26 Aralık 2008 Cuma

Kaos Kuramı ve Global Kriz

Kaos Kuramı ile ilgili en bilinen örnek kuskusuz "Kelebek Etkisi"dir. Hani Çin'de bir kelebek kanatlarını çırpar da Amerika'da kasırga kopar ya. Öylesi bir teori işte. Son zamanlarda yaşamakta olduğumuz 2007 Morgıç krizinde de, bir şekilde kuram kendini kanıtladı sanıyorum. Bu defa kelebek değil ama bir takım finans virtiyözü oldukları iddia edilen KELebek türdaşlarımız (primatlar ailesinden homo sapiens'ler) 10 paralık mülkü, 20 paraya morgıçlayıp bunu da finans piyasalarında "çoook yakında bu mülklerin değeri 30 para olacak, bizi fonlayıp zengin olun!" diye güzel güzel pazarlarken saadet zinciri mülkler için kimsenin 10 para bile vermemesi nedeniyle kopunca, kriz patladı. Finans kurumlarının, açığa pazarladıkları ve gerçekte mevcut olmamakla birlikte varlığını sadece morgıçla ev alıp 10 paralık evin bedelini 30 para olarak geri ödeyecek saftiriklerin (yandaki resimde altta kalmış olarak görülen şahıs gibiler) konuya uyanmaması üzerine kurulu bulunan stratejileri çöküverdi. Toplam borç miktarları sermayelerinin kat kat üzerinde olduğundan birer birer tüm finans kurumları çuvalladıklarını ve iflas ettiklerini açıkladılar. ABD para basıp bu kurumları kurtarmaya çalıştıysa da işe yaramadı. Çünkü bir kere kriz başlamıştı. Peki neden bu kriz bu kadar etkili oldu da ülkemizde bile 100 binlerce kişi işsiz kaldı? Post endüstriyel ülkeler refah ve serveti acılı bir süreç sonunda çok çalışarak ve kısmen başka ülkelerin kaynaklarını sömürerek uzun zamanda elde etmişlerdi. Zaman içinde en pahalı şey emek haline geldiğinden ve devlet de kaynaklarını büyük ölçüde sağlık, emeklilik, işsizlik ödemeleri olarak harcadığından üretimi gelişmemiş ülkelere kaydırarak refahı bir süre daha sürdürmek mümkün oldu. Ama sanırım sonunda zurnanın zırt dediği yere gelindi. "Mal üretmeyeyim, teknolojiyi üretip mallarını fakir ülkelere ürettireyim" mantığı iyi güzeldi de Amerikan işçileri bu dönüşüme ancak bu kadar dayanabildiler demek ki. Doğaldır ki araba üreten bir adama teknoloji ürettirmek pek mümkün olmayacağından arabaları bile uzak doğuda ürettirip getirmek de daha ucuza geldiğinden diğer sanayiler gibi araba sanayii de kapılarına kilit vurma planları yapmaya başladı. Batılı ülkeler bu kötü sonun uzun süredir farkındaydılar aslında. Avrupa yıllardır boşuna bilgi toplumu yaratmaya çalışmıyor! Amerika neden daha fazla doğal kaynağa hükmedebilmek için deplasmanda çocuklarını kırdırıyor sizce? Oyunu bozan, önemli faktörlerden biri Çin ve Hindistan gibi neredeyse sınırsız ve ucuz tanımının da altında kalan maliyetler ile çalışan işgücünün ezici varlığı oldu. Üstelik gelişmiş ülkelerin elindeki teknoloji kartı da kısa sürede Çin gibi ülkelerin eline geçiverince batılı üreticilerin elinde geriye bir tek markalar ve şık tasarımlar kaldı. Sizce, 10 yıllı sayılarla ifade edilebilecek sürede teknoloji kartını batının elinden alan bu geri kalmış ülkeler ne kadar sürede markaları ve şık tasarımları ele geçirir? Geriye kaldı lokomotif sektörler! Yok inşaat sektöründen bahsetmiyorum. Bahsettiğim silah ve savunma sanayii. Bitmeyen savaşların ve dinmeyen kanların bir anda bitmesi bu ana sektörü ne hale getirir dersiniz? Ya gelişmiş ülkelerde bu üretimlerden para kazanan milyonlarca işçi ve işletmenin hali nice olur. Asıl böyle bir durumda siz global krizin en derinini görürsünüz. Bu açıdan düşünülünce dünyada bu kadar kanın boşuna akmadığı, hatta 9/11 sırasında tüm dünyanın gözleri önünde yitirilen 3000'den fazla insanın bu uğurda canlarını feda ettikleri gerçeği ortaya çıkmıyor mu? 2009'da kriz derinleşecek diyorlar ya bu görüşe katılmamak mümkün eğil. Tabi ki derinleşecek çünkü bu dediğiniz kehanet kendini gerçekleştirmek zorunda. Hele ülkemiz pek bir sever krizleri. Psikolojik çöküşleri. Aslında son 30-40 yılımızın ekonomik yapısına bakarsanız değişen fazla bir şey yok. Krize girecek pek birşey de yok. Üretim deseniz bizde teknoloji deseniz bizde. Finansal yapımız da eski deneyimlerimiz nedeniyle sağlam. Panikleyip sistemden çıkan sıcak para nedeniyle biraz güç duruma düşmüş olsa da krizden fazla etkilenmemizin nedeni bence 30 yıl çift haneli enflasyonla yaşamamızla aynı: Psikolojik. Aksi halde yıllık hedeflerini gerçekleştirmiş pek çok firma panikleyip işçi kıyımına gitmezdi, öyle değil mi? Ülkemizde yakındaki seçimler krizin derinleşmesini Mart ayına kadar engelleyecektir. Bu arada herkesin gündeminde seçimler ve siyaset olacağından 3 ay daha rahat geçer. Bu arada bir mucize olur ve global kriz durulursa yaşadık. Size söyleyeyim olan 50'li ve 60'lı yıllarda doğmuş olup kriz bahanesiyle işini kaybeden insanlarımıza olacak. Özetle, şu kelebeği bir yakalarsan kanatlarını fena yolacağım da Türkiye'de kanatları yolunan bir kelebeğin dünyanın öteki ucunda ortaya çıkartacağı etkiden korkuyorum. Sağlıkla kalın.

