27 Ekim 2010 Çarşamba

İş Değiştirme'nin İncelikleri


Araştırmalar göstermiştir ki: çalışma hayatında 5-6 yıl sonunda görevinizde ya da yerinizde bir değişiklik olmaz ise verimlilik düşer. Sonuç itibariyle iş veriminin düşmesi ile iş tatmininin düşmesi de bir arada gerçekleşir. Dolayısıyla yeni bir iş aramak ve bulmak böyle bir durumdaki kişi için doğal bir süreçtir.

Burada dikkatli olunması gereken, yeni bir iş bulunana kadar çalışma arkadaşlarınıza ve yönetici ve/veya patronunuza durumun çaktırılmamasıdır. İşten ayrılmayı aklınıza koymuş olsanız da, işyerinizde bunu bilen birileri varsa, iş arama sürecinizin uzaması halinde, birden bire kendinizi işten çıkarılmış bulabilirsiniz. Belki de işten ayrılmaktan vazgeçebilirsiniz. Ancak bir kez hakkınızda "işten ayrılacak" düşüncesi oluştuysa bunu değiştirmek mümkün olmayabilir.

Yeni iş için öncelikle iş ilanlarını sıkı bir şekilde takip etmeniz gerekir. İnternetteki iş arama sitelerini de kullanabilirsiniz ancak bu sitelere ve işverene kendinizi buldurma gibi "atom parçalama" zorluğundaki işlere girmek yerine yakın çevrenize başvurabilirsiniz. Sosyal Ağlar işinize yarayabilir. Daha da iyisi bir referans bulup müstakbel işverenlerle ya da insan kaynakları yöneticileriyle yüzyüze görüşmeler ayarlayın. Girişken olmanız size avantaj kazandırabilir.

Bir öneri: kriz dönemlerinde ya da işsizliğin tepe yaptığı dönemlerde "yeni iş bulma" gibi radikal bir karar vermeden önce çok iyi düşünün.

14 Ekim 2010 Perşembe

Trafikte Cinnet

İnsan, bazen neleri yapıp, neleri yapamayacağını öğreten ve benliğini sınırlayan eğitim sisteminin etkisiyle kendine yeni ve dar sınırlar belirler. Ancak belki bilinçaltı, belki de evren bunun farkındadır.

*** 

Necip'in keyfi, yeni girdiği iş nedeniyle Ankara'nın yoğun caddelerinde ve sokak aralarında oradan oraya direksiyon sallamak biraz yorsa da yerindeydi. Sonuç itibariyle eğitimi ve yılların birikimi boşa gitmişti ancak işsizliğin milyonlarca insanı vurduğu bir dönemde, üstelik ilerlemiş yaşına rağmen iş bulacak kadar şanslıydı işte. 

Sabahtan beri sürdüğü aracı ile yolda giderken, bir an aklına gece televizyonda izlediği Satürn Gezegeni hakkındaki belgesel geldi. Güneş sisteminin 2. büyük gezegeni. Akışkan bir yüzey ve bir o kadar da ilginç olan halkalar. Dünyadan iyi bir teleskop ile bakıldığında bile görülen buz parçacıklarının ağırlıkla içeriğini oluşturduğu o halkalar. Dev gezegen bütün ihtişamıyla neredeyse yanındaymışcasına gözlerinin önünden geçiverdi bir an. Ne kadar da güzel görünüyordu...


Çalan cep telefonu bir anda yeniden dünyaya dönmesine yol açtı. Tanımadığı ve telefonda kayıtlı olmayan numarayı görünce biraz tedirginlik, biraz da merak arasında gidip gelerek, aracı Konya yolu üzerinde bulunan ceplerden birine çekip, çağrıyı cevapladı. 

Telefondaki ses kibar yaşlı bir beyin sesiydi. Bir hafta önceki toplantıyı hatırlatıp, Özgen beye mesajını iletip iletemediğini soruyordu. Özür dileyerek kendisine henüz ulaşamamış olduğunu belirtti. Telefondaki ses "mümkünse Özgen beyin numarasını vermesini" rica edince, hiç düşünmeden, "tabi, bir saniye lütfen" deyip, telefonun rehberinden numarayı bulup söyledi. Yaşlı bey teşekkür edip telefonu kapattı.

"Adama ayıp oldu" diye düşünürken, bir yandan da aracı park ettiği cepten çıkmak üzere sola doğru hareket ettirdi. O sırada arkadan hızla gelen bir aracın şoförü biraz sıkıştığından kornaya sinirlice uzun uzun bastı.
Aklındaki düşünceler dağılırken, "kornaya basabiliyorsa durabilecek durumdadır nasılsa, neden bu kadar sinirlendi acaba bu adam" diye geçirdi.

Öndeki araç garip hareketler yapmaya ve yavaşlamaya başlayınca içinden "çattık yine bir deliye" diye geçirdi. Az sonra bir sıkışıklığın etkisiyle araçlar durunca, öndeki araçtan orta boylu, kel bir adam bağıra çağıra inip Necip'e doğru yürüdü. Camlar kapalı olduğundan mıdır bilinmez, sinirli adamın sesi kuyunun dibinden geliyor gibiydi. 

Sinirli adam, bir yanan elini kolunu deli gibi oraya buraya sallıyor, yuvalarından çıkacakmış gibi duran gözleri ile tehtitkar bakışlar atarak, Necip'e birşeyler söyleyip duruyordu.

