5 Şubat 2015 Perşembe

Facebook Algoritmasını 10 Adımda Haklayın



Deneyimli Facebook kullanıcıları farkındadır. Ne kadar çok takipciniz ve arkadaşınız olursa olsun paylaşımlarınız belli bir kesim kullanıcıya ulaşır. Yani, canlı ilişki içerisinde olduğunuz kullanıcılar sizin gönderilerinizi görürlerken, bayramdan bayrama aklınıza gelen arkadaşlarınız Facebook'da yolladığınız içeriğe genellikle hiç rastlamazlar.

Buna, Facebook'un kullandığı algoritma (#EdgeRank) neden oluyor. Farkettiyseniz, popüler olan yani çok beğeni ve yorum alıp, sizin de yorumlara cevaplar verdiğiniz içerikleriniz daha çok kişi tarafından görülüyor. Öyle 3 - 5 kişinin beğendiği içerikleriniz ise kısa sürede unutulup gidiyor.

Güzel, durumu anladığımıza göre bunu nasıl kendi gönderilerimizin iyiliği için kullanabiliriz biraz ona bakalım. Yani Facebook Algoritmasını haklayalım.

1- Zamanlama Önemlidir

Hedef kitlenizin Facebook'da olduğu zamanlarda gönderilerinizi yapmak daha fazla ilgi çekmelerini sağlayabilir. Bu nedenle biraz da deneyerek, kullanıcıların yoğun Facebook kullandığı zamanlarda gönderilerinizi yapın.

2- Gönderi Sıklığı

Bir anda o anda elinizde ne varsa döküp paylaşmayın. Aynı anda 20-25 içeriği gönderirseniz takipcilerinizin büyük kesiminin gözünden kaçacaktır. Hatta Facebook biraz da bilerek, pek çok gönderinizi gözlerden uzak tutacaktır. Dolayısıyla çok kısa aralıklarla değil, takip edilebilecek bir halde gönderilerinizi gerçekleştirin. Başkalarının içeriklerini paylaşırken özgün içeriklerinizi de araya karıştırın.

3- İletişimi Unutmayın

Kendinizce çok harika içerikler paylaşıyor olabilirsiniz. Ancak gelen yorumları cevaplamanız, zincirleme uzayan bir sohbet, içeriğinizin daha çok kişiye gösterilmesine neden olur. Bunun için de çevrenizle olan ilişkiniz önem kazanır. Yani eğer siz başkalarının gönderilerine ilgi gösterir beğeninizi yorumunuzu esirgemezseniz, onlar da sizin içeriklerinize daha fazla ilgi göstereceklerinden bir süre sonra Algoritması gereği Facebook sizin içeriklerinizi o kullanıcılara daha fazla gösterecektir. Çok ilgilendiğiniz arkadaşlarınızı "Yakın Arkadaşlar" arasına almanız halinde Algoritma size onların içeriklerini daha fazla gösterecek böylece siz de bu arkadaşlarınızın ilgisini üzerinize çekebileceksiniz.

4- Güncel İçeriğe Dikkat Edin

Çok paylaşılan konulardaki eğilimleri unutmayın. Güncel konular paylaşmanız halinde Algoritma sizi daha çok kişinin görmesini sağlar. Bunun için zaman tunelinizi güncel öteberi ile tıka basa doldurmayın ama güncel ve ilgi çeken konularda gönderiler yapmanız iyidir. Kişisel kullanıcı iseniz arada profil fotoğrafınızı değiştirmek ilgiyi üzerinize çeker, abartmadan bunu da kullanın.

5- Etiketler Kullanın

Daha çok Twitter ile geniş kullanım gören etiketler (hashtag), başka sosyal ağlarda da kullanılır hale gelince, Facebook da kendini bundan ayrı tutmamıştır. Eğer bir konuyu öne çıkarıp neden bahsettiğinizi belirginleştirirseniz Algoritmayı işleten bilgisayarlara kolaylık sağlamış olursunuz. Onlar da sizin gönderilerinizi daha görünür yaparak sizi mükafatlandırırlar. # işaretinden ilgili etiketleri kullanarak hashtag avantajlarından yararlanabilirsiniz (#facebookhack #KendinYap, vb.)

7- Gönderilerinizi Öne Çıkarın

Eğer ciddi olarak Facebook gönderileri yapıyorsanız, Facebook'un reklam sistemine yapacağınız ödemeler ile sizi takip etmeseler de gönderilerinize ilgi duyabilecek kitleye ulaşabilirsiniz. Özelikle profesyonel olarak Facebook ile tanıtım ve satış hedeflerini gerçekleştirmek isteyenlerin bunu kullanması gerekir. Reklam işinizi canlandırır. Üstelik iyi kullanırsanız son derece güzel çalışabilir ve ölçülebilir sonuçlar alabilirsiniz.

8- İçerik Paylaşırken Dikkat

Paylaştığınız konularda ilgili web sayfaları, blog girişleri, infografikler gibi dış kaynaklardan alacağınız destek, içeriğinizi daha görülebilir olmasını sağlar. Üstelik bir sayfaya verdiğiniz link sayesinde bir süre sonra aynısını onların da size yapması ihtimali zincirleme bir güçlenme etkisine neden olabilir.

9- Çığırtkanlık Yapmayın

Artık çoktan modası geçmiş "kısa süre için, şimdi alın-kazanın, inanılmaz indirim" gibi gedikli ama aynı zamanda mahalleli satış deyimlerini içeriklerinizde kullanmayın. Zaten yeterince ilgi çekici bir paylaşım yaptıysanız, görenler ilgili linke tıklayıp yollarına devam edeceklerdir.

10- SEO Uyanıklıkları Yapmayın

Özellikle bir haber sitesiyseniz, haberin konusunu abartan, olmadık cinsel çağrışımlar yapan, görselin görünmesi halinde konunun hemen anlaşılacağı yerlerini bulanıklaştırmak gibi gel-gel numaralarından uzak durun. Kısa dönemde işe yarasalar bile, uzun dönemde numaracı olarak bellenip kullanıcıların tıklamak istemediği gönderi sahipleri haline gelebilir, daha kötüsü Facebook'a bu yüzden şikayet edilebilirsiniz. Bu durumda "Facebook algoritmasını haklayım" derken kendi işinizi batırmış olursunuz.

Son olarak Algoritmalar durağan değildir. Facebook, Google gibi reklam şirketleri algoritmalarını daha iyi sonuçlar alıp kendi değerlerini artırmak için devamlı olarak geliştirir ve değiştirirler. Bulduğunuz bir açık, emin olun çok kısa süre içerisinde kapatılır. Gerçekten işe yarar ve ilgi çeker içerik kullanmak en güzel algoritma haklama yöntemidir.


Bu yazıyı yazarken şuradaki yazıdan ziyadesi ile faydalandım.

27 Ocak 2015 Salı

Yeni Medya ve Televizyon Yayınlarına Etkisi


Yeni Medya Etkisi
Yeni medya kendi yaşam alanını dönüştürdü ve bu dönüşüm devam ediyor.

Örneğin gazeteler; daha önce bundan paylarını aldılar, baskı sayıları düşerken daha çok internetten takip edilir hale geldiler. Pıtrak gibi çıkan online yayın organları karşısında ise bilinirlikleri ve organizasyon kapasiteleri sayesinde öne çıkmayı becerdiler. Bir kısmı bu hizmetlerini İnternet aracılıyla ücretli vermek için girişimlerde bulundu ve halen bulunuyor. Yeni medya kullanıcıları ise büyük çoğunlukla bu hizmet için ödeme yapmak taraftarı değil.