15 Aralık 2008 Pazartesi

Zamanı Durdurmak

Bilim kurgu dizilerinin ve filmlerinin pek bir moda haline getirdiği zamanı durdurmak mümkün mü? Şüphesiz zamanı istediğimizde durdurabilsek ve durmuş zamanın içerisinde istediğimiz gibi hareket edebilsek, nesnelerin yerini değiştirebilsek, insanların duruşlarını değiştirebilsek pek keyifli olabilirdi. Heroes'un zamana hükmeden karakteri Hero Nakamura bunu yüzünü ıkınır gibi buruşturarak yapabiliyor. Keşke hepimiz için o kadar kolay olsaydı. Click filminde ise Adam Sandler elindeki kumandanın durdurma tuşuna basıp zamanı dondurup çevresindeki insanların ellerini ayaklarını sağa sola çekiştiriyordu. Peşinen söyleyeyim eğer eskaza böyle bir zaman durdurma olayını becerebilirseniz çevrenizdekilerin orasını burasını kurcalamayın! Hatta dokunmayın bile. Zamanın durması pek mümkün olmasa da sizin göreli olarak ışık hızına yaklaşacak bir hızda hareket edebilme yeteneğine sahip olmanız, çevrenizdeki zamanın sizinkine göre daha yavaş akması etkisini yaratabilir. Tabi bu durumda zaman gerçekten size göreli olarak durmuş gibi bir hal almışken nasıl çevrenizdeki havayı soluyabileceğiniz ayrı bir problem. Bu hızda hareket edebilmek için gereken enerjinin büyüklüğünü bir an için göz ardı edelim. Hala kuantum fiziğine tam olarak hakim olamadığımız için bir şekilde bunun mümkün olduğunu varsaysak, ışık hızına yakın bir hızda birine küçük bir fiske atsak bile bu etkinin karşı tarafta ve hatta sizde ne tür bir tepki oluşturabileceğinin deneysel olarak tespit edilmesi tehlikeli olabilir. Olayın masalsı yanı ise çekiciliği yüzünden daha pek çok bilim kurgu esere ilham kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Peki zamanı durdurmak mümkün mü? Belki, hatta zaman kendiliğinden durup, yeniden devam ediyor da olabilir ama zaten biz bunun farkına varamadıktan sonra, bunun ne faydası var ki? Bir ara, ben de bir bilim kurgu denemesi yaparsam bu fikirleri de kullanabilirim sanırım. Sağlıcakla kalın! Bu zaman akışı içinde kalın :)

5 Aralık 2008 Cuma

YouTube Sanal Senfoni Orkestrası

YouTube heyacan verici bir projeyi başlattı. Sanal senfoni orkestrasına her yaştan amatör, profesyonel tüm enstruman çalanlar katılabiliyorlar. Katılımcılara Çinli besteci Tan Dun'un her konuda yardımcı oluyor. Size ait olan kısmı çalıp görüntünüzü gönderiyorsunuz. Müziği öğrenmeniz ve Tan Dun'dan yardım alabilmeniz için çeşitli araçlar http://www.youtube.com/symphony adresinde sizi bekliyor.
En iyi haber de, eğer seçilebilirsiniz New York'da Carnegie Hall'da çalabilecek olmanız. Çalışın, bölümünüzü kaydedin ve yollayın. Finalistler YouTube kullanıcılarının da katılımı ile seçilecekler. Nisan 2009'da ise New York'da Michael Tilson Thomas yönetiminde Carnegie Hall katılımcılardan başarılı olanları orkestra üyesi olarak ağırlayacak. Son görüntü yollama zamanı 28 Ocak 2009. İnternet'in insanları yakınlaştırması açısından ilginç bir gelişme ve sanat adına güzel bir projeye imza atılmış. Yeteneğiniz varsa işte size fırsat...

