28 Temmuz 2009 Salı

VN1000HD Hi-Def POD

Güzel bir medya oynatıcısı daha buldum. Full HD desteği yok, sadece HD desteği bulunuyor. Ancak Youtube gibi Online servislere erişme imkanı var. PC olmadan internet deneyimi yaşamak isteyenler için ideal bir çözüm olabilir. Bir web gezgini bulunmuyor ama gelecekte o da eklenecekmiş. Kullandığı işletim sistemi hakkında pek bir bilgi verilmemiş. MKV dahil pek çok türde film dosyasını oynatabiliyor. Fiyatı 150 Amerikan Doları. Kablosuz erişim usb cihazı bu fiyata dahil değil. Onu da eklerseniz sanırım daha esnek olarak kullanmak mümkün olur. http://www.verismonetworks.com adresinden ulaşıp inceleyebilirsiniz.

Turkcell 3G Toplantısından Aklımda Kalanlar

Turkcell basın toplantısını naklen internet üzerinden yayınladı, ben de Ankara'daki evimden çıkmadan bu tanıtım toplantısına katıldım. Öncelikle. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, "Durmak Yok Yola Devam" dedi. Günün gafı buydu. Bir siyasi parti tarafından kullanılırken "durmak yok, yolmaya devam" diye hicvedildiği için bırakılan slogan akılda kalmış demek ki. ADSL'yi iki kere hedef alarak, 3G'nin daha hızlı olduğunu dile getirdi. 4 GB limitli bağlantının 39 TL olduğu açıklandı. 1 milyon müşterinin 3G için başvurdukları ve bu gün itibariyle bu hizmetin verilmeye başlandığı duyuruldu. Doğrusu rakamın yuvarlaklığı biraz soru işareti oluşturdu. USB modemin adı VINN olarak seçilmiş bu hoşuma gitti. Görüntülü Çağrı merkezleri kurulması ilginç. Üstelik buna 4 banka da dahil. Ancak, "akşam eve yorgun argın gelmiş, pijamamı giymiş, darmadağın bir haldeyken, görüntülü olarak çağrı merkezleri ile neden görüşeyim ki?" sorusu sorulmadı ve cevaplanmadı. Bence 3G internet cihazları kullanımının yaygınlaşmasının ne kadar zaman alacağı en önemli bilinmez. Ek olarak 4GB limitli erişim ADSL ile rekabette bir adım öne geçmeyi değil aynı hizmeti vermeyi hedeflediği için pek çok başarılı değil. Açıklanan limit en azından 5 GB olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Tüketicinin 3G internet kullanımı için yatırım yapmasına daha çok caziplik kazandırılabilirdi.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Güneş Enerji Panelli Bluetooth Hoparlör

