13 Haziran 2007 Çarşamba

200 dolar'a PC Ağustosta!

Aslında gelişmemiş ülkelerdeki kullanıcı sayısını artırmak adına 100 dolar altına dizüstü PC üretme çabalarını bilmeyen kalmamıştır. Saygı duyulacak bir proje olması nedeniyle ilgimi çekmişti. Ancak bakın kolay alınabilir ve taşınabilir PC üretme fikri nerelere taşıdı endüstriyi... Asus firması bir açıklama yaptı ki görünce aklım çıktı. Başlıkta yazılan doğru. 200 dolar başlangıç fiyatıyla satılacağı duyurulan dizüstü bilgisayarın üretimi son aşamasına gelmiş. Asus "eee pc 701" dizüstü taşınabilir bilgisayar piyasasında bir çığır açacak gibi görünüyor. Sözü uzatmadan teknik özelliklerine bir göz atalım isterseniz... EeePC 701 Özellikleri Ekran:7" (yaklaşık 18 cm diagonal) CPU & Chipset: Intel mobile CPU & chipset İşletim Sistemi: Linux/ Microsoft Windows XP compatible Bağlantıları: 10/100 Mbps Ethernet; 56K modem WLAN: WiFi 802.11b/g Graphic: Intel UMA Hafıza: 512MB, DDR2-400 Depolama kapasitesi: 4/ 8/ 16GB Flash Webcam: 300K pixel video camera Ses: Hi-Definition Audio CODEC; Bütünleşik stereo hoparlörler; Bütünleşik mikrofon Pil Ömrü: 3saat (4 bataryadan oluşan blok: 5200mAh, 2S2P) Boyutları ve ağırlığı: 22.5 x 16.5 x 2.1~3.5cm, 0.89kg Bağlantılar: VGA, USB, Kulaklık ve Mikrofon bağlantıları 1 kilonun altında (890 gr) hemen hemen her yere taşıyabileceğiniz harika bir alet gibi görünüyor. Sabit diski solid state, yani manyetik diski yok. Zaten o nedenle depolama kapasitesi hayli düşük. Ancak Live Linux sürümlerini hatırlarsanız işinizi görecek bir dolu program ve işletim sistemi sıradan bir cd'ye sığabiliyordu. Böylece 4 GB'lik bir solid state disk ile bile alsanız Linux kurulu PC'nizde depo için geriye 3 küsür GB yer kalır demektir ki bu da mail okumaya, dokümanlarınızı düzenlemeye ve projeksiyonda sunu yapmaya (hatta abartayım; web server kurmaya bile) yetecektir. 8 ve 16 GB sabit diskli olan sürümler için fiyatta ciddi bir artış beklemek yanlış olmaz sanırım. Ben diyeyim fazladan bir 100 dolar, siz deyin 300 dolar. Ancak solid state sabit disklerin zaman içerisinde ucuzlaması ve kapasitelerinin artması bir süre sonra fiyatlarda ek bir gerileme olmasına da sebep olacaktır. Bulduğum tanıtım fotoğraflarından görebildiğim kadarıyla SD hafıza kartları için bir yuvası da bulunan bu PC gerektiğinde fotoğraflarınızı yedeklemenize de izin verecek. Üzerine Vista yüklenmesi halinde bu yuvayı "ReadyBoost" için kullanmak mümkün olur mu şimdiden merak etmiyorum desem yalan olur. Yazıldığına göre Computex Taipei'de yapılan bir gösteride 15 saniyede açılan oldukça hızlı bir yapıya sahip. Büyük ihtimalle önceden Linux yüklü olarak gelecek PC için Windows XP sürücüleri de sağlanacakmış. 7 inch'lik ekran kenarlarda kalan boşluklar nedeniyle çocuk oyuncağıymış gibi bir görünüm arz etse de, taşınabilir diğer PC'ler ile fiyat ve özellik olarak karşılaştırıldığında bir anda PC ile işi olan herkesin edinmek isteyeceği bu ürün sayesinde piyasanın allak bullak olacağını öngörmek yanlış olmaz. Rakiplerinin yerinde olsam kara kara düşünürdüm, ancak benim bildiğim Çinli üreticiler boş durmaz, kısa süre içerisinde etrafı aynı özelliklerde olan fason PC'ler kaplar. Hatta Doğubank çevresinde mp3 çalar satan pek çok esnafın dükkanları kısa süre içerisinde bu aletlerle dolacaktır diye düşünüyorum. Biryandan da bir an önce şu aletler gelse de bir tane edinsem diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

