19 Ocak 2008 Cumartesi

Asus Eee PC

Asus, Eee Pc konusunda geçen senenin ilk yarısında haber sızdırıp, piyasayı yoklarken doğrusu biraz da oltaya gelerek 200 Dolara PC diye başlık atıp konudan bahsetmiştim. Tabi her zaman olduğu gibi bu defa da iş pazara evdeki hesaptan farklı yansıdı. Fiyat 400 Dolar olarak belirlenince Eee PC hayalkırıklığı yarattı. Ancak bir süre sonra pazar doyunca fiyatlarının düşmesi beklenebilir. Biraz kafa karıştırıcı olsun diye bol donanım çeşitliliği söz konusu bu minik bilgisayarda. Asus Eee PC 700 701 702 8G 4G 2G Surf gibi modelleri mevcut. Detaylı bilgiyi http://eeepc.asus.com/tr/index.htm sayfasından edinebilirsiniz. Daha detaylı bilgi vermeyi burada kesiyorum çünkü asıl bahsetmek istediğim bunlar değil. Bu 1 kilo civarındaki küçük taşınabilir alet dünyada piyasa çıktığı günden beri büyük ilgi gördü. Söylenenlere göre yurdumuza gelmesi de an meselesi. Bu cihazın ilginç bir yanı var aynı kasa içerisinde değişik donanım konfigürasyonları sözkonusu olduğundan dolayı piyasaya ilk verilen modelinde boş bırakılan bazı donanım bileşeni yerleri kullanıcıların dikkatini çekti. Bunun nedenlerinde biri ihtiyaçların sınırsız olması kuşkusuz. Biraz elektronikten ve lehim yapmaktan anlayan kullanıcılar başladılar cihazı mıncıklamaya. İrlanda'da yaşayan bir Türk arkadaşım bunlardan biri olduğundan benim de bu yapılan modifikasyonlardan haberim oldu. http://farm3.static.flickr.com/2272/2122725973_898a8142a3_o.jpg Fotoğraf http://www.eeeuser.com sitesinden alınmıştır. Neler yok ki yapılanlar arasında? Öncelikle boş yerlere USB bellekler pek bir güzel sıkıştırılmış. Cihazın altında boş bırakılan yerlere 32 GB'a kadar usb bellek konulabiliyor. 4 Gigabayt solid state diski olan bir cihaz 32 GB ek bellekle (yavaş ta olsa) neredeyse dosyalarınız için ihtiyaç duyduğunuz yere bir anda sahip olabiliyor. Üzerinde her ne kadar Linux ile gelse de bu cihaza Windows XP kolayca yüklenebiliyor. Yaklaşık 2 GB alanınızı işletim sistemine ayırınca ister istemez ortaya ek yer ihtiyacı çıkıyor. Kullanıcılar da sorunu böylece çözüyorlar. Ancak cihazın için tıkılabilen donanımlar bununla sınırlı değil. Bluetooth dongle, GPS (yer belirleme ve yol bulma için), FM verici (araba radyosundan sevilen mp3'lerin dinlenmesi için), Daha iyi kablosuz erişim için farklı usb Wi-Fi donglelar. Ekrana dokunmatik özellik kazandıran yapıştırmalar veya yeni LCD paneller ve farklı özellikte bellek kartlarını (shdc gibi) okuyup yazabilen okuyucular eklenen donanımlar arasında. http://forum.eeeuser.com/viewtopic.php?id=6036 adresinden yukarıda bahsettiğim arkadaşımın hazırladığı "nasıl yapılır" bölümünden cihazın ne şekilde açılıp değişikliklerin nasıl yapılacağına bir göz atabilirsiniz. Fiyat konusunda bence bu cihazın kritik sınırı 500 Dolar. Bu fiyata piyazada taşınabilir PC almak mümkün olduğu düşünüldüğünde ASUS Türkiye piyasaya dikkatli bir giriş yapar demek müneccimlik olmaz sanırım. Burayı aştıktan sonra ülkemizde pek alıcı bulabileceğini söylemek doğru olmaz. Ancak piyasaya girerse amatör elektronik ve bilgisayar meraklılarının kurcalamak için kaçırmamaları gereken bir bilgisayar. Beklenti Ocak ayı içerisinde Türkiye piyasasına girmesi yönünde balakım bu gerçekleşecek mi?

