26 Kasım 2011 Cumartesi

Teppanyaki Alaturka


Tepenyaki Alaturka yakında Ankara'da açılacak olan hoş bir mekan. Çukurambar'daki mekanda hizmete girmeden önce bir test sürüşü fırsatı buldum. 

Öncelikle mekan son derece kolay fark edilen yol üzeri bir yerde. Henüz açılmadığı için tam adresini vermiyorum. Ama açıldığında nasıl olsa herkes kısa sürede yerini öğreneceğinden bunun bir sorun olmayacağını düşünüyorum.


Daha dışarının düzeninden ve tasarımından içeri de pek de alışılmadık bir şeyler ile karşılaşacağımızı anlayarak kapıya doğru süzüldük.

Bizleri aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz personel karşıladı içeride.





Kısa bir tur attık içeride.

Yukarıdaki fotoğraf özel odalardan biri. Küçük bir topluluğun hem sohbet edip hem de yemek yiyebileceği, belki yemek sonrası kahvelerin eşliğinde yönetim kurulu kararlarını gözden geçirebileceği bir ortam.


Diğer özel oda göreli olarak daha büyükçe. Bu odada da masadaki pişirme panı dikkatten kaçacak gibi değil. Yeri gelmişken havalandırma sistemi nedeniyle yemek kokmuyor ne çevre ne de üzeriniz.

Çok sayıda katılımcının olduğu durumlar için büyükçe bir özel oda daha var. Odaların ses izolasyonu tam olduğu için diğer tarafta maç seyredilse bile bu odada ses sorun olmuyor.

Aksesuarlar özenle seçilmiş. Yukarıda gördükleriniz tuzluk ve biberlik.


Merdiven aralığından yukarı bakıldığında görülen manzara güneş kültü gibi görünüyor.


Giriş kattaki, mekanın adını aldığı Teppanyaki saclı masalar.


İnsan bozmaya kıyamıyor. Ama yemek yenirken bu güzel kurulumun bozulması kaçınılmaz. Uzakdoğu vazgeçilmezi porselen chopstickler (yemek çubukları) de unutulmamış.


İşte en sevdiğim çorbalardan biri Acılı Ekşili kırmızı et yemesem de iki - üç kaşık alamadan edemedim. Ama yazık oldu çorbaya ne yalan söyleyeyim.


Ahtapot salatası yine bir sanat eseri gibi karşımda duruyor. Ancak fotoğraftan lezzeti aktarmak mümkün değil ne yazık ki.

Uzak doğu mutfağı ile Türk Mutfağının harmanlandığı mekanda masamızın gösterisine başlayacak olan şefimiz yerini alıyor. Kendisi Çin'den gelenlerden. İşini güzel ve zevkle yapan biri. Doğrusu törensel gösterisi en az yemek kadar keyifli idi. Yazının devamında bir iki film bulabilirsiniz.


Tepanyaki detayları göz kamaştırıcı.


Yukarıda kısaca sunumdan bir parça ekledim ama canlı olarak izlemek bambaşka tabi.


Gözümüzün önünde nefis kokular çıkartarak kavrulmuş soğan ve havuç zar gibi inceltilmiş bifteklere sarılarak rulo oluverdi saniyeler içerisinde.

Pişmeye başlayan etin kokusundaki aromaları duymak lazımdı.


Kısa sürede sunuma hazır hale gelen bifteklere saygı mı duymalı yemeli mi diye düşünen olmuştur aramızdan eminim.

Patlıcan, soğan, kıyma, domatesli sos, yoğurt. Yanılmadınız. Sırada Ali Nazik bey var.

Bir kaç spatula darbesi ile altı nefis patlıcanlarla bezeli Ali Nazik bir anda hazırlanıverdi. Tabi yine izlemesi son derece keyifli bir törensi gösteri ile. İnsan ister istemez, "bu yemek pişirmekse, bizim evde yaptığımıza ne deniyor acaba" diye düşünüyor. Kıyamayıp alttan alttan patlıcanları yemekten kendimi alamadım.


Bir sonraki porsiyon da çok tanıdık, çöp şişte tavuk. Yine son derece kıvamında ve ustaca pişirilen tavuk için  dayanamayıp soya sosu istemem iyi oldu ama Türk damak tadı için "soya sosu bizi bozar" diyenlerdenseniz olduğu gibi güzel yumuşak tavuk şişler mideye indirilebilir tabi.

