Şu sıralar bir yandan beğenerek, kısmen de sinir olarak izlediğim Smile Adsl reklamından bahsetmek istiyorum.
7 Ocak 2009 Çarşamba
My Name is John - Smile Adsl
Şu sıralar bir yandan beğenerek, kısmen de sinir olarak izlediğim Smile Adsl reklamından bahsetmek istiyorum.
26 Aralık 2008 Cuma
Kaos Kuramı ve Global Kriz
Kaos Kuramı ile ilgili en bilinen örnek kuskusuz "Kelebek Etkisi"dir. Hani Çin'de bir kelebek kanatlarını çırpar da Amerika'da kasırga kopar ya. Öylesi bir teori işte.
Son zamanlarda yaşamakta olduğumuz 2007 Morgıç krizinde de, bir şekilde kuram kendini kanıtladı sanıyorum.
Bu defa kelebek değil ama bir t
akım finans virtiyözü oldukları iddia edilen KELebek türdaşlarımız (primatlar ailesinden homo sapiens'ler) 10 paralık mülkü, 20 paraya morgıçlayıp bunu da finans piyasalarında "çoook yakında bu mülklerin değeri 30 para olacak, bizi fonlayıp zengin olun!" diye güzel güzel pazarlarken saadet zinciri mülkler için kimsenin 10 para bile vermemesi nedeniyle kopunca, kriz patladı.
Finans kurumlarının, açığa pazarladıkları ve gerçekte mevcut olmamakla birlikte varlığını sadece morgıçla ev alıp 10 paralık evin bedelini 30 para olarak geri ödeyecek saftiriklerin (yandaki resimde altta kalmış olarak görülen şahıs gibiler) konuya uyanmaması üzerine kurulu bulunan stratejileri çöküverdi.
Toplam borç miktarları sermayelerinin kat kat üzerinde olduğundan birer birer tüm finans kurumları çuvalladıklarını ve iflas ettiklerini açıkladılar. ABD para basıp bu kurumları kurtarmaya çalıştıysa da işe yaramadı. Çünkü bir kere kriz başlamıştı.
Peki neden bu kriz bu kadar etkili oldu da ülkemizde bile 100 binlerce kişi işsiz kaldı?
Post endüstriyel ülkeler refah ve serveti acılı bir süreç sonunda çok çalışarak ve kısmen başka ülkelerin kaynaklarını sömürerek uzun zamanda elde etmişlerdi. Zaman içinde en pahalı şey emek haline geldiğinden ve devlet de kaynaklarını büyük ölçüde sağlık, emeklilik, işsizlik ödemeleri olarak harcadığından üretimi gelişmemiş ülkelere kaydırarak refahı bir süre daha sürdürmek mümkün oldu. Ama sanırım sonunda zurnanın zırt dediği yere gelindi.
"Mal üretmeyeyim, teknolojiyi üretip mallarını fakir ülkelere ürettireyim" mantığı iyi güzeldi de Amerikan işçileri bu dönüşüme ancak bu kadar dayanabildiler demek ki. Doğaldır ki araba üreten bir adama teknoloji ürettirmek pek mümkün olmayacağından arabaları bile uzak doğuda ürettirip getirmek de daha ucuza geldiğinden diğer sanayiler gibi araba sanayii de kapılarına kilit vurma planları yapmaya başladı.
Batılı ülkeler bu kötü sonun uzun süredir farkındaydılar aslında. Avrupa yıllardır boşuna bilgi toplumu yaratmaya çalışmıyor! Amerika neden daha fazla doğal kaynağa hükmedebilmek için deplasmanda çocuklarını kırdırıyor sizce?
Oyunu bozan, önemli faktörlerden biri Çin ve Hindistan gibi neredeyse sınırsız ve ucuz tanımının da altında kalan maliyetler ile çalışan işgücünün ezici varlığı oldu. Üstelik gelişmiş ülkelerin elindeki teknoloji kartı da kısa sürede Çin gibi ülkelerin eline geçiverince batılı üreticilerin elinde geriye bir tek markalar ve şık tasarımlar kaldı. Sizce, 10 yıllı sayılarla ifade edilebilecek sürede teknoloji kartını batının elinden alan bu geri kalmış ülkeler ne kadar sürede markaları ve şık tasarımları ele geçirir?