Eski Ekonominin Kuralları Hala Geçerli
Bunun nedeni biraz mikro iktisat teorisinde yatıyor. Kaynak çok fazla. Yani haber alabileceğiniz güvenilir yerli, yabancı pek çok kaynak, sosyal ağ gibi bileşenlere erişebilmek çok kolay. Üstelik kağıda basılı gazeteler ele alıp, evire, çevire okuması her ne kadar kolay ve zevkli olsa da, güncellemesi için bir sonraki günü ve nüshayı beklemeniz gerekiyor. Oysa İnternet üzerinden anında hatta belki de önemli bir olay olur olmaz, haberdar olabiliyorsunuz. Bu yazılı basından da, televizyondan da daha hızlı gerçekleşiyor. Cep telefonlarınız ya da tabletleriniz hep yakınınızda.

Televizyon da Yeni Medyadan Etkileniyor
Bir süredir televizyon da Yeni Medya'nın etkisi altında. Bu yüzden çoktan haberdar olduğunuz bazı haberleri dinlemek için tek nedeniniz, haber bülteninden çok etkileşimli gösteriye dönüşen canlı yorum ve performansları seyretmek oluyor. Artık haber sunanlar bir elde tablet, Twitter'dan gelen yorumları da işin içine katarak işlerini yapıyorlar.

Şisman Diziler
Yeni Medya dünyasında zaman giderek daha değerli hale geliyor. Sırf bu nedenle aslında 40-50 dakika süren bir dizi; özet, reklam ekleriyle 3 saate kadar aktif televizyon izlemeyi gerektirebiliyor. Bir tür eziyet bu! Yeni Medya bu furyayı da dize getirebilir. Uzunca bir süredir medya oynatıcılar ayrı ya da yeni panel televizyonların içinde, hayatımıza girmiş durumda. İnternetten indirilen filmler ve diziler kolayca reklamsız, özetsiz bu tür cihazlarda izlenebiliyor. Bazı cihazlar internete de bağlanıp anında istediğiniz içeriği seyretmenize de olanak sağlıyor. Tehlikeyi farkeden yayın kuruluşları ve platformları kendi önlemlerini geliştirip, İnternet üzerinden çeşitli yöntemler ile istediğinizi izlemenizi sağlayacak yayınları da yapabiliyorlar. Ancak bu işi bedelsiz yapabilen çözümler izleyiciler için fırsat ve yayıncılar için ciddi bir tehdit. Kuşkusuz, duruma uyum sağlanacak. Zamanla ilginç gelişmeler yaşayacağız. Dilerseniz günümüzde giderek yayılan bir açık kaynak kodlu medya oynatıcı yazılıma gözatalım.

Kodi
Gelişen medya oynatıcılar bir yana, mevcut cihazlarınıza yüklenen yazılımlar da işi basit bir şekilde halletme potansiyelini şimdiden ortaya koyuyor.

Kodi ya da eski adı ile XBMC Windows, Linux, Android, Apple (OSX, iOS ve ATV2), Raspberry Pi dahil pek çok yazılım ve donanım üzerinde çalışıyor. Neredeyse her evde biri ya da bir kaçı mevcut. Bazı televizyonlar içlerinde Android'li bir medya player taşıyor. Diğerleri için ise kolayca bir Android'li kutu alıp televizyona bağlamak mümkün.

Kutu yerine doğrudan HDMI girişe takılabilen daha küçük boyutlu cihazlar da mevcut. Fiyatları ise orta gelir seviyesinde birinin bütçesini sarsmayacak boyutlarda.



Bu tür cihazlar, işin kolayına kaçanlar için bir çözüm olarak ortada dururken, konuya aynı zamanda bir hobi olarak yaklaşan kesimin önünde de Raspberry Pi gibi kart halinde alınabilen mini bilgisayarlar var. Bu mini bilgisayarlar da kolayca medya oynatıcılara çevrilebiliyor.



Sanırım Gazetelerin yaşadığı ve hala yaşamakta olduğu Yeni Medya dönüşümünü Televizyonlar da yaşamaya başladılar. Böyle giderse, internete bağlanıp istediğiniz içeriği seyrettirebilen televizyonları evlerimizde duvarlarda görmenin vakti geliyor demektir.

Yeni medyanın hayatınızda yapacağı bu türden değişikliklere hazır mısınız?


YM-2015/1

16 Ocak 2015 Cuma

7 Çok Bilinen Örneği ile Boş İnançlar


İnsan, sınırların içerisindeyken kendini güvende hisseder. Muhtemelen, sınırlar içerisinde korunma güdüsü ile diğer insanlara göre daha güvenli yerlerde bulunarak hayatta kalan atalarımızın mirası. Ancak, bir hapisanede zorunlu olarak kalmayı kimse sevmez. Tehlike geçene kadar güvenli bir yerde durup, sonra oradan çıkabilmek iyidir.

27 Aralık 2014 Cumartesi

Ölüm Hakkında Merak Ettiğiniz 7 Soru ve Cevapları


Ölümü düşünmek keyifsiz. Ancak bir gün herkesin başına gelecek. Aşağıda, ölümle ilgili olarak akla gelebilecek sorular ve bence verilebilecek cevaplar var. 
Dilerseniz bu yazıyı Youtube'dan izleyebilirsiniz.
1-Ortalama yaşam beklentisi yükseliyor mu?
İnsan ömrü ortalama 70 sene kadar. Tarih boyunca genellikle yaş ortalaması daha düşük seyretmiş. Günümüzde ise bu ortalamanın günden güne yükseldiği ileri sürülüyor.

2-Neden korkuyoruz?
İnsanlık geliştikçe ve ileri gittikçe ortalama yaşam süresi beklentisinin uzaması kaçınılmaz gibi. Nedeni basit, ölmeyi istemiyoruz. Bu durum oldukça mantıklı. Hakkında efsaneler, dinsel önermeler olsa da ölüm sonrası tüm uygarlık birikimimize rağmen, halen koca bir soru işareti olarak duruyor karşımızda. Öldüğümüzde ne oluyoruz? Buna ilişkin elimizde somut bir şey yok. Batılıların söylediği gibi "Herkes cennete gitmek ister ama kimsenin acelesi yoktur. Ölümden korkuyoruz çünkü Ölüm ve sonrası bizim için koca bir bilinmeyen!

3-Ben yoksam, diğerleri neden olsun ki?
Biraz da bu sorunun cevabının belirsizliğinden ortaya bir boşluk hissi çıkıyor. "Eğer ölüm sonrası bir bilinmezlik söz konusuysa, neden benim yaşam döngüm içerisinde her şey sona ermesin ki?" Fikri bir genel yok oluş düşüncesinin nedeni olabilir. Benciliz, bizden sonra yaşam olmasın düşüncesinin esiri oluyoruz.

4-Kehanetler hayal kırıklıklarıyla sonlanır mı?
Benim hatırladığım kadarıyla 1999, 2012 yıllarında, korku ile beklediğimiz kehanet-kıyametler (kıyam ayağa kalkmak anlamında bir sözcük) yaşanmadı. Muhtemelen tarih boyunca başka kehanetler de çokça kazasız belasız atlatılmıştır. Kehanet sahipleri için (görmeseler de) ne büyük hayal kırıklığı! 

5-Kıyamet ne zaman kopar?
Bilimsel araştırmalar kehanetlere göre daha elle tutulur öngörüler sağlıyor. Örneğin, dünyanın daha bir 5 milyar yıl kadar bütünlüğünü koruma ihtimali yüksek.

"Ama 5 milyar yıl benim ömrümden çok daha uzun!" diye düşünmeniz son derece normal. Bu süre o kadar uzun ki, uygun şartlar altında pek çok yeni canlı türü ortaya çıkıp, yok olacaktır. Yok olanlardan biri de insan ırkı olabilir ama muhtemelen o sonu da hiç birimiz göremeyeceğiz. Kendi ölümümüz küçük bir kıyamet aslında. Belki de bir anda değil, böyle sıra ile kopuyor kıyamet. Yani bir süreç. Anlık bir durum değil. Ne dersiniz?