4 Aralık 2008 Perşembe

Google Sosyalleşmeye Devam Ediyor

Nasıl olup da gerçekleştiği ve her bir yeri kapladığı tam olarak anlaşılamasa da Facebook ile İnternet dünyasını ve dolayısıyla yurdumuzu kaplayan sosyalleşme modasına Google'ın da katılmaya çalıştığını daha önce dile getirmiştim. Her ne kadar sosyalleşme işi artık çığırından çıkıp insanların özel hayatlarının ortaya dökülmesi haline gelmişse de peydahlanan kazanç pastası halen sinekleri üzerine çekmeye devam ediyor. Kuşkusuz en tepe örneklerden birisi, iş başvurusu yapan kişileri sosyal ağlarda araştırıp uygunsuz bir takım fotoğraflarından yola çıkarak bu kişilerin iş umutlarını söndürmek. Bu tür araştırmalar yapacak kadar moral değerlerini yitirmiş İK sorumlularının psikolojik yardıma ihtiyaçları olduğunu düşündüğümü de burada not olarak düşmek istiyorum. Peki konumuza dönersek, Google bu aralar sosyalleşme adına bir iki küçük adım daha attı. Geçen ay bu küçük adımlardan birini yazmıştım. Google profillerde Facebook hissi veren birtakım eklemelerde bulunmuştu. Bu defa da Yahoo'nun Blog Servisi olan 360'da yıllardır kullanılan aynı zamanda da Facebook'da da yer alan arkadaşlarımın listesine benzeyen bir resimli kutucuğu kullanıcıların hizmetine sundu. Google Friend Connect (arkadaşlarıma bağlantı) olarak isimlendiren bu yeni servis programlama bilgisi gerekmeden herhangi bir sitenize arkadaşlarınızın listesini ekleyebilmenize imkan tanıyor. Üstelik arkadaşlarınız hangi servisi (Google, Yahoo, AIM veya OpenID vs.) kullanıyor olurlarsa olsunlar mevcut kullanıcı profillerine erişimi bu servis üzerinden yapmak mümkün oluyor. Böylece sayfanızı ziyaret edenler sizin kim olduğunuza arkadaşlarınıza bakarak karar verme şansını da elde etmiş oluyorlar. Anlayacağınız "kimi ne yapıp da istihdam etmesem" diye uğraşan İnsan Kaynakları uzmanlarına yeni bir kaynak daha yaratılmış oldu böylece :). Bu yeni uygulamayı kullanarak sitenizde yer alan kullanıcılar birbirleri ile yazışabilecekler. Örneğin kullanıcılardan biri sizin topluluğunuzdakilere bir konuda görüş sorup düşüncelerini öğrenebilecek. Arkadaşlarınız birbiri ile arkadaş olabilecekler. hatta sitenize kendi arkadaşlarını da davet edebilecekler. Yakında bu kutucuk sayesinde diğer benzeri sosyalleşme araçlarını da kolayca eklenebilecekler. Şakası bir yana ben de bu servisi bloguma ekledim (Okumakta olduğunuz bu günlüğün sağ tarafındaki sütuna da ekledim) henüz İngilizce olması nedeniyle ilk anda Türk kullanıcısını biraz zorlayabilecek olmakla birlikte bu yeni servisin kısa sürede yerelleştirilebileceğini düşünüyorum. Rekabetin zorlu olduğu bir alanda yani sosyalleşmede biraz geç de olsa Google emin adımlarla ilerliyor gibi görünüyor. Bakalım kullanıcılardan beklediği ilgiyi bulabilecek mi? Sağlıklı ve genç kalın...

3 Aralık 2008 Çarşamba

Merve'yi Tavlayabilir misiniz?

Bu adreste yer alan Merve isimli ve yapay zekalı sohbet robotunu bir deneyin. Ne kadar akıllı cevaplar verdiğine inanamayacaksınız! Botego yazılımını Türk Telekom da kendi servislerinde bir süre sonra gerçek insan yerine kullanarak müşterilerine online yardım hizmeti vermeyi planlıyor. Hadi onun da linkini vereyim. Ancak Bilge henüz öğrenme sürecinde ve öğrendiklerini de TT destek masasından aldığından pek bir tutuk :) Ancak umut verici görünüyor...

29 Kasım 2008 Cumartesi

Hangi Forum Yazılımı?