11 Haziran 2007 Pazartesi

Eflatun Demiş ki

Yukarıdaki resim bir arkadaşım tarafından bana yollandı. Aslında birkaç arkadaşımdan farklı zamanlarda geldi ya neyse.
"Siyaset ile ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç cahiller tarafından yönetilmektir." şeklinde yan yatmış bir "merhaba!" nidasının yanında dizilmiş. En altta da "Eflatun" imzası yer alıyor. Sol tarafta da burka giymiş birilerini arkasından kötü kötü bakan bir çocuk "öcü" olarak ifadeyi tamamlamış
Eflatun böyle bir laf etmiş midir? Bilemiyorum, en azından yeterince güvenilir bir kayıt var mıdır bu konuda bilmiyorum. Ancak, ifade haklı. Bir tek, aydınlar siyaset ile ilgilenseler bile sayıca yeterler mi o tartışılır işte.
Günümüzün tek süper gücü ABD'de bile en eğitimlilerin yaşadığı New York gibi büyük şehirlerde, geçtiğimiz başkan seçimlerinde okumuş çocuklar oylarını demokratlara vermişlerdi. Kırsal sayılacak ve nisbeten aydın olmayanların (oralarda "kızarık ense" -redneck- denilen taşralılar) oyları G. W. Bush'un seçilmesinde etkili olmuştu. Demek ki eğitim herkese lazım... Amerika'lı bile olsalar lazım. Gerçi demokratlar kazansaydı, şimdi Amerika Irak'ta olmaz mıydı bilmek çok zor. Ama sanırım şu anda daha farklı bir dünyada yaşıyor olabilirdik.
Peki "aydınlar" illa siyasetle mi ilgilenmelidir? Fıçının içinde yaşayıp gelene "gölge etme gerisi boş" (Sinop'lu Diyojen) diyebilecek aydınlar, siyaset ile ilgilenseler ülkenin hali fıçının içi gibi nemli ve küf mü kokar? Yok, yok kokmaz sanırım. Orta yolu bulup siyasetin biraz ucundan köşesinden tutmalıdır aydınlar.
Aydınları yukarıdaki resim provake etmeye yetmez, kuşkusuz biraz daha çalışmak lazım ayaklandırmak için. Ben öyle uğraşıp mail trafiği falan yaratamam ama yaratacaklara da engel olmak istemem. En azından, mail bombardımanı ile insanları canlandırmanın çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Ama yok ben kurcalamak isterim bunu diyen varsa:
İşte bir slogan da benden...
Aydınlar uyanın, uyanmazsanız fıçınızın kör tıpası kapanacak!
Esen Kalın,
Burçak Çubukçu

2 Haziran 2007 Cumartesi

Nerelisin? (Terbiyesiz Fotomontaj)

-Nerelisin?-AA Saatin yeni mi? Kaça aldın? -????? -Saatin diyorum. ya da -Nerelisin? -Yaraklı'yım.., -??? şeyy içinden mi? -Yok 2,5 cm altından töbe töbe... -Nerelisin? -Tam 2530 kişinin sessizlik yemini ederek adını söylemeyeceği kasabadanım.. -Haaaa hani şu 3 delikanlının tabelası önünde fotoğraf çektirdikleri meşhur yer... -Anladın sen onu...