6-Bırakıp gitmek zorunda olmak zor mu?
Kolaya kaçıp, bir toplu yok oluşun çok yakın olduğunu söylemek, sanırım bizden sonra sürecek hayata karşı kıskançlığımızdan kaynaklanıyor. Maddi olarak ne kadar tatmin olsak da bunların bizden sonra bizim için hiç bir anlamı kalmıyor. 

7-Ölümsüzlük mümkün mü?
Eğer ölümden sonra yaşamak istiyorsanız şimdilik formül, dünyada eserlerinizi bırakmak. Bu eserler çocuklarınız, edebiyat, mimari ya da bilim alanında gerçekleştirdiğiniz katkılar olabilir.  Evet ölümsüzlük mümkün. En azından göreli olarak ;)

Sanırım yaşadığımız anın keyfini çıkartmak en iyisi.

Sağlıklı kalın.

6 Aralık 2014 Cumartesi

Esseniler


Paramparça Geçmiş
Din, geçmişten bu güne gelişim gösteren bir düşünce sistemi olarak konumlandırıldığında mevcut bilgimiz parçalara ayrılmış ve farklılaşmış bir görüntü algılamamıza sebep olabilir. Oysa eksik parçaları birleştirebilecek verilere sahip oldukça, aslında temelde birinin diğerinden çok da farklı olmadığını ileri sürmek mümkündür. İnsanlık tarihi iyi ve kötünün durmadan birbirine harmanlandığı bir döngünün etkisinde gibidir. Aydınlığın yayıldığı ve egemen olduğu dönemlerde bile karanlığın etkisi kendini göstermiştir. Adeta tam mutluluğun yakalandığı dönemlerde birileri çıkıp bunu bozmak için gereken çabayı göstermiştir.

İnsanlık Tarihi
İlkel insan topluluklarında güvenlik ve birlik sağlamak, birlikte hareket etmeyi kolaylaştırmak için aslında toplumun davranış kurallarını oluşturan kavramların itiraz edilmeden kabul ettirilebilmesi için bu kuralların kaynağının ilahi bir güce dayandırılması mantıklı bir çözümdür. Böylece yöneticiler, güçlerini aldıkları ilahi kaynak sayesinde iktidarlarını sürdürülebilir kılmışlardır. Bilgiyi birbirine aktararak uygarlık birikimini artıran ve paylaşan insan toplulukları din ve toplumsal hayatı birlikte sürdürmüşlerdir.

Tarihi milattan önce 11.000’lere kadar giden Urfa yakınlarındaki Göbeklitepe kalıntılarında bulunan tapınak henüz cilalıtaş devrinde olan ve şehirlerini bile kurmamış insan topluluklarının bir tapınak inşa etmiş olduklarını düşünmemize neden olmuştur.

Henüz yazı olmayan bir dönemde yaşayan insanlar deneyimlerini ve birikimlerini birbirlerine sözel olarak aktarabilmektedirler. Eğer bir nedenle, bu aktarım kesintiye uğramışsa kaybedilen bilgiyi yeniden bulmak söz konusu değildir. Yani atalarımız belki de defalarca aynı buluşları yeniden yapmak zorunda kalmış olabilirler.

Bu durum bizim insanlık tarihine de bakışımızı etkilemiştir.



Toplam 15 bin yıllık bir perspektif üzerinden bakılırsa neden olmasın? Neyse ki yapılan araştırmalar bizi bu noktadan
İlk İnsanlar
|
Paleolitik İnsanlar (2 Milyon Yıl Öncesi)
|
Mesolitik İnsanlar (20-10 bin ile MÖ 5000)
|
Neolitik İnsanlar (MÖ 4500 ile MÖ 2000)
|
Biz
şeklinde bir sıralamaya getirmiştir.


Peki, ya gerçekte olan durum aşağıdaki gibiyse? 

İlk İnsanlar
|
Paleolitik İnsanlar (2 Milyon Yıl Öncesi)
|
Mesolitik İnsanlar (20-10 bin ile MÖ 5000)
|
Neolitik İnsanlar (MÖ 4500 ile MÖ 2000)
|
|
Büyük Unutuş
|                                              |
10,000 Diğer Kültür             Biz (1)

İnsanlar birbirlerine hikâyeler anlatarak kültürü aktaran bir topluluktur. Bizi benzersiz yapan budur(2). Ancak yazı olmadan aktarım kolayca kesintiye ve kayba uğrayabilir. Belki de 2 milyon yıllık tarihimiz boyunca çok önemli edinimlerimizi unutmuş olabiliriz.

Efsaneler
Belki de elimizde kalan söylenceler düşündüğümüzden çok daha eskilerden kalan fısıltılardır.
Gılgamış Destanı (Ya da Nuh Tufanı Söylencesinin öncülü)
Yaratılış (Tanrının dünyayı 6 günde var etmesi)
Vaad Edilmiş Topraklar

Kuşkusuz efsanelere başka pek çok örnek verebiliriz.

Yazı bulunuşundan bugüne uygarlığımızın inanılmaz bir hızla ilerlemesine neden olmuştur. Evrenin doğduğu anı yaptığımız gözlem araçları ile tespit edip dahası onun 13,8 milyar yıl öteden görüntüsünü tespit edebiliyorsak, bunun nedeni: yazı ile en az kayıpla deneyimlerimizi yeni nesillere aktarabilmiş olmamızdır.

Dini öğretilerin de birbirlerinden etkilendiği ileri sürülebilir.
Musevilik doğrudan Aton Dini olarak bilinen tek tanrılı eski bir Mısır inancından kaynaklanmıştır. Dolayısıyla aslında bugünkü hâkim dinlerin, Akhenaton’un dininin takipçileri olduğu da ileri sürülmektedir(3).

Osiris Mabedinde inisiye olan Musa Saabi inançları ve Osiris dininden etkilenmiştir. Dinini yaymak için 70 kişiyi tekris etmiş ve bunlardan “kabul edilmişler” anlamında Kabbalacılar olarak söz edilmiştir. Musa’nın ezoterik dinini bu kişiler ve takipçilerinin yaydığı ileri sürülür. Kabbalacılardan zorunlu göçler sırasında Yahuda Çölünde kalanlara Esseniler (tekili İsiyim) denildiği diğer bir kısmının ise Simyacılar olarak Avrupa’ya geçtiği daha sonra Catharlar ve Templierlere katıldıkları ileri sürülür.

Ölü Deniz Parşömenleri
1947 yılında Kumran’da Ölü Deniz Kıyısında bir Bedevi Çoban tarafından bir mağarada bulunan Ölüdeniz yazmaları 1958 yılına kadar 10 yıl süresince 11 mağarada yapılan kazılar 800 kadar yazmanın gün ışığına çıkmasını sağlamıştır. Bulunan metinlerin dörtte biri kadarı Tevrat'ta geçen metinlerdir. Bu belgeler aynı zamanda bunları yazan topluluğun inançları ve yaşayışları hakkında da bilgi vermektedir.

Bu metinleri bir Yahudi topluluğunun yazdığı ve bu topluluğun Esseniler olduğu düşünülmektedir. En eskisi MÖ 250 en yenisi ise MÖ 68'e tarihlenmektedir. Son tarih aynı zamanda Kudüs'e giden Roma ordularının Kumran kentini yıktıkları tarihtir (4).
Tarih sahnesinden bir anda yok olan Esseniler, nasıl bir topluluktur?

Esseniler

Esseniler, MÖ 500 yıllarından itibaren Filistin'le Mısır arasındaki Yehuda Krallığı bölgesinde yaşadıkları söylenen Yahudi mezhebidir. Flavius Josèphe, kendi döneminde var olan üç Yahudi mezhebinden bahseder. Bunlar: Ferisiler, Sadukiler ve Esseniler'dir (5). Esseniler’in farklı düşündükleri, kuralcı Farisilerle sürekli mücadele içinde oldukları ileri sürülmüştür.
Köken olarak Esseni kelimesi Aramice Hase (aziz, saf) kelimesinden gelmiş olabilir. Philon da “Essaoi” kelimesinin Grekçe Ösioi (aziz, dindar) kelimesi ile ilişkili olduğunu söylemiştir. Bu kelime hakkında bir başka görüş ise hassaim (sessiz) kelimesinden türediğidir. Esseniler, kendi inançları hakkında dışarıya sessiz kalmışlardır (6).

