Sosyal Medya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sosyal Medya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2013 Perşembe

Twitter Cards Blogger'a Nasıl Eklenir?


Bilmem haberiniz var mı? Bir süredir Twitter ihtiyaç üzerine eksik kalan özelliklerini tamamlıyor. Bunlardan biri de şöyle: Blogunuzdaki bir yazının linki verildiğinde, ilgili sayfanın özet içeriği yolladığınız iletinin altında görünüyor. Buna Twitter Cards özelliği deniliyor.

İlk çıktığında görmüş ama nasılsa yakında tüm linkleri otomatik olarak verir diye düşündüğümden blogum için bir girişimde bulunmamıştım. Ancak bir türlü otomatik olarak gösterme işini beceremediler. Belki de istemediler kimbilir?

Bir de ben Blogger altyapısını kullandığım için ona uygun kodu bulmam, Blogger'da gerekli değişiklikleri yapmam gerekiyordu.

Bir ara Ömer Şehap ile sohbet ederken bana linkini yolladı.
http://www.codeitpretty.com/2012/09/twitter-cards-for-blogger.html

Ben de oradan yararlanarak yaptım. Çok kolay bir iş değil. Eğer bu işlere biraz yatkın değilseniz zorlanabilirsiniz uyarayım!

Öncelikle Blogger'ınızı hazırlamak gerekiyor bu iş için.
Blogger ayarlar kısmına girin.
Arama Tercihleri Kısmında
Meta Etiketler altında
Açıklamalar var. Onunla ilgili "Düzenle" yazısına tıklayın.
Aşağıdakine benzer bir ekran göreceksiniz.
Oradaki radyo butonunu evet olarak işaretleyin.

Artık yeni bir yazı hazırlarken sağ yan tarafta "Yayın Ayarları" altında "Arama Açıklaması" çıkıyor olmalı onun içerisine yazdığınız yazı ile ilgili Twitter, Google+, Facebook gibi yerlerde çıkmasını istediğiniz kısa içeriği gireceksiniz. Neyse ki sadece Twitter için ek ayarlar yapmanız gerekiyor. Diğer sosyal medya sitelerinde otomatik çıkıyor bu içerik. Fazla uzun yazmayın, uzattığınız kısımlar çıkmayabilir! Buraya normal açıklama gireceksiniz insanlar okusun diye, yoksa arama makinelerine yönelik anahtar kelimeler değil!


Şimdi sıra Şablonunuza gereken eklemeyi yapmaya geldi.

Öncelikle Şablonunuzun yedeğini alın herhangi bir hata yaptığınızda tüm blogunuzun görünümü ve fonksiyonları gidebilir!
Bu işlemden sonra: HTML'yi Düzenle yazan kısıma tıklayın. Açılan pencerede Widget Şablonları Genişlet yazısının yanındaki kutucuğu işaretleyin.
Aşağıdaki kodun içerisindeki "@YOUR-TWITTER-NAME" kısmını kendi twitter kullanıcı adınızla değiştirerek
<head> kodunun altına ancak </head> bitiş kodundan önce istediğiniz bir yere kopyalayın.

<!-- twitter card details -->
<meta content='summary' name='twitter:card'/>
<meta content='@YOUR-TWITTER-NAME' name='twitter:site'/>
<meta expr:content='data:blog.url' name='twitter:url'/>
<meta expr:content='data:blog.pageName' name='twitter:title'/>
<meta expr:content='data:blog.metaDescription' name='twitter:description'/>
<meta expr:content='data:blog.postImageThumbnailUrl' name='twitter:image'/>
<!-- end twitter card details -->

"Şablonu kaydet" düğmesine basın.

Şimdi sıra yaptığınız işi Twitter'da test etmeye ve kaydolmaya geldi.
adresine girin. 
Validate URL's tabına tıklayın

Bir yazınızın url'ini kopyalayıp ilgili kutucuğa yapıştırın. Eğer sorunsuz olarak yanda özet çıkıyorsa işi becerdiniz demektir (daha önce onay almış bir site olduğundan bundan ilerisini göremediğim için resim paylaşamıyorum kusura bakmayın)

Hemen aynı sayfadan Twitter'a başvurup bir süre (5 - 6 güne kadar uzayabiliyor) onay almayı bekleyin.
Mail hesabınıza onay geldikten sonra Twitter Cards'ı kullanabilirsiniz.