Devotec Industries bir İngiliz firması. İlginç ürünleri var. Bunlar arasında güneş ile dolan pilller, çeşitli konnektörler (elektronik aletler için bağlantı birimleri), aksesuarları bulunuyor. Sıradan Çin malı ürünlerden farkları ise kendi tasarımları ile aynı malzemeleri kullanarak da olsa, güzel görünümlü ve kullanışlı ürünler ortaya çıkartıyor olmaları. Tabi büyük olasılıkla, üretilen Ülke değişmiyor. Neredeyse bildik markalı, kaliteli tüm elektronik gereçlerin Çin'de üretildiği de bir gerçek. Bahsetmek istediğim ürün, içindeki pili isterseniz güneş enerjisi ile doldurabilen bluetooth arabirimli stereo bir hoparlör. Pili, prize takılınca 4 saat gibi bir sürede dolarken, güneş enerjisi ile 12-24 saat arasında doluyor. Bu arada "24 saat güneşi nerede buluyorsun da dolduruyorsun" diye mantıklı bir soru aklınıza gelmiş olabilir. Bu durumda "bu ürünün pazarlandığı İngiltere'de 12 saat güneşi bulursanız daha ne istersiniz?" diye cevap vermek isterim ben de. Bu ciddi tasarım hatasını bir yana koyacak olursak. Güneş ile pillerini şarj ettiğini iddia eden bu cihazın diğer özelliklerine bir göz atalım dilerseniz. Ses kablosu ile direkt olarak bir ses kaynağından aldığı sesi 2x2 watt gücündeki stereo amplifikatörüyle güçlendirip etrafa yayıyor. Kalitesi için bir şey söyleyemiyorum ama 4 watt gücünde bir sistemden mucize beklememek lazım. Ancak her halde notebookunuzdaki minyatür hoparlörlerden az daha iyi ses çıkartabileceğini düşünebiliriz. Mp3 çalıcınıza bağlayarak kullanmak da bir diğer yöntem olabilir. Malum, kulaklıklar bir süre sonra rahatsız edebiliyor bünyenizi. Bluetooth özelliği telefon görüşmelerinizi bu cihaz sayesinde telefonu kulağınıza götürmeden yapmanızı sağlıyor. Yanınızda bulunanların da sizi ve karşınızdakini dinleyebilmeleri, hatta bu cihazı arabanızda bu amaçla kullanmanız bile mümkün (siz gene de nezaketen karşı tarafı bu durumdan bilgilendirseniz fena olmaz). Kendi mikrofonu da bulunuyor. A2DP ve AVRCP desteği nedeniyle bluetoothla herhangi bir cihazdan stereo müzik dinlemeniz de mümkün. En güzel özelliği üzerindeki dokunmatik ekranı sayesinde ses açıp kapatabilmenin yanında müziği ileri-geri almak gibi fonksiyonları da bu cihaz üzerinden gerçekleştirebilmeniz. Seyahatlerinizde yanınızda taşımanız, pikniğe, tatile götürüp müziğinizi çevrenizdekilerle paylaşmanı için düşünülmüş. İstanbul'da Bağdat, Ankara'da 7. Caddede, arabasını bırakıp yürümek zorunda kalmış gençler, bu cihazın subwoofer (güçlü bas sesleri midenizde hissetmenizi sağlayan faydalı hoparlörler) ve tiz ses hoparlörleri eklenmiş "çıstak" versiyonlarıyla, iPhonlarından çalacakları müzik sayesinde keyifli anlar yaşayabilirler. 260 gramlık cihazın pili, yüksek sesle dinlenirse 4 saat, orta seste dinlenirse 8 saat dayanıyor. Şık bir koruma çantası, ses kablosu, usb kablosu ve şarj adaptörü birlikte geliyor. Fiyatı yaklaşık 123 TL (50 GBP). İngiltere'de pazarlanıyor. Pahalı gelmiş olabilir, ancak Büyük Britanya standartlarında geliri olan, teknoloji meraklısı beyefendiler için bu miktarın lafı bile olmaz. Kalın sağlıcakla.

Sosyal Medyanın Yükselişine Bir Örnek

Turkcell Sosyal Medya'ya önem veriyor. Bloggerleri, etkinliklerine çağırıyor. Hatta bloggerlara yönelik etkinlikler yapıyor. Sosyal Medya gücü iyi anlaşılabilirse, ancak bu derece önem verilir. Bu nedenle Turkcell'i tebrik etmek lazım. Sosyal Medya'nın gücü biraz da doğasından geliyor. Blog yazıları öncelikle birinci elde yazanın yüzyüze tanıdıkları arkadaşları, aile bireyleri ve dostları tarafından okunuyor. 50-100 kişilik bir kitle sözkonusu olan. Ancak bu kadarla kalmıyor. Bu okurların bir kısmı yazıları tanıdığı diğer arkadaşlarına tavsiye edebiliyor. Bu bir başka dalga. Çeşitli sitelerde paylaşılan (Twitter, facebook, friendfeed gibi) akışlar (feed) sayesinde sanal dosatlar bu defa blog yazılarından haberdar oluyorlar. Bu da, başka bir yönde yayılan bir dalga daha. Sonra dostların dostları haberdar oluyor. Silsile böyle devam edip, azalan dalga şeklinde de olsa gidiyor. Sizin dostunuzdan aldığınız bir bilgi, içeriğinde reklam ve tanıtım da olsa, bilinen reklam ve tanıtım yollarından daha etkili ve akılda kalıcı oluyor. Üstelik maliyeti müthiş düşük. Turkcell basın bültenlerini bloggerlarla da paylaşıyor. Bana da bu tür metinler ulaşıyor ve bloğumda paylaşıyordum. Bundan böyle bu bültenlerdeki bilgileri kendi üslubumla ve yorumlarımı paylaşmaya karar verdim. İşte bu şekilde, haberdar olduğum ilginç bir Turkcell Etkinliği'nden bahsetmek istiyorum şimdi sizlere. Turkcell 28 Temmuz 2009'da Genel Müdürü Süreyya Ciliv'in yapacağı "3G Basın Toplantısı"nı http://www.turkcellmedya.com sitesinde anında yayınlayacak. Salı 10.00’da Turkcell Tepebaşı Plaza Konferans Salonu’nda yapılacak etkinliği dilerseniz bilgisayarınızdan izleyip 3G hakkında merak ettiklerinizi öğrenebilirsiniz. Tanıtımda, fiyatlar da açıklanacağı için, büyük miktarda internet kullanıcısının dikkatleri bu toplantıda olacak. Benim görüşüm fiyatların ADSL hizmet fiyatları ile rekabet edebilecek düzeylerde olmayacağı. Umarım yanılırım. Ya da en azından kısa zaman içinde fiyatlar rekabetçi hale gelir ve kullanıcıların işine yarar. İkinci olarak, her ne kadar kamuoyunda bir merak uyanmış olsa da 3G'nin mobil yaşamımızı ne şekilde etkileyip sarsacağı konusunda bir netlik oluşmuş değil. Umarım Sayın Ciliv bu konuda da gerçekten "tamam işte budur" dedirtecek açıklamalar yapar. Sağlıcakla kalın.