İsrail Krallığı yıkıldıktan sonra 12 kabile dağılmıştır. Kabilelerin bir bölümü Pers tarafında bir bölümü de Mısır tarafında kalmıştır. Sürgün yıllarında Musevi dini Kuzeyde Zerdüşt ve Sümer, Güneyde ise Mısır ve Helen etkisiyle değişikliğe uğramıştır. Mısır Yahudileri İskenderiye okulunu kurmuşlardır. Düşünceleri Helen ve Mısır doktrinleriyle bir senteze gitmiştir. Aynı dönemde Osiris rahipleri de İskenderiye Okulunda Yahudilerle birlikte çalışmışlardır.

Böylelikle Musevilikte iki ana eksen ortaya çıkmıştır: Filistin Okulu ve İskenderiye Okulu. Zaman içinde giderek Essenilerin oluşturduğu ileri sürülen İskenderiye okulundan bir grubun ayrılarak Vaftizci Yahya (John) ve İsa'nın başı çektiği Hıristiyanlığa dönüştüğü söylenmektedir.

Yine bazı din tarihçilerine göre, Helen etkisi ve İskenderiye ve Filistin ekolleri John ve İsa her ikisi de fakir Esseni topluluğunun üyeleri olup, Musevi dinine mensuplardı. İsa'nın hocası olan Vaftizci Yahya, Kudüs Tapınağı rahibinin oğluydu. Yahya İskenderiye'ye yerleşti. Orada vaazlarına devam etti. Platon'dan çok etkilendiği bilinmektedir. 12 Havariler'den olan Paul, burada yetişen rahiplerden biridir. Paul'ün sonradan Anadolu'ya kaçtığı ve burada Efes'de bir kilise kurduğu söylenmektedir. Mısır Yahudileri yani Esseniler'in İskenderiye'de bir akademi kurdukları ileri sürülür. Burada Helen ve Yahudi kültürü zaman içinde bir senteze gitmiştir. “Kutsal Ruh” kuramı burada ortaya çıkmıştır. Daha sonra da yeniden diriliş öğesi işlenmiştir (7).

Philo Judaeus

Tarihçi Flavius Josèphe’e göre Esseniler sadece bir kentte değil, her kentte çok sayıda kişiden oluşan gruplar halinde görülmüşlerdir. Helenistik Yahudi filozof Philo Judaeus Filistin ve Suriye’de 4 binden fazla olduklarını ileri sürmüştür (8). Roma’lı yazar, doğacı ve doğa düşünürü Yaşlı Pliny, Essenilerin Ölü Denizin Batı yakasında sahilden uzakta Engeda isimli kasabada yaşadıklarını belirtmiştir (9).

Bazı modern akademisyenler ve arkeologlar Essenilerin Ölü Deniz Judean Çölünde yer alan Kumran düzlüğünde yerleşik olduklarını ve Ölü Deniz tomarlarını da Essenilerin yazdıklarını ileri sürmektedirler. Bu teori kesin olarak kanıtlanamamıştır (10).

Josephus (Yusuf) Süleyman Tapınağı döneminden şehir duvarlarındaki Esseniler Kapısını refere ederek, Essenilerin de şehrin bu bölümünde yaşamış olduklarını ileri sürmüştür.

Prof. Rachel Elior

Diğer yandan Essenilerin hiç var olmadıklarını ileri süren bir akademik görüş de bulunmaktadır. Kudüs İbrani Üniversitesi’nde Yahudi Mistisizmi Öğretim Üyesi Prof. Rachel Elior, Essenilerin 1. Yüzyılda yaşamış olan Yahudi-Roman tarihçi Flavius tarafından uydurulmuş olduğunu ve bunun da yüzyılarca bir gerçek olarak nesilden nesile iletildiğini ileri sürmektedir. Kumran’da bulunan 900 yazıtın hiçbir yerinde Essenilerin kendilerinden söz etmemiş oldukları, geçen 60 yılda yapılan metinlerde yapılan araştırmalarda içeriklerde Essenilerin bulunamadığı. Bunun efsane içerisinde bir efsane olduğundan söz etmektedir (11).

Prof. Norman Golb

Essenilerin Kumran’da bulunan Ölü Deniz Parşömenlerini yazmadıkları, bu metinlerin, eski Yahudi toplulukları tarafından oluşturulduğu özet sonucunu anlattığı kitabıyla Şikago Üniversitesi Yahudi Tarihi ve Uygarlığı Profesörü Norman Golb’u da burada anmak gerektiğini düşünüyorum (12).

Esseniler ve Ezoterik Yapıları
Essenilerin tarihte var olup olmadıklarını konusunu bilim insanlarına bırakıp, elimizdeki veriler ile nasıl bir topluluk olduklarını anlamaya çalışalım.

Essenilerin kuruluşunun tek tanrı inancının bozulduğunu düşünen Musevilerin ayrı bir tarikat olarak örgütlenmeleri ile olduğu düşünülmektedir. Bu Yahudi dindar topluluk bozulduğunu düşündükleri inanışın yerine kavramlarda daha esnek, uygulamalarda ise katı bir anlayış geliştirdiler. Hint öğretilerinden etkilenen ancak temelde eski Mısır’ın temel moral değerleri olan Maat inancına yakın kısaca hakikate uygun yaşama esasını kabul ettikleri düşünülmektedir (13).

Esseniler Kudüs’ü terkederek Kumran’da manastır benzeri bir inziva düzenine çekildikleri ileri sürülür. Esseniler’in Süleyman Mabedi’nin mevcut halinden rahatsız olarak, Kumran’da bir “Ruhani Mabed” oluşturmaya çalıştıkları ileri sürülmüş. Kumran’daki kazılarda bulunan iki büyük sütün tabanı, Essenilerin iki sütun ve aralarındaki kapı ile gerçek Mabed’i sembolize ederek, törenlerini bu sembolik Mabed’de yaptıklarını düşündürmektedir (14).

Esseniler kendilerini Yahudi toplumu içerisinde seçkin bir grup olarak nitelendirirler. Topluluklarına dahil edecekleri kişilerde aradıkları bazı özellikler dikkat çekicidir.

Esseniler kendi aralarında “kardeş” kelimesini kullanır ve kendilerini “İnleyenler” ve “Ah edenler” olarak vasıflandırırlardı (15).

Topluluğa girmek isteyen aday 3 yıl süren bir sınav dönemi geçirirdi. Adaya öncelikle Esseniler gibi yaşamayı öğrenmesi için bir küçük balta, bir peştamal, bir beyaz elbise verilirdi. Bu deneme süresinde aday nefsine hakim olabildiğini gösterebilirse, daha sıkı kurallara uyması istenir ve su ile bir tür arınma ve temizlenme ritüeli yapmaya hak kazanırdı. İzleyen dönemde 2 yıl kadar karakteri ve davranışları gözlenir, ancak bundan sonra uygun görülür ise topluluğa alınırdı.

Giriş (inisiasyon) Töreninde aday;
- Dindar kalacağına,
- İnsanlara adaletli olacağına;
- Kimseye zarar vermeyeceğine;
- Zalimlere karşı savaşacağına;
- Devleti yönetenlere karşı sadık olacağına;
- Yönetim kendisine geçerse baskıcı olmayacağına;
- Emrindekilere karşı bir üstünlük göstergesi olabilecek bir işaret veya farklı giyim ve kuşamı olmayacağına;
- Daima gerçeği arayacağına ve yalancıların hatalarını ortaya çıkarmaya çabalayacağına;
- Kötülüklere karşı ruhunu temiz tutacağına;
- Ölümle tehdit edilse dahi topluluk üyelerinden hiçbir şeyi gizlemeyeceğine ve mezhebin sırlarından hiçbirini diğer insanlara açıklamayacağına;
dair yemin ederdi (16).