17 Ocak 2008 Perşembe

MOBESE ile yakala koy kodese

Mobese ne demek oradan başlayalım. Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu kelimelerinin kısaltılmasından oluşan "MOBESE" yıllardır İstanbul'da kullanılıyor. Kısıtlı sayıda da olsa kayıttaki kameralarla şehrin güvenliği için önemli miktarda kolaylık sağlanıyor. Sanırım şimdi sıra kameraları diğer şehirlere yaymaya geldi. Öncelikle elektronik ithalatçıları yaşadılar. Emir büyük yerden geldiğine göre mecburen tüm il özel idareleri yakında ihalelere çıkıp dört bir yanı kameralar ve merkezde kayıt sistemleri ile donatacaklar. Durgunluk içerisinde hayatta kalmaya çabalayan elektronik sektörüne iş çıkacak. Bu gelişme yaprak kımıldamayan küçük esnaf cephesine ilaç gibi gelecek. İhaleleri büyük firmalar alsa da en azından işin bir bölümünü küçük esnafa yaptıracaklar diye düşünerek bu sonuca ulaştım ama tamamen sanal bir çıkarım bu. "Gerçek gelişmeler ne şekilde olur?" sorusunun cevabı henüz kafalardaki soru işaretinden ibaret. MOBESE kameraları ile anında olmasa bile sonradan izlenen kayıtlar sayesinde suçlular yakalanacaklar. Suçlu sayısındaki azalma ise huzura katkı olarak kendini gösterecektir. Ayrıca trafik magandaları da bundan kısa süre içerisinde paylarını alacaklar. Ancak en önemlisi hassas bölgelerdeki terörist faaliyetlerin zorlaşacak olması. İngiltere de benzeri bir sistemle özellikle büyük şehirleri izliyor. Metrolarda yapılan terörist eylemlerin faillerini kolayca bulup adalete teslim etmişlerdi hatırlarsanız. Ancak her ne kadar anında görüntü bir sistem de olsa olası suç eylemlerini önceden yada olduğu anda önlemek konusunda zayıf yönleri olan sistemi teknolojinin yardımı ile daha iyi bir hale getirmek mümkün. Örneğin yüz tanıma sistemleri ile bilgi bankasındaki aranan suçluların yakalanması olanaklı. İnsan yüzünün benzersizliği sayesinde çalışan sistem belli miktarda surat kestirim noktasını referans alarak tehlikeli suçluları yada takip edilen kişileri tespitte emniyet güçlerine yardımcı olabiliyor. Doğru açıdan çekilmiş bir kare resim bunun için yeterli oluyor. Eğer akıllı çalışan bir yazılım üretilirse neredeyse tüm toplumu anında izlemek mümkün olabilir. Öncelikle bir resim lazım! Bilmiyorum son zamanlarda yurt dışına çıktınız mı? Gümrük polisleri her giren çıkanı fotoğraflıyorlar. Devlet daireleri, Nüfus daireleri, PTT ve bankalarda işyapanların fotoğraflanıp vatandaşlık numarasıyla eşleştirilmesi için kurulacak bir sistem tüm toplumu fişleyebilir. Doğru ellerde olursa son derece iyi sonuçlar verebilecek bir izleme sistemi. Yazıyı istediğiniz komplo teorisi ile uzatmakta serbest olduğunuzu belirterek devam etmek istiyorum. Peki kişisel dokunulmazlık alanlarınız ne olacak? Yakınlardaki MOBESE kamerası yatak odanızı dikizlerse diye rahatsız olmayacak mıyız? Buna cevabım: Keskin bir bıçakla ekmek kesebileceğiniz gibi, birini öldürebileceğiniz" şeklinde olacak. Şimdilik ekonomi ve küçük esnav ile işin asıl kaymağını toplayacak firmalar için iyi bir haber MOBESE sisteminin yayılması. Şüpheliler, suçlular, kaçaklar ve teröristler içinse kötü. Kalın sağlıcakla.

16 Ocak 2008 Çarşamba

Digiturk Plus, Neresi Doğaüstü?

