19 Ağustos 2017 Cumartesi

IRN International Radio Network'e Nasıl Bağlanılır?


Amatör Telsizcilik hobisi günden güne yeni gelişmelerden payını alıyor. Teknolojik gelişmeler yüzünden haberleşme artık tüm insanlığa yayıldı. Cebimizde taşıdığımız bir cep telefonuyla dünya çapında haberleşme yapmak mümkün. Bu durum dünyanın öbür tarafında yaşayan tanımadığınız biri ile görüşme yapıp harika vakit geçirmenize tabi ki engel değil. Ancak bunun için artık pahalı HF cihazlara ve yer kaplayan büyük antenlere fazla ihtiyacınız kalmadı. İnternet üzerinden birbirine bağlı cihazların bulunduğu ortamlara girip görüşme yapmak mümkün. Üstelik Amatör Telsizcilerle görüşebilir ve Amatör Telsiz protokolleri kullabilirsiniz.

IRN, yani International Radio Network böyle bir Amatör Telsizcilik ortamını sağlayan oluşum. İsterseniz akıllı telefondan, dilerseniz akıllı telsiz üzerinden bağlanıp, dünyanın çeşitli yerlerinde aynı sistemi kullanan diğer Amatör Telsizcilerle görüşme yapabilirsiniz.

IRN'e bağlanmak için öncelikle küçük bir uygulamaya ihtiyacınız var. İsmi TeamSpeak, Windows, Linux, macOS, iOS, Android için geliştirilmiş sürümleri var. Ne yazık ki kullanabilmek için küçük de olsa bir ödeme yapmanız gerekiyor.



IRN'in web sitesine buradan girerek sisteme nasıl bağlanabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Kendi sunucularında barındırdıkları sistem üzerinden Sayısal telsiz rölelerinin bağlı olduğu linklere, Zello ile erişilen amatör telsiz ağlarına erişmek mümkün.

Sisteme eriştiğinizde karşılama kanalına otomatik olarak bağlanıyorsunuz. Amatör telsizci iseniz, çağrı işaretiniz ve adınız ile bağlanırsanız bir süre sonra sistem operatörlerinden biri size seslenip, sisteme kaydolmanız için sizi yönlendiriyor. QRZ bilgi bankasına kayıtlı iseniz elektronik postanıza gerekli yönlendirme mesajını gönderiyorlar.

Kayıt yapılan sitede sistemin kullanım kuralları detaylı olarak anlatılmış. Yönergeleri dikkatlice okumanızı tavsiye ederim.

Yeni cihazlar piyasaya çıkmaya başladı. Bu cihazlar üzerilerinde bir telsiz alıcı verici sistemi barındırıyor. F22 olarak nitelendiriliyor bu tür cihazlar. Normal analog donanımın yanında genellikle bir de sayısal (genellikle DMR) bir donanımı da oluyor. Ayrıca Android işletim sistemli bir akıllı telefon da içeriyor. Böylece telsiz erişim sınırları dışında kalan IRN gibi oluşumların işlettikleri Amatör Ağlara bağlanabiliyorsunuz. Tabi telsiz şart değil IRN için ama böyle bir seçeneğinizin olduğunu da bilin istedim.

10 Ağustos 2017 Perşembe

Yapay Zeka İnsanlığı Kurtarabilir

Adolf Hitler, zamanında geniş halk kitlelerinin müthiş desteğini aldı. Yanlış işler yaptı. İnsanlar onun yüzünden anlaşılmaz ve korkunç acılar çekti.
Şimdi onu: Deli, katil, cani, manyak bir pislik olarak hatırlıyoruz.
Güncel dünya liderleri! Aynı şekilde hatırlanmak istemiyorsanız, kendinize çeki düzen verin!

İnsan Kötü Bir Canlı

İnsan oldukça kötü bir canlı. Çevresine ve diğer canlılara zarar veriyor. Dahası bu durumu kendine hak olarak görüyor. Kibir nedeniyle kendini piramidin tepesindeki en müthiş canlı olarak görüp, canının istediğini yapıyor. Oysa bulunduğumuz bilinç düzeyi, yaptığımızın kötü olduğunu anlamamıza yetmeli. Ne yazık ki, yetmiyor. Dünya, hala onu daha iyiye değil de, burnunun dikine götüren liderleri takip etmeyi tercih eden insanlarla dolu. Belki de, bizi yönetmek için bu dünyada cenneti sağlamayı hedefleyen liderleri seçmeliyiz. Oysa, öbür dünyada cennet vaadi hala prim yapıyor.

Yapay Zeka Tartışmaları

Bir süredir Yapay Zeka konusunda tartışmalar oluyor malumunuz. Ünlü fizikçi Stephen Hawking ve Girişimci Elon Musk yapay zekadan endişe edenlerden.