İlk parçayı yuttuktan sonra çekmeyi akıl ettiğim fotoğraf. Bu arada kırmızı et kısımlarını pass geçmiş olduğumdan torpilli iki parça şişin gayet güzel gittiğini de belirtmek isterim.


Bu sanat eseri gibi duran parçalar az sonra yumurta ve prinç ile harmanlanacak ama ayrı ayrı gözümüzün önünde pişecekler önce.
 İşte aynen böyle.

Gördüğüm en törensi pirinç pilavı hazırlığı sonrasında, tatlı ekşi sos ve soya sosu rica edip bu harika pilava ekleyivereceğim.

Görüntü bir harika. Yemesi verdiği keyif ise ancak o masanın başında anlaşılır sanıyorum.

Her güzel şey sona eriyor ne yazık ki. Ama bunun sonu da güzel.

Ananaslar güzel güzel ılıtılmış panda pişiyorlar.

Üzelerine gelen yarım küreler dondurma.










18 Kasım 2011 Cuma

Çizgi Film mi? Pazarlama Faaliyeti mi?


Oğlum 7 yaşında, yıllardır çizgi film seyretmeye bayılıyor. Nasıl bayılmasın? TRT tek kanallıyken televizyonun açılışını takiben yayınlanan  3 - 4 çizgi film için bütün gün beklerdim. Oğlum 10-15 çocuk kanalı içerisinden bir kaçında yayınlanan bazı çizgi filmleri izlerken kendisine eşlik ediyorum zaman zaman.


Ben-10, Beyblade, Bakugan serileri içerik olarak pek bir şey sunmuyorlar. Basit konular, gösterişli canlandırmalar ve yoğun ürün reklamı. Sinemada bu yapılıyordu ama böylesi saatlerce gözümüze daha da beteri küçük çocukların gözlerine sokulup durulan oyuncak reklamlarının bu kadar tehditkar oldukları bir dönem daha yaşanmamıştır sanırım.

Çarşıya çıktığınızda da oyuncakçı dükkanlarında etrafınızı saran televizyon reklam kahramanlarına karşı durmak oldukça zor doğrusunu isterseniz. 

Görünüşe göre çocuk müşteri portföyünü televizyon yayınları ile yapan üreticiler satışları garantilemenin kolay yolunu bulmuşlar. Sanırım yayınlayan kanallar da bu işten karlarını alıyorlar ki 2-3 liradan fazla etmeyecek topaçlar 25-30 liraya satılıyor. Toptan bozma transformers çakması zımbırtılar da aynı fiyatları gösteren etiketlere sahipler.

Daha çocukken bile pazarlamacıların gelir kapısı olabiliyorsunuz. 

İnsanlığın işi zor, insanlardan ötürü! 

31 Ekim 2011 Pazartesi

Bulut Bilişim Nedir?



Sanırım Bulut Bilişim fantastik adı ile kafaları karıştırıyor. Bu konuya kendimce bir açıklık getirmenin zamanının gelmiş olduğunu düşünüyorum.

Protokol kuralları, içine insanın girdiği her yerde kendini gösterir. İnternet'te de kurallar daha ilk zamanlarından beri bellidir. İnternet protokolüne, IP denir. Küçük bilgi kırıntıları gönderildikleri yerden hedeflerine ışık hızında ulaşırlar. Bu sayede İnternet verileri yerden, işletim sisteminden, programlardan bağımsız olarak özgürce varlıklarını sürdürebilirler. Bu ortam sanal alemde bir bulut ortamı ile sembolize edilir. 

İnternet'in ilk kullanılmaya başladığı yıllardan beri haberleşme bulutu olarak tanımlanmıştır.  Haberleşme bulutu içerisinde belgeler, mektuplar, ses, görüntü ve benzeri pek çok içerik barındıran bir mecradır. Dolayısıyla "bulut bilişim" her ne kadar günümüzde popüler olmuş bir sözcük gibi görünse de aslında geçtiğimiz yüzyıldan kalmadır.

Bulut bilişim sayesinde yerden (lokasyon) bağımsız, işletim sisteminden bağımsız, aygıttan bağımsız bir bilişim söz konusudur. Belgelerinizi artık yedeklemeniz veya yanınızda taşımanız gerekmez. Tek ihtiyacınız gerektikleri zaman İnternet'e erişip belgenize ulaşmaktır. Bunu, dizüstü bilgisayarınızla dropbox hizmetine yolladığınız bilginize, dünyanın öbür ucunda, ya da yan odada telefonunuz ya da tablet bilgisayarınızdan ulaşarak da deneyimleyebilirsiniz. Bir başka örnek vermek gerekirse yine dünyanın bir ucundaki şantiyenizdeki muhasebeciniz nerede bulundurulduğunu bilmediğiniz, bunu pek de önemsemediğiniz muhasebe yazılımı ve verilerine erişip bilgi girdiğinde de deneyimleme şansınız olur. Ama en yaygın olarak mail hizmetlerini örnek verebiliriz. Gmail, Hotmail, Yahoomail gibi yaygın kullanılan hizmetler bulut bilişimin en iyi örnekleridir.