Forum belli grupların birbirleri ile görüş alışverişi yapabilimelerini sağlayan bir ortam. Popüler forumların etkisiyle ortalıkta pıtrak gibi türeyen ve pek de kullanılmayan forumların olduğuna siz de şahit olmuşsunuzdur. Bu durumda işe yarayan ve kullanılan bir forum yapmak amaç olmalı diye düşünüyorum. Peki neden bir forum kurasınız? Elbette ki belli miktarda insanı bir araya toplayabilecek bir ortak nokta bulabildinizse, bir forum kurabilirsiniz. Antrak Gazetesi okurlarının birbirleri ile ve Gazete yazarları ile etkileşime geçmeleri ise iyi bir fikirdir. Antrak Forumu ilk olarak bir Yahoo grubu olarak ortaya çıktı (grup halen aktiftir!). Daha sonra Amerikada bulunan bir Antrak üyesi olan Erhan, ilk Antrak forumunu kurdu. Bu forum yazılımı daha sonra ücretli hale geldiğinden bir türlü güncellenemedi ve o hali ile ağır aksak çalıştı. Bu linkten 2007 yılındaki haline bakabilirsiniz. Kapanmadan önce kayıtlı yaklaşık 8000 kullanıcısı bulunuyordu. Antrak.org alan adını Serdar transfer edip, iyi bir yer sağlayıcıdan hizmet almaya başlayınca, "ne tür bir forum yazılımı kurabiliriz" diye araştırmalara başladık. Kısa sürede kurup denediğimiz PhPBB yazılımına bir türlü ısınamadık. İmdada işyerimde bu konularda deneyimi olan arkadaşım Bahri'nin önerisi yetişti. Simple Machines Forum'u böylece kurduk. İlk intibalarımız oldukça iyi oldu. Açık Kaynak Kodlu yazılım hem istediğimiz özelliklere sahip, hem de kolayca güncellenebiliyor. En güzel yanı da temalar sayesinde şekilden şekle, renkten renge kolayca girebilmesi. Üstelik pek çok modifikasyon dosyası ve eklentisi de mevcut. Bir başka alternatif olan vBulletin'i de düşünmedik değil ama ücretli olması nedeniyle daha önceki kötü deneyimimiz bizi durdurdu. Kısaca SMF yazılımını tercih edişimizin hikayesi böyle. Son halini görmek isterseniz http://www.antrak.org/forum adresine göz atabilirsiniz. Sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle.

14 Kasım 2008 Cuma

Çakma iPhone tanıtımını izlemek isterseniz

Televidyon'da DanDun izlerken rastladım sizlerle de paylaşayım dedim. Hem Çakma iPhone'u tanıyın hem gerçeğini. Üstüne üstlük devamında 3G gerçek iPhone da tanıtılıyor. Sağlıklı günler dilerim.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Whois bilgileri ve fazlası

Bu aralar bir alan adının detaylı bilgilerini sorgulamak için Sitebul'u kullanıyorum. Son derece hızlı çalışan sitenin sorgulama boşluğuna istediğiniz alan adını yazın anında sonucu geliyor. Alan adı ile ilgili sahip, adres, ülke, telefon bilgilerine bu yolla ulaşabiliyorsunuz. Aynı zamanda, "Dmoz'da, Teknorati'de, Alexa'da yer alıyor mu? Google'daki sıralaması ne?" gibi sorulara da cevap alıyorsunuz. Alan adının farklı uzantılarını da sorgulama sonuçlarının alındığı sayfadan zahmetsizce deneyebiliyorsunuz. Sorguladığınız alan adının arama motorlarında yer alıp almadığı. Aynı zamanda arama motorlarınca bulunan, siteye başka web sayfalarında verilen linklerin de sonuçların arasında bulunması işinizi kolaylaştıracaktır. Alan adına sahip sitenin kaç zamandır internette yayında olduğuna ilişkin bilgi bile emrinize amade. Çok kullanılan linklerinize eklemenizde fayda var. Sağlıklı günler dileklerimle.

ATATÜRK'TEN SON MEKTUP

Siz beni halâ anlamadınız Ve anlamayacaksınız çağlarca da… Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u diyorsunuz Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz. Mustafa Kemal'i anlamak bu değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. Bırakın o altın yaprağı artık, Bırakın rahat etsin anılarda şehitler. Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin. Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin? Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. Bana, muştular getirin bir daha, Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan… Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı? Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı? Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda, Halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz. Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın! Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların… Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız; Laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil. Bilim ağartsın saçlarınızı… Kitaplar… Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar… Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü… Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş, Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken. Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen? Mustafa Kemal'i anlamak itişmek değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla. Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister, Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter! Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.
Halim Yağcıoğlu

Gitmesek te, görmesek te....

Yurdumuz Anadolu'nun evsahipliği yaptığı uygarlıklara pek de fazla ilgi gösterdiğimiz söylenemez. İlgi göstersek de göstermesek te aslında o tarih bizim tarihimiz. Anadolu'da yaşayan tüm uygarlıklar bizim atalarımız. Gitsek ve de görsek daha iyi olur, yabancılar bu konuda bir arşiv oluşturmuşlar bile. Biz gitmesek te uzaklardan gelen meraklıların oluşturdukları fotoğraf arşivleri gezilmeye değer. Aşağıdaki linklere tıklayarak gezinebilirsiniz.