3 Mart 2007 Cumartesi

Arıza nerede?

Şu dünyada yaşayan insanların yüzde kaçı zihinsel olarak sağlıklı merak ediyorum. İnsan, doğası gereği "bu tür durumlar ve insanlarla benim ne işim olur" diye düşünüyor. Ancak başınıza gelince anlıyorsunuz durumun ciddiyetini. Oluyor işte. Bir de bakıyorsunuz yakınlarınızdaki insanlar fıttırmışlar. Peki yapacak hiç mi bir şey yok? Belki de biz gereken yerde gereken müdahalede bulunamadık.... Ancak bu insanlara da yazık, bize de. Sıra bana ne zaman gelir diye merak etmeden duramıyorum doğrusu. Hani vardır ya, "ulan kuduz olsam kimleri ısıracağımı biliyorum" diye bir düşünce :)) Delilik ile normallik arasında ince bir çizgi olduğu doğruymuş sanırım. Ancak bunu birebir yaşamak ve karşınızdaki insanın anlaşılmaz düşünceleri üzerine "dumur" olmak gerçekten beklenmedik bir durum. Ancak en acısı, emek verip kurduğunuz kumdan kalelerin üzerinde tepinip, ardında dağınık bir yığın bırakıp giden, sümükleri dudağıyla dili arasında danseden o yaramazın ardından yapacak bir şeyiniz olmadan bakarken hissettikleriniz. Yaparken çektikleriniz ve öğrendikleriniz ise yanınıza kar. Hiç içmemiş olsanız da üzerinize sinen, dayanılmaz sigara artığı koku ile evinize dönerken kafanızda yankılanan ses "ne işin var delilerin içinde?" diye sorup duruyorsa.... "Kimbilir belki de ben de onlardan biriyimdir" diye cevaplıyor öteki ses :)) İnsan ister istemez yaşadığı garip, karmaşık durumların etkisinde kalıyor... Belki yarın daha farklı düşünürüm kimbilir?

18 Ocak 2007 Perşembe

LG'den Prada Phone

Apple yeni iPhone'u ile teknoloji dünyasını ve ve telefon-müzik meraklılarını heyecanlandırırken LG yeni ürünü ile iyi bir rakip olacakmış gibi görünüyor. Cihazlar Yahoo web sitesinin haberine göre benzer özelliklere sahipler. Görünüş diyecek olursanız şık siyah bir gövde elinizin altında. Biraz (önemsiz miktarda) daha büyük bir cihaz.
Aslında bu üreticilerin yeni tasarım eğiliminin ne olabileceği hakkında biraz bilgi veriyor. Pek yakında dünya piyasalarını iPhone kılıklı pek çok telefon-müzik çalar kaplayabilir. Bu, fiyatların düşmesi ve kullanıcılara daha ucuz fiyatla daha iyi ürünlerin ulaşması anlamına da gelebilir. Biraz özelliklerinden bahsedeyim isterseniz bu şık cihazın. Aslında tam olarak resmi bir bilgi yok ama ilgili web sitelerinden toplayabildiğim bilgiler bunlar! Öncelikle ünlü bir İtalyan moda tasarımcısının (PRADA) imzası var cihazda. Üzerinde 8 GB hafıza bulunuyor ve ek kartlarla artırılabiliyor. Geniş ekranından dokunmatik olarak programlara ve telefona erişim mümkün. Müzik dinlemek ve film, klip vs. görüntüleri izlemek mümkün.
iPhone'un kablosuz ağlara erişebilmesi sayesinde Internette hızlı sörf yapmak mümkün (burada insan "ah bir de Skype yüklü olsaydı ya içine" diyor). LG'nin bu modelinde bu özellikler kuşkusuz olacaktır. Eğer bu özellikler ile gelmiyorsa piyasada yerini sağlama alması mümkün değil. Tüm bu tür telefonlarda olduğu gibi LG de yeni çikolatasına 2 megapiksellik bir kamera eklemiş. Mucize bekleyenlerin hayallerini kırmak için kötü, ama cebimde devamlı taşırım lazım olur diyenler için işe yarar bir özellik.
Kalınlığı 12 milimetre olan bu cihaz iPhone'dan sadece 0,4 milimetre daha kalınmış. Güney Kore'li üreticisinin en kısa sürede piyasaya sunacağı bu şık alet ülkemize gelirse satış başarısı olup olmayacağını hep birlikte görürüz sanırım. İlk olarak 2007 başlarında İtalya'dan başlayarak Avrupa'da dağıtımının yapılacağı LG web sitesinde yayınlanmış.

