19 Haziran 2018 Salı

Ben, Kendim ve Benliğim

İnternet dünyasında çok büyük bir bir bilgi birikimine erişimimiz var. Artık, 3000-4000 yıl önceki olduğu gibi bilgi kulaktan kulağa aktarılmıyor. Ya da sadece 20 yıl kadar önceki gibi, bilgiye erişmek için kütüphanelerde kağıt tozu yutmanıza gerek yok. Bilgiye erişmek artık görece kolay. Bir kaç iyi arama kriteri kullandınız mı her türlü bilgi emrinize amade. Tabi çöpleri filtrelemek için de biraz çaba harcamak lazım.

Peki, bilgiye ulaşmak onu anlamak ve yorumlamak için yeterli mi?

Veri artık uçsuz bucaksız bir deniz gibi. Günümüzde yapmanız gereken denizi, kapasiteniz yettiğince  alıp, tuzundan arındırmak ve kullanmak ve yeni bilgi üretmekten ibaret. Bir duvar metrelerce yüksek olabilir. Ancak unutmamalı ki duvarın yüksekliği ne olursa olsun birer birer üst üste konulan tuğlalar sayesinde böyle bir yapı ortaya çıkar. İnsanlığın oluşturduğu uygarlık da böyledir. Küçük gilgi kırıntılarının bir araya gelmesinden dev bir birikim ortaya çıkar. Her nesil yeni tuğlalar ekler. Giderek daha ileri bir uygarlık oluşur.

Bir ömür boyu öğrenmeye devam etmek, bilgileri özümsemek ve bundan işe yarar yeni düşünceler ve bilgiler üretmek zorlu bir süreç. Bu arada da arayışınıza ve yolunuza devam etmek isteyebilirsiniz. Ancak zorluklara ve sıkıntılara hazır olmanızda fayda var. Kendini bulma yolculuğu bitmeyecek bir süreçtir. Hep daha iyiye doğru yapılan bitmeyen bir yolculuk.

Tarih boyunca bilgi günümüzdeki kadar kolay ulaşılır ve herkes tarafından ulaşılır olmamıştır. Bir işin ya da ürünün nasıl yapılacağı bilgisi genellikle ya gizli tutulmuş ya da belli şartlar altında öğretilmiştir. Çünkü bilgi, güçtür. Eğer daha sağlam binalar üretmenin kolay bir yolunu biliyorsanız bu bilmeyenlere karşı doğal şartlardan daha az etkilenmeniz anlamına gelecektir. Ya da tunç silahlara karşı, çeliğe su vererek sertleştirme bilgisine sahip bir topluluğun savaşlarda daha avantajlı olması mümkündür. Tarih boyunca teknoloji ya da nasıl yapılır (know how) bilgisi kıskançlıkla diğerlerinden saklanmıştır. Yine de bu bilginin nesilden, nesile iletilmesi gereği bulunmaktadır. Bunun için de sadece hak edenlerin bu bilgiye ulaşmasına izin verilmiştir.

Sistem işlemiş olmalı ki günümüze kadar ulaşmış. Öyle batıda falan aramaya gerek yok. Lonca sistemi benzer bir örnektir buna. Kapitalizmin etkisine kadar sorunları çözmede başarılı da olmuştur.

Kendinize olan yolculuğunuzda da dimağınızı bilgi ile donatmak ve benliğinizi yüceltmek gerekir. Herkes elinden geldiğince başarılı olur. Ne kadar başarılı olduğunuzdan daha önemlisi gelişmek için kararlı olmanız ve bunun için yola çıkmanızdır. Her ilerlemeniz, sizin için çok anlamlıdır. Bireylerin birer birer ilerlemesi toplumu da ileri taşıyacaktır. Birikimler ise uygarlığı güçlendirecektir. Bireysel yücelme bu yüzden önemlidir.

Ezoterik öğretiler zorludur. Yola 30 kişi çıkar, üç kişi kalır. Ben, kendim ve benliğim.

2 Haziran 2018 Cumartesi

Kendinin Farkında Olan Bir Enerji Türü: İnsan

Aydın, yeni senfonisinin son rötuşlarını yaptı. Yazılım üzerinden orkestra düzenlemesini de bitirdi. Sütlü kahvesinden höpürdeterek, koca bir yudum aldı. Kısa bir hazırlıktan sonra, bisikletine atlayıp, yola çıkmıştı bile. Sabahın beşinde, güneşin ilk ışıklarıyla üniversitenin kapısından geçti. Astrofizikçinin erkenden işe gelmesine alışık olan güvenlik görevlisi kadın, gülümseyerek selam verdi. Kadın, "yıldızlar arası yolculuk yapmak için daha kaç kuşak daha beklememiz lazım Aydın hocam?" dedi gülerek. "Günaydın Leyla" diyerek geniş bir gülümsemeyle cevap verdi genç adam. Çok hızlı gelişme kaydediyoruz ama mesafeler o kadar uzak ki, bu yaz tatili için en iyisi Akdeniz kıyılarını düşünmek diye ekledi. Otomatik biyometrik tanıma sistemi 19 yaşındaki adamın geçiş onayını verdikten sonra, fizik bölümüne doğru pedal çevirmeye başladı Aydın.

