Ana içeriğe atla

Öğrenmeyi Öğrenmek

Türkiye'de kişisel gelişim üzerine yazmak, denizde kayıkla akıntıya karşı gitmeye çalışırken, boşa kürek çekmek gibidir. Zira, var olan bir şeyi geliştirebilirsin. Aynen temeli olmayan bir bina yapmanın tehlikeli olması gibi. Okullar ve aile eğitim sistemimizin temelini oluşturmaya çalışır. Üniversiteler de insanları hayata hazırlar. Eğitim sistemi iyi de, öğrenmeye yöneltme konusunda ciddi sıkıntısı var. Öğrenme önemlidir. Hayatta başarılı olmak ve toplumun gelişmesi için öğrenmemiz daha çok öğrenmemiz gerekir. Bilgiyi çoğaltan, onlardan yeni bilgiler üreten toplumlar, diğerlerine göre avantaj kazanır. Böyle toplumlar kolayca gelişir ve ilerler. İlerlemeyen toplumlar diğerlerinin iş ve beyin gücü olmaktan ileri gidemez. Demek ki, başka toplumlara göre daha ileri gitmek için öğrenmemiz gerekiyor.

Neye İhtiyacımız Var?

Bence, temel eksikliklerden biri Türkçe eğitiminin yapılış şekli. Eğer Türkçe öğrenemezsek kendimizi düzgün şekilde ifade edemeyiz. Kendimizi ifade edemezsek karşımızdakini de anlayamayız. Dahası verilen diğer dersleri de anlayamayız. Dolayısıyla, Türkçe öğrenmeye ihtiyacımız var. Türkçe eğitimine yapılan en temel hataları düzelterek başlayabiliriz. Türkçe eğitimi okul öncesinde aile içerisinde başlar. Dolayısıyla, aileleri kitap okumaya teşvik etmek iyi olabilir. Tam olarak çözüm olmasa da, kitap okuma alışkanlığı dili kullanımı geliştirir. Ek olarak, düzgün ve doğru yazmayı da öğrenmek gerekli. Bunun dikkatli ve akıllı bir metotla gerçekleştirilmesi lazım. Türkçe, Çince kadar yazılması zor bir dil değil. Eğer onlar yapabiliyorsa biz de yapabiliriz.

Türkçe Neleri Öğretemiyoruz?