Blog yazınızın ilk görselini kare formunda yaparsanız yanlardan kesilip sosyal medya sitelerinde çirkin gözükmez.

19 Şubat 2013 Salı

Linkedin Kuru Kuruya Kutlamamış


Linkedin 200 milyon üyeye ulaştı diye mail ile herkesin iyi yönünü hedefleyen (örneğin: "siz ülkenizdeki ilk 50 bin üyeden birisiniz" gibi) çeşit çeşit şıklık yapmıştı.

Kendi çalışanlarına da birer mini iPad vermişti.

Bunu inceden tiye alan Sunipeyk sitesinde konuyu dile getirmişti.

Adamlar duymuş gibi :))

Neyse bana geldi sizlere de gelmiştir sanırım. Kabul edip bir ay en kral üye statüsünün keyfini sürebilirsiniz.

GÜNCELLEME:
Bedava hediyeyi almak isteyince kredi kartı numarası istiyor uyanıklar! ;) Para almayacaklar ama yolunu yapıyorlar anlayacağınız.

22 Kasım 2012 Perşembe

Kötü Olma - Google Sloganı!


Sabah 5.50 gibi garip bir rüyanın verdiği sıkıntıyla uyandım. Rüyamda bir apartman içerisinde daire kapılarının  çevresinde dolanıyordum. Kapıların sağ alt tarafında ekranlar vardı. Her nasılsa, ünlü bir tiyatro oyuncusunun kapısının yanındaki ekranın üzerinde kocaman "MARKSİST" yazıyordu. Farkettim ki bu yazı bir etiket bulutunun en büyük etiketi ve Google sayfasının üzerinde yer alıyor. "İşe bak, artık kapının yanına yazıyorlar insanın düşüncelerini" diye düşünüp şaştım.

Böyle garip bir rüya sonrasında uyuyamadım ve televizyonu açtım. Ekranda Natgeo ve Google belgeseli yayınlanıyor. Bir an hala uyuyor muyum acaba diye düşündüm ama değil. Hakikaten belgeselde Google'dan bahsediyorlar. Biraz eski ama oldukça bilgilendiriciydi.


"Rastlantının bu kadarı mı olur?" derken Google'ın daha önce duymadığım bir mottosunu dile getirdiler. Meğersem Google'ın resmi olmayan sloganı Don't Be Evil (kötü olma) imiş.


Google dünya'nın bilgisini 3 düzine veri tarlasında saklıyormuş. Düşünsenize İnternet içeriği ve fazlası veriye aç dünyanın neyi nerede bulacağının anahtarı Google. Neredeyse veri konusunda rakipsiz.

Arama ve reklam konusunda bir dev. Ancak ne yaptıysa bir türlü sosyal medya konusunda dikiş tutturamayan bir dev aynı zamanda. Demek ki, sosyal medya söz konusu olunca çılgın algoritmalar yeterli olamıyor.  G+ deseniz birbirini tanımayan insanların kalabalığı tanımlaması çok iyi uyar bana göre ki sosyal olmaktan ancak bu kadar uzak olunabilir. Kim bilir, belki de bu durum şimdilik böyledir.

9/11 sonrası çıkartılan yasalarla istendiğinde elindeki her türlü bilgiyi devlete vermek zorunda olan, dünyanın bilgisine sahip dev ve karşısında bilgiye (istihbarat) aç devletler. Sanırım teknolojik dünyanın önündeki en büyük sorunlardan biri bu olsa gerek. Google kendisine devletten gelen bilgi taleplerini yanıtlıyor ancak bunların istatistikleri konusunda suskun. Tamam bu makaleye göre o kadar da suskun değil! ;) En azından istatistiki olarak. Ocak - Temmuz 2012 tarihleri arasında Amerikan Devleti yetkilileri 35 bin hesap hakkında bilgi talep etmiş ve bu talep sayıları giderek artıyormuş!