19 yaşında sabaha karşı senfonisinin son rötuşlarını yapan bir astrofizikçi üniversite hocası kulağa garip gelebilir. Ancak, son yüz yıl içerisinde yaşanan gariplikleri göz önüne getirince, bu önemsiz bile sayılabilir. 2030 yılının üçüncü çeyreği gibi dünya manyetik kutuplarının değişimi hızlandı. Olaylar sırasında yaşanan güneş patlamasının etkisiyle insanlardan bazılarında ortaya çıkan bir mutasyon oldu. Mutasyon, son derece ilginç bir sonuç verdi. Yeni doğanlardan bazıları ebeveynlerinin tüm yetenek ve bilgisiyle dünyaya gelmeye başladılar. Yeni doğan çocuklar, henüz iki, iki buçuk yaşındayken okuyup yazabiliyor, bir kaç farklı yabancı dili konuşabiliyor, sanat, bilim gibi konularda ana babalarının birikimi ile dünyaya geliyorlardı. Başta otistik sanıldılar. Ancak, daha sonra ortaya çıkan bu değişimin nedeni anlaşıldı. Olanların nedeninin, manyetik kutup değişikliği sırasında, dünyanın manyetik kalkanının onda bire kadar düşen zayıf bir anında yaşanan güneş patlaması olabileceği sonucuna varıldı.

Ortaya çıkan bu yeni dehalar, toplumda ilk başlarda bir miktar korku da yarattı. Zira, bu süper insanların mevcut insan topluluğu için bir tehlike olabileceğini düşünenler oldu. Ancak, bu yetenekli insanların tehditten çok, yeni ufuklar açma konusunda insanlığa yardımcı olabilecekleri bir kaç on yıl içerisinde anlaşıldı. Zaten, normal insanlar gibi temel okul eğitimine ihtiyaç duymuyorlardı. Bu yeni bireyler, mevcut bilgilerinin üzerine edindikleri yeni bilgiler ile diğer insanlardan bilgice çok daha iyi bir yere hızlıca gelebiliyor, bilim ve sosyal alanlarda çok başarılı oluyorlardı. Üstelik tüm bu yetenek ve kapasitelerine rağmen, toplumda kabul gördüler. Başta bu insanların sayısı tüm dünyada bir kaç yüz bin kişiydi. Bir kaç nesil sonra, sayıca daha da büyük bir çoğunluğa ulaştılar. İşin iyi yanı, tüm öğrenilen yeteneklerin nesilden, nesile aktarılması ile bir bireyin yetenek ve yetkinliklerinin katlanarak çoğalmasıydı. İnsanlık birikiminin büyük bölümünü doğuştan yanında getiren deha bebekler!

Bu durum ister istemez, teknolojik ilerlemeyi körükledi. Sosyal yaşantı da aynı şekilde durumdan etkilendi. Mutasyon baskındı. Yani normal bireyler ile eşleşme halinde, yeni doğanların tümü bu hediye ile dünyaya geliyordu. Böylece insanlık giderek daha bilgili ve yetenekli olmanın yanında, daha da zeki olmaya başladı. En ilginç gelişme, politikacılarda oldu şüphesiz. Giderek daha zeki olan halklar, kendileri gibi yetenekli ve karar mekanizmasında hakkıyla görev yapabilecek yetenekteki politikacıları seçmeye başladılar. Para inancı ve paranın sağladığı güce tapma ihtiyacı da, zamanla ortadan kalktı. Ülkeler birbirlerine olan düşmanlığı ve rekabeti bırakıp, insanlık ülküsü için birlikte hareket etmeye başladılar. Zamanla, devletlerin sınırları haritalarda kalan bir anı haline geldi. Bir kaç yüzyıl içerisinde Dünya, eskisinden çok daha yaşanabilir bir yer haline gelmişti. Anılar, yetenekler gibi ana babalardan geçmiyordu. Ancak, zekadaki yükseliş, geçmişteki hataların tekrar edilmemesi için yeterli oldu. İnsanlık, artık dünyayı kendine cehennem etmiyor, doğayı katletmiyordu, dahası diğer türlerin yok olmasına da neden olmuyordu. Ekonomik üstünlük için birbirini yemeyi bırakan toplumlar bir arada refah ve barış içerisinde yaşamayı sonunda başarmıştı.

Tüm bu değişikliklere sebep olan kozmik rastlantı ve trilyonda bir gerçekleşebilecek bir başarılı mutasyon, Dünyayı değiştirmeye ve daha da yaşanabilir bir yer olmasına yetti. Dahası güneş sistemi yolculukları da mümkün oldu.

19 milyar yıl kadar önce enerjinin maddeye dönüşü ile başlayan yolculuk, bir anda kendinin farkına varan ve aslında ne olduğunu anlayabilen bir memelinin, homo sapiens, yani kamil insanın yükselişi ile taçlanmıştı. Enerji, bir şekilde bilinç kazanmıştı. Şans eseri de olsa, enerji sonunda bu bilgisini nesiller boyu kolayca yeni bireylere hızlıca aktarmanın bir yolunu bulmuştu.

Birikimler ölmez, hep yaşar.

Ya Barış Ya HİÇ!

Sınır komşularımız kolayca bizi hatta tüm dünyayı içine çekebilecek tehlikeli bir savaşı başlattı. İnsan "ya nasıl bir zamana denk geld...