11 Şubat 2014 Salı

DGünü 1 Yaşında


14 Ocak 2013 tarihinde D Günü blogumu açtım. Friendfeed oldukça sönükleşmişti. İlginç bulduğum öteberiyi  eskiden orada paylaşırdım. "Bari kendi blogumda yazayım, ilginç bulduğum teknolojik ürünleri" diye düşündüm. Sonra kısa "kısa yorum yapacağım aynı zamanda yeni teknolojik cihazları (zamazingo) anlatacağım bir blog yapayım" dedim. Blogu açarken de, dgunu.blogspot.com oluversin adı diye düşünüp, ismini de öyle seçtim.

Daha sonra bir Google PR (Sayfa Sıralaması - Page Rank) güncellemesi aldı blog. PR3 olunca heveslenip bir alan adı aldım. Şansıma dgunu.com alınmamıştı. Ardından, bir ara bir slogan buldum bloguma: "Sayısal dünyanın gelişmelerine çarpık bir bakış!" Ancak, gelin görün ki bu sefer ancak PR1 olabildi blog. Neyse önemli değil.

Bloga bir de logo uydurdum kendimce. Şaşı bakan gözlüğün arkasındaki gözler. Öyle profesyonel bir şey değil. Ama ben yaptım. Bir yılda 291 yazı yazmışım. 120 bin tekil ziyaretçim olmuş. Fena sayılmaz.

Bir ara yolunuz düşerse beklerim. http://www.dgunu.com


4 Şubat 2014 Salı

Öfkenizi Kontrol Edin! Yoksa O Sizi Kontrol Eder!


Düşündüm de her an patlayabilecek durumda bir toplumuz. Korna çalıp "yürüsene be!" diye bağırdığınız önünüzdeki aracın içindeki bir başka öfkeli kişi, aracından inip sizi silahıyla vurabilir. Gerilim giderek artıyor üstelik. Gerilim arttıkça potansiyel patlamanın şiddeti de giderek büyüyor. Toplumdaki bu gerilimi düşürmenin yöntemi kendimize çeki düzen vermek olabilir.

Hadi gerçek hayattan örnek vereyim. Kendisine çamurlu su sıçrattı diye belediye otobüsüne ateş edip içindeki masum bir çocuğu yaralayacak derecede öfkesinin esiri olmuş insanlardan oluşan bir toplum ile sağlıklı bir şeyler yapılabilir mi?

Ben de sabah aklıma gelince Twitter'dan #öfkekontrolü hashtagi ile satır satır aşağıdaki önerileri paylaştım. Hemen belirteyim, bu konuda bir eğitimim, profesyonel deneyimim yok. Kendimce öneriler. Zaten başlarken komik şeyler olsun diye düşünmüştüm ancak konu öfke olunca komik bir şeyler üretmek zor.

Bakalım neler önermişim?

