16 Mayıs 2010 Pazar

Nikon Coolpix P100





Nikon Coolpix P serisinden iyi bir makine çıkarttı. Nikon Coolpix P100. Aslında SLR makinelere benzese de bir SLR değil. Ancak kompakt sınıfında oldukça iyi bir cihaz olduğu ortada. 

26x yaklaştırma özelliği var. İyi fotoğraf çekiyor doğal olarak. Full HD (1080p) film çekebiliyor. Dolayısıyla aynı zamanda video kamera olarak da kullanılabilir. Film çekerken stereo ses kaydı da yapıyor. P100 Film çekerken optik zoom yapabiliyor (bazen zoom yaparken görüntüyü titretebiliyor).

Arka aydınlatmalı (düşük gürültülü) CMOS bir sensörü var. 10.3 Megapiksel. 3 inch'lik (7,5 cm civarı) ekranı yerinden çıkıp aşağı yukarı dönebiliyor. Vizörü var ancak elektronik. Arka arkaya fotoğraf da çekiyor (10 foto/saniye) üstelik oldukça hızlı yapıyor bunu. Spor etkinliklerinde çekim yapmayı kolaylaştıran bu özelliği ile çok işe yarayabilir gibi görünüyor.

Tek sorun Türkiye'de 1300 ile 1100 TL arasında satılan bu cihaz ABD'se 350 USD fiyatla satılıyor. Dolayısıyla alırken nereden alacağınızı iyi düşünmek gerekiyor. Sanırım bu yönüyle de "Şaşırdıklarım" etiketini de hakediyor.

Media Markt'te inceleme şansım oldu. Ben makineyi sevdim. Böyle bir makine almayı düşünenlere tavsiye ederim. En azından görüp inceleyin. 

Ek:
Bu makineyi yurt dışındaki bir arkadaşıma rica edip getirttim. Çok memnun kaldığımı söyleyebilirim. Gerçekten karanlık ortamlarda oldukça başarılı ve gürültüsüz fotoğraflar çekmek mümkün. İşte size bir kaç örnek fotoğraf, ben çektim.
Buyrun bu da HD modda çekilmiş bir film. Site yeniden işlediğinden görüntü kalitesi düşmüş!



Bu da Youtube videosu.

11 Mayıs 2010 Salı

Ön Camı Yıkarken Çuvallayanlar

Arabanın ön camını yıkarken arkadaki arabanın camını ıslatanlara şaşırıyorum. Hem kendi camını yıkamak için daha çok zorlanıyor hem de arkadakinin de camını yıkamasına zorla vesile oluyor. Oysa ayarlamak için genelde bir tornavida ya da bir toplu iğne yeterli.

Araç kullanırken başkalarının yaptıkları hatalara çok kızanlara şaşırıyorum bir de. Sanki kendileri hiç hata yapmazlarmış gibi. Ehliyet sınavında akıl yaşı tespiti yapılsa %90 sürücü ehliyet alamaz sanırım :)

7 Mayıs 2010 Cuma

Telekom Direkleri Kaldırımları Ele Geçiriyor


Mobil haberleşme günden güne hayatın her yerini ele geçiriyor. Şehirlerde baz istasyonları önceleri bina çatılarına konuluyordu. Şimdilerde ise aydınlatma direkleri bu iş için tercih edilir oldu.

Sadece mobil telefon için direkler de dikiliyor. Ankara'da pek çok yerde bu direklere rastlıyorum. İşte yukarıda bunlardan biri var. Bahçelievlerde de 7. cadde üzerinde de bu direkler için yerler yapılmıştı. Sanırım oraya da birkaç direk dikilecek.


Dün Tunalı'ya doğru giderken Karum alışveriş merkezinin önünde hem direğin hem de bağlanacağı kutunun fotoğraflarını çekme şansım oldu. Kutunun üzerinde yazanlardan yola çıkarak yaptığım taramada da bir şey bulamadım. Bakalım bunları cep telefonu istasyonları (ve 3G tabi) için mi yoksa yeni bir proje için mi kullanacaklar?

Aşağıdaki fotoğrafda Bahçelievler'de Anıtkabir köşesindeki kavşaktan bir direk yer alıyor.

4 Mayıs 2010 Salı

Müşterilerin Davranışları

İki telefon satış mağazası ve kurumsal satış kanalı olan bir şirkette yöneticilik yaptığım sıralarda bazı müşterilerin soruları beni dumur ederdi.