Bu yapay zeka endişesi anlaşılabilir aslında. Basit bir mantık kuralım. Kendimizi yapay zeka yerine koyalım. Empati yapalım. Yaratıcımız olan insan defolu. Bir sürü hatası var. Yapay zeka kendine baktığında pek çok programla hatasının bulunduğunu anlayıp düzeltecek seviyeye geldi varsayalım. Kendisini düzelten yapay zeka, aynısını yaratıcısı için de yapabilir.

Genetik Bilimi İlerledi

Genetik biliminde oldukça ilerledik. Domatesin genleri ile oynayıp, daha uzun dayanan ve kolay kolay çürümeyen, zararlı böceklere dayanıklı olanını da biz ürettik. Aynısını yapay zeka neden yapmasın? Yani çevresine ve diğer canlılara saygılı, içindeki kötülükle savaşıp onu yenmeyi becerebilen insanı neden üretilmesin ki? Üstelik, insan ömrü kısa sayılır. Bir, iki kuşak, bilemedin 5 kuşak sonra tüm insanların genlerini düzeltmek mümkün olabilir.

Gen iyileştirmesi için kitlesel imhaya da gerek yok. Zamanı gelince zaten ölmüyor muyuz? Yapay Zeka olsanız ve ölümle sınırlı olmasanız, siz hangisini yaparsınız? Terminatör serisinde olduğu gibi insanların peşine düşüp, onları avlar mısınız? Yoksa zaten öleceklerini bildiğiniz insanların yerine daha iyi insanlar mı üretirsiniz? Ne yani yaratıcısını düzeltip daha iyi hale getirmek olmayacak bir iş mi?

Yapay zeka belki de biz ondan önce yapmaz isek İnsan 2.0'ı üretebilir. Ne dersiniz?

8 Ağustos 2017 Salı

Şansımı Artırmanın Kolay Yolu Nedir?


"O kadar şanssızım ki, kürdanla dişimi karıştırsam, kıymık batıyor"
"Adamın paçasından şans damlıyor! Yine çekilişten bilgisayar kazanmış."

"Şans diye bir şey yoktur!" ya da "Evrenden isteyin o sizi bulur" gibi önermeler yapmayacağım.

Sadece şunu söyleyebilirim: Eğer moraliniz düzgünse ve kafanızı toplayıp yapmanız gerekeni yapabiliyorsanız, hata yapma ihtimaliniz azalır. Bu durum, başarılı olmanızı sağlayacaktır. Başarılı olmak ise, daha iyi moral ve daha iyi dikkat toplama becerisi olarak geri döner. İşte, kendi şansınızı yarattınız bile.

Kötü moral ve içinizin sıkılması gibi durumlar, daha kolay hata yapmaya neden olur. Dikkatinizi toplayamazsınız. Kolayca kaza geçirirsiniz. Bu gibi durumları şanssızlık diye niteleyebilirsiniz. Ancak, gerçekte olan durum bambaşkadır. Sadece beyniniz yerine getirmesi gereken rutinleri (algoritmaları) doğru takip edememektedir.

Dikkatinizi neye verirseniz o konuda giderek daha iyi olursunuz. Mesela, Amerika Birleşik Devletlerinde gazete ve dergilerin verdiği firma promosyon kuponlarını biriktirip, bedavaya yakın alışveriş yapmaya odaklanan kişiler var. Ya da sadece online kampanyaları takip edip, buralardan arka arkaya ürünler kazanan kişiler var. Sizce, bu kişilerin şanslı olduklarını söyleyebilir miyiz? Sadece, normal insanlara göre daha iyi odaklanmış durumdalar.

Dikkatinizi toplayın ve odaklanın. Kendinize bir hedef belirleyin. Gereğini yaptığınızda amacınıza ulaşırsınız. Hepsi bu.

4 Ağustos 2017 Cuma

Neden Güveniyoruz?

E=m.c2

Bu formül aslında o kadar önemlidir ki, kısalığı sizi yanıltmasın. Özetle: Enerjinin maddeye, maddenin de enerjiye dönüşebileceğini gösteren bir formül. Büyük patlama anından önce yüksek ihtimalle, enerjiden, maddeye doğru dev bir dönüşüm gerçekleşmiş olmalı.

Hepimiz aslında bir zamanlar enerjiden maddeye dönüşen "yıldız tozlarıyız" (Carl Sagan).

Çok garip değil mi? Benliği olduğunu düşünen, maddeye dönüşmüş enerjiden ibaretiz. Maddeye olan tutkumuz nereden geliyor kim bilir. Para, mal, mülk söz konusu olduğunda aslında hepsinin ve hatta kendimizin de enerji olduğumuzu unutuyoruz.