Öfke Kontrolü İle İlgili Öneriler

  • İnsan olduğunuzu aklınızdan çıkartmayın. Yırtıcı olmak vahşi doğada hayatta kalmak için iyidir. Toplumda ise tam tersi.
  • Kontrolünüzü kaybettikten sonra yaptıklarınıza üzülüyor musunuz? Kontrolü kaybetmeden önce "o duyguyu" aklınıza getirin.
  • Sinirli olduğunuz için verdiğiniz zararın farkında mısınız? Sakince bunu yakınlarınızla değerlendirin. Dışarıdan bakış iyidir.
  • Asabiyet nedeniniz bir başka hastalık olabilir, mesela diyabet. Hiç düşündünüz mü? Tedavi Olun.
  • Asabiyseniz, siyasetçi olmayın! Rica ediyorum! ;)
  • Sevdiklerinize yönelik şiddet bumerang gibidir. Döner sizi ya da bir başkasını bulur. Onlara sevgi gösterin, size geri dönsün.
  • Başkalarını, kendinizi suçlamak çözüm değil, içinden çıkılmaz labirentler üretir. Çözüme yönelik, barışçıl düşünceler üretin.
  • Mutlu olmak sizin de hakkınız. Öfkeniz sizi kontrol ediyorsa mutlu değil sinirli olursunuz! Sinir kendini besleyen canavardır.
  • Hayatınızı sinirli olmanız kontrol etmesin! Siz kendinizi kontrol edin. İpleri elinize alın. Hayat kalitenizi artırın.
  • Tedaviyi son çare ya da delilik belirtisi olarak görmeyin. Erken müdahale tüm toplumu kurtarır! Tabi sizi de ;)
  • Empati kurun. Karşındakinin yerine kendini koymak, sinirlere hakim olmada yardımcı olabilir.
  • Karşı takımın tribününde maç izleyin. ;)
  • Küfretmek sizi boşaltırken başkalarını doldurabilir. Aman dikkat!
  • Savunmasız olanlara dokunmayın! Sizin öfkeniz boşalacak diye kimse zarar görmesin. Kendinizi onun yerine koyun. Düşünün!
  • Ateşli silahlardan uzak durun. Her türlü silahtan uzak durun!
  • Trafikte biri yanlış yaptığında sinirleniyorsanız, kendi yanlışlarınız olduğunu aklınıza getirin. Kimse mükemmel değil.
  • Tamam, doktora gitme fikri sinirlerinizi bozuyor olabilir. Bir psikolog da asabiyetinizi giderebilir. Profesyonel yardım alın!
  • Belki de sizi asabi yapan güçsüz yönlerinizdir. Eksiklerinizi tamamlayın. Okuyun!
  • Benliğinizi Yüceltin. Öğrenip, daha fazla bilmeye başladıkça asabiyetiniz yerini dinginliğe bırakabilir.
  • Kendinizi geliştirin. Güzel sanatlar ile ilgilenin. Güzel şeyler insanı sakinleştirir.
  • Tolerans, katlanabilmek demektir. Anlamını da öğrenin. Tolerans göstermeyi de.
  • Sevin! Kendinizi, ailenizin üyelerini, başka bir canlıyı. Onlara ses bile yükseltmeyin! Narin cam güzeldir ama kolay kırılır!
  • İç huzuru arayın! Din, mistik öğretiler veya her nerede bulup, sakinleşiyorsanız ona sıkı sıkı sarılın.
  • Futbol sizin için küfür, bağırıp, çağırmak ve kavga anlamına mı geliyor. Tüm sporlar sakinlik ve centilmenlik gerektirir.
  • Boğazınız ağrıyınca doktora gidiyorsunuz da, kafanızda bir rahatsızlık varsa neden doktora gitmiyorsunuz? Tedavi olun!
  • Asabisiniz ve sağlık sorunları peşinizi bırakmıyor mu? Önce bir psikiatrist'e uğrasanız iyi olabilir.
  • Başka huzurlu bir ülkeye, mesela Kanada'ya yerleşmeyi hiç düşündünüz mü?
  • Derin nefesler alarak içinizden sayın. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 o elinizdekini de bir yere bırakın bir kaza çıkacak.
  • Asabi olmanız terbiyesiz olmanızı gerektirmez. Düşünün, filtre edin, sakinleşin, öyle konuşun.
  • "Keskin sirke küpüne zarar" diye söylenir. Doğrudur. Asabiyet vücuda zarar verebilir. Ya da çevrenizdeki vücutlara.
  • "Tedavi olun" demiş miydim?
  • Öfkenizi öte beriden çıkartmayın! Cep telefonları pahalı cihazlar. Televizyon kumandaları ise masum. Tedavi olun.
  • Asabiyseniz kolluk kuvveti, koruma, güvenlik personeli falan olmaya yeltenmeyin. Tedavi olun.
  • Trafikte hata yapan aracın sürücüsünü tanımadığınızı unutmayın! Belki, tanısanız çok seversiniz. Ya da adam ızbandut gibidir!
  • Araç kullanırken çok sinirleniyorsanız: Kullanmayın, satın! Bırakın yerinize otobüs veya taksi şoförü sinirlensin.



  • Anger Management filmini hatta aynı isimli diziyi de seyredin. Hem asabiyet hem de OKB (tekrar eden takıntı hastalığı) hakkında bilginiz olur.
  • Hayatı kendinize ve sevdiklerinize zindan etmeyin. Asabiyseniz bir şeyler yanlış demektir. Ya da Türkiye'de yaşıyorsunuzdur.
  • Asabiyseniz ve kontrol etmekte güçlük çekiyorsanız, nedeni çok basit olabilir. Profesyonel yardım alın. Psikiatrist'e gidin.