Abana, Adana, Afyon, Ahlat, Akdamar, Aksaray, Alacahöyük, Alanya ve Side, Amasra, Amasya, Anamur, Ani, Ankara, Anıt Kabir , Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Antakya, Antakya müze, Antalya, Termessos, Perge, Artvin, Assos, Ayvalık, Ballıca Mağarası, Balıkesir, Bergama, Birecik, Bitlis, Bodrum, Boğazkale, Boyabat, Bursa, Çanakkale, Çayeli, Cappadocia - içinde özel galeriler kiliseler ve şehirler var, Çorum, Dalyan, Didyma, Divriği, Diyarbakır, Doğubeyazıt, Edirne, Efes, Erzincan, Eğirdir, Erzurum, Eskişehir, Fethiye, Gaziantep, Göreme, Harran, Hasankeyf, Ihlara, İnebolu, Isparta, İstanbul 1 , İstanbul 2, İstanbul 3, İstanbul Levent, İstanbul Yedinci Tepe, Istanbul Pera, İstanbul dolaşı, İstanbul Üsküdar, İstanbul Boğazı, İstanbul Aya Sofia, İstanbul Kariye Müzesi, İstanbul Top Kapı Sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul Çinili Kösk Müzesi, İstanbul Asker ve Deniz Müzesi, İstanbul Dolmabahçe Sarayı, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İzmir, İzmit, İznik, Kahramanmaraş, Karaman, Kars, Ani ve Hopa ile, Kaş ve Patara, Kasaba, Kastamonu, Kayseri, Knidos, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Mersin, Midyat, Milas, Miletus ve Priene, Muğla, Muş, Mustafapasha, Niğde, Niksar, Ordu, Ortahisar, Pamukkale, Hierapolis ve Aphrodisias, Samsun, Şanlıurfa, Sardis / Sart, Selçuk, Siirt, Silifke, Sinop, Sivas, Tarsus, Taşköprü ve Kale Kapı, Tekkiraz ve Akkuş, Tercan, Tire, Tokat, Trabzon, Turhal ve Zile, Uçhisar, Ünye, Urfa, Ürgüp, Üsküdar, Van , Yalvaç and Antioch Pisidian, Yazılıkaya, Zile ve Turhal

4 Kasım 2008 Salı

Google Sosyalleşiyor mu?

Google hep temiz ve de kolay anlaşılır görünse de alt tarafta birşeyler olup duruyor. Mesela http://www.google.com/s2/profiles/me adresinden ulaşılan profillerde bir süre sonra FaceBook benzeri bir sosyalleşme ağı ortaya çıkıverirse şaşırmayın. Hatırlarsanız uzun süre Yahoo'nun ardından dikkatli dikkatli gelen Google bir hamle ile öne geçip bu günkü konumuna ulaşmıştı. Profil sayfasında bir fotoğrafınız web sayfanızın, picasa web albümlerinizin linkleri yer alıyor. Ayrıca istediğiniz değişikliği ve kısıtlamayı da yapabiliyorsunuz. Eğer çevreniz tarafından aranınca bulunmak istiyorsanız Google bunu da sizin için hallediyor. Bana bir adım daha atsalar dev bir sosyalleşme ağını parmaklarını bile kıpırdatmadan kuruvereceklermiş gibi geldi. Ne dersiniz? Anlaşılan Google'a tüm interneti bünyesinde tutmak yetmiyor, yakında sosyalleşip her türlü bilgiye daha da kolay ulaşacak. Sağlıklı ve dinç kalın.

26 Ekim 2008 Pazar

Blogspot erişimi kapatıldı.

Malum ben blogspottaki blogumu burcakcubukcu.com alan adımın üzerinden yayınlıyorum. Cuma(24.10.2008) gününden beri sayfamda arka plan görünmemesi, yazıların çok geç gelmesi gibi sorunlar yaşıyordum. http://burcakcubukcu.blogspot.com/ yazıp enter'a bastım ve karşımda bu yazılar çıktı. Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir. T.C. Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi 20.10.2008 tarih ve 2008/2761 sayılı kararı gereği bu siteye erişim engellenmiştir. Access to this web site has been suspended in accordance with decision no: 2008/2761 of T.R. Diyarbakır 1st Criminal Court of Peace. Hani bu işlerden az biraz anlamasam "amanın benim blogu kapatmışlar" derim. Olayın aslı Digiturk yayın kuruluşunun maç yayınlarını yayınlayan bazı blogların bulunmasından kaynaklanıyormuş. E hadi bu işleri mahkeme bilmiyor, peki musluğun başındaki görevliler neden sadece dava konusu olan blogları (subdomain bellidir) kapatmıyor da tümden siteyi afaroz ediyor? Bu arada benim site de kör topal çalışmaya devam ediyor. Belli ki bu olaylara imkan sağlayan yasa yanlış. Bu yasayı düzelteceğim diye çıkacak siyasi partiye oy vermeyi vatandaşlık görevi olarak benimsiyorum. Bu biline. Sitenize siz de benim gibi erişme güçlüğü çekiyorsanız blogger'a erişmek için http://www.ktunnel.com gibi bir proksi kullanın. Sağlık dileğiyle.

