31 Temmuz 2013 Çarşamba

Felsefe Taşı


Simyacılar uzun yıllar altın yapmak için uğraşıp durmuşlardır. Uzun lafın kısası yıllarca boşa uğraşıp durmuşlar. Bilim adamları günümüzde altın elementinin oluşması için gereken enerjinin iki süper novanın çarpışması ile ortaya çıkabileceğini söylüyorlar.
Dilerseniz bu yazıyı izleyebilirsiniz.

Simyacılar pek çok keşif yapmış. Bunlardan birisi Sülfirik Asit. Diğer adı ile vitriol. Vitriol öylesine bir kelime değil. Bir kısaltma. Latince "visita interiora tellus rectifacando invenies occultum lapidem" cümlesinin baş harflerinden oluşuyor. “Dünyanın derinliklerini (içini) ziyaret et, damıtırken (arıtırken) gizli taşı (felsefe taşı'nı) bulacaksın.” İlk başta bir simya işlevi tarifi gibi görünse de aslında o dönemin kişisel gelişim sembolizması denilebilir. Çünkü simyacıların altın konusundaki bitmez tükenmez gibi görülen çabalarının altında felsefe üzerine de kafa yormuş olduklarını biliyoruz. Bu bağlamda, her ne arıyorsan uzaklara değil kendi içine bak onun için her ne arıyorsan orada bulacaksın aradığını anlamındadır yaklaşık olarak.

Anlaşılan o dönemlerde bilgi o kadar değerlidir ki ona sahip olabilmek çok önemlidir. Simyacılar Altını üretmenin yolunu bulamamış olsalar da kendilerini geliştirmenin ve felsefe ile benliklerini yüceltmenin yolunu bulmuşlardır. İşin tuhaf yanı, bu yolculuk bitmek bilmez. Hatta insanoğlu gerçeği nesiller boyu arayıp durur.

Zaten aslına bakarsanız uygarlığın gelişmesi de nesiller boyu edinilen bilginin üst üste konulması ile mümkün olmuştur. En azından artık kıtalar arası yolculuk yapmak için gemi ya da uçak icat etmemiz gerekmiyor. Bizden önce bunu yapmış olan insanların mirasları ile bir bilet almak yetiyor. Hani klişe bir laf vardır, "bilgi paylaşa, paylaşa büyür" diye. Son derece doğrudur. Sorun, günümüzde bu bilgi mirasının kolayca ulaşılabilir olmasına karşın tüm insanlığın halen bu bilgiye erişmesi ve ondan yararlanabilmesi belki de üzerine yeni bilgiler eklemesi için engeller bulunmasıdır.

Eğitim bu bilgiyi nerede bulabileceğimizi, onu nasıl kullanabileceğimizi ve bilginin doğruluğunu sorgulamayı öğretmelidir. Bilgiyi geliştirmenin ve gerçeği bulmanın önünde duran dogmalar ancak bu şekilde engel olmaktan çıkabilecektir.

Cehalet ise sizin bir kalıba girip orada mutlu (?) yaşamanızı sağlayabilir belki ama uygarlığın bilgi birikiminden uzaklaşmak bizi sadece vahşi hayvanların seviyesine geriletir.

Kendini tanımak için bilgi birikimi önemli ve gerekli ancak yeterli değildir. Hatta Vitriol'ün dediği gibi içinize bakmak da aradığınızı bulmanıza yetmeyebilir. Aradığınız orada olmalıdır. Ya da aradığınızı bilmeniz lazımdır. Ne aradığını bilmeden onu bulduğunuzda aradığınızın o olduğunu nereden anlayabilirsiniz?

Gerçeği arayın ve bunun için gerekli donanımları da hayatınız boyunca edinin. Belki, bir gün onu bulamasanız bile bıraktığınız yerden meşaleyi devralan bir başka insan bulabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...