3 Şubat 2014 Pazartesi

Kişisel Gelişiminize Özen Gösterin


Kişisel gelişim her ne kadar, ne olduğu belli olsa da bende komik çağrışımlar yapar. Aşırı kilo almak, vücut geliştirmek, başkalarının doğrularını benimseyip savunmak, bir yerden gelirken, bunu kişiselleştirmek gibi. O nedenle "kişisel gelişim" üzerine bazı öneriler geliştirdim. Kimisi kişisel gelişime hiç bir etki göstermeyebilir! Ancak içlerinde işinize de yarayacak öneriler de olabilir. Olmayabilir de!

Madem kişisel gelişiminiz için bir şeyler yapmaya karar verdiniz, o halde aşağıdaki önerileri AKIL SÜZGECİNİZDEN geçirin. Hangisi saçma, hangisi mantıklı siz karar verin.

Not: Emin olmadığınız önerileri evde tek başınıza uygulamayın!

Bu yazıyı video olarak da izleyebilirsiniz.
---
  • Gündemi takip edin... ;)
  • Türkiye'de yaşayın. Eninönü'nde sorular soran kameralı, mikrofonlu insanlara abuk cevaplar hazırlayın.
  • Durmadan bir şeyler yiyin. Soranlara, metabolizmanızı hızlandırdığı için kilo almadığınızı anlatın... ;)
  • Ördek dudak selfielerinizi her gün düzenli olarak paylaşın her ay tamamına bakıp, değişimi değerlendirin... ;)
  • Twitterda sahte hesaplar açıp kendinizi beğenin, RT yapın... ;)
  • Altında "lütfen paylaşın" yazan her türlü göreseli arkadaşlarınıza mail, sosyal medya yoluyla gönderin... ;)
  • Herşeyi başkalarından bekleyin, kendiniz çaba göstermeyin... ;)
  • Kaderci olun. Sabredin. Kurtuluşa inanın. Ancak durumunuzu düzeltmek için bir şey yapmayın... ;)
  • Adalete güvenin... ;)
  • "Bu neden benim başıma geldi?" konulu arkadaş toplantıları düzenleyin... ;)
  • Hep başkalarını suçlayın! Pasif agresifliğin sizi genç tuttuğu hakkında olur olmadık yerde bahsedin... ;)
  • Konuşmanıza çeşitli yabancı dillerden cümleler ekleyip, ardından anlamlarını söyleyin... ;)
  • Mars'a gidip muhtemelen orada ölecek olan ekinbe katılın... ;)
  • Kafaya abuk bir konuyu takıp, hep ondan bahsedin... ;)
  • Cebinizde ihtiyaç halinde kullanmak için hazır bir konuşmanızı taşıyın, olamadık yerde çıkarıp okuyun... ;)
  • Lafa olur olmaz yerde "sözün bittiği yerdeyiz" diye başlayın... ;)
  • Internette gördüğünüz özlü sözleri biriktirin, bastırıp duvara asın... ;)
  • Ferrarisini Satan Bilge kitabını altını çizip, notlar alarak okuyun... ;)
  • Ciddi görünmek için numarasız gözlük takın, pipo ile dolaşın. Top sakal bırakın. ;)
  • Tuvalette uzun kalın ama elinizde telefon tablet vs. almayın... ;)
  • Günde sekiz litre su için... ;)
  • Pahalı kalem kullanın... ;)
  • Kişisel gelişim önerileri yazın... ;)
  • Her türlü masalın gerçek olduğunu olur olmaz ortamlarda ileri sürüp savunun... ;)
  • Bilmediğiniz konularda desteksiz sallayın... ;)
  • İşe kısa pantolonla gidin... ;)
  • Her şeye üzülün, panik atak geliştirin... ;)
  • Dünya turuna çıkıp geri dönmeyin... ;)
  • Fal baktırıp, söylenen zırvalara inanın... ;)
  • 3. sınıf yaşam koçlarının kitaplarını okuyun ;)
  • Yarım yağlı yoğurt yiyin ;)
  • Bu ay bir kitap okuyun ;)

27 Ocak 2014 Pazartesi

Amatör Telsizcilik Nedir?


Amatör telsizcilik bir hobidir.

