19 Mart 2012 Pazartesi

Dil Bilgisinin Önemi


Her şey İnternet'e dökülmeden önceydi, kağıda basılan yayınlar hala şah, padişah. Dergiler ve online yayınlar editörleri sayesinde imla hatalarını düzeltiyordu. Ne zaman ki sıradan insanlar, sosyal medya ve bloglarında yazılar yayınlamaya başladılar, takke düştü ve kel göründü. Anlaşıldığı kadarıyla büyük çoğunluk "Dil Bilgisi" konusunda o kadar da özenli değil. Dahası, donanımlı değil...

Ayrı yazılması gererken "de-da, ki, mi-mı-mu-mü" gibi ekleri hatalı kullanan kimileri sanal çevrelerinden tepki alıp, silkinip kendilerine geldiler.

Bu şekilde bir durum da ortaya çıktı. İlköğretim ve Lise eğitiminde verilen "Dil Bilgisi" dersleri çok da başarılı değil. Öğretim yapılmış ama eğitim verilememiş. Belki de, Dil Bilgisi derslerinde sadece kitap okunmalı.

Eğer okursanız, bir şekilde dil bilgisi kurallarını da öğrenirsiniz. En iyisi, mevcut derslerin ne derece akılda kaldığı ve hayata uygulanabildiği ölçülüp, gereken düzeltme yapılmalı.

Yazının başındaki görsele bir göz atın. O kadar çok rastlıyoruz ki, bu soru belirten "mi" ekinin bitişik yazılmasına. Oysa ayrı yazılması lazım. Camında böyle ilanlar olan dükkanlara girip sorasım geliyor yahu neden yanlış yazıyorsunuz diye. Bir iki kere de yaptım aslında ama sorun yapısal. Anlamlı sonuç beklemek mümkün değil.

Bunu geçtim, ne doktorlar, mühendisler noktalama işaretlerini nereye koyacaklarını bilmiyorlar. Öyle karmaşık, noktalı virgül (;), tırnak(') falan değil! Noktanın cümlenin sonunda, kelimenin son harfinin bitişiğine konması gerektiğini, bilmiyoruz.

Zaten, birbirimizle bir türlü uygar insanlar gibi anlaşamıyoruz. Yazdıklarımızda da ne ifade ettiğimiz, genelde böyle imla kurallarından dolayı anlaşılmaz oluyor.

Bir Örnek:
Sendemi Brütüs? (Bir cümlede iki hata)

Sen de mi? Brütüs! (Olması gereken)

Gerçi "insan ölmek üzereyken, "de", "mi" ayırır mı hiç" diyeceksiniz ama zaten bunu yazan da Shakespeare  ben değilim. Kendisine sorun isterseniz.

Ben kimseyi ulu orta, hatası ile ilgili uyarmayı doğru bulmuyorum (çok tepem atmazsa!). Aksine olabildiğince doğru ve akıcı yazmaya özen gösteriyorum. Kendi yazdıklarımı da bir kaç kere okuyup düzeltmeden yayınlamıyorum.

Ama ne yalan söyleyeyim, bir çok yazım hatamı da zaman zaman atlıyorum. Yine de güzel ve dil bilgisi kurallarına uygun yazmalı.

Bu da günlüğüme notum olsun.

5 Mart 2012 Pazartesi

Cennetten Yer Almak


Cennetten yer almak maddi bir bedel ödeyerek mümkün değildir (organik arama sonuçları ile sayfaya gelenler için kolaylık olsun diye yazdım).

Dolandırıcılar, namuslu milyonlarca para kazanma yolu varken, hem ne kadar zeki olduklarını göstermek, hem de riske girip adrenalin keyfi yaşamak için başkalarını kandırarak bundan genellikle kanun ile yasaklanmış bir gelir elde eden kişilerdir.

İnsanlar en saçma şeylere inanabilirler. Bunlar arasında güncel terimleri kullanan ve bu yolla gelir elde eden kaptı kaçtı düşünce ürünleri de vardır. Mesela bu aralar pek popüler olan "kuantum" ile başlayan ama "Kuantum Mekaniği" ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir takım yanıltıcı bilgilendirmeleri düşünelim.

Bilim gibi gösterilmeye çalışılarak birtakım düşüncelerin bilimsel olarak kanıtlanmış gerçekler gibi gösterilmesi ile cennetten yer satmanın teknik olarak fazla bir farkı yoktur.

Bu tür düşünce kıvılcımı ürünler söz konusu olduğunda, en kolay teşhis: Elle tutulur bir sonucu olup olmadığına bakmaktır. Özetle, "kelin merhemi olsa kendi başına sürer" sözünü hatırlayın. Sadece isteyerek her şey elde edilebilse bu tür düşünceleri anlatanlar bunları size anlatmaya çalışır mı? Evet falcılardan bir farkları yok!

Son söz: Sorgulamaz ve düşünce süzgecinizden geçirmeden her söylenene aldanırsanız, aldatan çok olur!

Bu yazıyı niye yazdım?

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...