algoritma son derece karışık olmalı o nedenle onu anlamaya çalışmak yerine falcılık yapmak daha anlamlı olacaktır ;)

Lafı daha da uzatmadan kendimce ne yapmalı, ne yapmamalı listemi vereyim.

Blog'da SEO için Ne yapmalı?
1- Aranan içerik oluşturmalı. İçeriğiniz birilerinin işine yaramalı (Nasıl yapılır?, ne giyilir?, ne yenir?, nereye-nasıl gidilir?, vb.).
2- İçeriğiniz özgün olmalı (Bir yerden alıntı yapıyorsanız bile bunu belirtin ve üzerine kendi görüşlerinizi  ekleyin).
3- Yazınızda görsel kullanın (mümkünse kendiniz oluşturun).

4- Sitenize adsense reklamları almak fena fikir değil (Google reklamlara tıklatmak için sitenize trafik yollayabilir. Bu tamamen benim görüşüm.)
5- Yazınızla ilgili etiketleri kullanın (doğru sözcüklerle etiketleme yazının bulunurluğunu artırır).
6- Sosyal Medya'dan faydalanın (Yazılarınızı orada arkadaşlarınıza duyurabilirsiniz. Okuyan sayınızı artırabileceğiniz gibi internette fazladan bir link arama makineleri için fena bir referans olmayabilir).
7- Sevdiğiniz başka bloglara link verin. (Hem belki onlar da aynısını sizin için yaparlar. Birbirine destek olmanın kimseye zararı olmaz).

8- Sık yazın. (Blogunuzun güncel olması ve içerdiği yazı sayısının artması daha fazla sözcük içermesi demektir. Bu da arama makinelerinde bulunurluğunu artırır.)
9- Tüm yumurtaları aynı sepete koymayın (Tematik ayrı bloglar oluşturabileceğiniz gibi sırf Instagram fotoğraflarınızdan oluşan bir Tumblr blogu da beklediğinizden çok ilgi çekebilir. İnanmazsanız http://burcakcubukcu.tumblr.com adresindeki bloğuma bakın PR'i 2 olmuş ben görünce inanamadım).
10- Mobil cihazlar için sitenizin bir sürümü olsun (Blogger kullanıyorsanız zaten otomatik var ama başka bir servis ya da yazılım kullanıyorsanız yapsanız iyi olur artık insanlar akıllı telefonlar ve tabletleri çok kullanıyor.)


Blog'da SEO için ne yapmamalı? 
1- Taklit ve kopya içerikten kaçının! (Arama makineleri kolayca aynı içeriğin aslını bulabilir. Sitenize sandbox cezası aldırtmayın)
2- SEO için iyi bile olsa otomatik sayfa yenileme yapmayın! (Sayfa izlenme sayınızı artırsa da okurlarınıza saygısızlıktır.)
3- SEO için iyi bile olsa bir yazıyı birden fazla parçaya bölmeyin! (Sayfa sayfa olunca okurunuz yazının devamı için diğer sayfaları tıklar ama ben böyle sayfalara girince saydırıyorum haberiniz olsun örnek: chip direkt tıklanma oranlarınız artabilir ama okur gözünde değeriniz soru işareti!)
4- SEO için bütün gücünüzü harcamayın! (Bunun yerine içeriğe emek verin karşılığını alırsınız)
5- SEO için "CİNLİK" peşinde koşmayın! (Çekirge bir zıplar iki zıplar sonunda Google bir güncellemesinde algoritmada gerekli düzeltmeyi yapar ve yeni cinlik bulmanız gerekir. İyisi mi, uzak durun.)

Not: yazıdaki bazı görseller +Sizin Siteniz adresinden alınmıştır. Teşekkürler +Mert Heper

2 Ocak 2013 Çarşamba

Android'de Çağrıların Otomatik Reddedilmesi


Android 4.xx sürümünde güzel bir özellik var. Blacklist (karaliste) programı kullanmadan telefon rehberinizde numarası olan kişilerin sizi aradıklarında devamlı olarak meşgul tonu almalarını sağlayacak bir özellik bu.

İstediğiniz kişiyi telefon rehberinizde bulun, sonra sağ üstteki üst üste üç noktaya tıklayın. "Sesli mesaja gelen tüm çağrlr" yazan kısma resimdeki gibi tik attığınızda sizi aradığı anda meşgul sinyali alacaktır. Şebekedeki ayarlarınıza göre dilerseniz mesaj servisinize de yönlendirebilirsiniz.

Güzel ve kullanışlı bir özellik. İngilizce kullananlar da aşağıdaki gibi ayarlarını düzenleyebilirler.


1 Ocak 2013 Salı

Çizgili Kağıt


Çocuklar ödev yaparken çizgisiz kağıdın altına koyup, üzerinde düzgün yazı yazabilmeleri için defalarca çizgili kağıt yapıp yazıcıdan bastırdım.