26 Temmuz 2009 Pazar

Full HD 1080P HDMI Medya Oynatıcı

Dealextream'e yeni neler gelmiş diye göz atarken buna rastladım. Sonunda 1080p desteği veren bir medya oynatıcı yapmayı becermiş Çin'liler. Markası DiyoMate, Modeli KTZ-P200T olarak görünüyor. Ancak üzerinde 1080p Full Hd Media Player yazıyor. Bu tür cihazlarda full hd çözerken yavaşlık sorunları olduğundan, üreticisi 1080P(1920x1080), bit rate 104 Mbps'e kadar çalışır diye belirtmiş. Full HD'de H.264, MPEG1/2/4, DIVX, XVID destekliyor. Codec konusunda da oldukça zengin bir destek sağladığından dolayı önceki markasız Çin mallarına göre daha iyi görünüyor. Görüntü codecleri: TS, MKV, RM, RMVB, TP, AVI, M2TS, VOB, DAT, MPG, MPEG, MOV. Ses codecleri ise BTSC, A2, EIA-J, MPEG-1, MPEG-2(LayerI/II), AAC, HE-AAC, DOLBY DIGITAL(AC-3), MP3, WMA, M4A(AAC) olarak belirtilmiş. Dolby ve Divx için bir lisans hakkı ödediler mi diye merak ediyor insan ister istemez. Resim dosyalarını da gösteriyor. Pek kullanışlı bir özellik değil. Ancak çözünürlük biraz daha yüksek olduğuna göre fena da olmayabilir. Çok dilli altyazı ve ses desteği de veriyor. Türkçe bu desteklenen diller arasında mı belli değil. Usb üzerinden harici sabit disk, usb hafıza üzerinden veri okuyabiliyor. Ayrıca SDHC, SD/MMC, MS/MS Pro gibi flash hafıza türlerini de okuyabiliyor. En önemlisi HDMI çıkışı ve kablosu var. YPbPr, Coaxial, Ses L&R, DC güç bağlantısı çıkışları da mevcut. Firmware güncellemesi yapılabiliyor mu bu konuda da bil bilgi yok. Fiyatı biraz tuzlu. 121 Amerikan Doları. Dealextreme ile ufak tefek alışverişim oldu. Boyutları genellikle küçük olan ürünleri aldım. Sorunsuzca evin posta kutusuna kadar geldiler. Ancak bu gelir mi, postanede sorun çıkar mı, bilmiyorum. Zarfın ya da paketin üzerine "hediyedir" yazıyorlar ama gene de getirtmeye çalışmak bir miktar riskli. İyi bir cihaza benziyor. O nedenle denenebilir. Buradan inceleyip satın alabilirsiniz.

