22 Mayıs 2009 Cuma

Amatör Telsizcilik Diye Bir Uğraş

Bilmem farkında mısınız? Biz Türk erkekleri birbirimiz hakkında hiçbirşey bilmesek de, konu eğer futbolsa, bir anda hararetli bir sohbetin içinde buluveririz kendimizi. Futbol'u bir sihirli değnek hareketiyle ortadan kaldırıversek eminim erkekler birbirleriyle kolay kolay dialog imkanı bulamazlar. Uzun uzadıya bunun nedenlerine girmeyeceğim. Sanırım toplum bilimciler böyle konuları ele alıyorlardır. Ben insanlarımızın özellikle de erkeklerimizin boş zaman uğraşlarıyla fazla ilgilerinin olmadığını düşünüyorum. İlgi alanları kısıtlı olunca da, geriye ister istemez futbol kalıyor. Referans iletişim başlatıcı futbol. Yıllardır severek boş zamanlarımı verdiğim bir hobim var. Amatör telsizcilik (Ham Radio). Günümüzde teknolojik gelişmeler nedeniyle biraz gözden düşmüş olsa da hala ilgi çeken bir boş zaman uğraşı. Kısaca yazayım: Amatör telsizcilik herhangi bir maddi menfaat gözetmeksizin, amatör telsizcilere ayrılmış frekanslarda, telsiz üzerinden yapılan haberleşme ve bunu sağlayabilmek için gereken alet ve edevatın yapılması, temin edilmesi ve çalıştırılması. Mors ile olabildiği gibi, ses ile ya da veri haberleşmesi ile yapılabiliyor. Küçük bir el telsizi üzerinden ilinizdeki amatör telsizcilerle haberleşebilirken, aynı el telsizi ile internet geçişleri sayesinde dünyanın öteki ucundaki amatörlerle de haberleşmek mümkün. Tabi bir de kısa dalga telsizler ile yapılan, aracısız kıtalararası görüşmeler var ki, işte bir zamanlar milyonlarca meraklının bu hobiye gönül vermelerinin nedenidir. Düşünsenize yıl 1985, elinize mikrofonu alıp genel bir çağrı yapıyorsunuz, karşınıza Kanada'dan veya Japonya'dan bir başka amatör telsizci cevap veriyor (o dönemde internet ve cep telefonları yoktu). Bir zamanlar teknoloji ile ilgilenen ve gereğinde cihazlarını kendi üreten amatör telsizcilerin günümüzde gene teknolojik ilerlemenin etkisi ile bu hobiden giderek koptukları yenilerin de ilgisini fazla çekmediğini ne yazık ki belirtmem gerekiyor. Oysa bir zamanlar amatör telsizcilik için bir serenad bile bestelenmiş Bu linke tıklayarak Joyce Hahn'ın sesinden dinleyebilirsiniz. Müziğin başında duyduğunuz ve ana melodiyi oluşturan Mors kodu ile CQ (İngilizce okunduğunda "seek you" (seni arıyorum) benzeri sesi veren Mors kısaltması) yani genel telsiz çağrısına yer verilmiş. Güzel bir müzik. Bu arada yanda fotoğrafını gördüğünüz kişi Samuel Finley Breese Morse (27 Nisan 1791 - 2 Nisan 1872) yani adı ile anılan Morse kodunun mucidi. Ludwig van Beethoven'ın çağdaşı bir bilim insanı. CQ Serenade'i ararken aynı sitenin ilginç bir linkini de aktarmadan geçemeyeceğim. Ludwig van Beethoven ve Morse. Meğer Ludwig van Beethoven bu ünlü eserinde adını soyadını Mors ile yazıyormuş :) İzlemesi gayet keyifli bu linten ulaşabilirsiniz. Özetle boş zamanlarında birşeyler ile uğraşanlar, boş zamanlarını, dolayısıyla hayatlarını boşa harcamamış olurlar. Sizin bir hobiniz var mı?

1 yorum:

  1. ahmet haluk dedi ki...
    Anahtar kelime "BOŞ". Sevdiğimiz her şey ya boş'tur ya da içinde boş'luk vardır. Her ne kadar "Boşu boşuna yaşamayız" desek de inanma. Sahada oynamak yerine tribünde disco'larda kılı kıpırdamadan inatla ağır abiyi oynayanların kıvrak raksları, homoseksüelliği elinin tersiyle reddederken hep bir ağızdan "I love you Ahmet" diye kalın kalın bağırmaları, çorbadan çıktığı için garson dövmeye kalkışılan kılın aynı zamanda tahrikkarlığının çelişkisindeki makas açıldıkça açılıp, gün başına düşen töre cinayet sayısı da doğaldır ki birden ikiye çıkması, Kürt haklarının savunmasını üstlendiğini iddia edenler ölen 44 kürdün Kürt olduğunu anlamamazlığa gelmesi ya da öldüren korucuların da yine Kürt olduğunu unutan Turancıların katliamın haklılığını savunması, verdikleri demeçleri balık hafızası hızında unutup resmi yalanlamalar karşısında yavuz hırsızın postuna bürünerek; "Ben böyle bir şey demedim ki; o sizin hüsnü kurunutunuz" diye kendi dışındakileri eşek yerine koyması, bunun karşısında iki parmağıyla V yapıp kafalarının arkasına koyanlar, eşekliği hakkedercesine değil 3500 sayfa 3,5 sayfalık bir dava bile açamaması... diye sündürürsek konuyu, 5 duyusunu güdülerinin giderilme aracı olarak gören, kulak ve gözünü kullanarak hızlı treninin düdüğünü öttüre öttüre geçisini seyredenlerle olan farkı, iki ayak üzerinde durmak bile aklayamaz. Boş zaman, boşuboşuna geçirilseydi sanırım 17 Ağustos ve diğer depremlerde, Çanakkale Savaşındaki yeşil sarıklıların kuracakları ilahi iletişim hala bekleniyordu belki de, Godot misali. Devletin 24 saat haber almadığı bir günde; tüm iletişimi sağlayan, o gece tüm gayretleriyle şu an yaşamlarını hala sürdürebilmesini sağlayan amatör telsizcilere selam olsun ... (eşit iki aralıklı üç darbe)
    Sevgilerimle...
    ahb

    YanıtlaSil

Dalıp Giderim

Bir süredir yapay zeka sitesi Suno ile şarkı sözlerini şarkıya çeviriyorum. Özgün olmaları için en azından bu şarkı sözlerini kendim yazıyor...