Hiç bir menfaat gözetmeksizin, kendi kişisel gelişiminiz ve boş zamanlarınızı değerlendirmeniz için elektronik, haberleşme gibi konularında yaptığınız araştırmalar, faaliyetlerdir. Kimi zaman ise sadece mandala basıp birileri ile konuşmaktır.

Sosyal medya ile çok ciddi benzer yanları olan bu uğraş, lisans gerektirmesi, sınava girmek zorunluluğu olması nedeniyle biraz da teknik bilgi istemesi yüzünden herkesin kolayca yapabileceği bir uğraş değildir. Ancak böyle şeyler gerçekten yapmak isteyenler için hiç bir zaman engel olmamıştır.

Amatör telsizcilerin haberleşme teknolojileri hakkındaki bilgileri nedeniyle acil durumlar söz konusu olduğunda da topluma katkı verebilmeleri söz konusu olabildiğinden faaliyetlerinden bir kısmı kamuya yararlı kabul edilmektedir.

Kamu yararı önemli ancak ana konu değildir! Bunun nedeni esasen amatör telsizcilikle uğraşanların öncelikle kendilerini geliştirmek için çaba sarf etmelerinden kaynaklanmaktadır. Sonuç itibariyle kendini geliştirmenin de kamu açısından yararlı olduğu düşünülebilir. Tüm bireylerin kendini geliştirdiği bir toplum bir şekilde gelişmiş olur.

Eğer elektronik, haberleşme gibi konulara meraklıysanız Amatör Telsizcilik keyifli bir hobi ve kendini geliştirme için iyi bir başlangıç olabilir.

13 Ocak 2014 Pazartesi

İndirim Var! Gerçekten mi?


Bu aralar pek yaygın bir saşırtmayı yapıyor teknoloji marketleri. Sinir oluyorum. Ürünün 1-2 yıl önceki piyasaya çıkış fiyatı ya da bir ara satıldığı fiyat, satış fiyatı gibi gösterilip, şimdiki satış fiyatı da indirim olarak sunuluyor. Oluyor sana %25-35 indirim.

Oluyor mu? Olmuyor. Teknoloji alıcısı akıllı olmalı, böyle şeylere inanmamalı. Bu tamam. Ama müşteriyi bu kadar bilgisiz ve düşük zekalı yerine koymak Teknoloji Marketlerine yakışıyor mu? Yakışmıyor. Ancak, sanırım o kadar çok inanan oluyor ki, bu oyuna devam ediyorlar.

Pek çok fiyat sitesi var artık. Siteye girip modeli verince fiyatlar dökülüyor ortaya. O kadar basit, gerçeği görmek.

Hem zaten %7-8 kar marjı olan ürünlerde %35 indirim yapılabilir mi?

Yapmayın! Ayıp oluyor.

10 Ocak 2014 Cuma

Kendini Geliştirmek, Bitmeyen Bir Yolculuğa Çıkmaktır


Bir kitap okumakla, bilgin olunmaz. Ancak, bir yerden başlamak lazım. Ne kadar çok okursanız, o kadar fazla zihinde dolaşır, neredeyse bedava sunulan bilgi hazinesinden istediğiniz kadarını alırsınız.

Okumak demişken, insanın aklına hemen okullar geliyor. Uygarlık ne kadar geri ise, okullar da o kadar başarılı olabilirler. Çünkü, öğretilecek bilginin azlığı öğrenmeyi kolaylaştırır. Oldukça gelişmiş ve ileri gitmiş bir uygarlık için ise okulların işi çok daha güçtür. Ya çok kısa sürede insanları hayata hazırlayacak pek çok bilgiyi verirsiniz ya da veremezsiniz o kadar basit. Hayat için neyin gerekli ve önemli olduğu günümüzdeki gibi hızla değiştiriliyorsa, eğitim de buna hızla uyum sağlamadığı taktirde başarısızlık kaçınılmazdır.

Eğitim ne kadar iyi olursa olsun, eğer bireyler bunun üzerine inşaata devam etmezlerse kendilerini geliştiremezler. Kitap okumak ve bilgiyi paylaşmak sizi ve çevrenizi yüceltir. Üniversite mezunu cahillerin oluşturduğu grubun bir parçası olacağınıza, bilgi ışını çevrenize saçan bir birey olun. Hiç durmayın. Durduğunuz anda bulunduğunuz seviyede kalır, hatta geriye gidersiniz. Zihninizi besleyecek yeni bilgiler edinin. Yeni beceriler kazanın. Eğer nefes alıyorsanız, hala umut var demektir.