Google'ın artık Türkiye'de de bir ofisi var. Geçtiğimiz yıllarda "vergi vermiyorlar, bir temsilcilikleri bile yok" diye site erişimleri kapatılan Google temsilciliğini açtığından beri ne bir sitesinin erişimi kapatıldı, ne de "vergi vermiyorlar" diye bir şey duyuyoruz artık! Google elindeki bilgiyi (e-postalar, webdeki bilgiler, sosyal medya paylaşımlar vs.) akıtsa daha ne isterler sizce? Bilgi güçtür!

Günümüz dünyasında gel de "kötü olma" be Google! :)

29 Şubat 2012 Çarşamba

29 Şubat


29 Şubat 4 senede bir takvime giren münasebetsiz bir gündür. Ama insan günlüğünü bu gün yazmayacak da ne gün yazacak başka?

Öncelikle Sevgili Günlük, bu gün dün başlayan kar yağışı nedeniyle kolu, bacağı kırık bir Ankara'ya uyandık. Yıllardır bu kadar yağmayan kar yüzünden işe gitmek, gelmek ayrı bir eziyet oldu. Olsun yine de beyaz bir sayfa açmak için güzel ve beyaz bir gündü.

Beyaz bir sayfa açtık mı peki? Yok neredeee? Sadece bata çıka karda dolaştık.

Günün yarısı gelince, paydos edip evlere dağıldık ama teknoloji sayesinden yarım klavye çalışmaya devam tabi.

Pinterest'e biraz baktım. Bu aralar yükselen Yeni Medya değeri. Bizim memleketten fazla bir ilgi yok henüz. Bildik sosyal medya müdavimlerini ekledim Friendfeed'den tanıdığım. Sanırım yakında Türkiye'de de patlama yapar.

Feedfloyd yerinde sayıyor. Sanki biri uluslararası, diğeri yurtiçi aynı site gibiler. Fikir, forum siteleri ile aynı aslında ama uygulama görselliği ön plana çıkardığından ve üyelik ile içerik paylaşma kolay olduğundan çılgın bir şekilde yayılma ihtimali olan bir sosyal medya uygulaması gibi geliyor bana. Bu arada Blogger temalarından ikisi neredeyse bu bahsettiğim siteler ile birebir aynı. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi? Sosyal medya denince mangalda kül bırakmayan :)) Google böyle bir fırsatı nasıl da atlamış hayret!

Yeni medya tam gaz yoluna devam, 29 Şubat gününden tüm okuyanlara selam :)

12 Ekim 2011 Çarşamba

Yeni Medya ve Ekonomi



Giderek daha çok duyduğumuz Yeni Medya kavramı ve mevcut ekonomik yapıya sağladığı uyum bana çok ilginç geliyor.


Yeni medya kaset, cd, dvd gibi bir kayıt ortamı değil. Yeni medya İsmail Hakkı Polat hocanın belirttiği üzere, "internet ya da mobil ağlar üzerindeki tüm iletişimi kapsayan bir ortam". İnternet ve mobil ağlar kullanıcıya etkileşim ve paylaşım ve kendini ifade etme imkanı sundu. Sadece fikirlerin değil, duyguların da paylaşılmasına olanak verdi. Paylaşılan duygular büyüdü kimi yerde baskıcı rejimlerin devrilmesinde bile rol oynadı.


90'lı yılların ortasında İnternet haşarı, kalıbına sığmayan, özgür bir ortamdı. e-ticaret, reklam gibi kavramlar ile pek tanışmamıştı. Dünya çapında bir ağ olduğu, bir kontrol edeni olmadığı için ilginç bir etkisi oldu insanlar üzerinde. Sınırları bir anda yıkıverdi. İnanılmaz bir hızla yayılmaya ve daha çok kullanılmaya başlayınca girişimcileri kendine çekti ister istemez. Herkesin "bundan nasıl para kazanırız?" yaklaşımı sonucunda İnternet'in kendine özgü gelir modelleri oluştu. Hiç bir şeyin bedava olmadığı ekonomi yapısında neredeyse her şeye bedava erişebilmek anlaşılmaz bir biçimde birbirine uyum sağladı. Bu konuda ilk önce e-posta servisi daha sonra anlık mesajlaşma servisleri veren servis sağlayıcılar öne çıktılar. ICQ, Yahoo, MSN, Skype gibileri göreli olarak bedava verdikleri hizmetleri ile kullanıcıları yani hedef kitlelerini artırmaya çalıştılar.