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Datça Tatilinden Görüntüler ve İzlenimler

Yıllardan beri Datça'ya gelip, giderim. Bu sene yanımda bilgisayarımı da getirdim. Bu nedenle Ankara'daymış gibi rahat bir şekilde internete girdim, bloguma yazdım. Datça son yıllarda çok gelişti. En önemlisi 2 saatte zor alınan Marmaris Datça arası korkunç yol düzeltildi. Devamlı nüfusu son 10 yılda 4000'lerden 14000'lere çıktı. Sadece yöre insanları değil tüm Türkiye'den insanlar sürekli olarak yaşamak üzere buralara geldiler. Altyapı yatırımlarından en önemlisi olan kanalizasyon da halledilince zaten çok az olan deniz kirliliği tehlikesi ortadan kalktı, bu da güzel oldu. Datça'da Turizm genellikle yazlıkları olanların sayesinde olmuş. Şimdilerde Türk'lerin yanında, İngilizler de buralarda ev alıp yaşamaya başlamışlar. Genelde şeker insanlar. Limana gelip giden pek çok tekne yabancı turistleri buraya getiriyor. Datça'da öyle çok yıldızlı oteller bulunmuyor. Genelde apart oteller ve 3 yıldız civarında olanlar var. Benim barını ve havuzunu sevdiğim otel Mare. Koca bir ayın neredeyse yarısından fazlasını burada geçirdim zaten. Kocaman iskelenin yakınlarındaki yıllardır boş duran bir otelin öyküsünü ise yeni öğrendim. Bir şekilde izin alıp yapılan güzel görünümlü bir otel, birinci derece sit alanının üzerine kurulduğu için işletme izni iptal edilmiş. Yıkım yapılmamış ama yıllardır öyle hayalet gibi duruyor. Tarihi açıdan önemli bir yer Datça. Knidos harabeleri halen kazılıyor. Ayrıca şehrin içi de tarihi eserlerin üzerine kurulmuş, söylenenlere göre. Öğretmen evinin altının dünyanın ilk sanatoryumu olduğu söyleniyor. Gökova Güneş Sitesinin hemen yakınlarında arkeolojik kazılar sürüyor. Ortaya ilginç yapılar çıkacak gibi görünüyor. Sitenin az ötesinden denize girilen yere ulaşmak için yürürken üzerine bastığınız tarihi kırık toprak kapların parçaları içinizi cız ettiriyor. Belli ki altı heybetli bir yapı Son derece düzgün kesilmiş mermerlerden oluşan büyükçe duvar taşlarının üzerinden aşarken bunu anlamak için arkeolog olmak gerekmiyor. Akıllıca kullanılırsa tarihi yerleri ile iç içe olan bu güzel yurt parçası gelecekte çok ziyaretçi çeker gibi geliyor. Sokakların bazıları isimlari dünyanın ünlü şair ve yazarlarına ait. Yukarıdaki slayt gösterisinde bazıları yer alıyor. Belediye ince düşünmüş güzel bir hizmet yapmış. Şehrin meydanı da su oyunları yapan bir yer olmuş. Onu da güzel akıl etmişler çocuklara sabah akşam doyumsuz bir eğlence oluyor. Karşıda tepelerindeki yapıları görebildiğiniz Simi adası yeralıyor. Uzun zamandır tanıdığım İtalyan dostum Enrico "bu adalar hep bizimmiş, bırakıp gitmek çok büyük hata olmuş" diye şaka yapıyor, yakındaki adayı gördüğünde. Yapılabilecek en güzel şeylerden biri şüphesiz günlük tekne gezisine katılmak. Tekneler 150 kişilik koca koca şeyler. 30 Liraya 5 bük (koy) gezdirip tüm günü keyifli geçirmenizi sağlıyorlar. Eskiden, Yakamozla ya da "everyday holiday" düsturlu kaptanın teknesiyle de gidip gelmişliğimiz var, ancak artık sadece özel tur yapıp tur başına 450 TL istediklerinden, organize olmak yerine büyük tekneleri tercih etmek zorunda kalıyoruz. Gene de balık, makarna ve salatalı öğle menüsü de dahil güzel bir tur yaşadığımızı söyleyebilirim. Çevrede gezmeyi, keşfetmeyi sevenler için pek çok bük'e araba ile ulaşım mümkün. Mesudiye, tarihi harabelerin olduğu Knidos, Hayıt bükü bunlar arasında. Hayıt Bükü Ortam Restaurant'a giderseniz mangalda kalamar dolmasını denemeyi unutmayın. İnternet için kablosuz erişim imkanı da pek çok yerde olduğu gibi burada da var. Ancak wi-fi erişimi olan web sitesi bulunan ilklerden olduğunu belirteyim. İnternette Datça'da kalınacak, yemek yenecek, gidilecek, alışveriş yapılacak yerleri birarada sunan bir yerin olmaması bir eksiklik. Ama sanırım zamanla o da olacaktır. Sahil balıkcı lokantaları ile dolu. Akşam denizin kıyısına kurdukları masalarda balık rakı ve sohbet pek keyifli olur. Arkada ana cadde üzerinde ev yemekleri yemek hem ucuz hem de lezzetli. Oldukça sakin bir yer olduğu için sanırım ünlüler de burayı tercih etmeye başlamışlar. Ali Kırca'nın yatı ile koylarda gezdiği ağızdan ağıza dolaşıyordu. Bu yazıyı yazdığım günün öğleninde de Migros'ta Müşfik Kenter'i alış veriş yaparken gördüm. Ünlü olmak kötü bir şey sanırım, adam içeride büyükçe bir güneş gözlüğü takarak dolaşıyordu. Biraz dağınık bir yazı oldu ama Datça'ya da bu yakışır sanırım. Dünyadan uzaklaşıp dinlenmek ve hayattan keyif almak için derli toplu olmak gerekmez. Can Yücel akıllı adammış, İstabul yerine burayı nihayi mekan tutmakla.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Fujifilm FinePix Real 3D W1 İle Üç Boyutlu Fotoğraflar