Geriye kaldı lokomotif sektörler! Yok inşaat sektöründen bahsetmiyorum. Bahsettiğim silah ve savunma sanayii.
Bitmeyen savaşların ve dinmeyen kanların bir anda bitmesi bu ana sektörü ne hale getirir dersiniz? Ya gelişmiş ülkelerde bu üretimlerden para kazanan milyonlarca işçi ve işletmenin hali nice olur. Asıl böyle bir durumda siz global krizin en derinini görürsünüz.
Bu açıdan düşünülünce dünyada bu kadar kanın boşuna akmadığı, hatta 9/11 sırasında tüm dünyanın gözleri önünde yitirilen 3000'den fazla insanın bu uğurda canlarını feda ettikleri gerçeği ortaya çıkmıyor mu?
2009'da kriz derinleşecek diyorlar ya bu görüşe katılmamak mümkün eğil. Tabi ki derinleşecek çünkü bu dediğiniz kehanet kendini gerçekleştirmek zorunda. Hele ülkemiz pek bir sever krizleri. Psikolojik çöküşleri. Aslında son 30-40 yılımızın ekonomik yapısına bakarsanız değişen fazla bir şey yok. Krize girecek pek birşey de yok. Üretim deseniz bizde teknoloji deseniz bizde. Finansal yapımız da eski deneyimlerimiz nedeniyle sağlam. Panikleyip sistemden çıkan sıcak para nedeniyle biraz güç duruma düşmüş olsa da krizden fazla etkilenmemizin nedeni bence 30 yıl çift haneli enflasyonla yaşamamızla aynı: Psikolojik. Aksi halde yıllık hedeflerini gerçekleştirmiş pek çok firma panikleyip işçi kıyımına gitmezdi, öyle değil mi?
Ülkemizde yakındaki seçimler krizin derinleşmesini Mart ayına kadar engelleyecektir. Bu arada herkesin gündeminde seçimler ve siyaset olacağından 3 ay daha rahat geçer. Bu arada bir mucize olur ve global kriz durulursa yaşadık. Size söyleyeyim olan 50'li ve 60'lı yıllarda doğmuş olup kriz bahanesiyle işini kaybeden insanlarımıza olacak.
Özetle, şu kelebeği bir yakalarsan kanatlarını fena yolacağım da Türkiye'de kanatları yolunan bir kelebeğin dünyanın öteki ucunda ortaya çıkartacağı etkiden korkuyorum.
Sağlıkla kalın.
15 Aralık 2008 Pazartesi
Zamanı Durdurmak
Bilim kurgu dizilerinin ve filmlerinin pek bir moda haline getirdiği zamanı durdurmak mümkün mü?
Şüphesiz zamanı istediğimizde durdurabilsek ve durmuş zamanın içerisinde istediğimiz gibi hareket edebilsek, nesnelerin yerini değiştirebilsek, insanların duruşlarını değiştirebilsek pek keyifli olabilirdi. Heroes'un zamana hükmeden karakteri Hero Nakamura bunu yüzünü ıkınır gibi buruşturarak yapabiliyor. Keşke hepimiz için o kadar kolay olsaydı.
Click filminde ise Adam Sandler elindeki kumandanın durdurma tuşuna basıp zamanı dondurup çevresindeki insanların ellerini ayaklarını sağa sola çekiştiriyordu.