9 Ocak 2007 Salı

Mvix Kablosuz HD Medya Merkezi

Thinkgeek favori web uğraklarımdandır. Bu gün, ne var ne yokmuş diye bir bakayım dedim.
Yandaki cihaza rastladım. Bu antenli kutucuk pek becerikli. Her türlü multimedya dosyasını (HD dahil) televizyon ya da plazma-LCD ekranlardan izlemenize, MP3, WMA, AAC, OGG, PCM, AC3, DTS müziğinizi müzik setinizde çalmanıza imkan sağlıyor. Fiyatı biraz tuzlu, 300 Amerikan Doları. Ayrıca içerisine isteğinize göre bir 3,5'lik Hard Disk takmanız gerekiyor.
Kendi işlemcisi ve gömülü Linux türevi işletim sistemi mevcut. Yani aslında bu kutucuk içi dolu bilgisayarcık.
Güzel ve işlevsel özellikleri arasında kablosuz olarak ağınıza bağlanabilmesi var. Bu da kablo salatası olmadan bilgisayarınızdaki içeriği salonunuzun konforunda izleyebilmeniz anlamına geliyor.
Sanırım bu tür kullanışlı cihazlar önümüzdeki yıllarda kolayca bulunup ucuza alınabilecek hale gelir. Şimdilik "neymiş" diye merak edip incelemek isterseniz ThingGeek'den ulaşabilirsiniz.
Marifetleri arasında müzik eşliğinde fotoğraf gösterisi yapmak da var. Misafirliğe gelenleri sıkıntıdan patlatabilecek bu özelliğini de göz önünde bulundurmakta fayda var.
Her türlü giriş çıkışı mevcut. Svideo, Kompozit Video, DVI, Koaksiyel-Optik 5.1 ses, Stereo ses çıkışları, USB, Ethernet hemen sayabileceklerim.
Ayrıca, "bu aleti yapan, nasıl bir firmadır" derseniz, ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

5 Ocak 2007 Cuma

Çalışırken Sevdiğiniz Müzikleri Dinleyin

Çalışırken bir yandan da hafif hafif müzik dinlemek hoşunuza gidiyorsa size tam tembel işi önerim var. http://musicovery.com/ sitesi. Bu sitenin son derece kolay bir kullanımı var. Siteye girdiğinizde i-pod kılıklı sol menüye o andaki ruh halinizi yansıtır şekilde (Energetic, Positive, Calm, Dark) menüsünün istediğiniz bölgesine tıklıyor ve dinlemeye başlıyorsunuz. Pek çok müzik türü içerisinden beğenmediklerinizi "tik"lerini kaldırarak özelleştirebiliyorsunuz. Yandaki görsel arabirimde istediğiniz parçalara tıklayarak geçiş de yapabiliyorsunuz. Son derece keyifli kulanımı olan bir arabirim. Site düşük kalitede dinlenirken mono ses veriyor. Yüksek kalite dinlemek isterseniz para ödemeniz gerekiyor. Ancak ne kalitede bir müziğe para vereceğinizi anlamak için deneme şansınız yok. Anlaşılan bunu bir sakınca olarak görmemiş site sahipleri. Biraz monofonik ve düşük kaliteli de olsa çalışırken müzik dinlemeye kolaylıkla imkan vermesi ve Windows Media Player ya da Winamp gibi radyo dinlemek için çaba harcamanızı gerektirmeden keyifli bir şekilde amaca ulaştırması bakımından ilginç bir site. Oluşturan ve emek veren sahiplerini kutluyorum.