Umarım bu yazı bulut bilişim hakkında oluşmuş olan mevcut farkındalık için bir katkı sağlar ;). 


24 Ekim 2011 Pazartesi

Van Depremi


Bu ülkenin insanları acı çekiyor, soğukta titriyorlar. Diğer yandan kayıplarını ve göçük altında yaşam savaşı verenleri arıyorlar.

Doğal bir afet sonunda zarar gören vatandaşlarımıza dört bir yandan yardım eli uzanıyor.

Sosyal medya da bu defa etkinliklerde önemli bir rol oynuyor. Yardımların toplanması ve yönlendirilmesinde son derece faydalı etkinlikleri görmek umut verici.

Evet, bu ülkede hala umut var!

Yardım etmek için açılan sayfalardan http://www.adres.com/van/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Görsel Trako Light sitesinden alınmıştır.

Van için Herkes Tek Yürek!


Van Depremi'ne duyarlılık gösteren ve zor durumda olan depremzedelere yardım elini uzatmak isteyen vatandaşlarımız için bir liste hazırladık. Aşağıdaki kanallardan dilediğinizi seçerek yardımlarınızı en kolay şekilde Van'a ulaştırabilirsiniz:

1. KIZILAY
2868'e tüm operatörlerden boş bir SMS göndererek Kızılay'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Ayrıca havale yoluyla destek olmak isteyenler, tüm bankalardaki "Türk Kızılayı" hesaplarından bağış yapabilir. Ayni bağışlar Türk Kızılayı lojistik merkezleri ve şubeleri tarafından kabul edilecektir. Tüm Kızılay şubelerinin iletişim numaralarını buradan öğrenebilirsiniz.

2. AKUT
Tüm GSM operatörlerinden 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS ile AKUT'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Kredi kartını kullanarak internet üzerinden bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız CardFinans ya da diğer banka kartlarını kullanarak bağışta bulunabilirler.

Havale/EFT için Banka Hesap Numaraları;
T. İş Bankası - Gayrettepe Şubesi - TR14 0006 4000 0011 0800 6666 63
Finansbank - Gayrettepe Şubesi - TR92 0011 1000 0000 0001 9576 70
Garanti Bankası - Ortaklar Cad. Şubesi - TR26 0006 2000 3570 0000 0029 30

3. BAŞBAKANLIK YARDIM KAMPANYASI
Başbakanlık tarafından Van’da yaşanan deprem nedeniyle başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde saptanan banka hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.

4. KARGO FİRMALARI
Yurtiçi Kargo, PTT Kargo, MNG Kargo ve Aras Kargo yardım gönderilerini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.

5. HÜRRİYET EVLERİ
Deprem sonrası yaralarını sarmaya çalışan ve kış öncesinde evsiz kalan Van için Hürriyet Gazetesi de büyük bir seferberlik başlattı. Hürriyet, Van’da kış koşullarına dayanıklı, mutfak, banyo ve tuvaleti olan "Hürriyet Evleri" kuracak. Kızılay işbirliğinde başlatılan kampanya ile her biri 6 bin liraya kurulacak evler, evsiz kalan vatandaşlara sıcak bir yuva olacak.

Van Depremi - Hürriyet Gazetesi Bağış Hesapları
T. İş Bankası Mithatpaşa Şubesi
4228 - 0971947 / IBAN TR370006400000142280971947 
T.C. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi
Hesap No 685-2868-5189 / IBAN TR060001000685000028685189
Garanti Bankası Kızılay Şubesi
Hesap adı: Van Depremi - Hürriyet
Şube: 082 Hesap No: 6294703 / IBAN TR72 0006 2000 0820 0006 2947 03

Yapacağınız ufak bir yardım zor durumdaki bir çok insanı hayata bağlayan bir umut olacaktır. Mesajımızın ulaştığı herkesi, deprem bölgesinde yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımıza yardım etmeye davet ediyoruz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

20 Ekim 2011 Perşembe

Yandex Türkiye

(*)

Yandex, sıradan bir İnternet kullanıcısının anlayabileceği şekilde: Google alternatifi olarak tanıtılabilir.