Fujifilm sayısal fotoğraf dönemine geçildiğinden buyana insanı ısrarıyla bıyık altından güldürüyor. Fotoğraf filmi tarih oldu. Markasından vazgeçmeden yoluna devam etmekte ısrarlı. 10 yıl sonra çoçuklar markadaki "film" nedir ne ilgisi var diye kafa patlatacaklar. Sayısal kameralar ve yan ürünleri üretimi yapmakta olan şirket, teknolojik açıdan ağırlığını hissettiriyor. İştebenzer duyguyu yakında yeniden yaşayacağız.

FinePix Real 3D W1 Fujifilm fotoğraf makinesi, Eylül itibarıyla raflarda salınmaya başlayacak. Gözlüğe ihtiyaç duymadan izlenebilecek olan 3 boyutlu fotoğraf çekiyor. Üzerinde iki farklı objektif ve optik-sayısal dönüşüm sistemi taşıyor. Tek gövdede iki ayrı kamera bulunduruyor.

Ekranı fotoğrafları 3 boyutlu olarak izleyebilmenizi sağlıyor. Ek olarak ayrı satılacak 3 boyut kitinde (3D Kit) 8 inch boyutlu dijital çerçeve ile fotoğraflar 3 boyutlu olarak izlenebilecek.

Fotoğraf'ları 3 boyutlu baskı için özel mercek sistemli (lenticular sheets) kağıt gerekiyor. Fotoğraflar bir süre özel donanım sayesinde basılacak. Evinizde bu tür fotoğraf basmak kısa zaman içinde pek imka dahilinde değil.

  • 3 boyutlu filmler de çekilebiliyor.
  • 10 Mega Pixel CCD'lere sahip.
  • Birbirinden farklı ayarlarda aynı yerin ya da objenin resmini çekebiliyor.
  • 3x zoom yapabiliyor.
  • İki boyutlu fotoğraflar da çekiyor. Makro için biri, geniş açılı çekim için diğeri kullanılabiliyor.

Niş bir alanda standart olmayan bir ürün ciddi bir pazar riski. Özel gözlük gerektirmese de özel ekran veya son derece zor ulaşılan kağıt baskılar ile 3 boyutlu görülebilecek fotoğraflar üretmesi heves kırıcı.

Gözlük gerektirseydi daha iyi olurdu dedirten bir teknoloji ürünü. Fotoğrafları Picasaweb, Flickr gibi servislerde paylaşamayacaksınız. herşeye rağmen ürün ilgi çekici. Belki de bu yönü sattırır.

Fiyatı, Eylül ayında satıştan önce açıklanacak. Bakalım kriz döneminde dünya ile aynı zamanda yurdumuzda teknoloji pazarlarında raflarda görülebilecek mi?

Ey Eurovision Sen Kimsin?

Yapay zeka, hayatımızın birçok alanına girmeye devam ediyor. Ben de bir süredir blog yazılarımı YouTube'a aktarıyorum. Neyse ki, 10 yıl ...