4 Ocak 2007 Perşembe

YouTube Arada Güzel Filmlerin de Bulunduğu Site

Youtube'u nasıl bilirsiniz? Komik olmaya çalışan Çin'li kafadar öğrencilerin playback yaptıkları filmlerinin milyonlarca kişi tarafından izlendiği yer olarak mı, yoksa arada sırada da olsa şöyle dişe dokunur bir iki filmi izleyebileceğiniz bir yer olarak mı? Bence Youtube'un başarısının altında yatan en büyük unsur kullanıcılar tarafından şekillendirilebilmesi. Bir yerde, nereye çekersen o tarafa gider gibi görünse de aslında ne istiyorsanız onu bulabileceğiniz bir yer olmasıyla cazibe merkezi haline geliyor. Bir de Türkçe olsa kimse tutamayacak. Google aldıktan sonra yerelleştirilir belki de, kim bilir? Bakın ararken ne buldum. Atatürk ile ilgili pek çok film, sunu. Aşağıya birini yerleştiriyorum. Aşağıya bir başka film (daha çok sunu) aldım ama bunu almamın asıl nedeni zamanında uğraşıp amatörce renklendirip web sitemde yayınladığım bir Atatürk fotoğrafının filme kapak olararak kullanılmış olması.

İstiklal Savaşı Gazeteleri

Bir tanıdığımın yolladığı mailden yola çıkarak yaptığım arama sonucunda dönemin "İstiklal Savaşı" gazetelerinde çıkan haberlerin bir araya getirilip Türkçeye çevrilerek Milliyet Gazetesi tarafından yeniden yayınlanan nüshalarının bulundurulduğu bir blog ile karşılaştım.
Derleme, Ömer Sami Coşar tarafından yapılmış. 19 Mayıs 1919 -18 Ekim 1919 tarihleri arasında yayınlanan çeşitli gazetelerden oluşturulmuş.
Blog yazarı, 1980'li yıllarda gazete eklerini biriktirerek koleksiyonunu oluşturmuş. Ekleri tek tek fotoğraf makinesi ile sayısallaştırmış. Gerçekten güzel bir çalışma gerçekleştirilmiş.
Kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri olarak linkini vermenin gerektiğini düşünüyorum. http://istiklalsavasi.blogcu.com/ adresinden incelenebilir.

3 Ocak 2007 Çarşamba

Atatürk Fotoğraf Albümü

Picasa web servisi üzerinde http://picasaweb.google.com.tr/burcakcubukcu/Ataturk adresine koleksiyonumdaki Atatürk fotoğraflarından bir kısmını yerleştirdim. Fotoğraflardan birkaçı fazla görülmedik türden. Oldukça hoş bir albüm oldu. Bence bir göz atmaya değer. Atatürk fotoğraflarından oluşan ancak daha önceki dönemlerde hazırlamış olduğum albümler ise Antrak serverinde ziyarete açık. adresi http://www.antrak.org.tr/~ta2ee/ATATURK Yukarıda bahsettiğim picasaweb'deki albümü deneysel olarak aşağıya ekliyorum. Böylece bu blog üzerinden direkt olarak albüme ulaşmak ve albümün kapak sayfasındaki fotoğrafı görmek mümkün olacak. Elektronik ortamda bana bu fotoğrafların büyük bölümünü göndermiş olan Sayın Ekmel Bircan'a gönül dolusu teşekkürler.

Gerçek ve Hakikat

Hakikat kırılgandır ve kişiden kişiye değişir gerçekse nispeten daha sağlam bir kavramdır. Örneğin kapalıyken televizyonun kumandasının açma...