23 Mayıs 2014 Cuma

Sezgi ve Sanrı


Bir çıkarım sizi gerçeğe ulaştırıyorsa ona sezgi, gerçek dışında herhangi bir yere ulaştırıyorsa ona sanrı denilebilir.

Aslında son sözü önceden söyledikten sonra bahsedecek bir şey kalmamış olması lazım ama yine de konuyu açayım.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Sürüdeki Kara Birey


"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesine hedef olarak yaşadım."
Giordano Bruno


21. yüzyılda yaşıyor olmak, insanlık tarihi ile karşılaştırıldığında kısa yaşam süremiz için, çok uzun bir sürecin ileri bir noktası olarak görünebilir. Oysa evrenin saati için bir "tik" bile değildir.

Bakteri popülasyonlarından beri, birlikte olmak ve bunun getirdiği güç ile türünü sürdürmek ve gelecek nesilleri garantilemek mümkün olmuştur.

Sanırım sorun, bilgiyi depolamak ve yeniden kullanmak ile başlamış olmalı. Canlı toplulukları son derece sınırlı bir şekilde bilgiyi nesilden nesile aktarabilmişlerse de bunu insan kadar iyi yapabilen bir başka tür günümüze kadar ulaşamamıştır.

Konuşma, birinci önemli aktarma aracıyken, yazının bulunması uygarlığın gelişmesine neden olmuş olabilir. Böylece deneyimler kaybedilmeyen, gelecek nesle çok daha kolay aktarılan kavramlar haline gelmişlerdir. Tuğla üzerine tuğla eklenerek insanlık mabedi inşası yapılabilmiştir. Dönüp geçmişe baktığımızda, duvarın inşasında önemli bir ilerleme kaydettiğimizi söylemek zordur. İnsanlık tarihi savaşlar, acılar ve insanların birbirlerine yaptıkları kötülükler ile doludur. Günümüzde durumun değiştiğini ileri sürmek zordur. İşin komik yanı biz eskisine göre uygar olduğumuzu iddia edebiliyoruz. Tamam, belki toplumdaki aykırı sesleri artık yakarak yok etmiyoruz (yoksa ediyor muyuz?) ama yakın zamanlarda şiddet görerek, bir patlama ile parçalarına ayrılan, düşünceleri nedeniyle hayattan koparılan aydınlar ile dolu bir yakın geçmiş neyin nesidir?

Bir topluluğa ait olup, birlikte hareket etmek kolaydır. Hayatınızı başkalarının koyduğu kesin kurallar içerisinde yaşamak, ne yapacağınızı, nasıl yapacağınızı size söylendiği şekilde yerine getirmek hem sizi, hem de dahil olduğunuz grubu hayatta tutar. Ancak böyle topluluklar nitelikleri gereği var olan tutuculukları yüzünden aykırı sesleri tehdit olarak değerlendirmişlerdir. Aslında aykırı sesler gerçekten "sürü" için tehlikelidir. Düzeni bozup, birlikte hareket etmeyi tehlikeye sokabilir.

Topluluk zaman içinde kolayca yozlaşabilir. Ahlaksızlık, kötülük, yalan, şiddet, zulüm genel geçer kurallar haline gelebilir. Geniş kitleler, giderek sıkılaşan boyunduruklarına rağmen, mevcut durumu bozmanın getireceği kaçınılmaz yok oluşun korkusu ile düzeni ayakta tutar. Ancak, belki de kurtuluş, gerçekleri görmek ve sevgi ile mümkündür.

Ortaçağ baskıcı düzeni aydınlanma ve bireylerin bir nebze kendilerini yeniden şekillendirmeleriyle yıkılabilmiştir.

Farklı düşünebilmek ve dikte edilenlerin dışında gerçeklerin farkına varmak, kendini gerçekleştirmenin belki de ilk adımıdır.

Birey olmak, insanı sonunda yalnız kalmak gibi istenmeyen bir duruma düşürse de, aslında insanlık için ilerlemenin anahtarıdır. Bunun için de kaçınılmaz gereklilik, sorgulamak ve düşünebilmektir.

Sonu dünyada ateş ile yüzleşmek bile olsa, gerçeğin peşinden koşmuş BİREYlerin sıcak (!) anısına saygıyla.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Soma


Soma adını duyduğumuzda hani şu ilkokulda (40 yıl önce) öğrendiğimiz "Orda bir köy var uzakta, Gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür" tadında bir yerdi bizler için. Düne kadar!

Ne zaman ki içine kedi bile girmeden patlayan bir trafo yüzlerce canın yitip gitmesinden sorumlu dediler. İçim cız etti. Soma, iktidar partisini tercih edenlerin yarı yarıya olduğu bir yer. Yani gidenlerin muhtemelen yarısı da oylarını mevcut iktidara verdi. Statü korundu böylece. Ekmek parası için tehlikeli madenlere dalmak zorunda olanlar için bedeli büyük bir statü korunmuş mu oldu böylece?