Dil bilgisi ile ilgili eğitimimiz, adeta dilden ve yazmaktan nefret ettirmek için tasarlanmış gibi. Oysa dilin yazım kuralları 10-15 sayfaya sığacak kadar az. Ekleri nasıl yazacağımızı 12 yılda öğrenmemek bir başarı sayılmaz sanırım. 
Sistem Türkçe öğretemiyor. Bari yanlış şeyler öğretmesin. Öyle değil mi? Kısa hikayemi anlatayım o zaman.
Ankara'da iyi sayılabilecek Devlet okullarında eğitim aldım. İlkokulum ve öğretmenim iyiydi. Orta okulda ise yine iyi bir okulda okuma şansım oldu. Ortaokulda Türkçe öğretmenim çok iyiydi. Yazmayı sevmemde çok etkisi oldu. Ancak, zaman, zaman sistem ufak hatalarla kendini gösterdi. Lise'de askeri okul sınavlarına girmeye karar verdim. O zamanda sınavlara hazırlayan kurslar yoktu. Zaten olsa bile buna imkanımız da yoktu. Kendimce bulabildiğim kitaplardan yararlanarak, sınavlara hazırlanmaya çalıştım. Sınavdan önce bir sağlık kontrolünden geçtik. Ardından, sıra yüz yüze görüşmeye geldi. Sorulan sorulara kendimce düzgün konuşmaya çalışarak cevap verdim. Yani bana öğretildiği gibi yazılan hali ile kelimeleri kullandım. E tabi yapacağım, edeceğim, gideceğim, göreceğim benzeri kelimeleri yazıldıkları gibi kullanınca, kimi siyasetçiler gibi konuşmuş oldum. Gözünün önüne getirmeye çalışın. Askeri okul sınavında bir aday mıyıl, mıyıl konuşuyor. Oysa asker dediğin bütün gücüyle aktaracağı bilgiyi aktarır. Tüm gücü ile  bağırarak! "BURÇAK ÇUBUKÇU 932. KISA DÖNEM, İSTANBUL, EMRET KOMUTANIM!" gibi. Neden bağırıldığını sormayın, büyük rütbeli askerlerin yaşlı olduğu ve kulaklarının iyi duymadığı bir dönemden kalmış olabilir. Ya da savaş gürültülü ortamlarda anlaşmayı sağlamak için öyle yapılıyordur. Sanırım, öyle fonetik, fonetik konuşunca, karşımdakilere oldukça komik gelmiştir. Oysa gerçek hayatta konuşurken öyle konuşmuyoruz. E ama bize Türkçe'nin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu yani fonetik bir dil olduğu söylenmişti. Oysa Türkçe Fonetik bir dil değil! Konuşurken bazı harfleri yutuyoruz. Özellikle yabancı kökenli kelimelerde yazıldığından çok daha değişik telaffuz (söyleyiş) edebiliyoruz. Konuşurken kelimelerin arasını birleştirebiliyoruz. İyi ama okullarda bunların hiç biri öğretilmiyor. Öğretilmiyor derken, bunu sistemetik kurallar bütünü haline getirip, öğrencilere monoton bir sesle aktarmak ve sınavda sormak, öğrenmeyi sağlamıyor. Ezberletmeye ve sınavdan sora unutmaya dayalı dil bilgisi ve Türkçe dersleri yerine, iyi konuşmayı ve bunu yaparken yazmayı da öğretmeye çalışmak daha etkili olabilir. Yaşayarak, konuşarak öğretmek, bunu öğrencilerin yaşama aktarmalarını sağlamak, yani onları eğitmek gerekli. Örneğin Türkçe'de sesli harfleri kelimedeki yerine, söylenişine göre farklı kullanmamız gerekiyor. "Üçe aldım, beşe sattım ve çok kar ettim" cümlesinde "kar" ekonomik faaliyet sonucunda elde edilen artı gelirdir. Kalkıp, "kışın yağan kar" ile aynı söylenirse konuşmanız çok garip olur. Sen de a harfine inceltme koy öyle yaz diyebilirsiniz ki o da başka bir sorun.
Türkçe konuşurken genel yanlışları yapmaktan kurtulmak mı istiyorsunuz? Kendinize Türkçeyi iyi konuşan ve kullanan kişileri örnek almaya ne dersiniz? Twitter'da Suha Çalkıvik'i @SuhaCalkivik takip edin. Web sitesi ise https://web.itu.edu.tr/calkivik/ "Kimdi?" diye merak ediyorsanız şu ses dosyasını dinleyin. Hemen hatırlayacaksınız. 
Türkçe'yi çok iyi konuşan ve bunu hayatına da çok güzel yansıtarak örnek olan başka kişi de Boğaçhan Sözmen. Onu da Twitter'da @bsozmen kullanıcı adı ile bulabilirsiniz. Web sitesi de https://www.bogachansozmen.com/ Onun da ses örneği bu linkten dinlenebilir.

Sözün Özü 

Türkçe öğreten öğretmen öncelikle kendisi iyi Türkçe konuşmalı ve örnek olarak öğrencilerinin önünde olmalı. Kırık Türkçe konuşan, "cağım, ceğim" diyerek düzgün konuştuğunu sanan siyasetçiler gibi konuşmamalı. Yabancı dil öğretmeni o dili kültürü ve söyleyişi ile düzgün kullanabilmeli. Çorum ağzı ile yabancı dil konuşma bir yana bırakılabilse de, bir dili öğretmek için o dilin yaşayan kültürüne de sahip olmak gerekir. Örneğin, artık kimse "Hello, how are you?" diye sormuyor. Cevap da "Fine thanks and you?" şeklinde verilmiyor. Dilin canlı ve zamanla değişen bir yapıda olduğu ve bebekler gibi dinleyerek ve konuşarak öğrenildiği unutulmamalı.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Köpük Baloncuk Nasıl Yapılır?