- Ben kontör alacaktım ama?.. ("Kendimden emin değilim, kontör yerine yarım kilo pastırma alsam daha mı iyi olur?" edasıyla sorulan soru).

- Bu nasıl garanti? Yeni 3G modem için 200 TL istiyormuş sizin servis? (Oğlu modemin usb girişini kırmış, kırık modemin garanti kapsamında olmasını gerektiğini düşünen tüketici).

- Kontör alacaktım!
- Kart mı istersiniz, hattınıza mı yükleyelim?
- Hattıma siz yükleyin.
- Telefon numaranız?
- ???
- Size kart verelim isterseniz!
- Aman verin ama ben beceremem, siz yükleyiverin bari.
- Tabi.

Kapıdan giren yaşlı tonton amca:
- Evladım şu reçetemi yapar mısınız? (yanda eczane var da arada kapı karışıyor)

Başka operatörden hattı olup da bizden kontör kartı alıp üstelik arkasını da kazıyıp yükleyemeyince kartı geri getirenler...
Mecburen geri alınıyor kontör kartı :)

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Taharet Musluğu


Taharet muslukları, sadece ihtiyaç duyan ülkelerde üretilen alafranga tuvaletlerde yeri bulunan unsurlar. Dolayısıyla ecnebi memleketlerinde bulamayınca da, bulunca da şaşırırım. Mesela Belarus'da Minsk otelde bulmak beni şaşırtmıştır. Aynı şekilde Almanya'da bulamamak da.

Bir diğer şaşırtan unsur da, son yıllarda üretilen su çıkışını istediğiniz yöne çevirmenizi sağlayan oynar başlıklı borular. Ama asıl şaşırdığım genellikle bu zımbırtıların benzedikleri şekil ;)

29 Nisan 2010 Perşembe

Otomobil Tekerleği

Beni şaşırtan şeyler 1:
İçi hava dolu tekerlekler beni şaşırtıyor.
1- Her biri neredeyse 500 kiloya yakın ağırlık taşıyor.
2- İçleri hava dolu. Beteri saatte 100 km hızla giderken 1,5 cm kalınlığında kauçuk kaplama ile yol arasında hava dolu birşeyin üzerinde gitmek endişelendirici.
3- Uçaklar saatte 250 küsür km hızla giderken gene neredeyse aynı lastik tekerler üzerine iniyorlar.
Basit bir icat. Hatta oldukça eski bir teknolojiye sahip. Ancak hala tehlikelerine rağmen her yerde kullanılıyor. Zaman zaman araç kullanırken böyle düşünceler geçiyor aklımdan, ürküyorum.

19 Nisan 2010 Pazartesi

İlan Panosu Hatası (Billboard Fail)


Sabah işe giderken Kızılay'da Gökdelenin önünde duran reklam panosunun bağlı bulunduğu bilgisayarın çakılmış olduğunu farkettim. Böylesi bir görüntü kaçmazdı doğrusu. Ben de bastım deklanşöre. :))

XP, her nedense kapanmaya karar vermiş ancak bunda pek başarılı olduğunu söylemek zor.

17 Nisan 2010 Cumartesi

İlkbahar Çiçekleri

Bu aralar çok yakından çiçek fotoğrafları çekmeye merak sardım. Genellikle camın önündeki saksıdan Firendfeed'e naklen mikroblog girişleri yapıyordum (http://ff.im/iPseJ http://ff.im/iC6Uo http://ff.im/iC5kT linklerinden çekip paylaştığım diğer fotoğraflara ulaşabilirsiniz). Bu defa biraz değişiklik olsun diye kendi bloguma yazıyorum. Bulursam böcek fotoğrafları da çekerim tam olur.

Çiçek fotoğrafları ile kokularını da gönderebilen bir teknoloji olsa pek güzel olurmuş. O da artık Web 6.0'a nasip olur sanırım.

Bu arada fotoğrafını çektiğim çiçekler, kocaman bir ağacın çiçekleriydi. Her yanı çiçeklerle dolu ağaç bembeyaz bir duvak takmış gibi rüzgarda salınıyordu.