Rekabet kuralları gereği verdikleri servisler önce sınırlıyken daha sonra hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaştı (e-posta). Tabi karşılığında mailinizin içeriğini okuyup yanında ilgili reklamlar yayınladılar ama bu da ekonomik yapının gereğiydi (anlayacağınız kişisel gizlilik pek önemsenmiyor ister istemez).

Daha sonra günümüze yaklaşınca sosyal medya diye bir kavram kendini yavaş yavaş belli etmeye başladı. Kitleleri daha önce hiç bir İnternet hizmetinin çekmediği kadar kendine toplayınca ister istemez ekonomik yapıya o da entegre oldu. Facebook yıllarca ilkokul arkadaşlarını birbirine bağlayan bir yapıdayken sosyal medya etkisiyle sosyal paylaşım sitesi olup çıktı. Ama aynı zamanda sayıları yüzlerle ifade edilen irili ufaklı rakipleri ile rekabet için yüksek kaliteli bir hizmeti yine göreli olarak bedelsiz sağladı. Google da benzer bir çıkışın peşinde olduğuna göre yeni medya'nın ekonomik sistemle fazlaca entegre olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hatta yeni medya bizzat mevcut ekonominin bir ürünüdür bile denilebilir. Aksi taktirde bugün hala IRC ile sosyalleşmeye çalışıyorduk gibi geliyor bana.

Mevcut ekonomik yapıyı hatırlayalım: Diyelim tek kullanımda kelliği tedavi eden bir ilaç buldunuz. Bu ekonomik modele pek uygun değil. Astronomik bir fiyatla satamazsınız, ürünün içerik olarak benzerleri bunu engelleyecektir. Tek tablet satışı firmaya yeterli birikim sağlamayacaktır. Tüm potansiyel müşterilere erişim şansınız da çok değil. Bunun yerine kelliği durduran, ufak tefek bir iki tüy çıkartan bir ürün devamlı kullanılmak zorunda olsun. Bırakıldığında da kısa sürede etkisi ortadan kalksın. İste size ekonomik yapı için mükemmel bir ürün profili.

Bu ekonomik sistemle, göreli de olsa bedava hizmet verilen bir ortamın bir araya gelip gelir modelleri ortaya koyabilmesi gerçekten ilginç.


Görsel şuradan alınmıştır.

4 Ekim 2011 Salı

Sosyal Medya ve Sivil Toplum Kuruluşları



Sosyal medya, hayatın bir parçası haline geldi. İş dünyası, sivil toplum örgütleri, siyasetçiler kısacası tüm toplum kesimlerinin bir kulağı, gözü sosyal medya ya da yeni medya'da. Şirket yöneticilerinin yüzde kırkı günde birkaç kez; yüzde otuz altısı günde en bir kez sosyal medya sitelerine erişiyor ve kullanıyor (Kaynak: MTM sosyal medya araştırması). Markalar için ise sosyal medya, iletişim, pazarlama planlarında çoktan yerini aldı.

Sosyal Medya'da her şey, çok hızlı bir şekilde paylaşılıyor konuşuluyor. Önceki haberleşme yöntemlerine göre çok daha hızlı bir erişim söz konusu. Bir konunun yaygınlaşması söz konusu olduğunda Gazete, radyo, tv, e-mail Sosyal Medya karşısında yetersiz eski teknolojiler gibi kalıyor. Bu nedenle geleneksel basın yayın kuruluşları da bünyelerinde sosyal medya ile içeriğin paylaşılabilmesi için tüm imkanları kullanıyorlar.

İçerik, sıradan bir sosyal medya kullanıcısına adeta akıyor. Belki hiç bir zaman duyamayacağı ama onu ilgilendiren bir haber, bir köşe yazısı bir anda telefonuna, tabletine ya da bilgisayarının ekranına düşüveriyor. Kullanıcılar sosyal medyada normal şartlarda hiç tanışamayacağı binlerce kişiyle birlikte bir konuyu değerlendirip, görüşlerini belirtebiliyorlar.