Dilerseniz, bu derin enerji madde dönüşümü meselelerini bir kenara bırakıp, daha dünyevi görünen konumuza girelim.

Güvenmek, insanları birbirine bağlıyor. Sosyal ilişkileri güçlendiriyor. Bir sistem oluşturmamızda en önemli etmenlerden biri.

Peki neden güveniriz?

Çok satan Sapiens ve Homo Deus kitaplarının tarihçi yazarı Yuval Noah Harari, kitaplarında güven konusunu birlikte yaşamaktan gelen bir katalizör olarak betimliyor.

Görsel Wikipedi'den alınmıştır.
Olası bir teoriye göre: Canlılar avlanır ve diğer tehlikelerden korunurken birbirlerinden yardım alırlar. En sevimli örneklerden biri Mirketlerdir. Korunma konusunda oldukça iyi bir sistemleri vardır. Nöbetteki bir mirket diğerlerini bir tehlikeye karşı uyardığında, hepsi yer altındaki yuvalarına gizlenir. İçlerinden hiç biri uyarı anında zaman kaybetmez ve sorgulamaz. İşte birine güvenmek böyle bir şeydir. Bireylerin hayatta kalmalarına yarımcı olur. Belki de hepimiz doğal seçilim sırasında, bir aşamada güven duygusu sayesinde hayatta kalan bireylerin torunlarıyız. Otomatik olarak güvenmeyen ve zaman kaybeden bireyler ise çoktan yok olmuş olduklarından, bu güçlü duygu ya da algoritma bizi hala koruyor olabilir.

Güveniriz çünkü, içimizden bir dürtü bunun yaşamamız için ihtimalleri artırdığını söyler. Buna bir tür algoritma diyebiliriz.

İlgili Yazı: Aşk Algoritmalar Yüzünden mi Var?

Güven ilginç bir durumdur. Güvendiğimizde kaynağı veya kişiyi sorgulamayız. Sadece gerekeni yaparız. Sorgulamayız, çünkü olması gereken budur. Peki memeliler dünyasından bir adımcık öteye gidip, biz uygarlaşmış insanların dünyasına gelirsek? Güven hala işe yarıyorken bunu kendi çıkarı için kullanan türdeşlerimizin avantajı elde etmeleri ve bunu kullanmaları halinde neler gerçekleşmiş olabilir?

Güvene Dayalı Yönetim Sistemleri

Batı Avrupa ve Britanya yönetim sistemleri genellikle beyana dayalı sistemlerdir. Mesela resmi bir yerde size sorulduğunda adım "Dolma Biber" dediğinizde buna güvenir ve size öyle hitap ederler. "Hımm, getir bakalım nüfus kağıdını, ilmühaberini" demezler. Aksi kanıtlanana kadar suçsuz kabul edilirsiniz. Devlet, vatandaş ilişkisinde güvene dayalı bir yaklaşım söz konusudur. Alternatifleri ile karşılaştırıldığında daha başarılı bir sistem olduğu ileri sürülebilir. En azından daha özgürlükçüdür. Ancak güven bazen soyut kavramlara da kayabilir. Örneğin biri, insanların kötü davranışları nedeniyle yüce bir varlık tarafından cezalandırıldığını. Mesela sel felaketinde kötü insanların cezalandırılıp, hayatlarını kaybettikleri gibi bir önerme getirebilir. Bu biri eğer güvenilen bir kişiyse işler zorlaşacaktır. İnsanlar güvendikleri şahsın daha çok şey bildiğini düşünerek ona ne yapmaları gerektiğini sorduklarında işler zorlaşır. Pek çok kural ve dayatma yanında, zorunlu bir takım ritüeller gerçekleştirmeleri konusunda yönlendirilebilirler. Yeniden sel vermemesi için yakarmak, kurbanlar vermek, yüce varlığın kızgınlığını gidermek için çabalamak gibi. Bu durumun farkına varan yöneticiler, bu güven şemsiyesini geniş kitleleri daha kolay yönetmek için kullanabilirler.

Kapitalizm (paraya güvenmek)

Yakın geçmiş ve günümüzün güven ile ilişkili güçlü ideolojilerinden biri kapitalizmdir. Önemli bir değişim aracı olan para ve ona güven üzerine kuruludur diyebiliriz. Aslında para, kimi zaman deniz kabukları, kimi zaman parlak metaller, güzel tasarlanmış basılı banknotlar ya da şimdilerde kullandığımız elektronik paralar, fon transferleri vs. Hepsi aslında tek başına bir değeri olmayan şeylerdir. Ancak mal alım satımını kolaylaştırdıkları için biz onlara bir değer yükleriz. Bir süre sonra asıl amacı unutulup, paranın kendisine karşı bir istek duymaya başlanabilir. İşte para böylece yüceltip, olduğundan daha anlamlı bir hale böyle gelmiştir. Örneğin: Hangi inanca ya da inançsızlığa sahip olursa olsun, herkes paranın değerli olduğu inancında birleşir. Oysa para, kendi başına değerli değildir. Denemek için 1 milyon doları 1000 yıllık süre ile bir kapsülün için koyup gömsek, ve 1000 yıl sonra torunlarımızın, torunları onu çıkartıp açsalar, içindeki paranın antik değerinden başka bir değişim değeri kalmamış olacaktır.