Yandex'in Rusya, Ukrayna, ABD ve Türkiye'de ofisi bulunuyor. Yandex Rusya'da kurulmuş. Ukrayna ve en önemli rakibinin memleketi olan ABD'de ofislerinin olması anlaşılabilir. Ancak Türkiye'de neden ofis açtılar doğrusu bunu anlamakta güçlük çekiyorum.

Tamam Türkler Facebook deyince Dünya'ya parmak ısırtıyorlar belki ama herkesin açılış sayfası Google arama motoru. Bir adresi http://www.hurriyet.com.tr şeklinde yazmak yerine de her gün de gitseler Google'dan Hürriyet diye aratıp siteye giren dev bir kullanıcı kitlesi mevcut. "Yandex'i kullanır mıyız?" işte kocaman bir soru işareti. Gerçekten Türkiye'ye neden geldiklerini merak ediyorum!

Yandex Google hizmetlerini hemen hemen aynen veriyor. Henüz Türkiye açılışını yapalı 1 ay olmuştu ki dün Webrazzi etkinliğinde yaptıkları tanıtımla "Panaroma" (cadde ve sokak 360 derece görünümleri) ile trafik durumunu gösteren haritalar servislerini tanıttılar.


Doğrusunu isterseniz, 360 derece görünüm sağlayan özellik müthiş. Üşenmemiş Türkiye'de pek çok şehirde çokça fotoğraf çekmişler. Fotoğraflarda yüzler ve araç plakaları bulanıklaştırılıp okunmaz hale bile getirilmiş (taksilerin kapılarındaki yazılar unutulmuş bu arada :).

Trafik servisini ise anlık olarak vermesi ilginç. Ancak verileri nasıl elde ettiklerini çok merak ediyorum. Webrazzi etkinliğinde gelen bir soru üzerine, tanıtımı yapan Serhad Akkoç, anlık trafik bilgisini gps'li akıllı telefonlar aracılıyla aldıklarını belirtti.

Hemen mobil uygulamalarına baktım ama bir uygulama göremedim sitelerinde. Bu gün üzerinden 24 saat geçtikten sonra :) nihayet aklıma Android Market'e bakmak geldi. Gerçekten bir çok Yandex uygulaması var ama hiçbiri indirilemiyor ya da kurulamıyor, çünkü hiç biri Türkiye için yapılmamış.
Belki iPhone için bir şeyleri vardır ama bende de o yok.

Bu durumda kendi trafik ekipleri dolaşıyor olmalı trafikte ama bu da insana pek akılcı gelmiyor. Bu durumda verilen trafik bilgisi biraz sallama, biraz istatistiki olmalı ama anlık değil. Zaten bu gün eşim trafikte bulunduğu noktanın bir kazadan dolayı neredeyse kitlenmiş olduğunu söylediğinde Yandex haritalar sitesinde anında bunu görmeyince durumu biraz çakar gibi oldum. Kimbilir, belki yakında Android Markette bizim indirip kullanacağımız sürümler çıkar. Bu sayede gerçek zamanlı trafik izlenebilir.

Son söz. Alternatifler iyidir ama, kendi yaptığım iş açısından ucundan tutar gibi de olsa arama motoru işi yapan kaliteli bir şirkette çalışmış biri olarak söylüyorum, işleri zor doğrusu.

Not: Yazıyı yayınladıktan sonra Friendfeed'den Burak Diri'nin uyarısı üzerine http://harita.yandex.com.tr adresine Android Telefonumla girip uygulamayı indirip kurdum. İlk izlenimlerim olumlu. Yarın trafikte de deneme şansım olacak. Böylece anlık trafik bilgisine de katkıda bulunmayı umuyorum.

Ürün tanıtımını yapan Sayın Serhad Akkoç bana mail ile ulaşarak aşağıdaki açıklamayı yazmış aynen veriyorum: "Trafik konusunda kısaca bilgi şudur: Şu aşamada iş ortaklarımızdan gelen (Araç Takip Firmaları) GPS sinyalleri ile sistemi açmak ve belli bir seviyede tutmak için kullanılmaktadır. Asıl model ise akıllı telefonlarda (GPS) kurulacak Yandex.Haritalar uygulamasından "onaya bağlı" gelecek sinyallerdir...yani sistemi araç takip firmaları değil, mobil Yandex.Haritalar kullanıcıları besleyecektir."