Doğal olarak bastırdığım çizgili kağıtlar günlük dağınıklığın arasında kayboldukça yeniden basmak gerekti. Bunun için de her seferinde bilgisayarda kaybolan çizgili kağıdı yeniden yaptım. İşin kolayı, bulabileceğim bir yere dosyayı yüklemekti. Bari olmuşken herkesin işine yarasın dedim. Buraya da indirmek için linkini koyuyorum.

Aşağıdaki linklere tıklayarak çizgili kağıtlardan işinize yarayacak olanı indirebilirsiniz.

Çizgili kağıt (Sadece 1 mm kalınlığında siyah çizgili)
Çizgili kağıt PDF!

Kırmızı satır başılı çizgili kağıt
Kırmızı satır başılı çizgili kağıt PDF!

------------------------------------------------------
Öykü Kitabım Google Play'de satılıyor!

 Oturup bir kitap yazdım. İçerisinde büyük bölümü bilim kurgu hikayeler var. Tek derdim okuma alışkanlığının düşük olduğu Günümüz Türkiye'sinde hikayelerin gözden kaçıp yok olmaları. Ben bu hikayelere şevkat gösterdim. Siz de okuyun beğeneceksiniz. Teşekkür ederim. Sevgiler. Burçak Çubukçu   

31 Aralık 2012 Pazartesi

2013 Yeni Bir Yıl


Evet hep büyük beklentilerle gireriz yeni yıla sonra o da bir iki ay içerisinde eskiyip tükenir.

Yine de umut iyidir.

İnsanı mutlu eder iyi beklentiler de iyi girişimlere neden olur.

2013 güzel bir yıl olsun. Sonrakiler daha da iyi olsun tabi :)

Bu sene yavaş ama keyifli geçsin.

Bu arada Coca Cola'ya da helal olsun. Noel babayı yeşil beyazdan kırmızı beyaza çevirdikleri için yeni yıl diyince akla ilk olarak kırmızı beyaz renkler geliyor.

26 Aralık 2012 Çarşamba

Tele Satış Elemanlarından Nasıl Kurtulurum?


TTNET müşteri bilgileri bir şekilde piyasaya düştü bu açık. Ya bir çalışanları sızdırdı piyasaya verileri ya da kendileri tele satış için bayilere verdiler. Olan oldu bir kere, aslında ciddi bir adli durum bu ama "aman canım burası Türkiye olur böyle" mantığıyla boş verildi sanırım.

Taahhüt bitiş tarihime doğru arayan onlarca ADSL servis satıcısından yukarıdaki çıkarımı yapmıştım. Yeniden taahhüt verip aboneliğimi devam ettirmeme rağmen cep telefonumu arayanlar bir türlü bitmiyor. Neyse o andaki ruh halime göre kendileri ile neşemi buluyorum.

Mesela Digitürk için tele satış yapan arkadaşları dinledikten sonra verdiğim bazı cevaplar.
- Ben Digitürk'e karşıyım kardeşim.
- Siz benim blogumun kapanmasına neden olmuştunuz adınızı bile duymak istemiyorum.
- Evde kablo tv var kardeşim ne yapayım Digitürk'ünüzü?
- Yahu zaten TV seyretmem, sadece uyumak için geçerim karşısına, lazım değil.
- Taahütüm var.

Genelde dumur oluyorlar ama onların da bu işten hayatlarını kazanmaya çalıştıklarını unutmayıp bir saygısızlık etmemeye çalışıyorum.

Bir de TV ve ADSL'yi beraber satmaya çalışanlar var. Genelde HD olmayan paket ve uydu alıcıyı birlikte öneren paketleri aslında anlamsız olduğundan kolay püskürtülüyorlar. Her şeye rağmen susmadıklarında en etkili yöntem "taahhütüm var" demek oluyor.

Olgunlaşmamış bir ürünü satmak da kolay değil. TİVİBU satanlar da ayrı bir alem. İlla bedava paketi vermeye çalışmaları öldürüyordu bir ara. Şimdilerde aramaz oldular neyse ki. Gerçi onlar da ne sattıklarından habersizler. Eve Televizyonda seyretmek üzere almaya kalkarsanız modeminizi yenilemeye kalkıyorlar. Settop boxları da modeme kablo ile bağlanabiliyor. ortalıkta kablo kirliliğinden bıkmışsanız durum feci. HD yayın alabilmek için ise 8 Mbit yeterli değil ama tele satışçıların bundan haberi yok.  Ben olsam akıllı TV firmaları ile anlaşır gömülü ya da indirilebilir olarak TV ile birlikte gelmesinin teknolojisi üzerinde dururdum. Samsung TV'de çalışan AOL TV uygulaması 8 Mbit bağlantı ile takılmadan HD yayın izlenmesini sağlıyor. Demek ki istense olabilir!