Kademeli bir ezoterik derecelendirme sistemine sahip olduğu da eldeki verilere dayandırılmaktadır. Kimi yerde 4 derece olarak belirtilse de daha fazla derece olduğu şeklinde yorumlar da bulunmaktadır.

  • Kurtulanlar,
  • Tövbekarlar, 
  • Fakirler,
  • Gerçekçiler, 
  • Azizler, 
  • Seçilenler.

Sofra da Esseniler için önemli bir kavramdı. Aynı topluluk üyeleri ile sofraya oturmak, tanrıya ulaşma yolunda arınma ve iman seviyesi göstergesi olması nedeniyle önemlidir.

Yemek, bir ibadet ritüleli içinde gerçekleştirilirdi. Sofra ahirette Mesih ile birlikte yapılacak şöleni temsil ediyordu. Güneşin doğuşundan önce dünyevi hiçbir söz edilmez, dua edilirdi. Güneş doğduktan sonra, herkes işinin başına geçerdi.

Öğlene doğru, su ile temizlendikten sonra elbiselerini değiştirir birlikte yemek üzere toplanırlardı. Öğle ve akşam iki defa yemek yenirdi. Yemeğin başında ve yemekten sonra üstad, dua ederdi. Yemek oldukça mütevazı olurdu. Yemekten sonra tekrar eski elbiselerini giyer ve işlerinin başına dönerlerdi.

Baş Üstadın yönetiminde bir Konsey topluluğu idare ederdi. Topluluk Hz. Musa öğretisine sıkı sıkıya bağlı olup bunu değiştiren, bozan ruhban sınıfa karşı dini en doğru hali ile algılamak ve onu korumak için çaba göstermektedir. Bu bağlamda dini gerçeği orijinaline sadık kalarak anlamak ve gerçekte verilen mesajı anlayıp iletmek için ezoterik yöntemi kullanmış oldukları ileri sürülebilir.

Cezalandırma yöntemleri de ilginçtir. Büyük günah işleyenler topluluktan uzaklaştırılırlar. Böylelerinin diğer insanlardan yiyecek alması yasaktır. Son derece zor şartlarda ot yiyerek zayıf düşen bu eski üyeler bu şekilde bir deri bir kemik kalır ve böyle ölürlerdi. Kimi zaman yeterince çektiği düşünülen üyeler tam son nefeslerini verecekleri zaman yeniden gruba kabul edilir ve cezalarını çekmiş olarak hayatlarına devam edebilirlerdi.

Essenilerin ana doktrinleri “sevgi” olarak nitelenebilir. Bu sevgi Tanrıyı Sevmek, Erdemi Sevmek ve İnsanları sevmek şeklinde bir tanıdık üçlü yapı (teslis) olarak karşımıza çıkar (17).

Yeni üyelerin kıdemliler karşısında durumları çok düşüktü. Yanlışlıkla bir yeni üye kıdemli bir üyeye dokunursa kıdemli üye kendisine kirli biri dokunmuşçasına arınıp temizlenmek için yıkanırdı. Günümüz için tanıdık bir Obsesif Kompülsif Bozukluk böyle davranışlara sebep olmuş olabilir mi? Belki.

Essenilerin Hayat Tarzları
Yine şüpheli 1. Yüzyıl tarihçimiz Josephus’un anlatımıyla Esseniler tarım ve el sanatları ile üretim yapıyor, bunu topluluk içerisinde paylaşıyorlardı. Bir tür komün ya da manastır hayatı olarak yorumlanabilecek bu yaşam şeklinde mallar ortak olarak kullanılıyor ve az ile yetinmek esas kabul ediliyordu. Tevrat hükümlerine göre yaşam esastı.

Evlilik yapmıyorlardı. Bu nedenle çocukları da olmadığından dışarıdan uygun adayları aralarına alıp yetiştiriyorlardı. Küçük de olsa bir kısım Essenilerin evlilik yaptıkları da ileri sürülmüştür. Bu kesim evliliği reddetmenin insan neslini yok edebilecek tehlikeli bir düşünce olduğunu ileri sürüyorlardı. Ancak evlenecekleri kadını belirlerken de 3 yıllık bir dönemde temizlik sınavından geçirip, ancak doğurgan olduğunu anladıkları zaman evleniyorlardı.

Stresten uzak ve dingin bir yaşam sürdüklerinden Essenilerin genellikle 100 yaşından fazla yaşadıkları ayrıca bir kısmının Romalılar tarafından vahşi şekilde öldürüldüğü da aktarılanlar arasındadır.

Dinsel İnançları
Yahudi inancı esası hep önde tutulmuştur. Ölümden sonra yeni bir bedende yeniden doğuş ve hüküm günü inancı belirgindir. Sadece doğruların dirileceği inancı hâkimdir.

Melekler ile ilgili zengin bir inanç yapısı söz konusudur. İyi ve kötü meleklere inanç söz konusu olduğu gibi koruyucu melekler olduğuna da inanılmaktadır.  Ruhun ölümsüzlüğüne ve ebedi olarak varlığını sürdüreceğine inanırlardı. Eski Çoktanrılı Yunan inancına benzeyen bir ahiret yaklaşımları da vardır. Erdemli ruhların ölüm sonrasında mutlu olacakları okyanus ötesi bir mekana gidecekleri metinlerde tasvir edilmiştir.

Dualist bir mesih anlayışları vardır. Bir Mesih Kral düzeni yeniden kuracak, bir mesih haham da bozulan din anlayışını düzeltecektir.

Gnostisizmin ilkeleri le benzerlikleri nedeniyle bu topluluğun Gnostik bir topluluk olduğu da sık sık dile getirilmiştir.

Gnostizim
Essenilerin dinin gerçek anlamını arayışları yüzünden gnostik bir topluluk olduğu ileri sürülmüştür. Peki gnostiklik nedir? Terim, eski Yunanca’daki “sezgi veya tefekkür yoluyla edinilebilen bilgi” anlamındaki “gnosis” sözcüğünden türetilmiştir. (Gnosis üç bilgi türünden biridir. Diğerleri, öğrenimle öğrenilebilir bilgi “mathesis” ve ancak ıstırap çekerek öğrenilebilen bilgi “pathesis”tir.) Eski Yunan ezoterizmine göre nasıl ıstırap yoluyla ulaşılabilecek bilgiye öğrenim ve sezgi yoluyla ulaşılamazsa, sezgi yoluyla öğrenilebilecek bilgiye (gnosis) de ne ıstırap yoluyla ne öğrenim yoluyla ulaşılabilir. Bu yüzden kimileri gnostisizmi "'sezgi' yoluyla alınan 'bilgiyle kurtuluş öğretisi'" olarak tanımlar (18).

Nedir Gnostikliğin ilkeleri?
1- Hakikatlere ulaşabilmede dinler yetersizdir.
2- Hakiki bilgiler, yani hakikate ait ya da hakikate yakın bilgiler ancak ruhsal ve psişik gelişim yoluyla edinilebilir.
3- Ruh ölümsüzdür. Ruh dünya yaşamında bir tür hapishane yaşamı geçirmektedir.
4- Gerçek olan, fiziksel dünya yaşamı değil, ruhsal yaşamdır.
5- Dünya düalite ilkesinin geçerli olduğu bir gelişim ortamıdır.
6- Ruhsal gelişim yolunda en önemli bilgi kaynaklarından biri ruhsal alemden ruhsal irtibatlarla alınabilecek yüksek bilgiler içeren tebliğlerdir ki, bunlar ruhsal bakımdan seçkin insanlara verilir(19).