STK'lar ticari şirketlere göre parasal anlamda oldukça güçsüzler. Ancak geniş kitlelere erişim konusunda firmalar kadar büyük bir ihtiyaçları var. Fikirlerini, etkinliklerini duyurmanın en ucuz yolu kuşkusuz sosyal medya. Şüphesiz bunu yapmak için çok yoğun çaba harcamak gerekebiliyor. Sosyal medyanın gücü de burada etkili tanıtım anlamında kendini gösteriyor.

Sosyal medyayı etkin kullanan sivil toplum kuruluşlarından en gözde olanlarından biri Greenpeace. Ülkemizde de pek çok iyi sosyal medya kullanıcısı sivil toplum kuruluşu var. WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Derneği), AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı), TEMA Vakfı ilk etapta akla gelenler.

Sosyal medya, yaşamlarını sürdürmek ve faaliyetlerde bulunmak amacıyla ortaya çıkan Sivil Toplum Kuruluşları için tanıtım ve üyeye dolayısıyla da bağışa ulaşmak için güzel bir mecradır. Faaliyetlerin anlatılması için sosyal medyadan daha düşük maliyetli bir mecra zor bulunur. Televizyonda yapılacak pahalı bir tanıtım yerine aynı medyanın video siteleri üzerinde yayınlanması çok daha iyi ölçülebilir bir kitleye erişim sağlayacaktır. Böylesi bir kampanya ile direkt yapılacak pazarlama Sivil Toplum Kuruluşu için iyi bir sonuç doğurabilir. Tabi tanıtım için kaçınılmak zorunda olunan maliyeti kampanyanın tasarımı ve hazırlanmasında kaçınmadan yapmak, kısacası iyi iş çıkartmak zorunluluğu hala bulunuyor ama bunu yayınlamak için katlanılması gereken yüksek maliyetler yok.

Dernekler için, iyi yönetildiğinde Yeni Medya devamlı bağış akıtan bir musluğa dönüşebilir. Böyle bir ağı kullanmamak sanırım pek rasyonel değildir. Bunun anlamı: çok yakın bir gelecekte şimdikinden çok daha fazla sivil toplum kuruluşunu sosyal medyada görecek olmamız sanıyorum.

20 Eylül 2011 Salı

Sosyal Medya Haberleşme Gruplarını da Yeniden Şekillendiriyor

Haberleşme grupları uzunca bir süredir çok önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır. Halihazırda aktif pek çok açık-kapalı haberleşme grubu çalışıyor.



Son olarak bu işe Facebook'un el atmış olması ilginç.


Elektronik postalar yaygınlaştıktan az sonra haberleşme grupları keşfedilmiştir. Bir elektronik posta sunucusunda tanımlı özel bir adrese gönderilen mektupların belirli alıcı grubuna dağıtılması ile ilk haberleşme grubu ortaya çıkmıştır. Aynı prensip günümüz haberleşme gruplarında da geçerli. Daha sonra sunuculara yüklenen ve yönetilebilen posta sistemleri ile haberleşme grupları yoğun olarak kullanılmaya başlandı.

Haberleşme gruplarının dileyen herkes tarafından okunup tartışmaya katılınabilen hali ise Web üzerinde forumlar olarak uzunca bir süre çok kullanıldı ve kullanılıyor. Ancak forumların ömürlerinin giderek dolmakta olduğunu söylemek pek yanlış olmaz.

Haberleşme grupları, Yahoo'nun işe el atmasıyla yaygınlaştı. Google da, hemen hemen aynı servisi bir süre sonra servise aldı. Ancak mükemmelleşen servisler gelişimin son noktası olmadı şüphesiz.

Son birkaç yılda forumlar ve haberleşme gruplarının verdiği hizmetleri sosyal medya siteleri de vermeye başladılar. Sosyal paylaşım sitesi Facebook içerisinde yer alan gruplar özellikle de ince ayarları yapıldığında hem haberleşme gruplarının yerini alabiliyor hem de forumların.

Tek sorun, zaten haberleşme gruplarına zor uyum sağlamış bazı kullanıcıların Facebook'a uyum sağlayıp sağlayamayacakları.