Bir de işe yaramaz şeyler satanlar var. Fişe takınca elektrik tasarrufu yaptığını iddia eden aletler kesinlikle yalan, onlardan uzak durun mesela.

Gelelim başlıkta yazdığım sorunun en kolay yoldan cevabına.

Hiç uzatmadan ve satış yapanı dinlemeden "Teşekkür ederim, ilgilenmiyorum!" en etkili cevaptır.

Şimdilerde başlayan tele satış robotları sattıkları şeyi belirtip eğer ilgileniyorsanız 1'e basın diyorlar. Canınız sıkılıyorsa basabilirsiniz tabi de basmazsanız tele satışçıdan kurtulmuş olursunuz.

Bir de şöyle düşünün. En azından birileri sizi telefonda aramış oluyor. Yalnızlıktan sıkılıyorsanız tele satışçıları mutlu edin ne satıyorlarsa dinleyin uzun uzun sorun, sattıkları işinize yarıyorsa alın.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Kuantum Çağı Neler Getirecek?


KUANTUM Söylencelerinden çok etkilenenlere dostça tavsiyeler:

Malumunuz kıyamet diye velveleye verilerek geçirilen bir 21 Aralık yaşadık.

Oysa yıllardır kimi yüce ermiş şahsiyetler aydınlanma çağının geldiğini müjdeliyorlardı. Aha geldi aydınlanma çağı, hepimiz şimdi ışıl ışıl parlayacağız.

Peki bu muhteşem çağdan nasibimizi nasıl alırız? 

Tabi ki KUANTUM şeysiyle! Başına Quantum Mekaniğinden ödünç alınıp bir de Türkçeye güya çevrilen KUANTUM şeysi her şeyi çözecek.

Bunu nasıl yapacak? Bir kere adı yeter KUANTUM. Pek havalı ne olduğu yanında, hakkında hiç bir fikir vermese de kişilik bozukluğu olan uyanıkların ağzından düşmüyor böyle şeyler.

İnsan topluluklarının genelinde Rasyonellik (akılcılık) genel kabul görmüyor. Bir şeyin oluşuna akıl erdiremediğimizde hemen popüler kültür ögeleri ile süslü bir absürtlük silsilesi istifra eden topluluğa dönüşüveriyoruz. Birileri de bunu kolayca kullanıp kendi çıkarları için herkesi kandırıveriyor. Üstelik bunu kimi zaman huzur, kurtuluş, barış, demokrasi gibi gerçekten gerekli temel kavramları kullanarak yapıyor.

Secret denen kitabın ticari başarısı zaten dumanı tüten fitili feci ateşledi. Özetle oradan buradan toplama içerikle dolu (evet okudum :) ) kitabın en önemli mesajı "iyi biri olun ve sadece isteyin, evren sizi duyar ve isteğinizi yerine getirir". Kitabı okuduktan sonra sitesinden istek çekini indirip bastırdım ve üzerine 100 bin dolar yazdım (evet, abartmadım ne var? 1 milyon da yazardım ama gözüm tok). Tuvaletimin duvarına yapıştırıp bekledim gelmesini. Hatta yardımı olsun diye her hafta sayısal da oynadım. Ancak 3'ten fazla sayı tutmadı. "Ulan o kadar da istemiştim be" ama olmadı işte. Sonunda anladım ki kitabı "ulan bunun en büyük başarısı satarak yazarını zengin etmesidir" şeklinde eleştirenlerin dedikleri doğruymuş.

Ancak kitabın başarısı bir köşede "Yav ne yapsak da havadan para kazansak? Köprüyü, Galata Kulesini falan satmaya kalksak millet yer mi?" diye düşünerek bekleyenleri ateşledi. Şöyle bir arayın pek çok "KUANTUM" şeysi kitabı bulacaksınız piyasada.

Lütfen şüpheci olun ve biraz araştırın. Muhtemelen kişilik bozukluğu ya da şişkin egosu olan birilerinin her dediğine, hatta popüler kültürün pompaladığı söylentilere inanmayın!

Not: Hayır piramitleri dünya dışından gelenler yapmadı. Kafası çalışan, matematik ve mimari bilgisi olan bir insan topluluğu yaptı. Belki dev vinçleri, iş makineleri falan yoktu ama problem çözen organize olmuş toplu bir bilinçleri vardı ;). Çöl kumundan yaptıkları rampaların içine gömerek inşa ettikleri piramitleri daha sonra kazıp ortaya çıkarmış adamlar. İnanmıyorsanız bu konuda bilim adamlarının yaptıkları araştırmaları inceleyin. Ama yeter ki her söylenene körü körüne inanmayın. Kanıt isteyin.

Son Not: Unutmayın, birisi çok bağırarak düşüncelerini kabul ettirmeye çalışıyorsa büyük ihtimalle işkembe-i kübradan atıyordur.

En Dipteki Not: Akıllı olun! "Kuantum Sırrı" olsa olsa Sırrı isimli birinin lakabıdır ;)



Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...