Peşinen söyleyeyim eğer eskaza böyle bir zaman durdurma olayını becerebilirseniz çevrenizdekilerin orasını burasını kurcalamayın! Hatta dokunmayın bile. Zamanın durması pek mümkün olmasa da sizin göreli olarak ışık hızına yaklaşacak bir hızda hareket edebilme yeteneğine sahip olmanız, çevrenizdeki zamanın sizinkine göre daha yavaş akması etkisini yaratabilir. Tabi bu durumda zaman gerçekten size göreli olarak durmuş gibi bir hal almışken nasıl çevrenizdeki havayı soluyabileceğiniz ayrı bir problem. Bu hızda hareket edebilmek için gereken enerjinin büyüklüğünü bir an için göz ardı edelim. Hala kuantum fiziğine tam olarak hakim olamadığımız için bir şekilde bunun mümkün olduğunu varsaysak, ışık hızına yakın bir hızda birine küçük bir fiske atsak bile bu etkinin karşı tarafta ve hatta sizde ne tür bir tepki oluşturabileceğinin deneysel olarak tespit edilmesi tehlikeli olabilir.
Olayın masalsı yanı ise çekiciliği yüzünden daha pek çok bilim kurgu esere ilham kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Peki zamanı durdurmak mümkün mü? Belki, hatta zaman kendiliğinden durup, yeniden devam ediyor da olabilir ama zaten biz bunun farkına varamadıktan sonra, bunun ne faydası var ki?
Bir ara, ben de bir bilim kurgu denemesi yaparsam bu fikirleri de kullanabilirim sanırım.
Sağlıcakla kalın! Bu zaman akışı içinde kalın :)
5 Aralık 2008 Cuma
YouTube Sanal Senfoni Orkestrası
4 Aralık 2008 Perşembe
Google Sosyalleşmeye Devam Ediyor
3 Aralık 2008 Çarşamba
Merve'yi Tavlayabilir misiniz?
29 Kasım 2008 Cumartesi
Hangi Forum Yazılımı?
İlk intibalarımız oldukça iyi oldu. Açık Kaynak Kodlu yazılım hem istediğimiz özelliklere sahip, hem de kolayca güncellenebiliyor. En güzel yanı da temalar sayesinde şekilden şekle, renkten renge kolayca girebilmesi. Üstelik pek çok modifikasyon dosyası ve eklentisi de mevcut.
Bir başka alternatif olan vBulletin'i de düşünmedik değil ama ücretli olması nedeniyle daha önceki kötü deneyimimiz bizi durdurdu.
Kısaca SMF yazılımını tercih edişimizin hikayesi böyle. Son halini görmek isterseniz http://www.antrak.org/forum adresine göz atabilirsiniz.
Sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle.
14 Kasım 2008 Cuma
Çakma iPhone tanıtımını izlemek isterseniz
10 Kasım 2008 Pazartesi
Whois bilgileri ve fazlası
Bu aralar bir alan adının detaylı bilgilerini sorgulamak için Sitebul'u kullanıyorum. Son derece hızlı çalışan sitenin sorgulama boşluğuna istediğiniz alan adını yazın anında sonucu geliyor. Alan adı ile ilgili sahip, adres, ülke, telefon bilgilerine bu yolla ulaşabiliyorsunuz. Aynı zamanda, "Dmoz'da, Teknorati'de, Alexa'da yer alıyor mu? Google'daki sıralaması ne?" gibi sorulara da cevap alıyorsunuz.
Alan adının farklı uzantılarını da sorgulama sonuçlarının alındığı sayfadan zahmetsizce deneyebiliyorsunuz.
Sorguladığınız alan adının arama motorlarında yer alıp almadığı. Aynı zamanda arama motorlarınca bulunan, siteye başka web sayfalarında verilen linklerin de sonuçların arasında bulunması işinizi kolaylaştıracaktır.
Alan adına sahip sitenin kaç zamandır internette yayında olduğuna ilişkin bilgi bile emrinize amade.
Çok kullanılan linklerinize eklemenizde fayda var.
Sağlıklı günler dileklerimle.
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP
Siz beni halâ anlamadınız
Ve anlamayacaksınız çağlarca da…
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u diyorsunuz
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.
Mustafa Kemal'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?
Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Bana, muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan…
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
Halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz.
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların…
Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız;
Laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı… Kitaplar…
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar…
Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü…
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?
Mustafa Kemal'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter!
Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Gitmesek te, görmesek te....
Yurdumuz Anadolu'nun evsahipliği yaptığı uygarlıklara pek de fazla ilgi gösterdiğimiz söylenemez.