İsa Bağlantısı
İncil’de geçmemekle birlikte Ölüdeniz Parşomenleri bulunduktan sonra Hz. İsa ile Esseniler arasında bir bağlantı olduğu düşünülmüştür. Essenilerin su ile temizlenme ritüelleri ve Vaftizci Yahya’nın su ile vaftiz yapması gibi rastlantılar bu tür düşünceleri kuvvetlendirmiştir. Bu bağlantı ile ilgili kesin bir sonuca ulaşılamamasının nedenlerinden biri böyle bir topluluğun gerçekten yaşayıp yaşamadığına ve topluluğa atfedilen pek çok özelliğin aslında başka Yahudi topluluklarının özellikleri olması olasılığına da dikkat çekmek gereklidir.

İsa'nın Esseniliğe alınışı ve Vaftizi (Abdest)

İsa’nın Esseniler tarafından yetiştirildiği ileri sürülmektedir. Mesajı Ahlak ve Sevgidir. Yaratıcının bilgi ve sevgisini anlatır. İnsanları seven, şefkatli bir tanrıdan bahseder. Bu yüce varlığı mutlu etmek için Maat yasasına göre yaşamak yeterlidir. İsa’nın kendisinin beklenen mesih olduğunu ileri sürdüğü ve Yahudi Kralı olmak istediği bilinmektedir. Ancak öğretiyi hazır olmayan sıradan insanlara açması nedeniyle Essenileri hayal kırıklığına uğrattığı ve bu nedenle Essenilerin sessizleşmesine neden olduğu ileri sürülmektedir. İsa mesajlarını verip zamanın yönetim erki ve Yahudi din adamlarının kendisini ortadan kaldırdığı olaylar dizisinden sonra, aslında kendisini hiç görmemiş olan Aziz Paul (asıl adı Saul) isimli bir başka Yahudi İsa’nın mesajlarını bozarak yeni bir din kurmuştur. Bu dindeki Tanrı kızgın olabilmekte cehennem ve Şeytan gibi kavramlar ile Tanrı sevgisi yerine korkusunu aşılamaktadır. Ardından kurulan kilise ve İsa’nın ölümünden 300 yıl sonra toplanan İznik Konsül’ü İsanın mesajları yanında başka pek çok kavramı dinin içine almıştır. İsa’nın gerçek mesajlarının Kumran’da ve Nag Hammadi’de bulunan parşömenlerde olduğu ileri sürülmektedir (20).

Modern Esseniler
Günümüzde Esseniler Ölü Deniz Parşomenleri bulunduktan sonra modellenen Eski Essen Düzeni’ı Grace Mann Brown isimli hanım tarafından 19. Yüzyılın sonlarında kurulmuştur. Gülhaç hareketi daha sonra bu oluşumu kendi yönetimi altına almıştır.

Nasıralı Essenler Düzeni Amerika Birleşik Devletlerinde Abba Yesai Nasrai (Davied Asia Israel) tarafından 1981'de kurulmuştur, inançlar arasındaki bağlantıları anlamaya yönelik, Gnostik Hıristiyan, Budist, Maniheist inançlar ve uygulamalar üzerine faaliyet göstermektedir.

Quebec, Canada’da Essen Ruhu isimli bir oluşum Olivier Manitara tarafından kurulmuştur.
Amerika birleşik devletlerinde de Essen hareketleri ve Kiliseleri vardır (21).

Sonuç
İnançlar birbirlerinden etkilenmiştir. Ezoterik öğretiler de öyle.

İster yaşamış olsunlar, ister bir tarihçi tarafından uydurulmuş olsunlar, Esseniler kapalı bir gruptur. Kılı kırk yaran seçkinci ve katı disiplinli yapısıyla muhtemelen misyoner hıristiyanlık, budizim ve İslam gibi inanışlarla rekabet edememiş, var olmuş ise de bir süre sonra yok olmuş ya da asimile olmuşlardır.

Günümüz ile 2000 yıl öncesi arasında dramatik bir nüfus farkı vardır. 1 yılında Dünya insan nüfusunun 200 – 400 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. 7 milyara yaklaşan nüfusun yaşadığı dünyamızda ana akım inançlar yanında insan nüfusu ile orantılı olarak dini anlayış çeşitlenmeleri normaldir.

Zaten inançların da ezoterik yorumlarında hep "gerçeği aramak" vardır. Ancak neyi aradığını tam olarak bilmeden arayış bir tür hedefsizlik olarak görülse de aslında kişinin benliğini yüceltme çabası olarak yorumlanabilir.

Dipnotlar:
1) http://www.deep-ecology-hub.com/the-great-forgetting.html
2) http://www.deep-ecology-hub.com/story-of-civilization.html
3) Berk Yüksel, Aton Dini, Konferans
4)  Erhan Altunay, Ölü Deniz Yazmaları, Hermetics, http://www.hermetics.org/oludeniz.html
5) Flavius Josèphe, La Guerre des Juifs, Yunanca'dan çev.: Pierre Savinel, Paris 1997, kısım: 2/8:117-166, ss. 237-243.
6) Berk Yüksel, Esseniler ve Ölü Deniz Yazmaları. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=101344
7) Esseniler, Vikipedia, http://tr.wikipedia.org/wiki/Esseniler
8) Philo (c. 20–54). Quod Omnis Probus Liber. XII.75.
9) Pliny the Elder. Natural History. s. 73.
10) Ellegård, Alvar; Jesus – One Hundred Years Before Christ: A Study in Creative Mythology, (London 1999)
11) Scholar: The Essenes, Dead Sea Scroll 'authors,' never existed http://www.haaretz.com/print-edition/news/scholar-the-essenes-dead-sea-scroll-authors-never-existed-1.272034
12) http://en.wikipedia.org/wiki/Who_Wrote_The_Dead_Sea_Scrolls%3F_(book)
13) Berk Yüksel, Akenaton’la Ezber Bozmak, Konferans. Ayrıca http://www.derki.com/ezoterik/akhenatonla-ezber-bozmak
14) İlhan Or, Kral Süleyman Mabedi.
15) Şişman, “Lut Gölü Yazmaları”, s. 52
16) Flavius Josèphe, a.g.e., kısım: 2/8: 137-142, s. 240.
17) Fragments of a Faith Forgotten by G.R.S. Mead, http://www.gnosis.org/library/grs-mead/fragments_faith_forgotten/fff14.htm
18) http://tr.wikipedia.org/wiki/Gnostisizm
19) http://tr.wikipedia.org/wiki/Gnostisizm
20) Berk Yüksel, Akenaton’la Ezber Bozmak, Konferans. Ayrıca http://www.derki.com/ezoterik/akhenatonla-ezber-bozmak
21) The First Essene Church, The Order of the Essenes - Los Angeles Chapter, The Essene Ministry Cathedral City CA


24 Kasım 2014 Pazartesi

Kişisel Gelişim İçin 12 Bedava Öneri


Kişisel gelişim kendi başına işleyen bir yaklaşım değildir. Kendinizi geliştirmeniz çevrenizi de etkiler. Daha iyiye ve güzele doğru genel bir ivmelendirme yapar. Kişisel gelişim eğer olumlu bir kelebek etkisi yapmıyorsa çok da anlamlı olmadığı ileri sürülebilir.

Genellikle kişisel gelişim içerikli kitaplar, makaleler doğal olarak insanları kendilerini geliştirmeleri için motive eder. Kişisel gelişim motivasyonu ile başlayan ivmelenme doğru hedeflere yöneltilebilirse kişide ve çevresinde olumlu etkilere yol açabilir. Bir de bu değişiklik kişiyi mutlu ederse çok yönlü bir kazanım gerçekleşmiş olacaktır.

Kişisel gelişim, ciddi bir kavram olmakla birlikte bunu gerçekleştirirken neşeli bir tavır içerisinde olmamamız için bir neden yoktur. Bu bakış açısıyla, aşağıda 12 bedava kişisel gelişim önerisi okuyabilirsiniz.