İşte aşağıda aynı ağacın daha uzaktan çekilmiş bir diğer fotoğrafı var.
Fotoğraflardaki ağaç, Ankara'da 19 Mayıs Stadyumunda Cemal Alpman Cimnastik salonunun önünde yer alıyor. Bir iki sene içerisinde bu salonlar büyük ihtimalle yıkılmış olacak. Umarım bu güzel ağaç ve çevresindeki diğer ağaçlara bir zarar gelmez.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Bize Doping Lazım


Geçtiğimiz pazartesi işyerine gittiğimde masamda beni bekleyen büyükçe kargo kutusunu bir çırpıda açtım. İçinden bir alüminyum tencere kapağı, tütsü çubukları, vazelin, zımba, cd, saat ve kuru kahve çıktı. Tabi bir de nasıl kullanılacaklarını anlatan "İnterneti Hızlandıran Aparatları Kullanma Kılavuzu".

Yukarıdaki resimde yaklaşık olarak nasıl kullanılacaklarını göstermeye çalıştım.

Bu neşeli hediye için http://www.bizedopinglazim.com sitesine teşekkürler.

Site güzel tasarlanmış (yukarıdaki fotoğrafta giriş sayfasını görebilirsiniz). Bir de "Yılın En Hızlı Ödüllü İnternet Oyunu: Bul İcadı Katla Hızını" var ki siteye girerseniz muhakkak deneyin!

5 Nisan 2010 Pazartesi

Bahçelievler'de Sokak İsimleri Karıştı

Ankara'da Bahçelievler Semtinde Mart 2010 sonu itibariyle sokak tabelaları bir kez daha değişti. Bir kez daha diyorum çünkü bundan bir süre önce "adrese dayalı kayıt sistemi" bahanesiyle bir kere daha sokak numaraları değiştirilmiş ardından bölge sakinlerinin tepkisi üzerine bu uygulamadan geri dönülmüştü.

Şimdi aynı uygulama, bu defa daha az tepki çeker düşüncesiyle değiştirilen sokak numaralarının altına "Eski ... Sokak" şeklinde bir ibare eklenerek bölge sakinlerinden tepki çekmeyeceği düşünülen bir hale getirilmiş.

Yumuşak geçiş!

Ben bu uygulamadan hoşlanmadım. Hoşlanmak zorunda da değilim. Umarım, bu zorla sokak numarası değiştirme uygulamasından geri dönülür.
Eski sokak numaralarımızı asıl sokak numarası olarak gösteren tabelalarımızı geri istiyorum.

Hem yeni kurulan mahallelere numara verin, ne diye eski sokak numaralarını değiştiriyorsunuz?

Değiştirmeyin! Geliştirin :)

3 Nisan 2010 Cumartesi

iPad Yakında Her Yerde

Steve Jobs ve Apple, bir kez daha ceplerdeki paralara göz dikti. iPad 12 Nisan 2010 tarihinde piyasaya çıkacak. O günü sabırsızlıkla bekleyen tüketiciler mağaza kapılarında şimdiden sıra oldular.
İşte ben en çok bu günler öncesinden sıra olup bekleyenlere gülüyorum. Çünkü elimden daha iyisi gelmiyor. İşi gücü evi bırak git ABD'de bir Apple dükkanı bul (önündeki sıra nedeniyle bunu yapmak oldukça kolay) sıray gir. Sanırım bu benim açımdan pek mümkün görünmüyor :)

Daha piyasaya çıkmadan kimi yerde övüleni kimi yerde yerilen iPad sanırım başarılı bir satış grafiği çizecek. Çoğu insan notebook veya netbook yerine bu tür cihazları tercih edecek.

Bir sonraki başarılı olacak Apple ürününü şimdiden merak ediyorum.


iPad bu aralar televizyon programlarında kendini gösteriyor. Kimi güzel güzel aleti överken tanıtımı daha etkileyici biçimde yapanlar da olmuyor değil. Bu linkten daha fazlasını izlemek isteyebilirsiniz.

İlginç olan, aslında yokluğunun farkına varılmayan, ihtiyacı duyulmayan bir ürünün bir anda kitlelerin müthiş bir istekle almaya çalıştıkları bir meta olarak satılabilecek hale getirilme becerisi. Rakipleri şaşkınlıktan büyümüş gözlerle Steve Jobs'un başarısını izlerken yavaş yavaş uygulama dükkanlarını oluşturuyorlar.

iPad modeline göre 500 ila 830 Dolara satılacak. İlk şanslı tüketiciler 03 Nisan 2010 (bu gün) itibariyle cihazlarına kavuştular. Giderek daha fazla kişinin mobil cihazlar üzerinden İnternete erişecek olmasına hız verecek bu ilginç gelişmeyi hep birlikte çok yakında göreceğiz.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...