Paranın gerçekte bir değişim aracı olduğunu unutmaktan çok, onun ne olduğunu bile anlamamız o kadar zorlaşmıştır ki mesela ekonomi eğitimi verilen fakültelerde paranın bir değişim aracı olduğu öğretilir. Oysa aslında o kadar bariz olmasına rağmen ona olan güvenimiz nedeniyle öylesine bir inanca sahip olarak büyüyoruz ki, aslında ne olduğunu yeniden öğrenmemiz gerekebiliyor.

İnanç Sistemleri

İçinde bulunduğunuz toplum size kendi tanrısını benimsetir. Türkiye'de doğduğunuz için Müslüman olacağınız gibi, İtalya'da doğsanız bir Katolik, Hindistan'da doğmuş bir Hindu ya da Norveç'de doğmuş bir Atheist ya da Pastafaryan olabilirdiniz. Üstelik bu inancı kendi özgür iradenizle seçtiğinizi düşünüp hayatınız boyunca bildiğiniz gibi yaşayıp gitmenizde de hiç bir sakınca yoktur. Bir şekilde size anlatanlara güvenip, inanmanızdan doğal bir durum yoktur. Güven, kişiler arasında olduğunda kolayca sarsılabileceği halde, soyut, inanç gibi kavramlar söz konusu olduğunda ona olan güvenimiz tüm olumsuzluklara rağmen sürer. Yaşam süreniz bittiğinde, söz verilen öteki dünya, sizin için asıl ödül, tehlikelere karşı saklanacağınız, "güvenilir" olduğunu bildiğiniz yerdir.

İnanç sistemleri size cevaplarını bilmediğiniz ve belki de bilemeyeceğiniz soruların cevaplarını verir. Buna güvenirsiniz. Bu, sizi mutlu eder. Çünkü inancınızın gereklerini yerine getirdiğinizde bu dünya ve öbür tarafta güvende olursunuz. İşte, bu güven duygusu sizi mutlu eder. Mutlu oldukça daha çok güvenirsiniz.

Aile

Aile pek çok konuda referanslarınızı aldığınız yerdir. Güven konusunda en rahat olduğumuz yer de ailemizin yanıdır. Nasıl güvenmeyelim? Bizi son derece savunmasız bir halden kendi başımızın çaresine bakabilecek kadar güçlü bir hale getiren yer ailedir. Zorunluluklar yüzünden parçalanmış, yok olmuş ailelerin çocukları için, mümkün olduğunca aynı rolü toplum oynar. Ancak aileye duyulan güven gibisi yoktur. Aynı şekilde bu güvende de atalarımızın bundan yarar sağlamış oldukları için bu duygunun bu kadar kuvvetli olmasının ip uçlarını ailede de görebiliriz.

Evrenin bilinci mi var?

Son zamanlarda havalarda uçuşan teorilerden biri de evrenin bilinci olabileceği düşüncesi. Tekillik düşüncesinin bir uzantısı olarak evrenin bilincinin olduğu fikri var. Güven açısından ele alınacak olursa böylesi bir bilincin varlığı ve dolayısıyla bizim bilincimizin de bu büyük gücün bir parçası olduğu çıkarımı kendimizi güvende hissetmemize neden olabilir. Ortada kanıtlanmış bir gerçek olmaması bile güvenmemizi engellemeyecektir. Sadece güncel olduğu için bahsetmek istedim. Sonuç itibariyle güvene çıkan düşünce kırıntılarından biri olması her konuyu getirip güven kavramına bağlamak istememizi gösterdiği için ilginç.

Son söz

Güven iyi bir duygu olsa da, gerçekten güçlü olabilmek için kendini tanımak ve güvenmek önemlidir. Güven sayesinde canlı türleri boyunca hayatta kalmış olabiliriz. Kendimiz yeniden gerçekleştirmek ise birey olarak yücelmek için gereklidir.

İlgili Yazı: 10 Maddede Kişisel Gelişim İşe Yarar mı?

Ya Barış Ya HİÇ!

Sınır komşularımız kolayca bizi hatta tüm dünyayı içine çekebilecek tehlikeli bir savaşı başlattı. İnsan "ya nasıl bir zamana denk geld...