Köpük baloncuk yaparken deterjan ve su kullanıyorsanız muhtemelen baloncuklarınız hemen patlıyordur. Dayanıklı baloncuklar için çözeltinizin içine şeker ekleyin. Böyle olmaz! İlla tarif ver diyorsanız: 1/2 ölçü sıvı bulaşık deterjanı 2 ölçü su 2 çay kaşığı şeker (yetmezse daha çok koyun!) Bulabilirseniz şeker yerine gliserin de kullanabilirsiniz. Kolonya ve bir miktar aseton da katabilirsiniz çözeltinize.

Evde En Basit Şekilde Şarap Nasıl Yapılır? (Resimli)

Merhaba. Gurme bir arkadaşım var. Yaklaşık 4-5 senedir kendi tüketimi için şarap yapıyor. İlk yaptığı şarap, pek kolay içilemez olsa da, son yıllarda gerçekten lezzetli şaraplar üretiyor. Kendisine bu işi nasıl becerdiğini sordum ve ben de evde kendi şarabımı yapmayı geçtiğimiz yıl becerdim. Doğrusunu isterseniz ilk deneme için oldukça başarılıydı. Gurme arkadaşım, "yemeğe bile koymam senin yaptığın şarabı ama ilk deneme için güzel olmuş" dedi. Ben de bu sene de şansımı yeniden denemeye karar verdim. Hemen belirteyim, çeşitli kaynaklarda evde nasıl şarap yapabileceğinizi anlatan yazılar bulabilirsiniz ama doğrusunu isterseniz o kadar çok ince detaya ve tekniğe giriyorlar ki, anlaması ve yapması zorlaşıyor. Biraz örnek vereyim. 1- Özel ölçüm cihazları, 2- Oluşan karbondioksiti atmak için özel düzenekler, 3- Özel depolama çözümleri, 4- Fermantasyon başlatıcılar, 5- Fermantasyon durdurucular, 6- Alkol seviyesi ölçerler, 7- Kükürt ekleme ile koruma yöntemleri, 8- Öz

Basit Şarap Hava Kilidi Yapımı (Resimli)

Eğer evde kendi şarabınızı yapıyorsanız fermantasyon sırasında çıkan gazları dışarı atıp içeri hava girmesini önlemek önemlidir. Bunun için hava kilitleri kullanılır. Aşağıdaki videoda piyasada 12 liraya bulabileceğiniz bir hava kilidini görüyorsunuz. En iyisi böyle bir şey tavsiye ederim. Evde şarap yapma işini biraz büyüttüğünüzde hava kilitleriniz yetmeyebilir. Böyle ya da benzeri bir durumda, evde en basit şekilde nasıl şarap hava kilidi yapabiliriz? İşte bunu aşağıda anlatacağım. Malzemelerin tamamını yakınınızdaki hırdavatçıdan alabilirsiniz. Malzemeler: 1- Saydam ince hortum (Her hava kilidi için 1 metre kadar) 2- Matkap ucu (Saydam borunun içine girebilecek kalınlıkta bu uygulamada 6 mm idi) 3- Kısa plastik kelepçe 4- Matkap 5- Şişe kapağı Uygulama gayet basit. Dikkatlice kapağı delin. Açılan delikten zorlaya zorlaya hortumu geçirin. Sıkışık olmalı ki kaçak yapmasın. Resimdeki gibi hortumu toparlayıp, plastik kelepçe ile ayrılmasını engelley