17 Mayıs 2008 Cumartesi
Şirketçe nedir?
9 Mayıs 2008 Cuma
iPhone a Çinli Rakipler mi geldi yoksa?
22 Nisan 2008 Salı
Ya Biri İnternet'in Fişini Çekerse?
10 Nisan 2008 Perşembe
Kahvede Beyin Fırtınası
635 Metodu: Beyin fırtınası tekniğinin bir sistematik çerçevesinde uygulanması için geliştirilmiş bir metottur. Metodun adı olan 635 sayısı aşağıdaki kombinasyondan gelir.
- 6 katılımcı
- 3 fikir (her turda katılımcı başına)
- 5’er dakikalık 5 tur
- 635 metodu için hazırlanmış form
- Uygun bir çalışma ortamı
- 1 – 1,5 saat süre
Uygulama
1. Çözülmesi gereken bir problem bulunur.
2. Her katılımcıya 635 formu dağıtılır.
3. Problem açık ve net şekilde tanımlanır ve anlaşılmayan noktaları açıklığa kavuşturulur.
4. Problem tanımı her katılımcı tarafından 635 formunun başına yazılır.
5. Her katılımcı ilk 5 dakikalık turda 635 formundaki ilk satıra üç fikir ve yanına ismini yazar.
6. 5 dakikalık süre dolduğunda katılımcılar ilk satırını doldurduğu formu diğer katılımcıya verir (formlar dairesel olarak değiştirilmeli, aynı form iki katılımcı arasında gidip gelmemelidir).
7. Daha sonraki turda, katılımcılar önlerine gelen formdaki diğer katılımcılar tarafından yazılan fikirleri okurlar ve üç yeni fikir daha yazarlar (formda yazılı olan fikirleri okuyarak onlardan esinlenmek veya o fikirleri geliştirmek serbesttir ve yapılmalıdır).
8. 5 dakikalık sürenin dolumu ile formlar bir sonraki katılımcıya verilir ve bu iş daire tamamlanana kadar sürdürülür (turlar ilerledikçe form üzerinde okunması gereken daha fazla fikir olacağından, son iki turda katılımcılara 6-7 dakika verilmelidir).
9. Dairenin tamamlanması ile formlar incelenir. Kullanışlı fikirler işaretlenir ve tahtaya yazılarak (veya projeksiyondan yansıtılarak) tartışılır.
10. Tartışmanın sonucunda en uygun fikirler seçilir.
Alternatif Yöntem: Kahveye "Yaratıcı Problem Çözme Teknikleri" konusunda uzmanlaşmış bir eğitim danışmanı çağrılır. Saatine 100 YTL ödenerek, sabahtan akşama kadar eğitim adı altında zaman geçirilir. Akşam herkes yorgun ve mutlu bir şekilde aynı zamanda da problemi unutmuş bir halde evlerine gider. 25 kişilik gruplar için idealdir. Kaynaklar: http://www.guncelbilgiler.com/dusunme-teknikleri-beyin-gelistirme-yontemleri-zeka-akil http://www.innocentric.com.tr/ http://www.dersimiz.com/eyazim/yazi.asp?id=5928 Mart 2008 Cuma
iPhone Teleskopu
24 Mart 2008 Pazartesi
Journeyman
17 Mart 2008 Pazartesi
Time Dünyayı Değiştiriyor
10 Ideas That Are Changing The World TIME
14 Mart 2008 Cuma
Youtube'un Yeni Görünümü
13 Mart 2008 Perşembe
Dokunmadan Dokunmatik Ekran
11 Mart 2008 Salı
Kendini Bil
Yazıya, bir klişe ile başlayacağım. Yukarıda canlandırmasını gördüğünüz, Delfi tapınağının girişinde "kendini bil" (gnothi seauton) yazar. Aslında felsefi olarak dipsiz bir kuyunun girişini gösteren bir sözdür. Ancak kendini tanıma serüvenine en baştan başlamak gereklidir.
Socrates tarafından Yunan uygarlığına kazandırılan bu söz aslında büyük ihtimalle Mısır'dan edinilen bilgilerin bir parçasıdır. Ancak daha önceki bir uygarlığa ait birikim olduğu konusunda spekülasyon yapmadan da duramayacağım.
Şimdi durup dururken kendimden bir örnek vereyim (buna bayılıyorum).
Geçtiğimiz ayın başından bu yana sol ayağımın yan tarafında bir ağrı var. Hissettikçe endişelendiren, "acaba gene topuk dikenim mi nüksedecek" diye düşündürecek kadar sıkıntı veriyor! İyi de, bu seferki topukta değil, sol ayağın solunda serçe parmağın aşağılarında bir yerde.
Doktora göstermeden önce kendi kendime, bir kere daha yaptıklarımı sorguladım. Ayakkabım mı hatalıydı yoksa? Uzatmayayım; özellikle evde bilgisayar başında birşeyler yaparken sol ayağımı içe büküp, üzerine de sağ ayağımla yüklendiğimi farkettim. Sen farketmeden ayağını ez dur, sonra da "neden ağrıyor bu" diye hayıflan!