1- Yata, yata ancak karpuz büyür. Olmadı, çıkın yürüyün, kafanız çalışır, sağlığınız düzelir.
Adrenalin gibi vücudu dinçleştiren hormonlar yaptığınız sportif faaliyetlerle birlikte artacaktır. Enerji harcamak ve vücudunuzu fiziksel olarak zorlamak kafanızın da daha iyi çalışmasına neden olur. Böylece aklınıza güzel fikirler gelebilir. Hareketilik ve egzersiz, problemleri daha kolay halledebilecek bir düşünce durumuna geçmenize yardımcı olur.

2- Yerli dizi ve şov programlarını izlemek yerine, kitap okuyun.
Televizyon sizi esir almasın. Özellikle önder TV kanalları karlarını artırabilemek ve ortalama TV seyircisini elinden kaçırmamak için bu kesime yönelik yayın yapar. Mevcut seyirci durumunu korumak amacında olan bir yayının size bir şey kazandırması mümkün değildir. Bunun yerine çizgi roman okusanız bile daha yararlı olabilir. Siz yine de kitap okuyun. Başkalarının düşüncelerinde yapacağınız yolculuklar kitapların satırlarında sizleri bekliyor.

3- Olmuyorsa kasmayın! Ara verin, sonra yeniden deneyin. Ya da başka bir şey bulun.
Uzun süreli olarak dikkatinizi bir işe verdiğinizde bir süre sonra yorulmanız ve dikkatinizin dağılması normaldir. Dikkatinizi yeniden toplayabilemek için ara vermeniz gerektiğini söylemek için yüksek zekaya gerek yok. Sadece yaptığınız işten bir an için uzaklaşın. Dinlenen zihniniz daha önce göremediğiniz bir çözüm yolunu bulabilir.

4- Boş zamanlarınızı değerlendirmek için bir uğraş bulun. Sadece tembellerin boş vakti olmaz.
"Boş vaktim yok" diyenlere inanmayın. Eğer doğru bir biçimde yapacaklarınızı sıraya sokup, önem değerlerini de kafanızda oturtabilirseniz pek çok başka iş için kendinize boş zaman yaratabilirsiniz. Hobiler size para kazandırmazlar ama yapmaktan keyif aldığnız boş zaman uğraşları profesyonel hayatınıza da olumlu etkilerde bulunur, çünkü sizi mutlu ederler. İleride emekli olduğunuzda boşluğa düşmenizi de engellerler. En azından 2 sivil toplum örgütünde (dernek) üye olmanız, büyük ölçüde işinizi kolaylaştırabilir. Kimi İnsan Kaynakları yöneticileri bu nedenle CV'lerin en sonlarında bulunan bu kısma çok dikkat eder. Çünkü kendine zaman ayıramayacak kadar çok çalışan biri açıkçası fazla becerikli değildir!

5- Öncelikle ihtiyacınızı belirleyin. Mükemmelseniz gelişmenize gerek yok. İstek yoksa olmaz.
Mükemmel ancak bir an için durum bildiren bir tanımlamadır. Zaman ilerlediği sürece hep daha iyisi olacaktır. Örneğin tarihte ilk bulunduğunda at arabası mükemmel bir yük taşıma çözümüdür. Günümüzde ise kıtalararası taşınacak değerli yükünüzü at arabası ile göndermek aklınıza bile gelmez. Demek ki, ne kadar harika bir durumda olursanız olun daha iyi olabilirsiniz. Gelişmeyi ve belki de değişmeyi istemeniz gerekir. Yani, sınır sizsiniz. Tabi çok da abartmamakta fayda var. Kişisel gelişim, daha iyi bir hayat için araçtır, amaç değil!

6- Eğer sizi daha İYİ BİR İNSAN yapmayacaksa, rica ediyorum. Bırakın bu işleri.
Kötü bir kişilik, çevresine olduğu kadar kendine de zarar verir. Dolayısıyla kişisel gelişim için çaba harcarken, iyi bir insan olmak için gösterdiğiniz çabayı da buna paralel tutun. Aksi taktirde, çevrenize de, size de yazık olur.

7- Korkularınızın üzerine gidin. Kendi düşüncelerinizin esiri olmayın.
Korkular ve endişeler aşması zor kavramlardır. Ancak, aslında biraz düşünürseniz, bu tür kavramları sizi tehlikelerden uzak tutmaya çalışan beyninizin ilkel bir kısmının oluşturduğunu kavrayabilirsiniz. Kendinizi bulma yolunda, bu boş korku ve endişeleri de geride bırakmanız gerekir. Kendi kafesinizin içinde esir kalmayın. Akıl zindanınızın çok sağlam ve iyi kilitlenmiş kapısının anahtarı aslında cebinizde. Öncelikle, kendinizle olan mücadelenizi kazanın.  

8- Büyük hayalleri gerçekleştirmek için gerçekçi büyük yetenekler gerekir.
İnsanlık olarak, hayal etmesek belki de pek çok yeniliği gerçekleştiremezdik. Daha iyiye doğru ilerlerken işe yarayacak hayalleri gerçekleştirmek gerekir. Büyük hayalleri gerçekleştirecek büyük yetenekler aslında gerçekçilerdir. Başkalarına imkansız gibi gelen değişiklikleri hep böyle fikir önderleri gerçekleştirir. Siz neden böyle biri olmayasınız?

9- Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi genel kabul görse de kişisel gelişim hayat boyu her aşamada devam eden bir süreçtir.
İhtiyaçlar piramidi aşamalı olarak kategorize edilmiş bazı ihtiyaçların belli bir sıra gözetilerek gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtir. Bir önceki aşama yerine getirilmeden, bir sonrakine ulaşılsa da, eksiklik kendini hep gösterir. Kişisel gelişim de benzer şekilde eksiklerin mevcut olması halinde doğru ilerlemez. Tıp okumadan, doktor olunamayacağı açıktır. Dolayısıyla kendiniz için belirlediğiniz hedefe ulaşmanızı sağlayacak altyapı olmadan sağlıklı bir kişisel gelişim gösteremezsiniz.

10- Başkalarını eleştirerek kendinizi geliştiremezsiniz. Zamanınızı boşa harcamayın. Çözümün parçası olun, sorunun değil.
"Küçük insanlar KİŞİLERİ, ortalama insanlar OLAYLARI, büyük insanlar ise FİKİRLERİ ve Sistemi sorgular" sözünü duymuş olmalısınız. Kendinizi bu sözde nereye konumlandırdığınız önemlidir. Büyük resmi görmek için makro ölçekte yaklaşımlar yapabilemeniz gerekir. Basit ama küçük bir sorunla boğulmaktansa o sorunun nedenlerini oluşturan asıl problemi çözmek daha doğrudur. Eleştirip durmak, kısır bir döngüdür. Çözüm üretmek için düşünmek ve çaba harcamak ise yaratıcılıktır.

11- Güç sahibi olmak iyidir ama mezarlıklar böyleleri ile dolu. Geriye işe yarar eser bırakın.
Kişisel gelişim sizi birtakım hedeflere ulaştırır. İnsanlık için faydalı eserler bırakmadığınızda çok kısa süre içerisinde sizden geriye sadece yıldız tozları kalacağını unutmayın. Sizden geriye bir eser kalsın ki, hem hatırlanın, hem de bunca çaba boşa gitmiş olmasın.

12- Herkes yalanların peşindeyken gerçeği aramak iyi bir başlangıç olabilir. 
Gerçeği aramak, belki de kişisel gelişimin en tepe noktasıdır. Bir yalan peşinde ömrünüzü geçirebilirsiniz. Bu bağlamda hedeflerinizi de gerçekleştirebilirsiniz. Gerçek ise zamanla tüm bu yapılanları tozlu fosilere dönüştürecektir. Gerçeği arayın, bulamasanız bile o yolda ilerlemek dogma içinde boğulup kalmaktan iyidir.