18 Ekim 2008 Cumartesi

Mini iPhone

Japonlar da işe taklit ile başlamışlardı... Şu anda teknolojik açıdan geldikleri yer malum. Aynı yolu izleyen Çinliler benzeri başarıyı gösterecekler gibi görünüyor. Prosedür belli, taklit et geliştir, sat, daha iyisini yap, daha da geliştir, sat. Çinliler de gayet iyi gidiyorlar doğrusu. iPhone dünyayı sallaya dursun, Çinli üreticiler de her çeşit taklidini üretmeye devam ediyorlar. Pek çok özelliği ile kullanıcıların dikkatini çekmeyi başaran iPhone iyi güzel de birazcık büyükçe bir telefon. Öyle kolay kolay her cebe girmiyor. Girse de hep orada olduğunu ister istemez hissediyorsunuz. Bu yönü kısa sürede değerlendiren Çinli üreticiler küçük boyutlusunun taklidini çıkardılar bile. Solomobi.com sitesinde inceleyebilirsiniz (bu yazıda verdiğim fotoğraflara tıklarsanız direkt ilgili sayfaya ulaşırsınız). Bu yenilikçi yaklaşım makul boyutlarda bir iphone taklidini almak isteyenler için orjinali üretilene kadar en iyi alternatifmiş gibi görünüyor. Minik taklit telefon 8 Gb'a kadar hafıza kartını destekliyor. İki hat aynı anda kullanabiliyor. Yanında yedek pilini de veriyorlar. Hani, bıraksalar bu iPhone taklit etme sevdasını da, telefonun içindeki tüm benzerlikleri özgün bir hale getirseler, bu ürünün 125 USD fiyatla tüm dünyayı kasıp kavurması işten bile değil (1200 - 1400 YTL civarında satılmakta olan yeni iPhone'ları hatırlatmak isterim sizlere!).
Zaten bu ekonomik krizin çıkış yolu, ucuz ama yenilikçi teknolojiler olacak gibi duruyor. Bu açıdan Çinli dostlarımızın duruşları da gidişleri de doğru görünüyor. Olağanüstü bir durum sözkonusu olmaz ise 20 yıl içinde dünyanın en güçlü ekonomisi ve devleti olarak karşımızda Çin'i görebiliriz.
Kalın sağlıcakla.

13 Ekim 2008 Pazartesi

Fm Verici

Yıllar önce elektronik konusuna merak sarıp bir iki elektronik devre yaptıktan sonra en çok monte edip çalıştırdığım devreler hep fm vericiler olmuştur., FM verici deyince, aklınıza öyle karışık, gelişmiş devreler getirmeyin. Basit, tek transistör ile çalışan alçak gönüllü amatörce devrelerdi benim uğraştıklarım. Vericiyi çatı antenine bağlayıp, mahalledeki arkadaşlarıma çalıştığı frekansı bildirip kaset teypden yaptığım yayını dinletmek bambaşka bir keyifti. Bir keresinde tek transistörlü bir devre ile Bahçelievler'den Kızılay'a ulaştığımı söylesem işin ne kadar keyifli olduğu konusunda sanırım ikna olursunuz. Tabi o yıllarda koca FM yayın bandı üzerinde toplam 4 yayın olduğunu hatırlatmak isterim.
Şimdiki elektronik meraklılarına bir yönden acıyorum. 88-108 FM radyo bandında boş yer yok ki deneme için yayın yapsınlar. Öyle tek transistörle birşey yapınca denemek için frekansını bile boş bir yere oturtmak zor olsa gerek. O yıllarda FM verici yapmak moda idi, ama öyle kolay kolay şema da bulamazdınız. Bir gün dergileri karıştırırken, bir TRAC dergisinde "stereo FM verici" devresi görünce gözlerim parlamıştı. Stereo verici, iki adet fm vericinin stereo ses katlarının bağlanışını andıran bir şekilde birleştirilmiş halinden başka bir şey değildi. Ayar için dergideki yazıda "fm radyo açılır, her iki vericinin çıkış frekansları FM stereo ledi yanana kadar ayarlanılır" gibi birşeyler yazıyordu. Kim bilir belki devreyi yapıp çalıştırmak için debelenen birileri bile olmuştur. Neyse ki az elektronik bilgim böyle bir şey olamayacağını anlayacak kadar yettiğinden boşa emek harcamamıştım. Şimdilerde bu gibi sorunlar kalmadı. Stereo kodlama yapmak eskiden bela bir problemken, şimdi cebe sığabilecek stereo vericiler her yerde hiç pahasına satılıyor.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da Çinliler yapılabilcek her şeyi yapıyorlar. İstediğiniz her türlü müzik kaynağını bağlayıp, stereo yayın yapıp, yakın bir radyodan dinleyebileceğiniz vericiler bunlardan. Daha önce de direkt olarak arabanın çakmağına takılan türlerinden bahsetmiştim. Bunlar da arabada isterseniz çakmağa takılıyor. Ayrıca iki adet pil ile istediğiniz yerde de yayın yapmanıza yarıyorlar. Deal Extreme sitesinde (Honk Kong'da faaliyet gösteren bir firma) 8-9 USD fiyatla satılıyorlar.
Hani gözü karartıp, arkasına bir çıkış katı taksanız yakın çevrenize oldukça kaliteli FM yayın yapabileceğiniz cihazlar haline bile gelebilirler.
Bu defa 5-7 sabit frekans üzerinden değil 88-108 Mhz aralığında ayarlayacağınız her frekanstan çalıştıklarından arabada ve büyük şehirlerde bile kullansanız öncüllerinden iyi sonuç alacağınız kesin. Evde bilgisayardan içerideki radyoya yayın yapacaksanız çok daha iyi sonuç almak işten değil. Deal Extreme sitesi gönderi için kargo ücreti almıyor. Ürünü posta ile yolluyor 12-17 gün arasında elinizde oluyor. Bir arkadaşım habire birşeyler alıp durduğundan geçenlerde ben de bir iki denemelik ürün ısmarladım, gelmesini bekliyorum. Elime geçerse bu yazının altına güncelleme olarak eklerim.
İşi büyütüp, adam gibi bir alet alıp, onunla deneme yaparım diyenlerinizi duyar gibi oluyorum (ama tabi ki iç seslerimi susturup yazıya devam ediyorum). AAREFF firması tam buna uygun kitler satıyor. Sisteme anten, 25 metre anten kablosu (konnektörleri üzerinde) ve 1 watt gücünde cihaz da dahil, fiyatı biraz tuzlu olsa da (352 GDP-İngiliz para birimi) dertsiz kullanmak mümkün. Tabi bunun için devamlı yayın izni falan alamazsınız. Denemek için bu kadar para verilir mi, o da size kalmış. Başka vericiler de bulunabilir belki. İnternet tam bir deniz böyle konularda. Söz konusu cihazın fotoğrafı da aşağıda. Dilerseniz üzerine tıklayıp ürün sitesine ulaşabilirsiniz. Unutmadan! Bu cihazı Çinliler yapmadığından ısmarlamadan önce frekansına karar verip firmaya bildirmeniz gerekiyor.
Kalın sağlıcakla.
Güncelleme: Deal Extreme sitesine ısmarladığım ürünler verdiğim adrese posta yolu ile geldi. Postanede içini açıp bakmışlar ancak ısmarladıklarım tam olarak elime geçti.