Kaç kişi o madende hayatını kaybettiyse o sayıyı 5 ile çarpın. Hayır, üzülenler kaç kişi olacak diye hesap yaptırmak değil amacım. "Bakalım bir şeyleri değiştirmek için gereken "kritik kütle"ye yetecek kadar içi yanan insan olur mu?" diye.

Tüm Türkiye gerçekten yas tutuyor. Eminim başka birileri ise bu durumu bile nasıl avantaja dönüştüreceğinin toplum mühendisliğini yapıyor an itibariyle. Oysa bize toplum mühendisliği değil, bilimsel, çağdaş yöntemleri hayata geçirmek, tedbiri alıp öyle hareket etmek, ilerlemek lazım.

Güle güle cesur, çalışkan ve çaresiz Soma'lı vatandaşlarım. Üzülmeyin, çabuk unuturuz sizi....

2 Mayıs 2014 Cuma

Kişisel Gelişim İçin Gerçekçi 17 Öneri



Eğer kendinizi geliştirmiyorsanız yaşantınızı sürdürebilirsiniz ancak anlamlı ve daha keyifli bir yaşam için kaybettiğiniz süreyi geri getirmeniz mümkün değil.

Yaşamın kendisi, durmaksızın sürüp giden bir değişim ve gelişim demek. Yine de başkalarının söyleyip yazdıklarından çok, kendi çabalarınız kişisel gelişim için önemlidir. Her birey kendi çapında bir evrendir. Keşfi hiç bitmese de, keşfedildikçe değeri artan bir mikro evren.
İlla gelişeceğim diye ısrar ediyorsanız belki de haklısınızdır.

İşte size bir kaç başlangıç noktası:
  1. Kişisel gelişimle kastedilen kilo almak değildir, yeterince yiyin.
  2. Aynı nedenle kilo vermek de kişiliğinizden götürmez, ölçülü yiyin (Yeme meselesi nereden çıktı?).
  3. Kişisel gelişim hedef değildir. Bir noktaya vardığınızda sona ermez. Vazgeçmeyin devam edin.
  4. Elektronik - posta kutunuza gelen çoktan güncelliğini yitirmiş, herkesin bildiği hikayelerle kişisel gelişemezsiniz. Anlatmayın, başkalarına göndermeyin.
  5. Bir konu seçip, 5-15 dakika içerisinde doyurucu ve sıkmayan bir içerik sunamıyorsanız kendinizi geliştirmeniz gerekir. Sunularınıza konu ve zaman sınırlaması yapın.
  6. Ne kadar dolu ve eğitimli olduğunuzdan çok, hayatınıza ne kadarını yansıttığınız önemlidir. Öğrendiklerinizi uygulayın.
  7. Ferrarinizi satmanız bile kisişel gelişim için içerik üretebiliyorsa her yaptığınızdan kişisel gelişim hikayeleri üretilebilir (sahi kaça gitti Ferrari bilen var mı?). İşe yarar öyküler anlatabilecek bir yaşantınız olsun.
  8. Kişisel Gelişim konusunda birikimlerinizi hayatınıza yansıttığınız kadarı aldığınız yolu gösterir. Kendi hayatınıza uygulamadıklarınızı çevrenize anlatmayı bırakın. 
  9. Kişisel Gelişim yeni bir kavram değildir (Son zamanlarda sıkça duymuş olabilirsiniz, ancak bebekliğinizden beri bizzat yaşıyorsunuz). Kişisel Gelişim konusunu içselleştirin (Kitap okuyun, seminerlere gidin, anladıklarınızı uygulamaya başlayın).
  10. Sağlığınıza dikkat edin. "Bedensel ve ruhsal sağlığınız yerinde mi?" diye düşünün. Aksaklık varsa farkına varmak, Kişisel Gelişim için iyi bir başlangıç noktasıdır.
  11. Her ne kadar Kişisel Gelişimi bir süreç olarak tanımlasak ve hayat boyu gelişim olduğunu bilsek de en azından orta yaşlarınıza geldiğinizde belli bir seviyeyi aşmayı hedefleyin.
  12. Sizden önce var olan ve sizden sonra da var olacak yaşamı çok ciddiye almayın. Ancak bu ciddiyet meselesi hassasdır. Dengeyi bulmak da başlı başına Kişisel Gelişimdir.
  13. Ölçülü olun. Sevgide de, öfkede de ölçü, çevreniz ve sizin için yararlıdır.
  14. Uyanık olun. Baktıklarınızdaki detayları fark edin. Baktığınızı ve ötesini görmeye çalışın.
  15. Sık, sık kendi iç dünyanıza dönüp düşünün. Uzaklarda aradığınız, gerçek, mutluluk, huzur ya da her ne ise, belki de zaten düşündüğünüzden de yakınlarda olabilir.
  16. Sevdiklerinizi ve sizi sevenleri ihmal etmeyin. Herşey bittikten sonra, geriye sevgiden başka bir şey kalmasın.
  17. Kişisel Gelişim sonuç itibariyle, sizi "İyi bir İnsan" olmaya yaklaştırmıyorsa geri dönüp, nerede yanlış yaptığınızı tespit edin ve düzeltin.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...