5 Kasım 2014 Çarşamba

10 Adımda Kişisel Yaşam Planı Oluşturma


Planlar ve bunları gerçekleştime stratejileri olmadan yaşanabilir tabi. Ancak bu durumda, yaşamak için sağlam nedenler bulmanız gerekebilir.

Eğer zor yolu seçer ve geleceğe dönük planlar yapıp, bunları gerçekleştirmek için çalışırsanız daha mutlu ve başarılı olabilirsiniz. Ek olarak, sağlık açısından da daha iyi bir hayat kalitesine de ulaşabilirsiniz.

90'lı yaşlarında sevdiğim bir büyüğüm var. Son zamanlarda Japonca öğreniyor ve yeni besteler yapıyor. Zaman zaman beni çağırıp, hoş beş de ediyor. Yerinde yaptığı esprileri duymanızı isterdim doğrusu. Sözün özü, hayat dolu ve geleceğe yönelik planları olmasının yanında bunları gerçekleştirmek için çabası da sürüyor.

İnsan kaynakları profesyonellerinin pek sevdiği bir soru vardır. "İşi almanız durumunda 5, 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?" Stratejik planlar yapmayı adet haline getirmemiş ve görüşmeye gitmeden önce firma web sitesinde zaman geçirmemiş biri için cevaplanması zor bir soru. Özellikle de firmanın yapısını ve kadrolarını, iş listelerini bilmeden cevaplanması güç. Yükselmeyi ve şirkette kalıcı olmayı düşünüp, ileriye dönük uygun bir vizyon oluşturmayı düşündüğünüzü belirtebilirsiniz. Ancak şirket hakkında önceden yaptığınız bir araştırma ile ilişkilendirilmiş hedeflerinizden bahsederseniz, rakiplerinize göre önemli bir üstünlüğü yakalamanız işten değil.

Böyle durumlar için plan yapmaya, hedefler koyup gerçekleştirmeye yatkın bir düşünce yapısına sahip olmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Belki de bunun için düşünme şeklinizi değiştirmeniz gerekecek.

Bir kaç adımda hayatınızla ilgili kararlar vermek, planlar yapmak ve uygulamak için önerileri sıralayalım.

1- Kendinizi Tanıyın
İnsan değişmeyen durağan bir varlık değildir. Kendini geliştirir ve değişir. Bu arada kolay gibi görünse de kendini tanımak bir anda gerçekleşmeyebilir. Eğilimlerinizi, yeteneklerinizi, yetkinliklerinizi bilmek güzel bir CV oluşturmak için iyi olur. Diğer yandan sizi neyin mutlu ettiği, nelerden keyif aldığınız, neleri sevdiğinizi bilmek, eksik yönlerinizi tamamlamaya çalışıp beyninizi beslemek önemlidir.

2- Okuyun
Okumak başkalarının düşüncelerini ziyaret etmenizi sağlar. Okuduğunuz kitaplar dimağınızı zenginleştirip, olaylara bakış açınızı ve anlayışınızı geliştirir.

3- Tek başınıza uzun yürüyüşler yapın
Uzun ve ritimli (hızlı değil) yürüyüşler vücudunuzda adrenalin salgılanmasını sağlar. Adrenalin canlandırıcı etkisi daha berrak düşünmenize neden olur. Böylece geleceğe dönük planlar yapmanız, stratejiler geliştirmeniz kolaylaşır. Enerji harcayıp, vücudunuzu zorlamanız, mutluluk hormonu salgılanmasına neden olur. Mutlu insanlar daha olumlu düşünürler.

4- Küçük notlar alın
Aklınıza olmadık anda gelen ilginç fikirleri not alın. Teknolojinin nimetlerini kullanın, yürüyüşte alınıza gelen fikirleri ses kaydecinize ya da akıllı telefonunuzun dikte özelliği ile direkt olarak not alma uygulamanıza kaydedin, sonra aklınıza gelen fikirleri değerlendirirken kolaylık olur. Bu konuda Android cihazlarda Keep uygulamasını kullanabilirsiniz.

5- Günlük tutun
"Aman canım, benim başımdan geçen sıradan olayları, fikirlerimi kim ne yapsın?" demeyin. Uygarlık taş üstüne taş konularak adım adım yükselmiştir. Bir gün bir düşünceniz neden kelebek etkisi göstermesin? İster bildik bir deftere karalayın günlüğünüzü, isterseniz bir blog açıp, paylaşın düşüncelerinizi. Günün birinde belki bir kitap, belki bir roman yazarsanız, kullanacak malzemeniz olur. Olmadı, torunlarınız yokluğunuzda fikirlerinizi öğrenmiş olur fena mı?

6- Hedefler belirleyin
Geleceğe yönelik planlara ilişkin hedefler belirleyin. Örneğin işinizde yükselmek, üst düzey yönetici olmayı hedef olarak belirleyin. Bunu gerçekleştirmek için alternatif stratejiler ve a, b, c planları oluşturun. Bu hedefe varmanız ya da varmamanız çabalarınızın işe yaramasına ve biraz da şansa bağlıdır. Ancak bunların yararı, size bir görüş (vizyon) kazandırmasıdır. Vizyon oluşturma alışkanlığı diğer olgulara ve işinize bakışınızı geliştirip başarı için kolaylık sağlayabilir.

7- İyi bir insan olun
Başkalarına ve kendinize iyilik yapmaktan çekinmeyin. Elinizden gelen iyilikleri yapın. İyi olmak iç huzurunu getireceği için yaşam kalitenizi ve karar verme yetilerinizi olumlu yönde etkiler. Ayrıca akıl sağlığınız için de iyidir. İyi insanlar çevrelerine mutluluk, kötü insanlar ise mutsuzluk yaşatır. Kötü insanların çevrenize yaklaşmasını ve hayat enerjinizi emmelerine izin vermeyin.

8- Kaderci olmayın
Olan biteni kabullenip, sineye çekmek, varolan durumu değiştirmek için bir çaba göstermemenize neden olur. Bu durum gelişmeye ket vurulmasına neden olur. Kendini ve çevresini geliştirip iyileştirmeyen, yani kapasitesini kullanmayan insan, başına gelecek olumsuz durumları önleme gücünü elinden kaçırır. Siz dururken belki mevcut durumunuzu korursunuz ama diğerleri durmayıp ilerlemeye devam ederlerse bir süre sonunda geride kalırsınız. Bu devam ederse aradaki mesafe kapatamayacağınız kadar açılır. Başınıza hiç de hoşunuza girmeyecek işler gelebilir. Tarih böyle hikayelerle doludur. İnanmazsanız okuyun.

9- Akıntıya kapılmayın
Şiddetli bir akıntıyı hayal edin. Kendinizi, akıntıda sürüklenen bir kıymık parçası gibi nereye gittiğini bilmez bir halde bulmak istemiyorsanız, önceden önleminizi alın. Hayatınızın yönünü başkalarının belirlemesini beklemeyin. Kendi yönünüzü kendiniz belirleyin. Deneyip, başarısız olduğunuzda yılmadan başarıyı yakalayana kadar, hatalarınızı değerlendirip yeniden deneyin.

10- Farklı düşünün
Genelin düşünüş kalıplarının dışına çıkabilmek, alternatif çözümler üretmek için kafa yorun. Bir problemin farklı pek çok çözümü olabilir. En iyisini bulmak ise biraz pratik gerektirebilir. Eğer böyle alternatif çözümleri ortaya koymayı alışkanlık haline getirirseniz, gerek iş, gerek sosyal yaşantınızda başarı şansınızı artırabilirsiniz. En kötü durumların oluşması halinde bile bunu fırsata dönüştürebilen başarıyı yakalayabilir.

Planımızı nasıl gerçekleştirebiliriz?
Basit bir akış şeması şöyle olabilir:

Fikir > Analiz > Çaba ve Çalışma > Başarı

Fikir > Analiz > Çaba ve Çalışma > Başarısızlık > Analiz (neler yanlış olduysa, düzeltin) >  Çaba ve Çalışma > Başarı

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...