Tepenyaki Alaturka yakında Ankara'da açılacak olan hoş bir mekan. Çukurambar'daki mekanda hizmete girmeden önce bir test sürüşü fırsatı buldum.
Öncelikle mekan son derece kolay fark edilen yol üzeri bir yerde. Henüz açılmadığı için tam adresini vermiyorum. Ama açıldığında nasıl olsa herkes kısa sürede yerini öğreneceğinden bunun bir sorun olmayacağını düşünüyorum.
Bizleri aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz personel karşıladı içeride.
Kısa bir tur attık içeride.
Yukarıdaki fotoğraf özel odalardan biri. Küçük bir topluluğun hem sohbet edip hem de yemek yiyebileceği, belki yemek sonrası kahvelerin eşliğinde yönetim kurulu kararlarını gözden geçirebileceği bir ortam.
Diğer özel oda göreli olarak daha büyükçe. Bu odada da masadaki pişirme panı dikkatten kaçacak gibi değil. Yeri gelmişken havalandırma sistemi nedeniyle yemek kokmuyor ne çevre ne de üzeriniz.
Çok sayıda katılımcının olduğu durumlar için büyükçe bir özel oda daha var. Odaların ses izolasyonu tam olduğu için diğer tarafta maç seyredilse bile bu odada ses sorun olmuyor.
Aksesuarlar özenle seçilmiş. Yukarıda gördükleriniz tuzluk ve biberlik.
Merdiven aralığından yukarı bakıldığında görülen manzara güneş kültü gibi görünüyor.
Giriş kattaki, mekanın adını aldığı Teppanyaki saclı masalar.
İnsan bozmaya kıyamıyor. Ama yemek yenirken bu güzel kurulumun bozulması kaçınılmaz. Uzakdoğu vazgeçilmezi porselen chopstickler (yemek çubukları) de unutulmamış.
İşte en sevdiğim çorbalardan biri Acılı Ekşili kırmızı et yemesem de iki - üç kaşık alamadan edemedim. Ama yazık oldu çorbaya ne yalan söyleyeyim.
Ahtapot salatası yine bir sanat eseri gibi karşımda duruyor. Ancak fotoğraftan lezzeti aktarmak mümkün değil ne yazık ki.
Uzak doğu mutfağı ile Türk Mutfağının harmanlandığı mekanda masamızın gösterisine başlayacak olan şefimiz yerini alıyor. Kendisi Çin'den gelenlerden. İşini güzel ve zevkle yapan biri. Doğrusu törensel gösterisi en az yemek kadar keyifli idi. Yazının devamında bir iki film bulabilirsiniz.
Tepanyaki detayları göz kamaştırıcı.
Yukarıda kısaca sunumdan bir parça ekledim ama canlı olarak izlemek bambaşka tabi.
Gözümüzün önünde nefis kokular çıkartarak kavrulmuş soğan ve havuç zar gibi inceltilmiş bifteklere sarılarak rulo oluverdi saniyeler içerisinde.
Pişmeye başlayan etin kokusundaki aromaları duymak lazımdı.
Kısa sürede sunuma hazır hale gelen bifteklere saygı mı duymalı yemeli mi diye düşünen olmuştur aramızdan eminim.
Patlıcan, soğan, kıyma, domatesli sos, yoğurt. Yanılmadınız. Sırada Ali Nazik bey var.
Bir kaç spatula darbesi ile altı nefis patlıcanlarla bezeli Ali Nazik bir anda hazırlanıverdi. Tabi yine izlemesi son derece keyifli bir törensi gösteri ile. İnsan ister istemez, "bu yemek pişirmekse, bizim evde yaptığımıza ne deniyor acaba" diye düşünüyor. Kıyamayıp alttan alttan patlıcanları yemekten kendimi alamadım.
Bir sonraki porsiyon da çok tanıdık, çöp şişte tavuk. Yine son derece kıvamında ve ustaca pişirilen tavuk için dayanamayıp soya sosu istemem iyi oldu ama Türk damak tadı için "soya sosu bizi bozar" diyenlerdenseniz olduğu gibi güzel yumuşak tavuk şişler mideye indirilebilir tabi.
İlk parçayı yuttuktan sonra çekmeyi akıl ettiğim fotoğraf. Bu arada kırmızı et kısımlarını pass geçmiş olduğumdan torpilli iki parça şişin gayet güzel gittiğini de belirtmek isterim.
Bu sanat eseri gibi duran parçalar az sonra yumurta ve prinç ile harmanlanacak ama ayrı ayrı gözümüzün önünde pişecekler önce.
İşte aynen böyle.
Gördüğüm en törensi pirinç pilavı hazırlığı sonrasında, tatlı ekşi sos ve soya sosu rica edip bu harika pilava ekleyivereceğim.
Görüntü bir harika. Yemesi verdiği keyif ise ancak o masanın başında anlaşılır sanıyorum.
Her güzel şey sona eriyor ne yazık ki. Ama bunun sonu da güzel.
Ananaslar güzel güzel ılıtılmış panda pişiyorlar.
Üzelerine gelen yarım küreler dondurma.