Necip, sakince gözlerini kapattı. "Tek istediğim bu heriften kurtulmak ve yoluma gitmek" diye geçirdi içinden. Bir an için, gözleri kapandığında sanki olan her şey çok uzaklarda geçiyormuş gibi geldi. Orada ne kadar öylece gözleri kapalı durdu pek de farkına varmadı ama ne olursa olsun dış dünya ile yeniden yüzleşmesi gerektiğini düşünen Necip, gözlerini yavaşça araladı.

Adam ortalarda görünmüyordu. Aracı ise az önceki durduğu yerde çalışır durumda bekliyordu. Çevresini kolaçan etti, ancak adam ortalıkta görünmüyordu. Kafasını sallayıp "garip" diye düşündü. Daha sonra sola sinyal verip yoluna gitti. İşler onu bekliyordu.

***

Kel adam dikiş iğnesinin deliğinden geçen iplik gibi garip ve zamanı tanımsız, ancak uzun gelen bir anın ardından öfkesinin yerini korku almış bir halde kendine geldi. Müthiş bir ısı kaybının etkisiyle uzuvlarının tamamı özelliklerini kaybetmeden az önce gözlerinin önündeki dev gezegen ve halkalarına donuk ve şaşkın bir bakış atabildi.


   

11 Ekim 2010 Pazartesi

Somedya.com Sosyal Medyayı Ölçüp Biçiyor




Sosyal medya giderek daha fazla firmanın ilgisini çekiyor. İnternet'te yeralan Facebook, Twitter, Friendfeed ve benzeri sitelerde anlık izleme yapıp, sosyal medya sitelerini kullananan müşterilerinin ürünleri ile ilgili problemlerini çözümleyen pek çok kişi ve kuruluş var. Kullanıcı, anında müdahale ve sonuç ilişkisini bir kez bir firma ile kurdu mu, bunu diğer firmalardan da bekler hale geliyor. Sadece firmalar değil, aynı ilişkiyi pek çok radyo ve televizyon programı da kullanıyor artık. İzleyicinin nabzını tutmak için internetin sağladığı imkan tartışılmaz. Ancak kişi bazında alınan hizmetlerin belli olumsuzlukları olabiliyor. Bu nedenle firmaların daha kurumsal ve sürdürülebilir bir hizmete ihtiyaç duydukları yadsınamaz.

İnsanlar kolaylıkları ve kısa yolları seviyor. Eğer bir hizmet anında ve hızlı olarak verilecekse bunu internet üzerinden gerçekleştirmek kolay ve düşük maliyetli. Kullanıcıların bu konuda gösterdikleri ilgi de giderek artıyor. Firmaların ve kuruluşların önündeki stratejik karar alma sürecinde etki yapacak kadar ağırlık oluştu bile. Bir mikro blog girdisi ile hakkınızda ortaya atılacak görüş kolayca yayılıp bir dev kartopuna dönüşebilir. Bu süreçte yer alıp, sorunu büyümeden çözmek ve böylesi olumsuzlukları lehinize dönüştürmek de elinizde.

Sosyal medya hızla gelişen ve yayılan bir mecra. Firmaların burada varlıklarının olması artık fazla tartışılmıyor bile. Mevcut ve potansiyel müşterilerinizin hakkınızda söyledikleri, dostları ile paylaştıkları görüşleri firmanız için önemli. Yeni bir ürününüz hakkında yapılan yorumların yolunuzu görmekte ve ürününüzü geliştirmekteki etkileri ortadayken sosyal medyaya, yani müşterilerinize sırtınızı dönmeniz pek mümkün değil.

Geleneksel medya takibinizi yaparken izlenecek yol üç aşağı beş yukarı belli. Kuruluşun bir bölümü bu işle görevlendirilir ve medya takibi yapılır ya da  bu iş profesyonel bir medya takip şirketine havale edilebilir. Sosyal medya takibi her ne kadar yeni olsa da kısmen söz konusu firmalar tarafından bu hizmet verilebilir. Oysa burada önemli olan bir konu daha var. Sosyal medyanın ölçümlemesi ve detaylı bilgilerin edinilmesi. 

İlgi gösterip sosyal medyada varolmaya başlayan firmaların en önemli ihtiyaçlarından birisi ölçülebilir, toplu ve anlamlı sonuçlar elde edebilmek. Geçtiğimiz hafta hizmet vermeye başlayan bir site bu ihtiyaçları karşılama konusunda iddialı.

Hakkınızda yazılan, söylenen sözler ve yapılan yorumlar ile ilgili sağlıklı bir ölçümleme yapabilmek için bu işin profesyonellerinden yardım almak akıllıca olur. Bu işi kolayca ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilecek bir servis geçtiğimiz hafta açıldı. Somedya.com sosyal medya ve geleneksel medya konusundaki ölçümleme ve stratejik karar verme süreçlerini kolaylaştırabilecek bir hizmet veriyor. Bir incelemekte fayda var. Firmanızın, markanız hakkındaki görüşleri ve algı beklentisi ile gerçek hayatta gerçek kişilerin markanız hakkındaki algılarının ne kadar birbirine uyduğunu görüp anlamak konusunda iyi bir araç gibi görünüyor.

Daha iyi fikir edinebilmek için http://www.somedya.com/tour.php adresindeki görüntüleri izlemenizi öneriyorum.

İnternet'ten daha iyi yararlanmak ve avantajlı tarafa geçmek için gereken stratejik kararları hala almadıysanız sanırım artık bunu düşünmeye başlamanın zamanı geldi.

Ey Eurovision Sen Kimsin?

Yapay zeka, hayatımızın birçok alanına girmeye devam ediyor. Ben de bir süredir blog yazılarımı YouTube'a aktarıyorum. Neyse ki, 10 yıl ...