İlgi göstersek de göstermesek te aslında o tarih bizim tarihimiz. Anadolu'da yaşayan tüm uygarlıklar bizim atalarımız.
Gitsek ve de görsek daha iyi olur, yabancılar bu konuda bir arşiv oluşturmuşlar bile. Biz gitmesek te uzaklardan gelen meraklıların oluşturdukları fotoğraf arşivleri gezilmeye değer.
Aşağıdaki linklere tıklayarak gezinebilirsiniz.
Abana, Adana, Afyon, Ahlat, Akdamar, Aksaray, Alacahöyük, Alanya ve Side, Amasra, Amasya, Anamur, Ani, Ankara, Anıt Kabir , Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Antakya, Antakya müze, Antalya, Termessos, Perge, Artvin, Assos, Ayvalık, Ballıca Mağarası, Balıkesir, Bergama, Birecik, Bitlis, Bodrum, Boğazkale, Boyabat, Bursa, Çanakkale, Çayeli, Cappadocia - içinde özel galeriler kiliseler ve şehirler var, Çorum, Dalyan, Didyma, Divriği, Diyarbakır, Doğubeyazıt, Edirne, Efes, Erzincan, Eğirdir, Erzurum, Eskişehir, Fethiye, Gaziantep, Göreme, Harran, Hasankeyf, Ihlara, İnebolu, Isparta, İstanbul 1 , İstanbul 2, İstanbul 3, İstanbul Levent, İstanbul Yedinci Tepe, Istanbul Pera, İstanbul dolaşı, İstanbul Üsküdar, İstanbul Boğazı, İstanbul Aya Sofia, İstanbul Kariye Müzesi, İstanbul Top Kapı Sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul Çinili Kösk Müzesi, İstanbul Asker ve Deniz Müzesi, İstanbul Dolmabahçe Sarayı, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İzmir, İzmit, İznik, Kahramanmaraş, Karaman, Kars, Ani ve Hopa ile, Kaş ve Patara, Kasaba, Kastamonu, Kayseri, Knidos, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Mersin, Midyat, Milas, Miletus ve Priene, Muğla, Muş, Mustafapasha, Niğde, Niksar, Ordu, Ortahisar, Pamukkale, Hierapolis ve Aphrodisias, Samsun, Şanlıurfa, Sardis / Sart, Selçuk, Siirt, Silifke, Sinop, Sivas, Tarsus, Taşköprü ve Kale Kapı, Tekkiraz ve Akkuş, Tercan, Tire, Tokat, Trabzon, Turhal ve Zile, Uçhisar, Ünye, Urfa, Ürgüp, Üsküdar, Van , Yalvaç and Antioch Pisidian, Yazılıkaya, Zile ve Turhal
Promosyon Çöpü: Neden İşe Yaramayan Şeyleri Topluyoruz?
Hoş Geldiniz Tüketim Bağımlılığına: Broşürlerden "Aldıkça Kazan" Teranesine Promosyon sanki bir tür madde bağımlılığı gibi. Pek bi...
-
Merhaba. Gurme bir arkadaşım var. Yaklaşık 4-5 senedir kendi tüketimi için şarap yapıyor. İlk yaptığı şarap, pek kolay içilemez olsa da, s...
-
Köpük baloncuk yaparken deterjan ve su kullanıyorsanız muhtemelen baloncuklarınız hemen patlıyordur. Dayanıklı baloncuklar için çözelti...
-
Model uçak için gerekli malzemeler: Maket Bıçağı Makas Yapıştırıcı Kendinden yapışan bant Kırtasiyede bastırılmış pdf çıktısı ...
-
Çinliler inanılmaz bir hızla kopya telefonlar üretiyorlar. Örneğin iPhone bunlardan biri. Gerçeği ülkemizde 1200 YTL civarına satılan iPhon...
-
6. Sınıftaki kızım Fen ve Teknoloji ders kitabının 65. sayfasını gösterip bir dinamometre yapıp yapamayacağımızı sordu. Kitabın ilgili ye...