Şimdi felsefesini yapmaya çalışalım biraz. Kendini bilmek, aslında aydınlanmanın başlangıcı. Belki de bir üst bilinç haline geçmenin ilk kapısı. Tasavvuf da bu konuyu atlamamıştır. Öğretilerinin en önemli unsurlarından biri "kendini bilmek"tir.
Yunus Emre, asırlar öncesinden belki de bu güne sesleniyor! Sesini duymamız gerekiyor. Nedenine gelince, Türk insanı Müslümanlık ile buluşmanın ve aydınlanmanın yolunu aslında çok eskiden açmıştır. Laik ve aynı zamanda yaygın inancı müslüman olmak Anadolu'da anlaşılabilir bir durumdur. Bunu anlayamayanlar, Anadolunun yaşadığı aydınlanma sürecini yaşamamış olan toplumlardır. Lütfen, uzun da olsa, daha önce okumuş olsanız da, aşağıdaki dizeleri bir kez daha sindire sindire okuyun...
İlim Bilmektir - Yunus Emre
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır
Okumaktan mana ne
Kişi Hakk'ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eri hak bilmez isen
Abes yere yelmektir
Dört kitabın manasın
Bellidir bir elifde
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yigirmi dokuz hece
Okusan ucdan uca
Sen elif dersin hoca
Manası ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden eyice
Bir gönüle girmektir
Türkiye Cumhuriyeti laik olması son derece doğaldır. Bu aslında cumhuriyetten çok daha önce başlamış bir aydınlanma sürecinin sonucunda olmuştur. Atatürk, aydın ve kamil bir insan olarak bu sürecin adını koymuştur. Ancak bu yaptığı öyle basit bir devrim değildir. Burada hedef alınan Kurtuluş Savaşında hadleri bildirilen düşmanlardır. Gerek batı, gerek doğudaki emperyalist unsurlardır.
Bu unsurların uzantıları halen çabalarını sürdürmektedir.
Ağrıyan ayağımın farkında olmak için harcadığım çabadan başlayıp geldiğim noktaya bakın.
Yıldızlara bakarak yürürüp, geleceği görmeye çalışırken dikkat edin, önünüzde çukur olmasın!...
Kendinizi bilin ve tanıyın,
Kaynaklar:
http://www.weblopedi.com/i/ilim_bilmektir_yunus_emre_sarki_sozu_ve_sozleri-t5170.0.html
http://www.atlantisresim.com
http://www.shunya.net
9 Mart 2008 Pazar
Küçük ve becerikli
6 Mart 2008 Perşembe
Tak Fişe, Başla İşe!
Yukarıda görmekte olduğunuz Mini Station SOH-2000 fiyat ve kalite olarak aşağılarda olan bir ürün. Bir sunucuyla ethernet portu aracılıyla haberleşiyor, VGA, fare, klavye ve hoparlörlerinizi bağlayıp (mikrofon girişi yok!) sunucunuzun gücüne göre 30 adede kadar terminal sahibi olabilirsiniz. Oyun oynatmadan sadece internet erişimi verecek bir eğitim salonu için düşük maliyetli çözüm olarak düşünülebilir. Sunucunuzun üzerindeki tüm windows uygulamalarını sorunsuz çalıştırabiliyor. Tek bir PC'yi birden fazla kullanıcıya kullandırmak işin özü. Biraz daha iyi bir cihaz istiyorsanız, var elbet. Ncomputing L230 Network Terminali neredeyse tam bir pc kadar bağlantı noktasına sahip. Son derece az enerji tüketiyor ve sessiz. Fazladan mikrofon ve USB bağlantıları da var. "Bilgisayar isterim" diye sızlanıp duran ilköğretimdeki çocuğunuzun odasına, yada doktor muayenahanenizdeki yardımcınızın masasına düşük maliyetli bir çözüm olarak düşünülebilir mi ne dersiniz? Bu cihaz yanında gelen aksesuarla bir adım öne geçiyor. Hele Standart lcd monitörlerin arkalarında yer alan montaj yuvasına takılmasını sağlayan bir aksesuarı var ki ortalıktaki kablo salatasını bir anda organize ediyor. Fiyatı 333 YTL.