Son günlerde radyo ve televizyonlarda Digiturk Plus'ın reklamları yayınlanıyor. Doğrusu keyifle izleniyor bu yeni reklamlar. Yapanların işinin ehli olduğu belli. Hatta içindeki ince mizah anlayışı bir harika. İzlemediyseniz izlemenizi radyo spotlarını da dinlemenizi hararetle tavsiye ederim. Reklam dünyamızın altın çocuklarının elinden çıkmış usta işi yapımlar hepsi de. Aşağıya bir tanesini gömdüm. Reklamın güzelliği yüzünden başlarda farketmediğim şey bir anda kafamda beliriverdi. Digiturk Plus ile bizlere sunulan 1000 YTL'lik aletteki teknoloji için "doğaüstü" yakıştırması her bir tarafta gözümüze sokuluyordu. Aynı zamanda bu durumla da kendi kendini ti'ye alarak dalga da geçiliyordu. Gerçekten cihaz aslında bir iki göreli yeni teknoloji içeriyor ama bunların hiç biri doğaüstü olmadığı gibi bilinmeyen şeyler de değil. Örneğin siz evde yokken yada başka şey izliyorken istediğiniz başka birşeyi kaydetmesi yıllardır her bir yerde kullanılıyor. Böyle TV'ler bilgisayarlar için TV kartları, Dreambox markasının pek çok modeli gibi burada bahsetmediğim pek çok uydu alıcısı bu özelliklere yıllardır sahip. PVR (Personal Video Recorder) teknolojisi. Diğer bir doğaüstü yenilik de istediğiniz bir filmi 24 saatliğine kiralayıp izleyebilmeniz. Cihaz sizin istediğiniz filmi uydudan sabit diskine indirip 24 saat boyunca izlenebilir tutuyor. Bu da piyasamızda satılan bazı uydu alıcılarının DVBS uydu alıcı TV kartlarının yıllardır yapabildiği bir teknolojiden başka birşey değil aslında. VOD (Video On Demand) teknolojisi. HD yayın konusunda da yenilik demek pek olası değil çünkü rakip firma D-Smart bunu duyuralı ve uygulayalı neredeyse bir yıl oluyor. İşte reklamcıların dehası ortada bizlere bildik şeyleri doğaüstü diye sunup sonra da yaptıkları ince mizah ile bu durumla dalga geçiyorlar. Hem de kimle? Başka bir reklamda fındık yararlıdır ama "yerseniz" diyen sevimli bir sanatçıyla. Geriye bu yapım karşısında saygıyla eğilmekten başka birşey kalmıyor. Adamlara yerden göğe kadar hak veriyorum. Teknolojiler bildik olsa da bu teknolojilerin oluşturulmasına hiç bir katkısı olmayan bir kitleye hitap ediyorsanız olayı doğaüstüne, büyüye, sihire yormaktan başka kolay anlatım düşünemiyorum. "Piramitler çok büyük o zamanın insanları bunları yapmamıştır uzaylılar yapmıştır" demek gibi birşey. İşin Digiturk açısından başka bir boyutu var. Aslında biraz da "cahilsiniz siz, alın size lütfettiğim bu muhteşem teknolojiyi kullanın zavallılar" der gibi sunulan şey bir anlamda piyasadaki kayıplarını telafi için bir çırpınış gibi geliyor bana. İşin komik (ironik) yanı, el altından satılan kart paylaşım ağı ve cihazları yüzünden abone sayıları giderek düşüyor. Hani az önce bahsettiğim "zavallılar" var ya, o kadar da kötü değiller mi ne? E bedavaya seyretmek varken neden abone olunsun değil mi? Bu da yetmezmiş gibi D-Smart agresif bir biçimde piyasada yer kapıyor. Tüm bu olanlar bana Cine-5'in düşüş günlerini hatırlatıyor. Tüm bilgisayarlardaki TV kartları ile yayın çözülünce abone azalması nedeniyle Cine-5 yayınlarının önce kalitesi bozuldu sonra da ipin ucunu bırakıp açık yayına geçtiler. Kart paylaşımı nedir bilmiyorsanız, kısaca bahsedeyim. Eskiden şifreli yayınların şifresini çözmek için uğraşılırdı. Şifreleme sistemleri gelişip bu işler zorlaşınca çok daha kolay bir yöntem ortaya çıkıverdi. Bir adet tam kapsamlı abonelik kartı alınıyor ve internet üzerinden bu kartın bilgileri istediğiniz kadar kullanıcıya paylaştırılıyor. Bu kullanıcıların ellerindeki özel uydu alıcıları da sanki üzerlerinde bu kart takılıymış gibi davranıp yayını izlettiriyor. Basit ama işe yarayan bir çözüm. Adeta "doğaüstü bir teknoloji". Aynı zamanda hem suç, hem de firma için müthiş bir tehtid. Kısacası Digiturk bu yeni hamlesiyle ayakta kalmak için çaba gösteriyor. Umarım başarılı olurlar. Hazır uydu yayını gibi bir konuya girmişken anlayamadığım kablo tv gelişmelerini de yazmak istiyorum. Türk Telekom satılırken içinden alınan ve Türksat-A.Ş.'ye verilen kablotv için geçen sene (2007) sayısal yayına geçileceği müjdesini 2006 sonunda almıştık. Bakalım daha ne kadar bekleyeceğiz bu bir diğer "doğaüstü" gelişme için? Bir diğer yanda da karasal sayısal yayın duruyor. Hakikaten duruyor. O da duyurulalı neredeyse 2 sene oldu ama daha tık yok. Oysa hem kablo üzerinden yapılacak sayısal yayın, hem de karasal sayısal yayın mevcut şifreli paketleri yayan kuruluşlar için ciddi birer rakip olabilirdi! İnsanın aklına komplo teorileri gelmiyor değil ama onları düşünmeyi de sizlere bırakıyorum. Kalın sağlıcakla.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...