Ben bu gün sistemi telefonumda kullanmaya başladım ve veri de gönderdim. Sistemin kullanıcılar tarafından desteklenip kullanılmasını diliyorum.
(*) Görsel http://company.yandex.com.tr/general_info/yandex_offices.xml adresinden alınmıştır.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Yeni Medya ve Ekonomi



Giderek daha çok duyduğumuz Yeni Medya kavramı ve mevcut ekonomik yapıya sağladığı uyum bana çok ilginç geliyor.


Yeni medya kaset, cd, dvd gibi bir kayıt ortamı değil. Yeni medya İsmail Hakkı Polat hocanın belirttiği üzere, "internet ya da mobil ağlar üzerindeki tüm iletişimi kapsayan bir ortam". İnternet ve mobil ağlar kullanıcıya etkileşim ve paylaşım ve kendini ifade etme imkanı sundu. Sadece fikirlerin değil, duyguların da paylaşılmasına olanak verdi. Paylaşılan duygular büyüdü kimi yerde baskıcı rejimlerin devrilmesinde bile rol oynadı.


90'lı yılların ortasında İnternet haşarı, kalıbına sığmayan, özgür bir ortamdı. e-ticaret, reklam gibi kavramlar ile pek tanışmamıştı. Dünya çapında bir ağ olduğu, bir kontrol edeni olmadığı için ilginç bir etkisi oldu insanlar üzerinde. Sınırları bir anda yıkıverdi. İnanılmaz bir hızla yayılmaya ve daha çok kullanılmaya başlayınca girişimcileri kendine çekti ister istemez. Herkesin "bundan nasıl para kazanırız?" yaklaşımı sonucunda İnternet'in kendine özgü gelir modelleri oluştu. Hiç bir şeyin bedava olmadığı ekonomi yapısında neredeyse her şeye bedava erişebilmek anlaşılmaz bir biçimde birbirine uyum sağladı. Bu konuda ilk önce e-posta servisi daha sonra anlık mesajlaşma servisleri veren servis sağlayıcılar öne çıktılar. ICQ, Yahoo, MSN, Skype gibileri göreli olarak bedava verdikleri hizmetleri ile kullanıcıları yani hedef kitlelerini artırmaya çalıştılar.

Rekabet kuralları gereği verdikleri servisler önce sınırlıyken daha sonra hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaştı (e-posta). Tabi karşılığında mailinizin içeriğini okuyup yanında ilgili reklamlar yayınladılar ama bu da ekonomik yapının gereğiydi (anlayacağınız kişisel gizlilik pek önemsenmiyor ister istemez).

Daha sonra günümüze yaklaşınca sosyal medya diye bir kavram kendini yavaş yavaş belli etmeye başladı. Kitleleri daha önce hiç bir İnternet hizmetinin çekmediği kadar kendine toplayınca ister istemez ekonomik yapıya o da entegre oldu. Facebook yıllarca ilkokul arkadaşlarını birbirine bağlayan bir yapıdayken sosyal medya etkisiyle sosyal paylaşım sitesi olup çıktı. Ama aynı zamanda sayıları yüzlerle ifade edilen irili ufaklı rakipleri ile rekabet için yüksek kaliteli bir hizmeti yine göreli olarak bedelsiz sağladı. Google da benzer bir çıkışın peşinde olduğuna göre yeni medya'nın ekonomik sistemle fazlaca entegre olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hatta yeni medya bizzat mevcut ekonominin bir ürünüdür bile denilebilir. Aksi taktirde bugün hala IRC ile sosyalleşmeye çalışıyorduk gibi geliyor bana.

Mevcut ekonomik yapıyı hatırlayalım: Diyelim tek kullanımda kelliği tedavi eden bir ilaç buldunuz. Bu ekonomik modele pek uygun değil. Astronomik bir fiyatla satamazsınız, ürünün içerik olarak benzerleri bunu engelleyecektir. Tek tablet satışı firmaya yeterli birikim sağlamayacaktır. Tüm potansiyel müşterilere erişim şansınız da çok değil. Bunun yerine kelliği durduran, ufak tefek bir iki tüy çıkartan bir ürün devamlı kullanılmak zorunda olsun. Bırakıldığında da kısa sürede etkisi ortadan kalksın. İste size ekonomik yapı için mükemmel bir ürün profili.

Bu ekonomik sistemle, göreli de olsa bedava hizmet verilen bir ortamın bir araya gelip gelir modelleri ortaya koyabilmesi gerçekten ilginç.


Görsel şuradan alınmıştır.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...