Bir de yukarıdaki cihaz var. HydraPAC 2000/XP Multimedia aslında biraz daha geri bir teknoloji sayılır ama kimine daha kullanışlı gelebilir. Bu cihaz ethernet değil usb üzerinden haberleşerek tek PC'yi çok kişiye kullandırabiliyor. Bu defa da herkesin kendi monitör, klavye, fare ve ses imkanı var tabi ki. 8 adede kadar kullanıcı sayısı ise doğal olarak ethernet üzerinden 30 adede kadar çıkabilen diğer modellerin gerisinde kalıyor. Multi PC network terminali yukarıdakilere göre daha gelişmiş bir cihaz olarak ortaya çıkıyor. Windows Ce işletim sistemi ile ya da Gömülü terminal yazılımı ile çalışıyor. Diğerleri gibi 30 adede kadar bir sunucuya bağlanabiliyor. Avantajı, tamamen Türkçe bir arayüze sahip olması kuşkusuz. Ayrıca CF hafıza kartı ile hafızası arttırılabiliyor. İşte bomba Şimdi sıkı durun en iyisini sona bıraktım. Yukarıda anlatılan tüm cihazlar bir ana bilgisayara muhtaç. İyi de kendi başına çalışsa fena mı olur bu cihaz? Beklentilerin biraz ötesinde bir cihaz var aslında. Yer kaplamama konusunda ise benzeri yok denilebilir. İşte Jack PC. Ya da halk arasındaki kullanımıyla Priz PC. Priz PC gerçekten yenilik getiriyor. Standart ethernet portu sökülüp yerine takılabiliyor. Enerjisini ethernet hattından alıyor (buna uygun donanım desteğinin switchte olması gerekiyor yoksa üzerindeki adaptör girişinden beslemek lazım).
İşin asıl ilginç yanı bu cihaz resmen bir PC. Üzerindeki işletim sistemi Windows Ce. Bunun olası bir iki sakıncası olabilir tabi. İstediğiniz tüm programları çalıştıramayabiliyorsunuz. Ancak bu cihaz o kadar az yer kaplıyor ki (hatta kaplamıyor).
Birkaç değişik konfigürasyonlu modeli var. Cihazı monte ettikten sonra geriye monitör, klavye ve farenizi takmak çalışmaya hazır hale gelmesi anlamına geliyor.
En üst modelinin özelliklerini yazmadan geçmeyeyim.
Özellikler: DVI-I görüntü çıkışı, ikili monitör desteği, Sağlam, çalınmaya karşı dayanıklı yapı, Duvara, mobilyaya, zeminde saklı ethernet kutulara montaj kolaylığı, Ethernet üzerinden güç desteği veren (PoE) standart cihazlara bağlanabilme. Aynı zamanda dışarıdan da beslenebilme, RISC bazlı mimari, 8 Mb video belleği İsteğe göre düzenlenebilir masaüstü arabirimi, Kullanıcı ihtiyaçlarına göre plug-in'ler ile şekillendirilebilen modüler işletim sistemi, Tak-çalıştır özelikli, Bilgi güvenliği yüksek, Virüslere ve Truva Atlarına (Troyan) karşı neredeyse %100 güvenli, Kullanıcı yönetim arabirimiyle ölçeklenebilir bir sistem yönetimi.
Windows Ce yerine Linux bazlı bir işletim sistemi alternatifinin de yakında sunulma ihtimali var.
Donanım özelliklerinin dikkat çekici özellikleri ise şunlar: 128 mb DDR hafıza, 64 MB sabit disk niyetine flash bellek (kutu içinde), 4 usb girişi, Mikrofon ve hoparlör girişleri, Ethernet (buat içinden kablo bağlantısı) Sunucu aracılıyla veri yönetimi uygulamaları desteği.
Aşağıya tanıtıcı filmini de ekledim. İngilizce bilmeseniz de izleyebilirsiniz. Cihaz ve kullanım alanları hakkında fikir veriyor.
Bu teknolojik gelişme hızı ile 10-15 yılda peynir tenekesi büyüklüğünde PC'ler buatın içine girdi ya, artık bundan sonra ne görsem şaşırmayacağım, söz.
Sağlıcakla kalın.
27 Şubat 2008 Çarşamba
25 Yıllık Korku "Thriller"
24 Şubat 2008 Pazar
Nasıl bir fotoğraf makinesi almalı?
Ey Eurovision Sen Kimsin?
Yapay zeka, hayatımızın birçok alanına girmeye devam ediyor. Ben de bir süredir blog yazılarımı YouTube'a aktarıyorum. Neyse ki, 10 yıl ...
-
Köpük baloncuk yaparken deterjan ve su kullanıyorsanız muhtemelen baloncuklarınız hemen patlıyordur. Dayanıklı baloncuklar için çözelti...
-
Merhaba. Gurme bir arkadaşım var. Yaklaşık 4-5 senedir kendi tüketimi için şarap yapıyor. İlk yaptığı şarap, pek kolay içilemez olsa da, s...
-
Kızım ilköğretim 5. sınıf öğrencisi. geçtiğimiz günlerde Fen ve Teknoloji dersinden performans ödevi yapmanın zamanı geldiğinde benden yard...
-
Çocuklar ödev yaparken çizgisiz kağıdın altına koyup, üzerinde düzgün yazı yazabilmeleri için defalarca çizgili kağıt yapıp yazıcıdan bas...
-
Yeni medya, alışveriş, müzik siteleri genellikle sizi tanımak isterler. Sitelerden yararlanmak, kimi zaman alışveriş yapabilmek için, pe...