Bence bu değişim çoktan başladı bile. Haberleşme gruplarına bile güçlükle alışmış kullanıcı kitlesi yeni medyayı etkili olarak kullanabilecek mi bunu zaman gösterecek şüphesiz.

6 Ocak 2011 Perşembe

Twitter Ünlüleri Spamci Yaptı

Twitter, eğer hala bilmeyen varsa; sosyal mikro blog paylaşım sitesi.
Ünlüler genellikle işin paylaşım yanını değil de mikro blog kısmını kullanıyorlar. 80 bin kişinin yana yakıla takip ettiği bir ünlünün izlediği kişi sayısı 0 (sıfır) olabiliyor.
İnsanın bu kadar egoya şapka çıkarası geliyor.
Bir yanı ile bakınca bu durum spam postaları hatırlatıyor. Ancak alıcıların bu konuda isteksiz olduklarını söylemek zor.
Oysa eminim iki yönlü haberleşme olsa, izleyiciler için çok daha tatminkar olurdu.
Diyebilirim ki: Twitter Ünlüleri Spamci yapmıştır. Hatta dedim bile.
Bu yanı ile Twitter, mevcut "Adın ne? Reşit. Sen söyle, sen işit" durumunu ünlü kişiler söz konusu olduğunda biraz değiştiriyor. Reşit'in dediklerini binlerce kişi dinliyor. Ünlüler ise "Ben neymişim be abi?" olup kasım, kasım kasılıyorlar. Sosyal Medya'dan söz açıldığında hele bir de izleyici bulurlarsa verip veriştirmeyi de iyi bir şey sanıyorlar.
Son olarak Cem karaca'dan gelsin: "Sen seni bil!"

11 Ekim 2010 Pazartesi

Somedya.com Sosyal Medyayı Ölçüp Biçiyor




Sosyal medya giderek daha fazla firmanın ilgisini çekiyor. İnternet'te yeralan Facebook, Twitter, Friendfeed ve benzeri sitelerde anlık izleme yapıp, sosyal medya sitelerini kullananan müşterilerinin ürünleri ile ilgili problemlerini çözümleyen pek çok kişi ve kuruluş var. Kullanıcı, anında müdahale ve sonuç ilişkisini bir kez bir firma ile kurdu mu, bunu diğer firmalardan da bekler hale geliyor. Sadece firmalar değil, aynı ilişkiyi pek çok radyo ve televizyon programı da kullanıyor artık. İzleyicinin nabzını tutmak için internetin sağladığı imkan tartışılmaz. Ancak kişi bazında alınan hizmetlerin belli olumsuzlukları olabiliyor. Bu nedenle firmaların daha kurumsal ve sürdürülebilir bir hizmete ihtiyaç duydukları yadsınamaz.

İnsanlar kolaylıkları ve kısa yolları seviyor. Eğer bir hizmet anında ve hızlı olarak verilecekse bunu internet üzerinden gerçekleştirmek kolay ve düşük maliyetli. Kullanıcıların bu konuda gösterdikleri ilgi de giderek artıyor. Firmaların ve kuruluşların önündeki stratejik karar alma sürecinde etki yapacak kadar ağırlık oluştu bile. Bir mikro blog girdisi ile hakkınızda ortaya atılacak görüş kolayca yayılıp bir dev kartopuna dönüşebilir. Bu süreçte yer alıp, sorunu büyümeden çözmek ve böylesi olumsuzlukları lehinize dönüştürmek de elinizde.

Sosyal medya hızla gelişen ve yayılan bir mecra. Firmaların burada varlıklarının olması artık fazla tartışılmıyor bile. Mevcut ve potansiyel müşterilerinizin hakkınızda söyledikleri, dostları ile paylaştıkları görüşleri firmanız için önemli. Yeni bir ürününüz hakkında yapılan yorumların yolunuzu görmekte ve ürününüzü geliştirmekteki etkileri ortadayken sosyal medyaya, yani müşterilerinize sırtınızı dönmeniz pek mümkün değil.