3 Ekim 2008 Cuma

Projeksiyonlu Telefon

Çinliler inanılmaz bir hızla kopya telefonlar üretiyorlar. Örneğin iPhone bunlardan biri. Gerçeği ülkemizde 1200 YTL civarına satılan iPhone'ların taklitlerini 160 USD fiyatla almak mümkün. Aslında biraz da geliştirmişler telefonları. İçlerinde 3G modeli taklidi, çift hat destekleyenleri, fm radyo hatta televizyon yayınlarını alabilenleri var. Bu tür telefonların satıldığı Solomobi web sitesini zaman zaman ziyaret ediyorum. Taklitciliğin pozitif bir sonucu olan, yeni orjinal fikirler de zaman zaman bu sitede boy gösteriyor.
İşte bunlardan biri projeksiyonlu telefon. CoolN70 LayneY70 diye anılıyor. 336 USD fiyatla satılıyor.
Fikir ilginç. Telefonunuzda "Projeksiyon" cihazı taşıyorsunuz. Sanırım biraz karanlık bir ortama ihtiyaç duymakla birlikte sunumlarınızı bu alet ile yapmak mümkün olabilir.
Kısa süre içerisinde bunun televizyonları alabilen, dolayısıyla televizyonu duvara yansıtıp gösteren tipini yapacaklarını ileri sürmek falcılık olmaz. Hatta eminim uzaktan kumandası da olur.
Tekrar cihaza dönecek olursak, "modeldeki N70 ibaresi ile Nokia 70 modeline gönderme yapılmış olabilir mi?" diye düşündüm ama sanırım görünüm olarak pek bir ilgileri yok.
Yanında yedek bir batarya ve şarj beşiği ile geliyor. Ayrıca dışarıdan bir video ve ses kaynağına bağlanıp projeksiyon olarak kullanılabiliyor. 6 cm ile 160 cm boyutları arasında görüntü alabildiğini ileri sürmüşler.
Ayrıca üzerinde büyükçe sayılabilecek bir hoparlör de var.
Telefonun ekran görüntüsüne bakarsanız iphone ikonları dikkatinizi çekecektir. Ekranı dokunmatik. Dolayısıyla iphone gibi dokunarak kullanmak da mümkün.
MP3 ve MP4 oynatabiliyor. 1 Gb hafıza ile geliyor aynı zamanda 2 Gb'a kadar destek veriyor.
İlginç bir fikir olması nedeniyle yazma gereği duyduğum bu telefon, satar mı bilmiyorum ama böyle giderse Çinliler pek yakında başka ilginç ve ucuz telefon modelleri ile karşımıza çıkacaklar demektir.

24 Eylül 2008 Çarşamba

T-Shirt Davul

Davulcularımız şu sıralar pikap üstünde ramazan davulu tıngırdatmaya devam etmekteler. Bizimkiler teknoloji kullanmayı pikap arkasına atlayıp dolaşmak olarak gerçekleştirebildiler. Peki batılılar davul çalma konusunda nerelere gelmiş diyorsanız, kopmaya hazır olun.
En son, bu gün dostum Kamuran Mülayim blogunda wifi sinyallerini alıp üzerindeki ışıklı figürde gösteren T-Shirt'ü tanıtmıştı. Ben de olağan gözden geçirmem sırasında "Think Geek" sitesinde ne buldum bakın... Lafı uzatmayayım. Resimde gördüğünüz T-Shirt'ün üzerindeki davul figürü çalınabiliyor. Üzerinde 7 farklı ses çıkartabilen beşi davul ikisi zil figür yer alıyor. 4 adet AA kalem pil ile çalışan davulunuzun sesi açılıp kısılabiliyor. Oldukça güçlü ses verebiiliyor. Yıkama sırasında davulunuzun zarar görmemesi için t-shirtün üzerinden nazikçe ayrılması ve elektrik bağlantısının ayrılıp çıkartılması gerekiyor. Fiyat 30 USD civarında. Nasıl olur da kakafoni yapmadan böyle bir davul çalınabilir diye merak ediyorsanız ve eğer Youtube sitesine ulaşabiliyorsanız Arrow'un "I love Rock & Roll" parçasını çalışlarını izleyebilirsiniz. Youtube'a ulaşamıyorsanız artık bir yolunu bulursunuz kısa sürede umarım... İşte klip aşağıda. Kalın sağlıcakla. Güncelleme: Eğer siz de yapılan son müdahaleden beri hiç bir şekilde youtube sitesine ulaşamıyorsanız artık bir proksi (vekil) sunucu kullanmak sorunu çözebilir. Benden size bir tavsiye http://www.vtunnel.com bu siteye girip istediğiniz sitenin (örneğin benimki) url'ini engellenmemiş içerikle görebilirsiniz. Engelsiz, sansürsüz bir İnternet dileğiyle.