Materyalist bir dünyada yaşıyoruz. En önemli olan şey para, mal varlığı ve güç gibi görülebilir. Ancak bunların bir işe yaraması için en temel bileşen, sağlıklı ve hayatta olmanız gerçeğidir. Kim olursanız ve ne kadar zengin olursanız olun, kaçınılmaz olarak ölüm tüm bu zenginliğinizi ortadan kaldırır. Sağlık da bir o kadar önemlidir. Yaşarken yaşam kalitenizin ne kadar yüksek olduğu, materyalist dünyadan elde edebileceğinizin sınırlarını belirler. Dolayısıyla yaşarken en önemli olan sağlıklı olmanızdır. Sağlığınızı bozan stres, insanlar ve diğer etkenlerden uzak durun. Zihninizi gereksiz ayrıntılarla meşgul etmeyin. Parçaları değil, bütünü görüp anlamaya çalışın. Çözemeyeceğiniz durumları boş verin. Çözebileceğiniz sorunları halletmek için ise hiç beklemeyin.

Öldüğünüzde ise sizden geriye sadece eserleriniz kalır. Eğer ölümün ötesine geçmek istiyorsanız, dünyada sizden sonra yaşayan insanlara faydalı olacak eserler bırakmalısınız. Bedeniniz bu toprak altında kalsa da fikirleriniz zihinden, zihine yolculuk yaptıkça, bir parçanız hayata tutunmuş ve yaşıyor demektir.

Benliğinizi yüceltin.

8 Ocak 2014 Çarşamba

TTNET İçin Değişim Vakti


Yıllardır ADSL abonesiyim. O kadar çok zaman geçti ki üzerinden, önce kurulan Kablo-TV üzerinden Kablonet hizmetini bile hatırlıyorum. ADSL her nedense, tek alternatif olarak benimsenip de ölüme mahkum edilene kadar kablo İnternet'i de kullandım (iş yerinde). Daha sonra sınırlı gıdım, gıdım verilen ADSL hizmeti biz fanilere de açılınca gidip ev için abone oldum.

ADSL, malumunuz telefon hatları üzerinden veriliyor. Oysa artık sabit hat sadece ayak bağı. Giderek abone sayısı düşen sabit hatlar, inadına aldıkları ücretlerden vazgeçmeme adına sonlarını hızlandırıyorlar. ADSL var bari sabit telefon da alalım diyen saf müşteriler 20-30 TL aylık ek bir külfete mahkum oluyor. Benim gibi taahhüt mahkumları da bu kısım içerisinde kalıyor.

Ancak, Mart sonunda bitecek olan taahhüt sonrası TTNET ve Türk Telekom'a veda etmeyi planlıyorum. TTNET'e veda sebebim, taahütüm içerisinde yükselen hız kapasitesine rağmen benim hızımı ısrarla 8 Mbit olarak tutması ve artırmak için defalarca arayıp ek para istemesinden. Oysa işyerinde 8 Mbite kadar olan aboneliğimizi bir ek ücret istemeden 22 Mbite çıkartmışlardı. Türk Telekom'dan ayrılma isteğim ise 30 TL aylık bedel almasına karşın hiç bir işe yaramayıp, bir hizmet üretmemesi ve fiyatını indirmemesi.

Henüz başka bir firma, mesela Superonline bizim bölgede hizmete başlamadı. Ancak Türksat Kablo var, fiber ile yakınlara gelip, evlere kablo üzerinden dağılan. Televizyon hizmetinden de faydalanıyorum zaten. Üstelik sayısal ve full hd paketlerinden de memnunum. Mavi fırsat diye bir paketleri de var ki tam benlik ve ADSL ile sabit telefonu kapattım mı ayda 30 liradan fazla kar edebilirim.

Tek düşündüğüm, durum 2 yıllık bir taahhüt istemeleri ki bu süre içerisinde kim bilir ne tür başka fırsatlar çıkabilir karşıma.

Durum bu.

Ey TTNET ve Türk Telekom, size de bu güne kadar verdiğiniz idare eder hizmet kaliteniz yanında pahalı İnternet ve Telefon hizmetiniz için teşekkür ederim.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...