Geleneksel medya takibinizi yaparken izlenecek yol üç aşağı beş yukarı belli. Kuruluşun bir bölümü bu işle görevlendirilir ve medya takibi yapılır ya da  bu iş profesyonel bir medya takip şirketine havale edilebilir. Sosyal medya takibi her ne kadar yeni olsa da kısmen söz konusu firmalar tarafından bu hizmet verilebilir. Oysa burada önemli olan bir konu daha var. Sosyal medyanın ölçümlemesi ve detaylı bilgilerin edinilmesi. 

İlgi gösterip sosyal medyada varolmaya başlayan firmaların en önemli ihtiyaçlarından birisi ölçülebilir, toplu ve anlamlı sonuçlar elde edebilmek. Geçtiğimiz hafta hizmet vermeye başlayan bir site bu ihtiyaçları karşılama konusunda iddialı.

Hakkınızda yazılan, söylenen sözler ve yapılan yorumlar ile ilgili sağlıklı bir ölçümleme yapabilmek için bu işin profesyonellerinden yardım almak akıllıca olur. Bu işi kolayca ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilecek bir servis geçtiğimiz hafta açıldı. Somedya.com sosyal medya ve geleneksel medya konusundaki ölçümleme ve stratejik karar verme süreçlerini kolaylaştırabilecek bir hizmet veriyor. Bir incelemekte fayda var. Firmanızın, markanız hakkındaki görüşleri ve algı beklentisi ile gerçek hayatta gerçek kişilerin markanız hakkındaki algılarının ne kadar birbirine uyduğunu görüp anlamak konusunda iyi bir araç gibi görünüyor.

Daha iyi fikir edinebilmek için http://www.somedya.com/tour.php adresindeki görüntüleri izlemenizi öneriyorum.

İnternet'ten daha iyi yararlanmak ve avantajlı tarafa geçmek için gereken stratejik kararları hala almadıysanız sanırım artık bunu düşünmeye başlamanın zamanı geldi.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Sossal Medya


Hayır başlık yanlış değil. Sosyal Medya üzerine bir yazı ama ses benzeşimi biraz sos tadı verdiğinden aklıma böyle yazmak geldi.

Öncelikle Sosyal Medya konusunda bir uzman değil, kullanıcı olduğumu belirterek söze başlamak istiyorum. Sosyal medya etki değerlendirmesi ve ölçümleme konusunda işin profesyonelleri raporlarını ilgili müşterilerine doğru ve anlaşılır bir biçimde iletebilselerdi, kanımca firmaların bu yeni gelişen mecraya bakış açıları daha farklı olurdu. Dolayısıyla, "evet, bu mecra tam ve doğru olarak algılanamıyor" diyorum (yönetici özeti, bir sayfa değil, en fazla üç cümleden oluşan bir paragraf olmalı).

Özellikle büyük firmaların ilgili bölümlerinin konuyu algılamaları ve anlayabilmeleri için en azından bir 3 aylık kişisel facebook/twitter/friendfeed kullanım deneyimi geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Yoksa gerçekleşecek olan "Sosyal Medya" algılaması Sossal Medya olur ancak.

Ardından, bu işten gerçekten çok iyi anlayan bir uzmana fikir sorarak ve profesyonel yardım alarak yola devam etmek iyi olur. Bu sosyal medya uzmanlığının da kısa sürede SEO uzmanlığı gibi, önüne gelen herkes tarafından iddia edilebileceği ve sadece bir kaç gerçek uzmanı tarafından hakkıyla becerilebileceğini öngörmek de münecimlik olmasa gerek.

Aslında işin işine şirketler fazla girmese, sosyal medya böyle olduğu gibi kalsa. Gerçek dostların fikirlerini, hayat görüşlerini ve deneyimlerini paylaşmaya devam ettikleri bir ortam olsa daha iyi olacak ancak böyle ortamların bu güne kadar hep bozulduklarını gördüğümden, bunun gerçekleşme olasılığının az olduğunu düşünüyorum.

Bakalım zaman nelar gösterecek?

Ey Eurovision Sen Kimsin?

Yapay zeka, hayatımızın birçok alanına girmeye devam ediyor. Ben de bir süredir blog yazılarımı YouTube'a aktarıyorum. Neyse ki, 10 yıl ...