22 Eylül 2008 Pazartesi

Amatör Telsizcilik kolaylaştı ama...

Eskiden amatör telsizcilik denince akla zor bulunan birtakım ekipman, pahalı gereçler ya da kendi kendinize yapacağınız alıcı-verici, test aletleri falan gelirdi.
Şüphesiz bulunmalarındaki zorluk ve fiyatları bu tür cihazları elde etmede sıkıntı yaratıyordu. Şimdi ise durum biraz değişti. Artık kolayca bulunabilen pek çok gereç var. Fiyatları ise oldukça makul bir hal aldı.
Gerçi nternet ve cep telefonları amatör telsizciliğe olan ilgili büyük ölçüde bitirdi ama halen bu hobi ile ilgilenen bir kesim meraklı var.
Dealextreme sitesinde dolaşırken bu ilginç cihaza rastladım. Sitede böcek, verici, kamera bulucu diye lanse edilmekle birlikte, bal gibi de bir frekans sayıcı olduğu biraz tecrübeli amatör telsizcilerin veya elektronik meraklılarının dikkatinden kaçmayacaktır. Fiyatı ise oldukça makul (43.75 USD). 1 Mhz ile 2.6 Ghz arasında tüm sinyal kaynaklarının frekansını gösterebilmesi ile benden bir "aferim" aldı. Böyle bir alet size de lazımsa buradan temin edebilirsiniz. Site yurt dışında ancak deneme atışı yapan bir arkadaşıma aldığı ürünü gönderdiler.
Hazır bu siteden ürün inceleme başlamışken bir de cep telefonu engelleyicisine bakmakta fayda var. Malum cep telefonu teknolojisine 10 yıldan fazla süredir yakın olsak da cep telefonu kullanıcıları telefonlarını nerede açık, nerede kapalı tutmak gerektiği konusunda yeterli duyarlıkta olmayabiliyorlar. İşte size makul fiyatlı, engelleyici (jammer) bir cihaz. Şu linkten sitenin ilgili sayfasına ulaşabilirsiniz. 37.97 USD fiyatla satılıyor. Bulunduğu odadaki gsm yayınını anında kestiği satın alanların yorumlarından anlaşılabiliyor. Alıp içini kurcalamak için bile alınabilecek bir cihaz. Anten çıkışı olduğundan daha kazançlı bir antene bağlayıp kullanmak düşünülebilir. Sitede biraz daha dolaşırsanız pek çok benzer cihazı da bulabilirsiniz. Tabi sitede kaybolmazsanız o kadar çok ıvır zıvır var ki...
Amatör telsizciliğe geri dönecek olursak yukarı da da bahsetmiştim, herşeyin ne kadar pahalı ve zor bulunur olduğundan ya, artık pek öyle değil. Gene bu sitede UHF frekans bandında çalışabilen bir telsizi 63.15 USD'ye satıyorlar. Gerçi amatör telsizden daha çok ucuz yollu bir iş telsizi gibi duran bu cihaz pekala amatör frekansları da kapsadığından işgörebilir. İçine olur olmadık ekler de yapmış Çinliler. Mesela siren, fener ve FM radyo alıcısını da telsizin içerisine tıkmışlar. Bu cihaz yurdumuza getirilirse kaydettirilebilir mi, ayrı bir mesele ama adamlar yapmışlar işte, üstelik bu fiyata da satıyorlar.
Bu seferlik de bu kadar, kalın sağlıcakla.

16 Eylül 2008 Salı

İstiklal Marşı

İstiklal Marşımızı gerektikçe İnternette çok arayıp bulduğum olmuştur. Ancak bir de ilk bestesinin bulunduğunu bilmiyordum. O da varmış. Üstelik 6 sene kadar bu beste ile söylenmiş. Tek sesli ve daha çok Türk Sanat Müziği bestesi havası taşıyor. Bestecisi Ali Rıfat Çağatay'mış. Eğer YouTube'a ulaşabiliyorsanız aşağıda temiz bir kaydı var. Yok eğer YouTube kapalı ise Milliyet Gazetesi'nin web sitesinde daha önce yayınlanmış hali ile eski bir kayıt var onu buradan dinleyebilirsiniz. Günümüzdeki hali ile İstiklal Marşını buradan dinleyebilir ya da kaydedebilirsiniz. Kalın sağlıcakla.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...